- Ayrıntılar
Resim : 1998-99 sezonundaki Denizlispor-Göztepe maçından...
1998-99 sezonunda Göztepe 17-18 sezon sonra o zamanlar 1. lig adında olan şu an ise daha fiyakalı bir şekilde Süperlig olarak anılan mecraya ulaşırken Denizlispor da aynı başarıyı yakalamıştı.
Göztepe o dönemden beri inişli çıkışlı bir grafik yaşadı. 1999-2000 sezonunda Süperlig’den düştü. 2000-2001 sezonunda yeniden Süperlig’e çıktı. 2001-2002’de son otuz yılın en iyi sonucu olan lig yedinciliğini yakaladıktan sonra, 2002-2003’te şu anın Bank Asya Ligi’ne, 2003-2004 sezonunda şu anın 2b ligine, 2004-2005 sezonundaysa şu an 3. lig olarak adlandırılan en tepeden saymaya başlarsak 4. lig olan lige düştü. 2005-06’da düşme eylemine bir sene ara veren takım Uğur Bostancıoğlu ile başlayıp, Kurtuluş Platformu ve arkasından kayyum Prof. Dr. Gündüz Balkan ile devam edip en son olarak Mustafa Kocaoğlu ve arkadaşları ile bitirdiği 2006-2007 sezonunda tarihinde ilk kez amatöre (5. lig) düştü. Göztepe o yaz Altınbaş yönetimine geçti ve çıkış başladı ve takım bu sene 2b liginde.
Denizlispor ise bu 10 sene içinde hep Süperlig’de kaldı. 1999-00 sezonundan itibaren ligi sırasıyla 8., 11.,5., 10.,5.,6.,15.,14.,7. ve 15. olarak bitirdiler. Görüldüğü gibi onlar da lniş çıkışlar yaşadılar. Ama bu devinimler ligde kalmayı sağlayan sıralamaları arasında oldu. Göztepe’nin 45 puan toplayıp lig yedincisi olduğu, İntertoto Kupasına katılma hakkı kazandığı ama yönetenler nedeniyle kupaya katılmadığı 2001-02 sezonunda 48 puan toplayıp UEFA kupası hakkı kazandılar ve orada da oldukça başarılı oldular. Buna karşı yukarıda da görüldüğü gibi son dört sezonun üçünde sıkıntı çektiler.
Göztepe bu kadar inişli çıkışlı bir grafik yaşarken Denizlispor nasıl Süperlig’de kalmayı başardı?
İki şehir arasındaki en büyük fark bana göre yerel yönetimlerdi.
Göztepe’nin 1998-99 ve 2000-2001 şampiyonluklarında yerel yönetimlerin direk ve indirek payı verdı. 1998-99 sezonu play-off finalinde Antalya’daki maçı zamanın Göztepe başkanı Aydın Bilgin zmanın Belediye Başkanı Ahmet Priştina ile seyretmişti. 2000-2001 sezonundaysa şampiyonluk kupasının yarısı Ahmet Priştina’ya gönderilmişti. 2002-03 sezonunda destekler azaldı ama 2003-04 sezonunda İskender Tuğsuz’un mevcut iktidar partisinden aday olmasıyla olay koptu. Ondan sonra Göztepe İzmir’de hem Büyükşehir Belediyesi, hem Konak belediyesi tarafından yok sayıldı. Göztepe amatöre kadar düşerken İzmir’i yönetenler (mülki erkan dahil), olayları Kemal Karataş’ın da deyindiği sırça köşklerinden izlediler. Düşen takım manzaralı sırça köşkler iyi miydi diye soramıyorum. Yanıt “iyi” olsa gerek ki ağlayan Göztepelilerin (aynı kaderi paylaşan İzmirsporluları ve Altınorduluları da eklersek) eşliğinde filmin yedi ayrı versiyonu çekildi. Bu esnada ne kadar gülündü ya da çiğdem çitletildiği ise soru işareti…
Dönelim Denizli’ye… Denizlispor Göztepe’den farklı olarak yerel yöneticileri İzmir’i ve Konak ilçesini yönetenler gibi tepkisiz ve aidiyet duygusu yoksulu olmadıkları ya da düşen takım manzarası hoş olmadığı için her defasında ligde kalmayı başardı. Takım ne zaman dara düşse mülki-erkan ve belediye şehri ve sanayicileri bir araya getirdi. Yerel medya ve İzmir orjinli Ege medyasının da desteğiyle meydana gelen sinerji sonucunda zor günler yaşadılarsa da hep ligde kalmayı başardılar.
Futbola destek olmak demek tarihi boyunca bir kere bile tek başına 40.000 seyirci toplayamamış Ksk’ye en yakın (kuş uçmaz kervan geçmez) bölgede, Ksk dahil kimsenin stad sorununu uzun vadede çözemeyecek 40-50.000 kişilik stad yapmak değildir. Adı Altay-Ksk Büyükşehir belediyesi olmayan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Göztepe, Bucaspor, Altınordu ve İzmirspor dahil İzmir’deki tüm kulüplere destek olmasını beklemek abesle iştigal olmasa gerektir. Konak Belediyesi’nin de kendi sınırı içindeki kulüplerine destek vermesi kendilerinden beklenen ve anormal kabul edemeyeceğimiz eylemlerdir.
Koltuklar kimsenin altında baki değildir. Verilen oylar da değiştirilmez değildir. Herkes bir gün altındaki koltuğun eski sahibi olarak anılmaya mahkumdur. O gün geldiğinde koltuk sahiplerinin arkasından lanet okuyanların az, sevgi ile ananların sayısının çok olması ise orada oturanların elindedir.
Sn. Muzaffer Tunçağ yapmadıklarının ceremesini net şekilde çekmiştir. İzmir’i yönetenler Süperlig’de bir ya da daha fazla takım istiyorlarsa sırça köşklerinden çıkıp, Göztepe dahil İzmir kulüplerine seyirci değil, eylemci olmalıdırlar. Ve herhangi bir kulübü yok saymayan kısa-orta ve uzun vadeli eylemler içeren adil bir yönetimsel-desteksel planı en kısa zamanda uygulamaya koymalıdırlar.
Oğuz Reşat Sipahi
- Ayrıntılar
1925 doğumlu Göztepe’mizin futbol takımının tarihine baktığımızda 1925-50 arasında çeşitli İzmir şampiyonlukları ve 1950 Türkiye şampiyonluğunu görüyoruz. Ulusal lig döneminde başlarda orta sıralarda yer alan takımın Adnan Süvari'nin başa gelmesiyle istikrarlı bir başarıyı yakaladığı, “Efsane Takım” döneminde 1969-70 sezonunda Federasyon kupası+Cumhurbaşkanlığı Kupası ile ve ertesi sezon lig üçüncülüğü ile tepeye erişildikten sonra, o oyuncuların yavaş yavaş formdan düşmeleriyle gerileme devrinin başladığı görülüyor… Takım 1971-72 sezonunu 9. ertesi sezonu 8. bitirdikten sonra; 1973-74, 1974-75 ve 1975-76 sezonlarını düşme hattının hemen üstünde 13., 14. ve 14. olarak bitiriyor. 1976-77 sezonunda ise ilk kez düşüyor. 1977-78’de çıktıktan sonra 1978-79’u 10. bitiriyor lakin ertesi sezon yine düşüyor. 1980-81 sezonunda yani Ksk ile çekişip ünlü 80.000 kişilik maçın oynandığı sene son maçta Balıkesirspor'u Sadullah Acele'nin son dakika golüyle yendikten sonra bir kez daha çıktığı birinci ligde (şu anki adıyla Süperlig) 1981-82 sezonunda tekrar başarılı olamayıp, yine ikinci lige düşüyor.
O düşüşten sonra Göztepe 1998-99 sezonuna kadar birinci lige çıkmaya çalıştı. Bunların birkaçında kırmızı elmaya yaklaştıysa da, 1997-98 sezonunda tarihinin o zamana kadarki en kötü performansını gösterdi. Göztepe o sene Dinç Bilgin'in Yeni Asır aracılığıyla Göztepe’ye talip olması ve futbol takımının şirketleştirilmesiyle ancak ligde kalabildi. Ertesi sezon yani 1998-99’da ise yükselme grubunu üçüncü bitirdi ve play-offlarda Antalya'da Ceyhun'un ortaladığı topa Hasan'ın unutulmaz golüyle Rizespor'u 1-0 yenerek muradına erdi.
Tüm bu 17-18 sezon zarfında Göztepeliler hep aynı şarkıyı söylediler "Ne zaman gelecek o büyük gece, turlar atacağız sahilimizde..."
30 Mayıs 1999 günü ben dahil pekçok kişi için şu ahir ömrümüzün en mutlu günlerinden biriydi... Beş on saniye düşünmenin göz pınarlarımızı sulandırmaya yettiği, 18 sene boyunca ulaşılamayan o kırmızı elmaya ulaşılan gün...
O günlerde Mustafa Cücen dışında kaç Göztepeli takımın ertesi sene düşeceğini, sonra tekrar çıkıp iki sene orada kaldıktan sonra amatöre kadar düşeceğini öngörebilmişti bilemiyorum. Ben öngörememiştim. Bu bağlamda bunları ta 1997’de yapılan kongrede öngörebilen rahmetli Mustafa Cücen’i saygıyla ve rahmetle anıyorum bir kez daha.
Göztepe’de 18 sene çıkamayışın, sonradan gelen düşüşün ve son iki senedir gelen çıkışın da pek çok sebebi ols da en önemlileri: para ve yönetimiydi...Para sorununun en büyük sebepleri ise bir kurumsallaşamama kurumu olma ve buna bağlı olarak kimi iyi niyetli, kimi iğrenç niyetli olan kişilere bağımlı olma durumuydu.
Önemli bir başka sebep ise yerel yönetimlerin ilgisizliğiydi. Ksk ve Altay’ı destek vererek izleyenler Göztepe’nin amatöre düşüşünü sırça köşklerinden film izler gibi, çiğdem çıtlatarak izlediler. Onlara “destek”, Göztepe’ye “yok sayma” olunca; yönetemeyicilerle birlikte süreç kaçınılmaz oldu. Bununla birlikte tüm destekler ancak Ksk ve Altay’ın aynı yerde olmasına neden olabilirken, amatöre kadar düşen Göztepe 2b’ye kadar geldi.
Göztepe'de şu an para var ve kötü yönetilmiyor hatta ortalamanın az üstünde yönetiliyor gibi gözüküyor diyebiliriz. İyi niyetliler…Bununla birlikte iki adım ileri giderlerse, bir adım geriyi ihmal etmiyorlar…Kurumsallaşma çabalarına gelince sorunlu da olsa hiç yoktan iyi olduğunu kabul etmemiz gerekiyor…Yerel yönetimlerin ilgisi??? Çok farklı değil…Göztepe stad ve tesis yapacak yer arıyor, malum kişilerden ise her zamanki gibi ses yok…
30 Mayıs 2009… Altınbaş döneminin ikinci sezonunun sonu…Futbol takımı 18 maçta 40 puan alarak aradan geçen dört sezonun ardından 2-B'ye döndü. Bir kez daha emeği geçenleri kutluyoruz…Hedef her sene bir üst lig, ardından Süperlig şampiyonluğu ve birden fazla Avrupa Kupası almak olarak belirlenmiş durumda.
Ya 2019? Göztepe 30 Mayıs 2019'da nerelerde ne düzeyde olacak, bu dönemde neler yapmış olacak...
Bu on sene zarfında Süperlig'e çıkıp orada kalıcı olup, önce şampiyonluk ardından Avrupa Kupalarında şampiyonluk hedefine ulaşabilir mi?
Her ne kadar Mehter marşı temposuyla da olsa takımın mevcut yönetim üslubuyla gelecek sene de bir üst lige çıkması (bu seneki kadar kolay olmasa da) çok büyük sürpriz olmayacaktır.
Bir sonraki sene ise 2A'dan Süperlig'e çıkma aşaması için iktidar ve federasyonun destek olmasa da köstek olmaması için gerekli girişimlerin yani üst düzey lobinin para ve onun iyi yönetimine eklenmesi gerekiyor. Mevcut iktidar partisinin iktidarı süresince ilk kez bu sezon seçim haritasında sarı renkte olmayan bir ilden bir futbol takımı Diyarbakırspor Süperlig'e çıkmayı başardı…
Süperlig’e çıkılırsa... Mevcut yatırımları arttırıp sistemi kendi kendine 15-30 milyon USD üretir hale getirebilirse, takımın orada rahat rahat kalması ve bazı bazı zirveyi zorlayabilmesi sürpriz olmaz.
Buna karşı şampiyonluğa düzenli olarak oynamak için ya bu parayı iyiden de öte Sivasspor gibi mükemmele yakın kullanmak ya da bu paranın üç katı para üreten sistem kurabilmek gerekiyor.
Üç katı para için neler gerekiyor? İyi mimarili, 30-40 bin kişilik güzel bir stadyum, bu stadyumu daha çok para vererek ve en az yarısını kombine alarak doldurabilecek taraftar, özellikle belirtmek gerekirse “taraftarıyla barışık, taraftarla birinci çoğul şahıs haline gelebilmiş”, iki ileriye bir geri eklemeyen bir yönetim tarzı, en az 10.000 kişilik bir kulüp üyesi sistemi, 3-4000 kişilik bir spor okulu sistemi ve daha fazla sponsor gelirleri vs gerekiyor. Ek olarak Yelki’nin tesislerini kullanarak şampiyon olmanın kolay olmayacağını belirtelim…
Peki şampiyonluk yalnızca para ile gelir mi? Türkiye örnekleminde son 25 senedir üçlü oligarşiden daha iyi para ile daha iyi takım kurup bu yolla şampiyon olma işini başarabilmiş ya da bu işe girişmiş bir takım yok. Üçlü oligarşiden çok daha iyi bir takım kurup işi bitirmek teorik olarak mümkün olabilir. Ama bu yolda gelebilecek sabotajlara hazırlıklı olarak…
Her halükarda şampiyonluk için maç başı 2-2.35 puan alabilecek bir takım gerekiyor. Bunun için içeride tuluma yakın bir performans yapmak önemli. Bunu yapabilirseniz deplasmanlarda ortalama 0.5-1 puan alabilmeniz gerekiyor. Ve içeride kayıp puan arttıkça dışarıdan daha fazla getirmek...
Bunun için önemli şart takımın içeride ve dışarıda yalnız kalmaması. Göztepe taraftarı Türkiye'de dörtlü oligarşi dışında şampiyonluğu getirebilecek iki-üç taraftar kitlesinden biri... O yüzden taraftarın desteği açısından sorun muhtemelen olmayacaktır. Buna karşı taraftarın provoke edilmesi ile çeşitli sıkıntılar yaşanabilir. Göztepe taraftarı aşırı sevgisi nedeniyle ölü takımı diriltebildiği gibi, provoke edildiğinde takımına bir sezonda 6-7 maç ceza aldırabilecek kudrettedir.
Türkiye'de şampiyonluk için siz şampiyonluğa oynadığınızda, ligin ikinci devresinde başınıza gelebilecek derin hakem ve federasyon oyunları için hazırlıklı olmak gerekmektedir. Üçlü oligarşinin sizden en iyi oyuncularınızı almasını engelleyebilmek başka önemli bir şarttır...
Medyada; özellikle İstanbul medyasında hakkınızda yapılacak her türlü mide bulandırıcı girişime karşı hazırlıklı olmak gerekir. Bunun için İzmir medyasının güçlenmesi, İstanbul'daki İzmirlilerden ve Göztepelilerden dibine kadar destek almak gerekir.
Velhasıl kelam ülkemizde şampiyonluk için iyi gelir-para ve yönetimi, iyi medya ve federasyon lobisi, iyi bir stadyum ve takıma para vererek destek verebilecek bir taraftar kitlesinin kombinasyonu gerekir.
Önümüzdeki on sene zarfında Mayıs'ın 30’larından birinde Avrupa Kupası almış olmaya gelince...Türkiye'de şampiyon olmak için buranın koltuk sahiplerini geçmek gerekiyorsa orada da oranın feodallerini geçmek gerekiyor. UEFA kupası almak nispeten daha kolay olsa da Şampiyonlar Ligi’nin oldukça zor olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Ülkemizde Avrupa Kupalarında yarı final görmeyi başarmış iki takım var. Göztepe ve Galatasaray. Bunların ikisinde de başarı uzun süre devam eden hoca ve takım birlikteliği ile gelmiş durumda...Bu başarıların hepsinde de ilgili takımlar Türkiye’de en çok Avrupa görmüş oyunculardan kurulu.
Bu bağlamda Avrupa'da kupa alabilmek için uzun süre, ısrarlı şekilde orada oynayabilmek gerekiyor… Ek olarak bir teknik direktörde sebat edebilmek gerekiyor… Ve tabii ki Edirne’nin ötesinde başarılı olabilecek bir kadro.
Peki bunlar için ne gerekiyor? Barselona örneğindeki gibi çok daha iyi bir altyapı ve daha çok para gerekiyor. Daha çok para için ne gerekiyor? Daha çok kurumsallaşma ve sabit gelir kaynağı...
Peki Avrupa Kupası için bunlar yeter mi? Sırf bunlar ne yazık ki yetmiyor orada da sizin lobi yapmanız ya da sizin için lobi yapacak insanları bulmanız gerekiyor… Bulmak gerekiyor ki Chelsea-Barselona maçındaki hakem hatalarını engelleyebilesiniz...
Sonuç olarak 1999’un 30 Mayıs’ında kimse sonraki on seneyi yeterince düşünmediği için Göztepe aradaki kötü dönemleri yaşamak zorunda kaldı. 2019’a kadarki dönemde o kötü günleri tekrar yaşamamak için, Süperlig’e çıkabilmek ve daha fazlası için sistemin sabit gelirlerini kademeli olarak arttırmaya devam etmek gerekiyor. Umarız Sayın Başkan İmam Altınbaş ve ekibi Göztepelilerle birlikte bunları başarabilirler…
Herşey sadece Göztepemiz için...
Oğuz Reşat Sipahi
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
http://www.sipahi.tk
- Ayrıntılar
Göztepe'de Ağustos 2007 itibariyle başlayan Altınbaş döneminde futbolda hedefler büyük...
Her sene bir üst lig...
Ardından süperlig...
Orada en tepe...
Ardından Avrupa Kupaları...
Real Madrid'i deplasmanda yenebilmek...
Birden fazla Avrupa Kupası kazanabilmek...
Hepsini şüphesiz Göztepe taraftarı da istiyor...
Göztepe Türkiye'nin Gs ile birlikte Avrupa kupalarına en çok yaklaşan iki takımından biri...
Dörtlü oligarşiden sonra beşinci şampiyon takım olabilme açısından ülkedeki 4-5 potansiyel adaydan biri... Şampiyon olma olasılığı istikrarlı, iyi ve üzeri bir yönetimle Sivasspor'dan daha düşük değil...Bu konu için gereklilikler ise uzun başka bir yazının konusu....
Göztepe hentbol takımı...
Taraftar tarafından aktive edilip, 2003'den beri yine taraftar tarafından yaşatılıyor. Halen 2. ligde...
Bu durum voleybol takımını önce ikinci lige çıkarıp ardından anlaşılmaz şekilde ligden çeken Altınbaş döneminde de değişmedi...
Evet hentbol takımı cefakeş Göztepe taraftarı tarafından yaşatılıyor....Gerek İzmir medyasında, gerekse ulusal medyada, Yenigün dışında es geçildi...Lakin takım geçen sezonu isyankar ve yaratıcı zekası yüksek Göztepe taraftarının www.goztepehentbolyasayacak.com adresinde olusturdugu pikselleri satarak, imece usulu topladığı paralarla geçirdi. Taraftar bu sene de kendi arasında topladığı paralarla lige devam etmeye hazırlanıyor...
Altınbaş Holding’den direk bir destek yok...
O kadar ki takımın maçlarda giymek için kullanacağı formaları para istemeden vermekten imtina edecek kadar destek yok... Kulüp hentbolcülerden formalar için para istiyor...
Real Madrid'i deplasmanda yenmek...Türkiye Ligi Şampiyonluğu...Birden fazla Avrupa şampiyonluğu...Bu arada kendi hentbol takımına, kendi formanı parası ile vermek...Nasıl yani?
Orası da anlaşılır değil ama beyanlar öyle amatör şubeye destek yok...Kendim yönetmiyorsam yine destek yok...Peki yok da bu kadarına pes değil mi? Bu mantıkla mı gelecek Avrupa kupaları? Bu anlayışla mı gelecek lig şampiyonlukları? Tut ki birşeyler oldu...Bu garip anlayışla kalıcı olabilir mi?
Real Madrid kendi hentbol takımına formasını para ile mi satıyor? Ya üçlü oligarşi?
Güler misin? Ağlar mısın? Trajik...Komik...Anlaşılır gibi değil...Adeta karikatür gibi...Rahmetli Aziz Nesin'in hikayelerine benzer, aklın almasının zor olduğu bir durum...Sözün bittiği yerlerden biri...
Ne diyelim? Umalım ki Göztepe'yi yönetenler bu acayip ve kabul edilemez durumu en kısa sürede düzeltir...
Not:Kızım Nehir Sipahi’nin doğumunu tebrik eden tüm dostlara teşekkür ederim. Ayrıca kızımın doğumunu gerçekleştiren Prof. Dr. Sermet Sağol ve ekibine de teşekkür ederim.
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
- Ayrıntılar
2008 Ağustos itibariyle kulüp ortalamanın üzerinde yönetilse hatta kurumsallaşmanın mali ayağı açısından hareketlenme olsa da, kişilere bağlılık problemi devam ediyor. Bağlı olunan kişi ise başkan İmam Altınbaş. Alttakiler ona sormadan pek karar alamıyorlar.
Peki bu karar zincirinde iyi şeyler olmuyor mu? Oluyor olmasına ama o muştulu haberin hemen ardından bir bomba geliyor.
Hentbol A takım oyuncularına formaları ücretle satılıyor.
Neden geliyor ve ne sebeple gidiyorsa, Erhan Önal geliyor, 10 gün sonra geri dönüyor.
Emre İşçiler'in imza atarkenki resmi kulübün resmi sitesinde çıkıyor, oyuncu önce İsyan Marşı'ndan bahsedip, ardından Balıkesir'e gidiyor...Madem imza attı neden gidiyor? İmzasının anlamı yoksa neden resmi sitede yer alıyor?
Göztepe Spor Kulübü üyelikleri ise bambaşka bir problem... Kulübe üye gerçek Göztepeli var mı bilmiyoruz.
Bugün Başkan İmam Altınbaş "Sıkıldım." dese, kulübe ya da derneğe kim başkan olur sorusunun yanıtına verilebilecek yanıt yine muamma...Belki Altınbaş Holding'in üye ettikleri arasında bir Göztepeli vardır...
Göztepe taraftarı kulübe üye olmak istiyor...Tüm taraftar dernekleri bildiri yayınlıyor...
Şu ana kadar ses yok...
Taraftardan korkuluyor mu? Korkuluyorsa da bu korku saçma bir korku...Kim mevcut şartlarda İmam Altınbaş'ın yerine aday olmak ister ki? Daha da önemlisi İmam Altınbaş istemezse kulüp başkanlığını kim ondan alabilir?
Göztepe taraftarı bu ülkede kulübüne aidiyet duygusu en yüksek olan gruplardan biridir. Bu grubun ne olursa olsun kulübe üye olmak istemesi ise her kulübün taraftarı gibi anormal değildir.
Peki, Göztepe taraftarının elinde ne gibi tepki malzemeleri var?
a)Tepkisiz kalmak...
b)Maça gitmemek...
c)Logolu ürün almamak...
d)Kombine bilet almamak...
Ben şu ana kadar en sadomazoşist seçenek olan d seçeneğini kullandım, kulüp üyelikleri meselesi çözülmezse kullanmaya devam edeceğim.
Bir de şu soru var. Bu seçeneklerden hangisi olursa olsun sonuç ne oluyor? İkili ilişkilerin evrimi açısından en kötü seçenek kaybet-kaybet (Nature 2008;452:348-51, Dreber ve arkadaşlarının bu araştırmasını her yöneticinin okumasını tavsiye ederim.). Hedefi birden fazla Avrupa Kupası almak olan Göztepe kurumu kulüp üye aidatından hatta belki daha fazlasından oluyor. Taraftar ise kulübüne üye olamıyor.
Hâlbuki tersi olsa yani üyelik meselesi Göztepe taraftarının önerdiği şekilde çözülse taraftar kulübüne üye olabilecek, buna karşı kulüp de gelirini arttıracak.
Ne diyelim? Dileyelim ki kulübümüzün sevgili yöneticileri bu sorunu en mantıklı şekilde, yani hem taraftarın, hem de kulübün kazanacağı şekilde çözerler.
Oğuz Reşat Sipahi
- Ayrıntılar
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
-
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
-
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
-
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...