1925 doğumlu Göztepe’mizin futbol takımının tarihine baktığımızda 1925-50 arasında çeşitli İzmir şampiyonlukları ve 1950 Türkiye şampiyonluğunu görüyoruz. Ulusal lig döneminde başlarda orta sıralarda yer alan takımın Adnan Süvari'nin başa gelmesiyle istikrarlı bir başarıyı yakaladığı, “Efsane Takım” döneminde 1969-70 sezonunda Federasyon kupası+Cumhurbaşkanlığı Kupası ile ve ertesi sezon lig üçüncülüğü ile tepeye erişildikten sonra, o oyuncuların yavaş yavaş formdan düşmeleriyle gerileme devrinin başladığı görülüyor… Takım 1971-72 sezonunu 9. ertesi sezonu 8. bitirdikten sonra; 1973-74, 1974-75 ve 1975-76 sezonlarını düşme hattının hemen üstünde 13., 14. ve 14. olarak bitiriyor. 1976-77 sezonunda ise ilk kez düşüyor. 1977-78’de çıktıktan sonra 1978-79’u 10. bitiriyor lakin ertesi sezon yine düşüyor. 1980-81 sezonunda yani Ksk ile çekişip ünlü 80.000 kişilik maçın oynandığı sene son maçta Balıkesirspor'u Sadullah Acele'nin son dakika golüyle yendikten sonra bir kez daha çıktığı birinci ligde (şu anki adıyla Süperlig) 1981-82 sezonunda tekrar başarılı olamayıp, yine ikinci lige düşüyor.
O düşüşten sonra Göztepe 1998-99 sezonuna kadar birinci lige çıkmaya çalıştı. Bunların birkaçında kırmızı elmaya yaklaştıysa da, 1997-98 sezonunda tarihinin o zamana kadarki en kötü performansını gösterdi. Göztepe o sene Dinç Bilgin'in Yeni Asır aracılığıyla Göztepe’ye talip olması ve futbol takımının şirketleştirilmesiyle ancak ligde kalabildi. Ertesi sezon yani 1998-99’da ise yükselme grubunu üçüncü bitirdi ve play-offlarda Antalya'da Ceyhun'un ortaladığı topa Hasan'ın unutulmaz golüyle Rizespor'u 1-0 yenerek muradına erdi.
Tüm bu 17-18 sezon zarfında Göztepeliler hep aynı şarkıyı söylediler "Ne zaman gelecek o büyük gece, turlar atacağız sahilimizde..."
30 Mayıs 1999 günü ben dahil pekçok kişi için şu ahir ömrümüzün en mutlu günlerinden biriydi... Beş on saniye düşünmenin göz pınarlarımızı sulandırmaya yettiği, 18 sene boyunca ulaşılamayan o kırmızı elmaya ulaşılan gün...
O günlerde Mustafa Cücen dışında kaç Göztepeli takımın ertesi sene düşeceğini, sonra tekrar çıkıp iki sene orada kaldıktan sonra amatöre kadar düşeceğini öngörebilmişti bilemiyorum. Ben öngörememiştim. Bu bağlamda bunları ta 1997’de yapılan kongrede öngörebilen rahmetli Mustafa Cücen’i saygıyla ve rahmetle anıyorum bir kez daha.
Göztepe’de 18 sene çıkamayışın, sonradan gelen düşüşün ve son iki senedir gelen çıkışın da pek çok sebebi ols da en önemlileri: para ve yönetimiydi...Para sorununun en büyük sebepleri ise bir kurumsallaşamama kurumu olma ve buna bağlı olarak kimi iyi niyetli, kimi iğrenç niyetli olan kişilere bağımlı olma durumuydu.
Önemli bir başka sebep ise yerel yönetimlerin ilgisizliğiydi. Ksk ve Altay’ı destek vererek izleyenler Göztepe’nin amatöre düşüşünü sırça köşklerinden film izler gibi, çiğdem çıtlatarak izlediler. Onlara “destek”, Göztepe’ye “yok sayma” olunca; yönetemeyicilerle birlikte süreç kaçınılmaz oldu. Bununla birlikte tüm destekler ancak Ksk ve Altay’ın aynı yerde olmasına neden olabilirken, amatöre kadar düşen Göztepe 2b’ye kadar geldi.
Göztepe'de şu an para var ve kötü yönetilmiyor hatta ortalamanın az üstünde yönetiliyor gibi gözüküyor diyebiliriz. İyi niyetliler…Bununla birlikte iki adım ileri giderlerse, bir adım geriyi ihmal etmiyorlar…Kurumsallaşma çabalarına gelince sorunlu da olsa hiç yoktan iyi olduğunu kabul etmemiz gerekiyor…Yerel yönetimlerin ilgisi??? Çok farklı değil…Göztepe stad ve tesis yapacak yer arıyor, malum kişilerden ise her zamanki gibi ses yok…
30 Mayıs 2009… Altınbaş döneminin ikinci sezonunun sonu…Futbol takımı 18 maçta 40 puan alarak aradan geçen dört sezonun ardından 2-B'ye döndü. Bir kez daha emeği geçenleri kutluyoruz…Hedef her sene bir üst lig, ardından Süperlig şampiyonluğu ve birden fazla Avrupa Kupası almak olarak belirlenmiş durumda.
Ya 2019? Göztepe 30 Mayıs 2019'da nerelerde ne düzeyde olacak, bu dönemde neler yapmış olacak...
Bu on sene zarfında Süperlig'e çıkıp orada kalıcı olup, önce şampiyonluk ardından Avrupa Kupalarında şampiyonluk hedefine ulaşabilir mi?
Her ne kadar Mehter marşı temposuyla da olsa takımın mevcut yönetim üslubuyla gelecek sene de bir üst lige çıkması (bu seneki kadar kolay olmasa da) çok büyük sürpriz olmayacaktır.
Bir sonraki sene ise 2A'dan Süperlig'e çıkma aşaması için iktidar ve federasyonun destek olmasa da köstek olmaması için gerekli girişimlerin yani üst düzey lobinin para ve onun iyi yönetimine eklenmesi gerekiyor. Mevcut iktidar partisinin iktidarı süresince ilk kez bu sezon seçim haritasında sarı renkte olmayan bir ilden bir futbol takımı Diyarbakırspor Süperlig'e çıkmayı başardı…
Süperlig’e çıkılırsa... Mevcut yatırımları arttırıp sistemi kendi kendine 15-30 milyon USD üretir hale getirebilirse, takımın orada rahat rahat kalması ve bazı bazı zirveyi zorlayabilmesi sürpriz olmaz.
Buna karşı şampiyonluğa düzenli olarak oynamak için ya bu parayı iyiden de öte Sivasspor gibi mükemmele yakın kullanmak ya da bu paranın üç katı para üreten sistem kurabilmek gerekiyor.
Üç katı para için neler gerekiyor? İyi mimarili, 30-40 bin kişilik güzel bir stadyum, bu stadyumu daha çok para vererek ve en az yarısını kombine alarak doldurabilecek taraftar, özellikle belirtmek gerekirse “taraftarıyla barışık, taraftarla birinci çoğul şahıs haline gelebilmiş”, iki ileriye bir geri eklemeyen bir yönetim tarzı, en az 10.000 kişilik bir kulüp üyesi sistemi, 3-4000 kişilik bir spor okulu sistemi ve daha fazla sponsor gelirleri vs gerekiyor. Ek olarak Yelki’nin tesislerini kullanarak şampiyon olmanın kolay olmayacağını belirtelim…
Peki şampiyonluk yalnızca para ile gelir mi? Türkiye örnekleminde son 25 senedir üçlü oligarşiden daha iyi para ile daha iyi takım kurup bu yolla şampiyon olma işini başarabilmiş ya da bu işe girişmiş bir takım yok. Üçlü oligarşiden çok daha iyi bir takım kurup işi bitirmek teorik olarak mümkün olabilir. Ama bu yolda gelebilecek sabotajlara hazırlıklı olarak…
Her halükarda şampiyonluk için maç başı 2-2.35 puan alabilecek bir takım gerekiyor. Bunun için içeride tuluma yakın bir performans yapmak önemli. Bunu yapabilirseniz deplasmanlarda ortalama 0.5-1 puan alabilmeniz gerekiyor. Ve içeride kayıp puan arttıkça dışarıdan daha fazla getirmek...
Bunun için önemli şart takımın içeride ve dışarıda yalnız kalmaması. Göztepe taraftarı Türkiye'de dörtlü oligarşi dışında şampiyonluğu getirebilecek iki-üç taraftar kitlesinden biri... O yüzden taraftarın desteği açısından sorun muhtemelen olmayacaktır. Buna karşı taraftarın provoke edilmesi ile çeşitli sıkıntılar yaşanabilir. Göztepe taraftarı aşırı sevgisi nedeniyle ölü takımı diriltebildiği gibi, provoke edildiğinde takımına bir sezonda 6-7 maç ceza aldırabilecek kudrettedir.
Türkiye'de şampiyonluk için siz şampiyonluğa oynadığınızda, ligin ikinci devresinde başınıza gelebilecek derin hakem ve federasyon oyunları için hazırlıklı olmak gerekmektedir. Üçlü oligarşinin sizden en iyi oyuncularınızı almasını engelleyebilmek başka önemli bir şarttır...
Medyada; özellikle İstanbul medyasında hakkınızda yapılacak her türlü mide bulandırıcı girişime karşı hazırlıklı olmak gerekir. Bunun için İzmir medyasının güçlenmesi, İstanbul'daki İzmirlilerden ve Göztepelilerden dibine kadar destek almak gerekir.
Velhasıl kelam ülkemizde şampiyonluk için iyi gelir-para ve yönetimi, iyi medya ve federasyon lobisi, iyi bir stadyum ve takıma para vererek destek verebilecek bir taraftar kitlesinin kombinasyonu gerekir.
Önümüzdeki on sene zarfında Mayıs'ın 30’larından birinde Avrupa Kupası almış olmaya gelince...Türkiye'de şampiyon olmak için buranın koltuk sahiplerini geçmek gerekiyorsa orada da oranın feodallerini geçmek gerekiyor. UEFA kupası almak nispeten daha kolay olsa da Şampiyonlar Ligi’nin oldukça zor olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Ülkemizde Avrupa Kupalarında yarı final görmeyi başarmış iki takım var. Göztepe ve Galatasaray. Bunların ikisinde de başarı uzun süre devam eden hoca ve takım birlikteliği ile gelmiş durumda...Bu başarıların hepsinde de ilgili takımlar Türkiye’de en çok Avrupa görmüş oyunculardan kurulu.
Bu bağlamda Avrupa'da kupa alabilmek için uzun süre, ısrarlı şekilde orada oynayabilmek gerekiyor… Ek olarak bir teknik direktörde sebat edebilmek gerekiyor… Ve tabii ki Edirne’nin ötesinde başarılı olabilecek bir kadro.
Peki bunlar için ne gerekiyor? Barselona örneğindeki gibi çok daha iyi bir altyapı ve daha çok para gerekiyor. Daha çok para için ne gerekiyor? Daha çok kurumsallaşma ve sabit gelir kaynağı...
Peki Avrupa Kupası için bunlar yeter mi? Sırf bunlar ne yazık ki yetmiyor orada da sizin lobi yapmanız ya da sizin için lobi yapacak insanları bulmanız gerekiyor… Bulmak gerekiyor ki Chelsea-Barselona maçındaki hakem hatalarını engelleyebilesiniz...
Sonuç olarak 1999’un 30 Mayıs’ında kimse sonraki on seneyi yeterince düşünmediği için Göztepe aradaki kötü dönemleri yaşamak zorunda kaldı. 2019’a kadarki dönemde o kötü günleri tekrar yaşamamak için, Süperlig’e çıkabilmek ve daha fazlası için sistemin sabit gelirlerini kademeli olarak arttırmaya devam etmek gerekiyor. Umarız Sayın Başkan İmam Altınbaş ve ekibi Göztepelilerle birlikte bunları başarabilirler…
Herşey sadece Göztepemiz için...
Oğuz Reşat Sipahi
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
http://www.sipahi.tk