Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

TFF..
Türkiye Futbol Federasyonu...
Görevi futbolu yönetmek, zenginleştirmek, güçlendirmek, yaymak...
***
Kerameti kendinden menkul TFF bu sene 2. ligdeki grup sayısını ikiye düşürdü...
Takımların masrafları artınca gelen feryatlar üzerine de yol masrafı yerine kulüplere milyonlarca TL yardım yapmaya karar verdi...Ne güzel...
Aynı TFF 26 Eylül Pazar günü oynanan maçlardan sonra önümüzdeki üç lig maçını 29 Eylül Çarşamba, 6 Ekim Çarşamba ve 17 Ekim Pazar günü oynatacak (Kaynak www.tff.org)...Bağımsız TFF, Göztepe 29 Eylül'de oynayacağı Turgutlu maçını akşama aldırmak için başvurunca da "takımlar aynı saatte maç oynayacak" mazeretini sunarak reddetmiş...
***
Geçen sene program sıkışık diye konan Çarşamba maçlarına alışmıştık...Hadi program sıkışık, neden iki Çarşamba üstüste ve ardından 11 gün sonra Pazar maçı oynanıyor? Yoksa takımlar Avrupa Kupası'na maça mı gidecek? Belki de Milli takım artık 2b'den toplanıyor... Hiç biriyse neden böyle abuk bir program var?  Maçlar iki hafta önce aynı saatte oynanmıyordu şimdi mi elzem...Lig sonu geldi de dört takım aynı puanda mı? Dalga mı geçiyorsunuz? Adam mı seçiyorsunuz?

***

Gelelim basit sorumuza:

Türk Futbolu;

a)Futbol takımlarının Çarşamba oynanan maçına mı, Pazar oynanan maçına mı daha çok taraftar gelir sorusuna Çarşamba cevabı verecek kadar bilimsel bilgi zengini insanlar tarafından
b)Seyirci sayısında artışa ne gerek var." ve "Biz 143 seyircili Süperlig maçlarından memnunuz..." diyen üstün yetenekli arkadaşlar tarafından
c)"Kulüpler borçtan kıvranıyor ama ek hasılat gelirine ihtiyaç duyacaklarını hiç sanmıyorum..." diyen yetenekleri sayesinde son Dünya Kupasını TVlerden izlediğimiz yönetemeyeciler tarafından
d)Ligin ilk dört haftasında maçlar ayrı saatlerde oynanırken "sorun yok" deyip şimdi sorun çıkarmaya karar veren hikmetinden sual olunmaz dostlar tarafından
yönetiliyor.

e)Hepsi

Sevgili dostlar...Sizce hangisi?




Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Şampiyonluktan başka hedefi olmayan Göztepe için yeni bir sezon başlıyor... Göztepe neredeyse baştan son yenilendi. Cefakeş Göztepe taraftarıysa merak içinde Pazar gününü bekliyor...
***
Son 19 sezonu tek teknik direktörle bitiremeyen Göztepe'de yeni teknik direktör geçen sezonun flaş ismi Özcan Kızıltan. Zinciri kırabilecek mi göreceğiz.
***
Hazırlık maçlarındaki ilk onbirde geçen seneden iki-üç kişi var. Geçen seneki takım ülkenin çeşitli takımlarına dağıldı. O takım geçen sene az atıp, az yiyordu. Bu takımsa hazırlık maçlarında çok atıp, çok yiyor...
***
Futbolcuların yorumu, bunlar hazırlık  maçıydı olsa da; Göztepe tarihinde pek görülmeyen şekilde 3-0'dan kaybedilen, Boluspor ve farklı kaybedilen Van Belediyespor maçları umut kırıcıydı. Bunlara karşı Sakarya maçı ümit tazeleyiciydi.
***
Yalnızca transferlerle şampiyon olunsaydı kupalar İstanbul'un dışına pek çıkamazdı. Bu bağlamda takım içi uyum ve istikrar da çok önemli. Bu sezon tecrübeli futbolcu sayısı çok. Ama biliyoruz ki tecrübeli oyuncular birbiriyle anlaşmazsa herkes "ben" olayım derse sıkıntı olabiliyor. Burada iş teknik direktöre ve futbol direktörüne düşüyor.
***
Yine genel geçer bilgiler diyor ki sil baştan kurulan kadroların ilk altı haftası, yani birbirine ısınma dönemi sıkıntılı olabiliyor... Göztepe ise sabırsız bir camia. Burada belirtilmesi gereken iki konu ortaya çıkıyor. Birincisi Göztepe taraftarı özellikle iç saha başarısızlıklarına tahammülsüz. Kadro ilk altı haftayı fazla hasar almadan geçebilecek özellikte gibi. Lakin umarım gibi değil öyledir. İkincisi ise taraftarla inatlaşma kaçınılması gereken bir konu...
***
Taraftar ile devam edelim... Göztepe taraftarı içindeki gruplarda varolan sıkıntılar var. Dilerim yapılan toplantılar bir sonuca varmıştır. Tüm taraflar bir noktada buluşamazsa Pazartesi günü, geçen seneki Fethiyespor maçı gibi akşam haber bültenlerinde çıkan olaylarla hatta belki de ölümlü vakalarla yer alınabilir. Takımla ilk buluşma da 15 gün ileri ertelenebilir. Lütfen tüm Göztepeliler akıllarını başlarına alsınlar.
***
Şampiyonluktan başka hedefi olmayan Göztepe için yeni bir sezon başlıyor. Play-off sistemi yok. Maç başı 2 puan ortalama önemli. Dileyelim ki Göztepe iyi başlayıp, son maçta ölüm kalım stresleri yaşatmnadan iyi bitirsin. Herşey çok güzel olsun. Bizler de görelim.


Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Göztepe tarihinde 20 Ağustos 2007 de yapılan ihale ile başlayan Altınbaş Holding dönemi 1000. gününü doldurdu. Hedef baştan dünya markası olmak ve her dalda beşinci büyüklük olarak hedeflendi.
***
Buna karşın futbol takımı ilk sezonda amatör kümeden bilerek, yani alternatif yolun rahatlığıyla ya da bilmeyerek; adam gibi iki transfer daha yapılmaması nedeniyle normal yollardan çıkamadı.
***
İkinci sezonda futbol takımı 3.Lig’de play-off grubuna, son maçta ama lider olarak çıktı. İkinci etapta daha iyi transferler, Akif Başaran ve özellikle ilk haftalarda şansın da yardımıyla şampiyonluk kupası kaldırıldı…Başkan İmam Altınbaş tarafından…”Kupayı kaldırmak motive eder…” diyenler ise yanıldı…
***
Üçüncü sezonda yeni bir transfer serisi çekildi…Ama aşure tutmadı…Göztepe’de yapılabilecek en büyük hata yapıldı…Hoca taraftara ayar vermeye çalıştı…Ayar ters tepti. Akif Hoca gitti. Sonuç itibariyle yanlış tercih olarak Erol Azgın geldi…Mucizelerin katkılarıyla yükselme grubuna kalındı…Yine transfer serisi yapıldı..Transferler geç tuttu. Gecikme sırasında Erol Hoca da doğal seleksiyon sürecinde başarılı olamadı. En son yanlış hoca seçimi Nurettin Hoca şeklindeydi…Yanına Ali Gültiken de geldi… Takım bir ara toparladı ve tam play-off havasına girdi ki Evren sakatlandı… Defans bozuldu, üç maçta sıfır puan alındı İmam Başkan ve biz “Her sene bir üst lige” diyen Tavşanlı’yı 500 km öteden takip ettik…
***
Mağaza ve futbol, basketbol, voleybol ve tenis spor okulları konusunda çok önemli yollar kat edildi. Futbol Akademisi zaman içinde iyi yönde yol katetti… Son altı ayda dişe dokunur başarılar gelmeye başladı. En göze batanı Tahir olmak ile birlikte üstyapıya çeşitli futbolcular çıkmaya başladı… Çeşitli turnuvalar, ebeveyn-çocuk spor müsabakaları ince düşünülmüş halk ile ilişkiler organizasyonlarıydı.
***
Mağazacılıkta İzmir’deki diğer kulüplerin taklit etmeye çalıştığı bir organizsyon kuruldu…Göztepe semtin dışında bir mağazaya sahip oldu…Belki de 1000 küsür günün en önemli haraketiydi…
***
Kulüp sitesi www.goztepe.org.tr hala kulübün tüzüğünü ihtiva etmese de, adam akıllı işler hale geldi. Taraftar kart başarılı bir girişimdi...Ama kulüp üyeliği ile birleştirilemedi...
***
Bir dergi girişimi oldu ama basılı olmadığı için ben dahil pek çok kişi okumakta zorluk çektik…
***
Her ne kadar bu sezon pek duyulmadıysa da, dönem dönem okul ziyaretleri yapıldı. Gürsel Aksel tesisleri tek elden yönetilmeye başladı. Çeşitli yatırımlar yapıldı…
***
Beklenen tesis-stadyum atağı henüz gerçekleşmedi. 1000 küsür günün en önemli olaylarından biri 2005 Ağustos’ta Göztepelist maillistte başlayıp, Göztepe’ye Hizmet Derneği Bünyesinde devam eden Göztepe’ye taşınmaz kazandırma kampanyasının ilk somut ürününü vermesiydi…Lakin halkla ilişkiler açısından büyük dehalara sahip yönetim bu olaya bir kuru teşekkürü bile çok gördü, görmeye devam ediyor…Yönetim alınan araziyi beğenmeyince iister istemez daha iyisini yaparlar diye bekledik…Halen yönetim bu konuda da hatasını anlar mı ümidiyle Godot’yu beklemeye devam ediyoruz… Bu bekleme sürecinde yönetimimiz milyarlarca dolarlık cirosu olan bir holdingi yönetenlerden beklenebilecek en -deha içeriği anlatılmaz yaşanır bollukta, ilginç- hareketlerden birini görebilmemize olanak verdi…Göztepe’ye Göztepe için alınan arazi yerine İzmirspor’un tesislerine yatırım yapmak gibi unutulmaz, muhteşem bir icraata imza attılar…Bu vesileyle kendilerini bir kez daha kutluyorum …
***
Kulüp binası sorunu çözüldü. Göztepe Müzesi Adil Artuner’in de önemli katkılarıyla tekrar hayata döndü…Bir kısım tahminlere göre, 2 milyon TL’den fazla sabit gelire yaklaşıldı.
***
Altınbaş Holding’in tepesi de bu kadar sık değişiyor mu merak konusu. Lakin takımın başındaki ana idari sorumlular, 1990’lardaki buhran dönemlerine benzer şekilde üç-dört kez değişti.Kaderi seleflerine benzemesin futbol sorumluluğu en son Ali Gültiken’de kaldı…Teknik direktör ise yedi kez değişti. Göztepe, Altınbaş döneminde de futbolda bir sezonu tek teknik direktörle bitirmeyi başaramadı. Bir dünya futbolcu geldi, gitti.
***
Amatör branşlar…
***
Voleybol takımı ikinci lige çıkarıldı, sonra hedef voleybolda da ilk beş olarak telaffuz edilirken, takım ligden çekildi. Taraftarın protestosu üzerine vazgeçildiği söylendi, sonra vazgeçmekten vazgeçildi. Dünya markası olması hedeflenen marka, ülkenin bayan nüfusuna yönelik verdiği tek hizmetten geri çekilmiş oldu.
***
Taraftarın takımı hentbol kendi haline bırakıldı. Göztepe taraftarı ise bu duruma isyan edip, tarihsel eylemlerine bir yenisini ekledi. Taraftar yönetimin kendi Hentbol A takım oyuncularına malzeme vermeyi çok gören sevgi ve empati kısırı bakış açılarına, Sn. Aziz Kocaoğlu’nun  Tokatspor’u bile var sayıp, Göztepe’yi holding takımı olarak görüp yok sayan, sosyal demokrasi anlayışına isyan edip, http://www.goztepehentbolyasayacak.com/ adresinde imece usulü, tamamen kendi öz kaynaklarıyla hentbol şube bütçesi oluşturdu. O parayla takım iki sezondur lige tutundu…
***
Sutopunda Ali Rıza Altay kulüpten uzaklaştırıldı…Yeterli organizasyon becerisi olmayınca sutoplarını bile kendi kendilerine almaya çalışan ekip bu sezon maçlara katılamadı…
***
Yüzme ve teniste başarılar gelmeye devam etti…
***
Bir dünya profesyonel yönetici geldi. Bir kısmı geldi-gitti, bir kısmı geldi-gitti, yine geldi. Senelerce savunduğumuz profesyonel yöneticilik müessesesinin profesyonel yöneticilerin birbirlerinin başarısından mutlu, başarısızlıklarından mutsuzluk duymak yerine, tersini seçebilmesi nedeniyle sinerjik (birbirinin etkisini arttıran) değil, antagonistik (birbirinin etkisini azaltan) etki yapabildiğini gördük ki, umarım bu durum tez zamanda sona erer.
***
Göztepe gibi taraftarıyla var olan kulüp, 1000 küsür günün çoğunu taraftarıyla inatlaşarak geçirdi. Taraftarın öngörü hızı yakalanamadığı için ortam gerildi. Kulüp üyelikleri ise hala açılmadı. Kulüp monolog şeklinde yönetildi, yönetilmeye devam ediyor. ISO belgesi uğruna mı iyi niyetle mi yapıldığına emin olamadığımız taraftar toplantıları yapılmaz oldu…Taraftar grupları arasındaki sezonun ilk maçında Musalla Taşı aşamasına gelmemesini dilediğim, ama çoktan silahlı çatışma boyutuna varan kavgalara seyirci kalındı…
***
Türkiye’nin en tutkulu ve öngörüsü yüksek taraftar grubuyla inatlaşmanın, onları algılama eksikliğinin ve belirlenen hedeflere göre yetersiz takımlar oluşturulmasının hepsinin sonucunda gelen sportif başarısızlıklar nedeniyle Sn. Altınbaş dönem dönem ciddi protestolara uğradı.
Sayın Altınbaş 2010 için hedefi yüksek tutmaya devam ediyor…"Hatalarımızı anladık...Bernabau hayal değil..."
***
Malum hedef sportif başarı için pek çok transfer yapıldı… Özcan Kızıltan teknik direktör yapıldı…Başarı için tesis hala olmasa da, pek çok unsur tamam…Sonucu ise göreceğiz.
***
Sonuç…1000 küsür günde sportif açıdan ancak yarım sezon istenen tempo yakalanılabildi. 1000 gün önce var olanlardan voleybol şubesi artık liglerde yok… Hentbol kendi kendine yaşıyor, taraftar tarafından yaşatılıyor. Sutopu bin gün önceye göre geride…Kulüp sitesi ve mağazalar var… Kağıda basılmaktan imtina edilen bir dergi var…Altyapıda ilerlemeler var…Kulübe yapılan tek kalıcı yatırım kira temelli Alsancak Mağazası…Onun dışında kalıcı yatırım-tesis dahil yok… Tesis yatırımı İzmirspor’a yapılıyor…Kulüp üyelikleri problemi devam ediyor.
***
Diyalog kısırlığı devam ediyor. Bir kitle takımı şirket kulübü gibi yönetilmeye çalışılıp -doğal olarak olmayınca- anlamsız tepkiler veriliyor. İzmir’de kulüp takımı olma ile elde edilebilecek pek çok fırsat da kaçırılmış oluyor. 
***

Belirtmek isterim ki, Göztepe taraftarının gözünde tek büyüktür ve Göztepe zaten tüm zamanlarda elde edilen ulusal ve uluslar arası başarılarıyla, taraftarıyla ulusal çapta zaten beşinci-altıncı sıradadır. Bu ilin bir kısım mülki erkanı istese de, istemese de, görse de görmese de bir dünya markasıdır. Bu durumu amatörde ya da o, bu, şu ligde olması değiştirmez. Fakat Süper Lig’e ulaşılmak isteniyorsa, bilinmesi gerekir ki Göztepe tarihi boyunca herkesin 1 liraya elde ettiği başarıları, ancak 2-3 liraya elde edebilmiştir. Bu başarıları 0.5 liraya elde etme çabaları ise istisnasız şekilde başarısızlığa uğramıştır. Şu dönemde yapılan ve yapılmayanların bedeli ise (geçen sezonda olduğu gibi) sezon sonunda oldukça ağır olabilir.Şu anki mali ve profesyonel yapısı ile futbol takımının bir üst lige çıkamaması (yaratılan bunca olumsuzluğa rağmen) bir mucize olacaktır. Umarım sevgili profesyonel yöneticilerimiz böyle bir mucizeyi tekrarlamamak için ellerinden geleni yapmaya devam ederler.



Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk


Evrendeki herşey değişim içinde...Bu değişime ayak uydurabilenler yaşamlarına devam ediyorlar, ayak uyduramayanlar ortamdan kayboluyorlar. Evrim süreci canlıların
varlıklarını sürdürmesinde olumlu katkıda bulunan özelliklerin doğal seleksiyon sürecinde kalıtım yoluyla bir sonraki nesile geçişinde artış, olumsuz katkıda bulunan özelliklerin
ise kalıtımsal geçişinde azalma ile karakterize.
***
Canlıların meydana getirdiği oluşumlar olmasından dolayı olmalı, kulüpler de canlıların özelliklerini gösteriyorlar. Değişime ayak uydurarak var olmaya, nesilden nesile
varlıklarını devam ettirmek istiyorlar. Kulüplerin evrim sürecinde olumlu katkıda bulunan temel birkaç değişken var...En önemlisi para...Para ise büyük oranda zengin bir
geçmiş/müze, takımına bağlı geniş bir taraftar kitlesi, sağlam bir kurumsal ve donanımsal yapı ile ilgili...
***
Parayı bunların birleşimi ile kendi kaynaklarıyla bulanların yanında, borç ile, camia büyüklerinin, belediyelerin, yeşil-siyah ya da diğer renkte sermayelerin katkılarıyla
bulan kulüpler varlıklarını devam ettirmede başarılı oluyorlar...Diğerleriyse kaderin çarklarına teslim oluyorlar...
***
İzmir'in gelmiş geçmiş en başarılı futbol kulübü Göztepe, 85 yıllık tarihi sürecinde iki dönem çok zor duruma düştü...Camia büyüklerinin katkılarının takımı 2. ligde tutmaya
yetmediği 1997-98 sezonu ve Dinç Bilgin'in trilyonlarca borç ile takımı bırakmasından sonraki amatöre düşme ile sonuçlanan üç-dört senelik süreç...Orada da camianın mevcut
maddi yapılanması kulübü olduğu konumlarda yaşatmaya yetmedi.
***
Bu kötü dönemlerden biri Dinç Bilgin döneminin, diğeri de Altınbaş döneminin başlangıcına vesile oldu. Bu yazıda iki dönem arasındaki farkları irdelemeye çalışacağım.
*** 
Dinç Bilgin dönemi 2.lig yani şu anki Bankasya Ligi'nde küme düşmek üzere olan bir Göztepe ile başladı...Altınbaş dönemi ise amatöre düşmüş bir Göztepe ile başladı...

***

Dinç Bilgin Göztepe ile direkt olarak hiç ilgilenmedi...Baştan onursal başkan olarak sistemi tam yetkili başkanlara emanet etti. Altı sezonda bir ya da iki maçına gitti.
İmam Altınbaş da onursal başkan pozisyonunda başladı...Ne kadar "tam yetkili" tartışılır ama "bir kısım" yetkili bir başkan atadı...Ama bu duruma kısa sürede son verdi...Kendisi
başkan oldu...Sonra uçan kuştan haberi olacak şekilde devam etti. Göztepe'nin pekçok maçına gitti. Direkt olarak takımla ilgilendi. İlgilenemediği dönem için yerine birini geç
görevlendirdiği için geçen sezon yükselme grubunda başarısız olundu.
***
Bilgin kendi atadığı yöneticileri neredeyse hiç denetlemedi. Onun döneminde hepsinin birer birer gazete sahibi olmuş olmasının da katkısı var mı bilinmez ama tüm Göztepe AŞ
başkanları hakkında mali kaçak dedikoduları oldu. İmam Altınbaş ise kendisine sorulmadan kuş uçurtmadığı için ve İzmir'deki denetleme işini de asker kökenli Serdar Samur'a
bıraktığı için bu tip dedikodular olmadı.
***
Bilgin döneminde sportif başarı hedeflendiğinde başarı elde edildi. İlk sene kümede kalındı ki o da başarıydı. Ardından 18 sene sonra Süperlig'e çıkıldı. Ertesi sene düşüldü.
Sonra tekrar Süperlig'e çıkıldı. Süperlig'de yedinci olundu ki önceki 30 senenin en başarılı sonucuydu. Sonraki sezonda düşülerek kulüp borcuyla ortada bırakıldı. Altı
sezonun dördünde sportif başarı vardı. Altınbaş döneminde de sportif başarı hedeflendi. Üstüne Bilgin dönemindeki Avrupa Kupalarına katılma hedefinin üstüne iki kupa alma eklendi. Lakin üç sezonun birinde başarı elde edilebildi. İki sezon başarısızlık ve hayal kırıklığıyla sonuçlandı.
***
Bilgin döneminde "İyi futbol, iyi futbolcu ile oynanır." cümlesine genellikle uyuluyordu. Altınbaş dönemindeki genel izlenim çoğunlukla ucuza kaçıldığıydı. Takım uygun transferlerin Başkan tarafından zamanında yapılmaması nedeniyle iki sezon kaybetti.

***

Bilgin döneminde hep sağlam teknik direktörlerle çalışıldı.  Altınbaş dönemi ise çoğunlukla "?" olarak nitelendirilebilecek isimlerle...Her iki dönemde de son 20 senedir
olduğu gibi takım sezonu başladığı teknik direktörlerle bitiremedi.

***
Eski başkanlardan Aydın Bilgin'in Göztepelist'e vermiş olduğu röportajda dabelirtildiği gibi Göztepe'nin o dönemde kurumsallaşma gibi bir hedefi hiç olmadı. Başkan Altınbaş ise
ilk günden beri kurumsallaşma kelimesini ağızlardan düşürmüyor.

***

Bilgin döneminde logolu mallar ile ucundan köşesinden yarım yamalak ilgilenildi. Dönem dönem yarı profesyonel olarak özelleştirldi. Lakin hiç tam randıman alınamadı. Altınbaş
grubunun mağazacılık kökenli olmasından dolayı olmalı, en iyi becerdikleri şey logolu ürünler oldu. Toplam ciroda Türkiye dördüncüsü olundu.
***
Bilgin döneminde Göztepe tam olarak holding takımı gibi değildi. Dernek de vardı. Dernek temsilcileri kararlardaki etkileri kısıtlı olsa da şirket yönetim kurulundaydı. bUna
karşılık Göztepe şirket olmasına rağmen dernek olma nimetlerinden de sonuna kadar yararlandı. Altınbaş döneminde tersi gerçekleşti. Dernek etkisizhale getirildi. Camiadan
neredeyse kimse ile kooperasyon kurulmadı. Kurulanlar da sivrildiğinde ekarte edildi. Sonuçta tersini yani dernek olma nimetlerinden yararlanamamayı sonuna kadar yaşadı
yaşamaya devam ediyor.

***
Bilgin dönemi gazeteci kökenli olması nedeniyle halkla ilişkilerde oldukça başarılıydı. Bir yaptıklarını bir hatta çoğu zaman beş gösterme işinde iyiydiler. Zaten tartışmasız
yerel medya lideriydiler. Bu gücü Göztepe için sonuna kadar kulandılar. Göztepe için yaptıkları en hayırlı iş buydu. Altınbaş dönemini bir halkla ilişkiler başarısızlık süreci
olarak nitelendirebiliriz. Muhtemelen Başkan çoğunlukla burada olmadığı için; yerine başkası ilişki kurmasını da istemediği için başarısızlık süreğen oldu. Halen neredeyse tüm
yerel medya iletişimsizlikten şikayetçi. Sonuçta Altınbaş dönemi beş yaptığını bir göstermede bile başarısız oldu.
***
Bilgin döneminde derneğin hatta bizim de katkılarımızla Göztepe kredi kartı ve basılı dergi çıkarılmıştı. ALtınbaş döneminde henüz yok...

***
Bilgin döneminin vergi borçları sayesinde halen gazetelerde ilk sıralardayız. Altınbaş döneminde ise vergi ödeme konusunda dakik ve gündeliğiz.

***

Bilgin dönemi Göztepe'nin amatör branşlarda çoştuğu dönemdi. Voleybolda İzmir'de ilk kez Avrupa Kupalarına gidildi. Basketbolda birinci lige çıkıldı. Hiçbir branş kapatılmadı.
Altınbaş döneminde yola çıkarken Göztepeli diyebileceğimiz ender kişiliklerden Alphan Manas voleybol takımını ikinci lige çıkardı.  Voleybol takımı Altınbaş döneminin hafızalara kazınan kara bir lekesi olarak ligden çekildi. Hentbol takımı cefakeş Göztepe taraftarının katkılarıyla yaşamaya devam ediyor. Sutopunda da takım Dr. Ali Rıza Altay'ın
kulüpten uzaklaştırılmasından sonra geçen sezon maçlara katılacak organizasyonu gösteremedi.
***
Bilgin döneminde Göztepe'nin tesis sorunu için kalıcı hiçbir çözüm getirilmedi. Hamdi Türkmen döneminin sonunda Urla'da kiralanan arazi kullanılamadı. Altınbaş döneminde de henüz tık yok. Umarım yanılırım ama hem dernek, hem de Bilgin grubu medyasının sonuna kadar kullanılması ile uzun süreliğine kiralanabilen arazi benzeri bir araziyi
alabilmeleri çok zor. Satın almaya da nedense yanaşmıyorlar. Göztepe'ye Hizmet Derneği'nin hediyesini kullanıp kullanmayacağını ise zaman gösterecek.
***
Bilgin döneminde Göztepe pekçok yönden İzmir'in en ön plandaki temsilcisiydii. Altınbaş dönemindeyse Göztepe üvey evlat görünümünden kurtulamadı.

***

Bilgin dönemi profesyonel taraftarlık müessesesinin tavan yaptığı bir dönemdi. Altınbaş dönemi o açıdan daha olumluydu. Lakin bu sezon ne olacak göreceğiz. Umarım sezon kimse birbirini öldürmeden tamamlanır. Bilgin dönemi Göztepe'nin ana taraftar kitlesinin yani maddi açıdan orta-aşağı sınıfa ait grubun takım açısından çok organize olamadığı-yeni yeni organize omaya başladığı bir dönemdi. Orta-üst sınıfsa nispeten örgütlüydü. Zaman içinde Göztepelist, Yalı, 1925 TD, Göztepe'ye Hizmet Derneği, facebook, Uniforce gibi sosyal ortamların katkılarıyla Göztepeliler bugün için dağınık ama güçlü bir sese sahipler.

***
Görüldüğü gibi her iki dönemin de kendisine göre artıları var. Akılcı olan Altınbaş döneminin mevcut hatalarına son vererek daha kuvvetli, güzel ve başarılı günler çin
yapması gereken yapısal değişimleri gösterebilmesi. Dilerim o günleri de görürüz.

 

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk


Sorunları akışına bırakmak ya da çözümsüz bırakmak ülkemizin yaşam kalitesi ve kişi başına düşen gelir sıralamasında pek çok Afrika ülkesinin bile altında yer almaya devam etmesinin, her gün -sayı- olarak ifade edilen şehit haberlerinin ve Göztepe’nin amatör kümeye düşme sürecinin en önemli sebeplerinden biri... Sorunları görmemek güncel hayatta kimseye çözüm sağlamıyor. Sorunlar büyüyerek var olmaya devam ediyor... Halen mevcut Göztepe yönetiminin önünde de eski ve yeni çeşitli sorunlar dans etmeye devam ediyor. Bana göre acil çözüm bekleyen başlıca sorunlar şunlar…

Sorun 1: Sportif başarı
Göztepe'nin gelecek seneki en önemli sorunlarından biri sportif başarı olacak... Uzun bir Beceriksizlikler Senfonisi olarak adlandırılabilecek bir sezonun sonunda “Her sene bir üst lige…” sloganının başarısızlığa uğraması üzerine gelecek seneden beklentiler arttı. Bir başarısızlığa daha kimsenin tahammülü yok…

Zamanında transfer edilmeyen oyuncularla nereye varıldığını bu sezonun sonunda gördük. Sportif başarı hemen her zaman -zamanında- oluşturulan iyi ve uyumlu futbolcu grubu ile geliyor.

Bu bağlamda Göztepe yeni sezona transferleri sıralayarak hazırlanıyor... Yapılan transfer harekatları oyuncuların geçmişlerine bakıldığında Bulut, Evren, Hasan, Sinan gibi gönderilen futbolcu isimleri dışında olumsuzmuş gibi gözükmüyor...

Peki son ürün nasıl oldak? Aşurenin kalitesindeki tek önemli değişken malzemenin kalitesi değil. Aşçı... Mutfak... Ocak... Bunların hepsinin güzel olması... Aşçının da ocağın başından ayrılmaması lazım... Güzel mutfakta başlayan pişirme işlemi yanık aşureyle sonlanmasın diye...

Neyse ki futboldaki başarı da tek transfer değişkeninden ibaret değil. Ülkemizde yalnız transfer yapmak ile şampiyon olunsaydı kupalar İstanbul'un dışına hiçbir zaman çıkamazdı... Transferin yanında istikrar, ilgi, sevgi, sebat, şefkat, uyum da önemli...


Burada mevcut icraatlar üzerindeki çekincelerden bahsetmek gerekirse… Gelen kalecilerin gidenlerden daha iyi olduğu konusunda pek çok kişinin çekinceleri var... Bulut ise Göztepe'yi terk etmeyen futbolcu grubundan... Terk etmemek, sevgi, sadakat kelimeleri kulübümüzü yönetenler için neyi ne kadar ifade ediyor bilemiyorum... Pek çok Göztepeliye göre Bulut zaman içinde geliştirilmesi orta uzun vadeli planlar varsa içinde olması gereken bir isim...

Sonuç… Göztepe sezona yeni transferleri sıralayarak hazırlanıyor... Aşure dileriz kaliteli olur...


Sorun 2: Tribün grupları sorunu
Göztepe'de önemli bir sorun da taraftar grupları arasındaki sorunlar. Demokrasi dahil pek çok şeyin değeri ancak kaybedildiğinde anlaşılıyor. 14 Haziran'da silahlı çatışma aşamasına gelen kardeş kavgaları eğer yönetim ve emniyet gerekli önlemleri almazsa ligin ilk maçında Mezarlıklar Müdürlüğü aşamasına gelebilir. Testi kırılmadan belirtmeyi borç biliyorum...


Sorun 3: Tesis sorunu
Tesis veya arazi sorunu Göztepe’nin kronik sorunu… Göztepeliler yönetimlerinden farklı olarak sorunları çözümsüz bırakmak yerine kendi kendilerine çözüm getirmeyi yol edinmiş bir grup. Seferihisar'da alınan arazi de 85 yıldır bir metrekare taşınmazı olmayan kulübün tesis problemine çözüm olsun diye alındı... Sürecin son 1000 küsur gününde Sayın İmam Altınbaş da vardı ama hareketin başlangıcı beş sene önceye yani Altınbaş döneminin daha öncesine dayanıyor.

Olay Türkiye'de yapılmamış bir eylem... Normalde bu olay başka herhangi bir kulübün taraftarları tarafından yapılsaydı ne tantanalar olurdu bilmiyorum... Ama Göztepe'yi yönetenlerden tepki yok... Sessizlik konçertosu var...

Pardon bu soruna bazılarına göre 200.000 USDlik masraf yaparak İzmirspor tesislerinden faydalanmaya çalışmak gibi bir çözüm getirilmeye çalışılıyor. Kutlamamak mümkün değil…

Bu konuda yönetimimiz umarım ki empati kurmayı başararak akl-ı selim bir çözüm getirir. Getirmezse sorunlar büyümeye devam edecek...

Sorun 4: İletişimsizlik
İzmir’deki Göztepe sistemi ve Başkan, Camia ile iletişim ve sosyal ilişki açısından yeterli değil. Başkan kulübün 85. yıl kutlamalarına bir gününü ayıramayacak kadar meşgul… İletişim kurmadan ya da mevcut iletişim becerilerinizle şirket yönetebilirsiniz. Lakin Göztepe’yi başarılı bir şekilde yönetmeniz imkansız. Yönetimi, milyarlarca dolarlık ciro yapan holdingde olmaması imkansız olan iyi bir halkla ilişkiler uzmanından destek almaya davet ediyorum.

Sorun 5: Türkiye Futbol Federasyonu web sitesi
Yönetimin doğru transferleri zamanında yapma konusundaki üstün başarıları nedeniyle yaşanan Göztepe-Aliağa birleşmesi sonucunda TFF web sitesinde çıkan saçmalıkların düzeltilmesi için ne hukuki girişim yapılması gerekiyorsa hemen yapması gerekiyor. Yoksa kısa-orta vadede artan seviyede çeşitli saçmalıkları yaşamaya devam edeceğiz.

Umalım ki sorun değil, çözüm yaratan, problemleri ortaya çıkmadan engelleyebilecek yetenekte, geleceği görme yetisi gelişmiş yöneticilerimiz bu sorunları ve daha fazlasını üç vakte kadar ya da (tüm vakitler üçe bölünebileceğinden) tez zamanda çözebilir... Çözebilir ki biz de ahir ömrümüzde o kutlu günleri görmüş oluruz.

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter