Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

2006-2007 sezonu sonunda Göztepe Mustafa Kocaoğlu ve arkadaşlarının yönetiminde amatör kümeye düştü. Ağustos 2007'deyse Göztepe yönetimi Altınbaş Holding'deydi...Hedef "Her yıl bir üst lige, el ele Süper Lig'e" ve ardından en az 2 Avrupa Kupası almak olarak belirlendi...
Ağustos 2008 Göztepe 3. ligdeydi ve hedef aynıydı…
2008-2009 sezonu klasman grubu maçı Göztepe Kayyum Heyeti tarafından yönetilen (ki "Ne Kayyum Heyeti'ymiş!!!" dememiz gerekiyor bu seneki durumu görünce...) İzmirspor'a mağlup..."Hedef her sene bir üst lig ve ardından en az 2 Avrupa Kupası almak..." diyen Başkan İmam Altınbaş'a ilk tepkiler geldi...
2008-2009 sezonu klasman grubu sonunda takım yükselme grubundaydı ve hedefte bir değişiklik yoktu.
2008-2009 sezon sonunda takım 2. lig b kategorisine döndü. Hedef hala aynıydı…
2009-10 sezon başı...Hedef yine her sene bir üst lig ve ardından en az 2 Avrupa Kupası almaktı...
2009-2010 8. haftadan 9. haftaya geçerken ilk günler...Yönetimin parolası, "Her yıl bir üst lige, el ele Süper Lig'e"..."Puan kaybına dur" demenin zamanı geldi...Erol Azgın ile şahlanacağız...
2009-2010 8. haftadan 9. haftaya geçerken ilk günler...Yönetimin parolası, "Her yıl bir üst lige, el ele Süper Lig'e"...Başkan İmam Altınbaş:"Puan kaybına dur" demenin zamanı geldi...Erol Azgın ile şahlanacağız...
2009-2010 8. haftadan 9. haftaya geçerken son günler...Başkan İmam Altınbaş: "Göreve getirdiğimiz Erol Azgın'ın da bizi başarıya taşıyacağına inanıyorum... İlerleyen günlerde ortaya çıkacak tabloya göre değişiklik yapabiliriz... Sağlıklı ve emin adımlarla giderek bir gün Avrupa'da da kupa kaldırma hedefimizi daha önce söylemiştim...Göztepe'nin öncelikle mali açıdan kendi kendisine yetebilecek hale gelmesi lazım...Şu anda takviye yapılarak işler yürüyor...Bunun için doğru yapıyı oluşturmaya çalışıyoruz...Bir günde düşünceler hayata geçmez...Biz iyi niyetle elimizden geleni yapıyoruz...Doğru vizyonla eninde sonunda istenilen noktaya gelirsiniz...Taraftarımız çok sabırsız...Bir olaya tepki verirken daha sağduyulu olmalılar...Geçen sezon 2. Lig'e yükselmeyi garantilediğimiz halde son Tepecik maçında tribünlerdeki 12-13 bin kişiyi görünce Göztepe'nin büyüklüğünü çok daha iyi anladım...O gün Beşiktaş-Galatasaray maçı olmasına rağmen, taraftarımız o karşılaşmada muhteşem bir gösteri sundu...Sağlıklı bir şekilde olmadıktan sonra bir yıl daha 2. Lig'de kalsak ölmeyiz... Bunun için taraftarımızın maçlarda hem bizi hem de takımı sıkboğaz etmemeleri gerekir...Sonra bizim de hevesimiz kırılır...".

***

Taraftarın beklentisi arttıkça ki yönetimin söylemleri, üç gün öncesine kadar gösterilen hedefler, bu hedeflerin yarısına ulaşılmasıyla meydana gelen beklentiler ve heyhat eldeki sonuçlar eşliğinde, artması olağandır. Bir heves kırılmasından bahsedeceksek, heves bu takımı asla terketmeyen taraftarda da vardır...Bu hevesin kırılması da tehlikesiz değildir. Buna karşı bir hedef küçültmesi mevcutsa bunu kulübün resmi sitesinin açılış sayfasına da yansıtmakta da fayda vardır.

Kişisel görüşüm "Her yıl bir üst lige, el ele Süper Lig'e" illa ki bir sezon aksayacaksa bu 2a'da olmalıdır. Öbür türlü Göztepe isminin ve markasının avantajına olmayacaktır. Sayın Başkan Altınbaş'ın sevgili Kemal Telci'nin hazırladığı İsyan Belgeseli'ni seyretmesini gönülden dilerim. O zaman Göztepelilerde oluşturmuş olduğu beklentiyi ve buna bağlı olarak bu seneki sonuçlara verilen tepkiyi biraz daha iyi kavrayabileceğini düşünüyorum.

Sonuç olarak Göztepe taraftarının tepkisini beklentiyi yüksek tutan ve bazı problemleri kronikleştiren Sayın Başkan İmam Altınbaş ve yönetimi oluşturmuştur. Taraftar ve camia ile ilişkileri daha sıcak hale getirmek, olayı birinci ve üçüncü çoğul şahıslar arasındaki ilişkiden topluca birinci çoğul şahıs haline getirebilmek için başta kulüp üyelikleri olmak üzere Altınbaş Holding ile Göztepelileri birbirine yaklaştıracak her konuda daha aktif çaba gösterilmelidir. Bu problemlere ek olarak tesis ve genelde amatör branşlara özelde hentbole yaklaşım sorunlarının kronikleştirilmesi Göztepe'ye zarar vermektedir ve çözülmezse zarar vermeye devam edecektir.

Ve en son olarak bir Göztepe Üniversitesi fikri varsa, bu illa ki İzmir'de olmalıdır ve bu tarihsel hedef için yapılması gereken herşey gerekirse taraftar ve camia ile hep beraber yapılmalıdır.

Oğuz Reşat Sipahi
http://www.sipahi.tk


Göztepe amatördeki hayal kırıklığının aksine, geçen sezon yükselme grubundan oldukça rahat bir şekilde bir üst lige çıkmıştı...

Göztepe taraftarı bu sezona da takımdan oldukça emin başladı...Pekçok kişi bu sene de bir üst lige çıkmayı çantada keklik görüyordu. Geçen seneki kadroya kağıt üzerinde oldukça iyi sayılabilecek takviyeler yapılmıştı. Akif Hoca görevine devam ediyordu... Çok uzun zaman sonra Göztepe bir sezonu bitirdiği teknik adam ile ertesi sezona devam etme şansı bulmuştu. Hazırlık maçlarındaki sonuçlar da oldukça başarılıydı.

Buna karşı sezonun ilk resmi maçında Fethiyespor maçına takım sıkıntılı başladı. Orada çıkan olaylar ve kapanan saha kaçan iki puanın bonusu oldu... O bonuslar ile birlikte Türkiye Kupası maçına takımın bir önceki maçın yedekleriyle çıkması taraftar ile Akif Hoca arasındaki büyük kıvılcımı yarattı. Ardından seyircisiz maçta ki seyredenler "Seyircili olsaydı ilk devre 3-0 olurdu." Diyorlar, iki puan daha kayıp oldu. Alanyaspor maçındaki mağlubiyet ile takım ilk 9 puanın ikisini alabilmiş oldu. Başaran'a tepkiler de iyice arttı...4. ve 5. haftaları galip kapatınca sular biraz durulur gibi oldu... Sarıyer maçı ise, takımı bir önceki sezon şampiyon yapmış biri bile olsa bir teknik direktör için olabilecek en kötü sonuçla bitti. İç saha mağlubiyeti... Bu sezon için en yüksek sayıdaki taraftar grubu tribün istatistiklerindeki yerini alırken, Serkan'ın kırmızı kartının ardından gelen 1-0 mağlubiyet  "Akif Hoca istifa" sesleri ile nihayetlendi...

Hafta içi yönetimin "Hoca'nın arkasındayız" demesi ile Akhisar'da gelen bir puan...Hakemin vermediği son dakika penaltısına rağmen taraftarın gerilimini iyice arttırdı...

Ve Konya Şekerspor maçı...”Maçtan önce ve maç boyunca tribünlerden Hoca'ya tepki olur mu?” sorusunu kalbini riske atmaya devam ederek deplasman dahil maçlara gitmeye devam eden sevgili abim Çağatay Çağlar ile maç öncesinde konuştuğumuzda, "Herhalde maç sırasında tepki olmaz ve Göztepe taraftarı takımını elinden geldiğince destekler ama maç sonunda  takım olağanüstü bir oyun sergilemedikçe sonuçtan bağımsız olarak tepki olabilir." diye konuşmuştuk.

Maçta ise beklediğimizin tersi oldu... Kapalı tribün ilk on dakika suskundu. 601. saniyede ise ilk tezahürat Akif Hoca ile başladı... Dönem dönem aralıklarla; hakem Göztepe'nin mutlak penaltısını vermediğinde bile devam etti. Normalde o hakem o penaltıyı vermemezlik edebilir miydi???? Herneyse…Yenilen golle birlikte dönülmez akşamın ufku ne yazık ki gözükmüştü...

Göztepe'nin en büyük silahı ve "Aşil’in topuğu" olarak adlandırılabilecek taraftarı öfkeliydi...Bu öfke ister iki puan, ister fazlası neye mal olursa olsun, Başaran gitmeliydi...

İkinci devre takım biraz toparlanır gibi oldu ama arkasından aleyhte bağıran 2-3000 kişi eşliğinde insan ne kadar performans gösterebilirse Başaran da o kadar performans gösterebildi ve içeride oynadığı 4. maçta 5. puanını aldı... Maç sonu tepki gür sesli  "İstifa" şeklindeydi.

Turgutlu maçı seyircili olsaydı, son iki maçta verilmeyen penaltılar verilseydi böyle olur muydu? Muhtemelen hayır ama eldeki kadro ve/veya performansı bu gibi aksiliklere rağmen galip gelmeye yetecek güçte değildi.

Çarşamba 17:00 itibariyle yönetim açısından baktığınızda durum iki ucu dışkıya batırılmış çubukla jonglörlük yapmaya çalışmaya benziyordu. Akif Başaran kalsaydı takım her maça 1 ya da 2 gollü handikapla başlayacaktı. Erol Azgın ya da başkası ise takımı bu kadroyla çıkarabilir miydi? Kâğıt üzerinde takım iyiydi ama Konya Şeker maçında ilk organize atağını 75. dkda yapabilmişti. Yeni teknik adamın adapte olması kaç hafta sürerdi?

Sonuç…Çarşamba akşamı Akif Başaran taraftarın öfkesine daha fazla dayanamayarak istifa etti...Kayıp iki ekstra puanı da yanında alarak…Atasözü ne diyordu? Öfkeyle kalkan, zararla oturur…

Şu anda Erol Azgın teknik direktör...Resmi site arayış bitene kadar diyor ama???

Bu sene başında hedef bir üst lig olarak belirlenmişti...Şu an oynanan sekiz maçta kaybedilen 14 puan var...Maç başı ortalama 1.25 puan. Kalan 12 maç var...Bu kalan maçlar için ortalama 2 puanın üzerine çıkılamazsa normal şartlarda play-offa kalınması kolay gözükmüyor.

Ekstra play-offlar ise çok sıkıntılı... Takımın düşme potasına girmesi bile söz konusu olabilir. Grup birincisi olunsa bile play-offlarda ikinci bir facia yaşamamak için çok daha ciddi bir kadro takviyesi şart... Gözüken o ki 2. lig b kategorisi, 3. ligden farklı olarak kulüp-tesis yapılanmasını büyük oranda halletmiş bir dünya kulüp ile dolu.

Şu anda neler yapılabilir? Transfer? “Her türlü hakem hatasına, aksiliğe ve komploya rağmen ilerlemek…” isteniyorsa şart gibi…Şu an için tek şans Ankara Büyükşehir Belediyespor...Hoca? Erol Azgın'a güvenmek seçenek olabilir ama kısa vadedeki olası şanssızlıklarda (önümüzdeki iki maçtan mutlak surette 6 puan almak gerekmekte.) bu gruptan çıkmak çok daha zor hale gelecektir. Bu bağlamda açık olan şu ki başta Sayın İmam Altınbaş olmak üzere tüm yönetim kurulu üyelerinin kısa sürede etkin bir kriz yönetimi göstermesi gerekiyor. 8. hafta sonunda daha fazla puan kaybına matematiksel olarak tahammül kalmamış durumda... Umarım Göztepe'yi yönetenler takımı bir üst lige çıkarabilecek kararları acilen alırlar...



Kendi içimizdeki arızaları biliyoruz. bunları aklamaya mahal ve de hacetimiz olamaz; olmamalıdır da.... Bunun üstesinden nasıl gelinir denirse ben bu konuda ümitsizim açıkcası. Herkes birbirine taş sallamasın bu sanal alemde. Gidenler de açıkca eleştiriyorlar zaten aynı zihniyeti. Bizim gibi medyadan takip edenlerin de bu tip tepkieri vermeleri cok normal. deplasmanlara gittiğimde YALI'daki kardeşlerimin olay anlarında ellerinden geleni yaptıklarına ve de yapmaya çalıştıklarına aynel yakin şahidim. Lakin 1000 kişil bir güruhta ime nasıl müdahale edeceksin?

Voleybol maçında sigara içen 15lik delikanlıya müdahale ederken bile devasa probleme dönüşüyorsa bu olay varın bu tip maçlardaki atmosferde olacakları siz düşünün. Geçen
sene Isparta ve de Aydın maçlarında yaşadıklarımız ortada. Aydın'da ne kadar hazırlıklı bir emniyet vardı, Isparta'da da ne kadar aciz bi vali.

Mustafa abim sağolsun detaylarıyla anlatmış içimizdeki arıza durumlarını. Bu arızaları ortadan kaldırmak için ille Tribün gruplarından bir şeyler beklmek
safdillik olur. yanlış yapan uyarılırken siz uyarıyı yapan kardeşimize destek olmakla başlayabilirsiniz işe.


Isparta'da copunu havaya kaldırıp  kalabalığa olanca hayvanlığıyla sallarken 8-10 yaşlarındaki bir kız çocuğunun gözündeki korkuyu görmeyen
ve de görmek istemeyenler bu olayların her zaman daha da büyümesine sebep olacak kişilerdir.


Kaç gündür Denizli'de kendimizi anlatacak hal bulamıyoruz. Allah'tan az da olsa bir itibarımız var bir çevrede dinlenebiliyoruz. Kimi durumlarda haklı
olduğumuzu anlatabiliyoruz. Ama bize karşı geniş bir önyargı yumağı var ve bu bize olan sempatiyi malesef bitiriyor. Bu önyargıyı nasıl bitireceğiz
cidden aklım hafsalam almıyor. Doğru oturup doğru konuşmamız lazım.


Genel itibariyle su anda aklıma gelen bir kaç mesele var bunları da bir beyin
fırtınası olabilir mahiyetinde buraya yazmak istedim belki ilginç bir
direnç çıkartabiliriz. aslına bakarsanız çıkartalıyız da...
1.  Taraftar derneklerimizin hukuki işlerine yardımcı olacak kardeşlerimiz öncülüğünde orada bize yapılan her şey mümkün olduğunca biraraya getirilmeli.
2. Bizim tarafımızdan yapılanlar da masaya birşekilde yatırılıp kendi içimizde bunu yapanları dışlamalıyız.
3. Deplasmanda alkol konusunda bir limit belirlenebilir mi ? ( ütopik ama alkolün bize olumsuz etkisinden bahsetmemek mümkün mü ?)
4. Kendi adıma çoluk çocuğumu maça götürmeme kararı aldım, bir olayda bunların vebalini üzerime alamam diye...
5. fizikci bir arkadasim negatif bir olayin yayilma hizinin pozitif bir habere gore 4veya 5 kat daha fazla oldugunu soylemisti. (Kara haber tez duyulur misali)
bu yuzden bunları tartisirken olayin tum vahametini uzun uzadiya anlatmaktansa eksiler ve de eksiklikler belki de Goztepe olusumlarina (derneklerimize ve
taraftar derneklerine) iletilmeli kendi icimizdeki atalete de bu yonuyle bir son vermeliyiz.

Şairin dedigi gibi "Dunyayi Guzellik Kurtaracak Ve Bir insani Sevmekle Baslayacak Her Sey!" Tum Turkiyeye medeniyet dersi veren bir ilin evladiyiz diye guru duyuyoruz,
peki bu medeniyete neden sahip cikamiyoruz adama da en cok bu koyuyor!

Hakan Taşpınar
Resim Hürriyet'ten alınmıştır: Gelen taşlar nedeniyele patlayan camdan kör olma tehlikesi geçiren kulüp çalışanımız.




Susuz Dede: Ey sosyal demokrat başkan, başında bulunduğun mecrada  sayılabilecek başlıca kaç tane kulüp vardır?

Sosyal demokrat başkan: Şehrin güneyinde beş takım var, bunlar Göztepe, Altay, Bucaspor, Altınordu ve İzmirspor. Kuzeyinde ise tek takım Ksk.

 

Susuz Dede: Peki semtimin çocuğu bu takımların ulusal düzeyde düzenlenen turnuvalardaki şampiyonlukları, Avrupa Kupaları’ndaki başarıları, Süperlig’de geçirdikleri yıl sayısı ve oradaki galibiyet oranları ne şekildedir?

Semtin çocuğu: Sorunu bir tablo şeklinde özetlemeye çalışayım.

 

Takım
Ulusal lig şamp.
Türkiye Kupası
Cumhurbaş.
Kupası
Avrupa Kupalarına Katılma
Avrupa Kupalarında başarı
Süperlig
deki yıl sayısı
Süperligdeki galibiyet sayısı
Göztepe
1 (1950)
2 (1969,
1970)
1 (1970)
7
30 maçta 10 galibiyet, GY: %33, bir kez yarı final, bir kez çeyrek final
25
770 maçta, 238 galibiyet, GY: %30.9
Altay
0
2 (1967,
1980)
0
7
18 maçta 5 galibiyet, GY: %28, çeyrek final, yarı final yok, en büyük başarısı İntertoto Kupası’nda 3. tur
41
1326 maçta 413 galibiyet,
GY:%31.1
Ksk
0
0
0
0
Hiç katılamadı.
16
528 maçta 152 galibiyet,
GY:%28.7
İzmirspor
0
0
0
0
Hiç katılamadı.
10
326 maçta 93 galibiyet, GY:%28.5
Altınordu
0
0
0
0
Hiç katılamadı.
10
322 maçta 80 galibiyet,
GY:%24.8


GY: Galibiyet yüzdesi

Kaynaklar: www.goztepelist.org, www.turkfutbolu.net , www.angelfire.com/nj/sivritepe

 

Susuz Dede: Sevgili İzmirli Bu tabloya göre İzmir’in en başarılı futbol takımı hangisidir?

İzmirli: Hiç şüphesiz ki Göztepe... Ardından Altay…

 

Susuz Dede: Sosyal demokratım, başkanım… Şehrinde kaç tane stadyum var?

Sosyal demokrat başkan: Alsancak Stadyumu, Atatürk Stadyumu ve Eski-Yeni Buca Stadyumları olarak 4 ana stadyum sayılabilir... Halen Bucaspor dışındaki kulüplerin benim diyecekleri stadyumları yok...

 

Susuz Dede: Semtimin çocuğu bu tabloya göre önce Bucaspor’un ardından Ksk’nin stadyum meselesinin çözülmesine diyorsun?

Semt çocuğu: Tablodaki takımların stadyum sahibi olmaları çok sıfırlılardan tam sayılılara doğru ilerliyor. Heracleitus bu gibi durumlar için zamanında "Uykudayken yaptıklarını unuttukları gibi, uyanıkken yaptıklarını da bilmiyorlar.” demiş. Ben ise Burası Türkiye…Bu yüzden mantıklı olsaydı ülkemizde ve ilimizde gerçekleşmezdi” diyorum.

Susuz Dede: İzmirlim yine sana dönelim İzmir’de yeni bir stadyuma ihtiyaç var mı?

İzmirli: Bucaspor'un stadyuma ihtiyacı yok... Atatürk Stadyumu ise olimpiyat stadyumu...Çok büyük...Tribünler sahaya uzak...Tamamen dolu olduğunda verdiği temaşa zevki olarak çok güzel ama son 10 yılda on kez tamamen dolmuş değil. Alsancak Stadyumu’na gelince... İzmir’in en eski stadyumu...Halen Bucaspor dışındakiler için eldeki tek futbol stadyumu denebilecek mekan...Gelenlere tribün baskısı yaşatılabilen tribünler sahaya oldukça yakın...Alsancak Stadyumu İzmir'e futboldaki en büyük başarılarını yaşatan alan...İsminin başında stadyuma hangi unutulmaz hizmeti nedeni ile olduğu bilinmez bir şekilde Altay ibaresi olsa da özellikle Göztepe için çok değerli...Göztepe iki Türkiye kupasını ligdeki ve Avrupa Kupaları’ndaki unutulmaz başarılarını bu stadyumda yaşamıştı.

Bunlara karşı Alsancak Stadyumu yine bu stadyumlar içinde en bakımsız olanı... Kapalı tribünü bile tam kapalı değil...Açık ve balkon tribünleri ise son derece bakımsız...Geçen sene Altay tarafından ihaleye çıkmadan kiralandıktan sonra zemini de çöktü…Alsancak Stadyumu’nın önemli bir başka özelliği eldeki stadyumların içinde en rantabl alanda olanı...Bir kısım İzmirliye göre bu yeni stadyum lakırdılarının önemli bir sebebi de o alanın sessizce lüpürdetilmek istenmesi...

 

Peki Susuz Dede bunca kelamdan sonra sualine dönelim…Yeni bir stadyuma ihtiyaç var mı? Bu soruya yine bir soru ile karşılık vererek yanıt vermeye çalışalım? İzmir'de son 10 sezonda Alsancak Stadyumu’nun seyirci kapasitesi olan 15.500 biletli seyircinin üzerinde seyirci sayısı ile kaç maç oynanmıştır? Bu maçlardan kaç tanesi bir İzmir takımının üçlü oligarşi üyesi ile yaptığı maçların dışındaki maçlardır? Bu sorunun yanıtının toplamda 15'i geçtiğini sanmıyorum. Bu 15 maçın da 2/3’ünü Göztepe 1998-99 ve 2000-2001 ve 2002-2003 sezonlarında oynamıştır...Buna karşı Göztepe de son altı sezonda ulaşabildiği en büyük seyirci kapasitesine geçen sezonun sonundaki Tepecik Belediye maçında ulaşmıştır. Bu rakam da 15.000’in üzerinde değildir.

 

Potansiyele bakıldığındaysa 15.000'in üzerine çıkma potansiyeli iki takımda var gözükmektedir: Göztepe ve Ksk. Aynı Ksk ve Altay'ın 2a koşullarında bu kapasiteye ulaşmaları zor gözükmektedir. Göztepe ise 2a ve Süperlig'de bunu başarabildiğini ispat etmiştir.

 

Bu bağlamda seyirci sayılarını gözönüne alırsak İzmir'in yeni bir stadyuma ihtiyacı var gözükmemektedir. Buna karşı mevcut stadyumların yetersizliğini gözönüne alırsak başlıca seçenekler şunlardır:a)Alsancak Stadyumu’nun modernizasyonu (Tamamen üstünün kapatılması dahil) b)Atatürk Stadyumu’nun modernizasyonu (Üstünün tamamen kapatılması, UEFA ELITE Stadyumu (bakınız http://en.wikipedia.org/wiki/UEFA_Elite_Stadium) kriterlerine haiz hale getirilmesi.) c)İkisinden birinin ya da ikisinin yerine İzmir’deki tüm kulüplerin yararlanabileceği, tüm kulüplere gelir getirebilecek yeni bir stadyum...

 

Susuz Dede: Peki İzmirlim, Türkiye'de yapılıp yapılmayacağı belli olmayan Avrupa Futbol Şampiyonası'nda İzmir de ev sahipliği etsin diye yeni bir stadyuma ihtiyacımız var lakırdısı?

İzmirli: Türkiye'de iki olimpiyat stadyumu var... Birincisi Akdeniz Oyunlarına ve Universiade Oyunlarına ev sahipliği etmiş İzmir Atatürk Stadyumu... İkincisi İstanbul'da yapılmış, henüz hiçbir olimpiyat oyununa ev sahipliği etmemiş, çok muhtemel olarak hiçbir zaman etmeyecek İstanbul Olimpiyat Stadyumu. İstanbul'daki olimpiyat stadyumu şehirden oldukça uzağa yapılmış bir yer... Buna karşı Şampiyonlar Ligi finali oynanabiliyor. Muhtemelen olası bir Avrupa Şampiyonası’nın maçlarından bir ya da birkaçı hatta belki de finali orada oynanacak... En son eskiden Cumhurbaşkanlığı Kupası olarak adlandırılan şu anda 1. lig gibi Süper olarak adlandırılan kupanın finali orada oynandı... İstanbul’da oynanan karşılaşmada iki İstanbul takımı oynadı ve kendilerine göre elli milyon taraftarı olduğunu iddia eden iki kulübün finalini 30.000 civarı taraftar kitlesi izledi... Konuyla direkt alakası yok ama bizim İzmirli olup da İzmir'deki bir Süperlig takımını üçlü oligarşiyi seyretmek amacıyla isteyen güruhun içi gitmiştir diye düşünüyorum. Konuya dönelim... İstanbul Olimpiyat Stadyumu'nda oynanabilen bir Avrupa Şampiyonası maçının Universiade'a ev sahipliği yapmış İzmir Atatürk Stadyumu'nda oynanamaması için -yeni bir stadyum yapmaktan daha kolay bir şekilde çözülemeyecek- hiç bir rasyonel sebep yok...Olsa olsa bizi salak zanneden İzmir'i ve Türk futbolunu yöneten insanların kötü niyeti olabilir. Bu bizim zeka seviyemizi kendileriyle bir zannedenlerin http://www.uefa.com/multimediafiles/download/regulations/uefa/others/84/03/26/840326_download.pdf adresine bakması tavsiye olunur.

 

Susuz Dede: Sevgili sosyal demokratım, başkanım, İstanbul'daki olimpiyat stadyumu ile Örnekköy'e yapılacak olan stadyumun ortak bir yönü olacak mı?

Sosyal demokrat başkan: Ortak yönleri ikisinin de şehirden oldukça uzakta yapılmış stadyumlar olması olacak. Sonuç İstanbul'dakinden farklı olmayacak ama olsun varsın… Bu şekilde İstanbul'u bir kez daha taklit etmiş olacağız ve Süper Kupa finalinin 30.000 kişi tarafından izlenebildiği bir stadyumun tekrarını yapmış olacağız.

 

Susuz Dede: İzmirli dost sen söyle Örnekköy ulaşımı çok kolay bir yer mi?

İzmirli: “Havalanından ve şehir merkezinden uzaklık, metro ve otobüs ile ulaşım dahil hepsi uygundur.” diyenler biz İzmirlileri ahmak zannedenlerin uydurmacasından başka birşey değildir.

 

Susuz Dede: “Ey semtimin çocuğu 40.000 kişilik stadyum için 160 dönüm yer gerek o da bir tek Örnekköy'de var.” cümlesi?

Semtin çocuğu: Temel matematiğe dönersek 160 dönüm=160.000 m2 arazi (400x400 m ya da 533x300 ya da 640x250) demektir. Atatürk Stadyumu bir olimpiyat stadyumu olmasına yani tribünleri sahaya oldukça uzak ve orjinalinde 70.000 kişilik (40.000 kişilik değil) olarak yapılan bir stadyum olmasına rağmen, bahsedilen alanın yarısı civarında bir alana kuruludur. "Böyle bir stadyum için 160.000 m2 araziye ihtiyaç vardır" cümlesini sarf edenlerin ya da buna inananların temel matematik bilgisi ülkemizde son dönem öğrenci seçme sınavlarındaki ortalama bir öğrenciden daha iyi gözükmemektedir.

 

Susuz Dede: Peki İzmirli dost, Örnekköy'e yapılan stadyum İzmir'e mi Ksk'ye mi yapılmış olur?

İzmirli: Görünüşe göre Büyükşehir Belediyesi'nin yapacağı, Örnekköy'deki bu stadyumun metroya bakarsak olmaz ya; iki sene içinde yapıldığını düşünelim...İki sene sonra da Göztepe'nin ya da Altay'ın ya da Bucaspor'un Süperlig'e çıktığını varsayalım. Aynı takımlardan birinin

mesela Göztepe'nin iç sahadaki ilk maçının 2001-02 sezonundaki gibi Bursaspor ile olduğunu fazr edelim... Aynı Göztepe'nin (Altay ya da Bucaspor da olabilir...) bu maçı Örnekköy'de tüm İzmir için yapıldığı iddia edilen stadyumda oynamak istediğini hayal edelim... Bu

olasılığa; hayal ettiğimiz olayın bir sene öncesinde yaşanabilecek olası olayları da göz önünde bulundurursak, İl Güvenlik Kurumu, Emniyet Müdürlüğü, Valilik vesaire ne der? "Evet"??? Hiç mi hiç sanmıyorum... Peki "Hayır" ise bu stadyum İzmr takımları için mi yapılmış olur Ksk için mi?


Susuz Dede: Peki sen söyle karşı yakadan gelen dost Örnekköy'e yapılmış stadyum Ksk'nin stadyum sorununu çözer mi?

Karşı yakadan gelen dost: Stadyum dışındaki değişkenleri (sinema, alışveriş merkezi, mağaza vs) taşımayan, Mavişehir'den, Çarşı'dan baktığınızda sapa olarak adlandırılabilecek bir mekana yapılacak stadyum Ksk'nin stadyum sorununu çözmez. İstanbul takımları ya da üçlü oligarşi stadyumlarından para kazanmaktadır ama stadyumları şehrin ta göbeğinde, kendi etkinlik alanlarının merkezindedir. Örneköy'ün Ksk'nin etkinlik alanınının ne kadar merkezi olduğu oldukça tartışılır. Orada yapılacak bir mağaza maç günü dışında işe yaramaz. Maç günü dışında işe yaramayacak bir stadyum ise tekrar etmek gerekirse Ksk'nin bile stadyum sorununu çözmez.

 

Sosyal demokrat başkan: Sevgili Susuz Dede sen bir şey eklemeyecek misin?

Susuz Dede: Ey sosyal demokratım, başkanım… Bu sözlerden istediklerine semtimin başkanı, sosyal demokratım, eski bakanım da üstüne alınabilir…Bir kısım sporsevere göre Çetin Altan’ın "Politika demek, kazığı atarken söylediğin nutukları, kazığı yiyenlere alkışlatmak demektir." sözünü doğrulamaya çalışıyor gözüküyorsun… Bu şehirde tek ya da iki kulüp değil altı eski kulüp olduğunu unutma! Sana oy veren Göztepelilerin, Altınorduluların, İzmirsporluların hatta çok sevdiğin Altaylıların kendi kendilerine küfretmesi için elinden geleni yapmaya devam etme… Muzaffer Tunçağ’dan sonra semtimin insanları tarafından protesto edilen ilk sosyal demokrat politikacı olma yolunda emin adımlarla ilerliyorsun bunu bil… Stadyum konusunda İstanbul’u kötü bir şekilde kopya etmekten vazgeç… Hiçbirşeyin taklidi aslından daha iyi olamaz. Yukarıdaki tabloyu gördün… O tablodaki futbol değerlerini yok sayma. Liyakat kelimesinin anlamına sözlükte bir bak… O tablodaki kupaların gümüşçüden satın alınmadığını, her birinin büyük emeklerle alınmış olduğunu unutma… Başkalarının ve geçmişinin gazına gelme… Geçmiş yaşandı bitti… Gelecekte neler olacağı ise meçhul… Bir İngiliz atasözü "Mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez sanan kişilerle doludur." der unutma… Kimsenin işine yaramayacak yatırımlar yapmaktan vazgeç… Kendine iyi danışmanlar seç… Adil, sosyal, demokrat ve sosyal demokrat ol!


Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.


Not:Resim Yalı'dan alıntıdır.


Göztepe Bayan Voleybol takımı ve Doğa Sipahi
GöztepeLIST Organizasyonu yanlış hatırlamıyorsam 2002-03 sezonunda Göztepe’nin üçlü oligarşiden biri ile oynayacağı karşılaşma öncesinde bir slogan yarışması düzenlemişti. Kazanan slogan sevgili Serkan Boyacıoğlu tarafından önerilmişti ve şöyleydi: “İzmirli olup ta İstanbul takımlarını tutanlar lütfen bizim takımlarımızı tutun.” Slogan maç sırasında tribünlere büyük bir pankart olarak asılmıştı. Bu yazıdaki üç anekdota gelince… Yerel takımlara ilgisiz, aidiyet duygusu yoksulu İzmir’i yönetenler dahil İzmir’in takımlarına alakasız herkes üstüne birşeyler alınabilir bu üç küçük hikayeden…

Doğduğu günden beri 2,5 sene geçmiş olan çocuk Mustafa Kemalpaşa Caddesi üzerinde kurulu Çarşı'da babası ile yürümektedir. Derken aniden  “Sarı’” diye bağırır ve babasını beklemeye başlar… Babası ise fazla bekletmeden yanıt verir “Kırmızı!” …Çocuk tekrar bağırır “Şampiyon”… Ve sıra yine babaya gelir “Göztepe.” Ardından birlikte “Göz Göz Göztepe” diye bağırmaya başlarlar…

***

Dört yaşındaki çocuk, o henüz bir yaşındayken bakkal amcanın tekinin hediye ettiği ilk lolipoptan beri lolipop yemeyi çok ama çok sevmektedir. Günlerden bir gün çocuk annesi ile birlikte büyük enişte ve halasını ziyarete gider… Enişte ve hala çocuğa onun çok sevdiği lolipoplardan almıştır. Eve giren çocuğu mutfağa çağırırlar. “Sana bir sürprizimiz var” derler… Çocuk da “Ne?” diye sorar… Enişte lolipopu gösterir. Çocuk lolipopu alır üzerine bakar. Arkasını döner ve çöp tenekesine gider. Çöp tenekesinin kapağını açar ve lolipopu çöp tenekesine atar… Sonra halasına dönüp “Ben İzmirliyim-Göztepeliyim. Başka takımın ismi yazılı olan şeker yemem” der… Üç gün sonra bu sefer hala ve enişte çocuğu ziyaret eder. Yine hediye gelmiştir… Lolipop… Çocuk yine lolipopu alır ve çöp tenekesine atar ve şöyle der kızarak: “Ya anlamıyor musunuz ben İzmirliyim-Göztepeliyim. Başka takımın ismi yazılı olan şeker yemem.”

***

Dört buçuk yaşındaki çocuk doğum yapan annesini üç gecedir görememenin verdiği özlemle bir kez daha annesine sarılır. Ama gece vakti olmuştur ve yelkovan ile akrep üst üstedir. Annesinin emzirdiği kardeşi ise az önce uyumuştur. Bunu gören çocuk sessizce kardeşine yaklaşır. Annesinin ve babasının “Dokunma!” demesini dinlemeden kardeşinin sol elini usulca eline alır, kulağına eğilir… Kardeşinin sol elini sallayarak ince ve kısmaya çalıştığı sesiyle “Göz Göz Göztepe” diye bağırmaya başlar ve ekler “İşte kardeşim Göz Göz böyle çekilir…”



Oğuz Reşat Sipahi

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
http://www.sipahi.tk

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter