Resim : 1998-99 sezonundaki Denizlispor-Göztepe maçından...
1998-99 sezonunda Göztepe 17-18 sezon sonra o zamanlar 1. lig adında olan şu an ise daha fiyakalı bir şekilde Süperlig olarak anılan mecraya ulaşırken Denizlispor da aynı başarıyı yakalamıştı.
Göztepe o dönemden beri inişli çıkışlı bir grafik yaşadı. 1999-2000 sezonunda Süperlig’den düştü. 2000-2001 sezonunda yeniden Süperlig’e çıktı. 2001-2002’de son otuz yılın en iyi sonucu olan lig yedinciliğini yakaladıktan sonra, 2002-2003’te şu anın Bank Asya Ligi’ne, 2003-2004 sezonunda şu anın 2b ligine, 2004-2005 sezonundaysa şu an 3. lig olarak adlandırılan en tepeden saymaya başlarsak 4. lig olan lige düştü. 2005-06’da düşme eylemine bir sene ara veren takım Uğur Bostancıoğlu ile başlayıp, Kurtuluş Platformu ve arkasından kayyum Prof. Dr. Gündüz Balkan ile devam edip en son olarak Mustafa Kocaoğlu ve arkadaşları ile bitirdiği 2006-2007 sezonunda tarihinde ilk kez amatöre (5. lig) düştü. Göztepe o yaz Altınbaş yönetimine geçti ve çıkış başladı ve takım bu sene 2b liginde.
Denizlispor ise bu 10 sene içinde hep Süperlig’de kaldı. 1999-00 sezonundan itibaren ligi sırasıyla 8., 11.,5., 10.,5.,6.,15.,14.,7. ve 15. olarak bitirdiler. Görüldüğü gibi onlar da lniş çıkışlar yaşadılar. Ama bu devinimler ligde kalmayı sağlayan sıralamaları arasında oldu. Göztepe’nin 45 puan toplayıp lig yedincisi olduğu, İntertoto Kupasına katılma hakkı kazandığı ama yönetenler nedeniyle kupaya katılmadığı 2001-02 sezonunda 48 puan toplayıp UEFA kupası hakkı kazandılar ve orada da oldukça başarılı oldular. Buna karşı yukarıda da görüldüğü gibi son dört sezonun üçünde sıkıntı çektiler.
Göztepe bu kadar inişli çıkışlı bir grafik yaşarken Denizlispor nasıl Süperlig’de kalmayı başardı?
İki şehir arasındaki en büyük fark bana göre yerel yönetimlerdi.
Göztepe’nin 1998-99 ve 2000-2001 şampiyonluklarında yerel yönetimlerin direk ve indirek payı verdı. 1998-99 sezonu play-off finalinde Antalya’daki maçı zamanın Göztepe başkanı Aydın Bilgin zmanın Belediye Başkanı Ahmet Priştina ile seyretmişti. 2000-2001 sezonundaysa şampiyonluk kupasının yarısı Ahmet Priştina’ya gönderilmişti. 2002-03 sezonunda destekler azaldı ama 2003-04 sezonunda İskender Tuğsuz’un mevcut iktidar partisinden aday olmasıyla olay koptu. Ondan sonra Göztepe İzmir’de hem Büyükşehir Belediyesi, hem Konak belediyesi tarafından yok sayıldı. Göztepe amatöre kadar düşerken İzmir’i yönetenler (mülki erkan dahil), olayları Kemal Karataş’ın da deyindiği sırça köşklerinden izlediler. Düşen takım manzaralı sırça köşkler iyi miydi diye soramıyorum. Yanıt “iyi” olsa gerek ki ağlayan Göztepelilerin (aynı kaderi paylaşan İzmirsporluları ve Altınorduluları da eklersek) eşliğinde filmin yedi ayrı versiyonu çekildi. Bu esnada ne kadar gülündü ya da çiğdem çitletildiği ise soru işareti…
Dönelim Denizli’ye… Denizlispor Göztepe’den farklı olarak yerel yöneticileri İzmir’i ve Konak ilçesini yönetenler gibi tepkisiz ve aidiyet duygusu yoksulu olmadıkları ya da düşen takım manzarası hoş olmadığı için her defasında ligde kalmayı başardı. Takım ne zaman dara düşse mülki-erkan ve belediye şehri ve sanayicileri bir araya getirdi. Yerel medya ve İzmir orjinli Ege medyasının da desteğiyle meydana gelen sinerji sonucunda zor günler yaşadılarsa da hep ligde kalmayı başardılar.
Futbola destek olmak demek tarihi boyunca bir kere bile tek başına 40.000 seyirci toplayamamış Ksk’ye en yakın (kuş uçmaz kervan geçmez) bölgede, Ksk dahil kimsenin stad sorununu uzun vadede çözemeyecek 40-50.000 kişilik stad yapmak değildir. Adı Altay-Ksk Büyükşehir belediyesi olmayan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Göztepe, Bucaspor, Altınordu ve İzmirspor dahil İzmir’deki tüm kulüplere destek olmasını beklemek abesle iştigal olmasa gerektir. Konak Belediyesi’nin de kendi sınırı içindeki kulüplerine destek vermesi kendilerinden beklenen ve anormal kabul edemeyeceğimiz eylemlerdir.
Koltuklar kimsenin altında baki değildir. Verilen oylar da değiştirilmez değildir. Herkes bir gün altındaki koltuğun eski sahibi olarak anılmaya mahkumdur. O gün geldiğinde koltuk sahiplerinin arkasından lanet okuyanların az, sevgi ile ananların sayısının çok olması ise orada oturanların elindedir.
Sn. Muzaffer Tunçağ yapmadıklarının ceremesini net şekilde çekmiştir. İzmir’i yönetenler Süperlig’de bir ya da daha fazla takım istiyorlarsa sırça köşklerinden çıkıp, Göztepe dahil İzmir kulüplerine seyirci değil, eylemci olmalıdırlar. Ve herhangi bir kulübü yok saymayan kısa-orta ve uzun vadeli eylemler içeren adil bir yönetimsel-desteksel planı en kısa zamanda uygulamaya koymalıdırlar.
Oğuz Reşat Sipahi