- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
- Ayrıntılar
***
Kimse kimseyi sağılacak inek gibi görmemektedir. Ortada söylenen sözler vardır. Belediye başkanı dememiştir “Ben Göztepe'nin amatör branşlarını da ilk beş içine sokacağım.” diye...Göztepe'nin amatör branşını tepeye oynatmak ya da oynatmak belediyenin görevi midir, o da tartışılır.***
Mevcut duruma bir farklı bakış açısı da ben getireyim.***
Biz Altınbaş Holding'i sağılacak inek olarak gördüğümüz için gelmediler. Bizler yani Göztepe taraftarı herhangi bir yerde pek de görülmemiş şekilde yönetime AÞ'ye talip olduk. İhalede Altınbaş Holding rakip oldu ve kazandı. Onların gelmesinde en önemli sebep ise yine bizlerdik yani Göztepe taraftarıydı (Burada olayın hala onlar ve biz olarak gitmesi hep beraber biz olmakta bu kadar zorlanmaya devam etmemiz de oldukça vahimdir bu sorun ivedilikle çözülmelidir.) Halen voleybol şubesinin kapatılmasına karşı durmaya çalışan gruptu, o grubun varlığı, sevgisi, bağlılığı idi. O bağlılık ki amatördeki o takıma rağmen Alsancak'ın açığını doldurmayı başaran insanlardı sebep, Ahmet Sabuncu'nun Rusya’da maçı www.goztepelist.org üzerinden canlı takip ederken çektiği işkenceyi Ayazağaspor maçı sırasında internet başında bizim siteden çeken 10000'den fazla kişiydi.
***
Gelelim bakış açısına…Voleybolu ticari olmadığı için bırakan düşünce biçimi, futbolu para getirdiği için destekliyorsa, futboldan para kazanma yolunda üçüncü ligdeki hatta 2b ve 2a da bile en önemli kalem de taraftarsa ve ortada sağılacak ve hatta sağılmakta olan bir inek illa varsa o da af buyrun biz Göztepe tarafatarı oluruz. Yanlış anlaşılmasın herkesin Göztepe'yi ve onun çıkarlarını düşünmesi sözünün arkasında durması durumunda ben bu rolden şikayetçi değilim.
***
Ola sağılacak inek düşüncesi Holding için geçerli, Mersin’in voleybol takımına destek olurken inek olmayı kabul ederken, kendi takımlarına destek olmayı istemeleri de taraftar yüzünden. mi? O zaman dün biletli 4017 kişi “Bu sene sensin şampiyon” diye tempo yaptığına göre bu soruna da inada dayalı bir çözüm getirilebilir.
***
Taraftar Burçak'ın yazısında bahsettiği gibi doğası gereği icraati başkalarından (Yönetimlerden) bekler. Göztepe'de o başkaları icraati yeterince yapamadığı için taraftar yönetici olmak zorunda kalmış, şube yönetmiş, internete, kulübün haklarını kamuoyu önünde savunmaya sahip çıkmış, kendi yetersiz maddi gücü çerçevesinde ya da emeği kadar yöneticilik yapmış, kulübe taşınmaz kazandırmayı bile kendi görevi olarak kabul etmiştir. Göztepe taraftarının kulübü için yaptıklarını bu ülke ve hatta dünya sathında yapan kaç kulüp taraftarı vardır bilmiyorum. Taraftarın yaptıklarının bir kısmı başarılı olmuş, bir kısmı da olmamıştır. Ama kimse normalde onlardan bunları beklemiyorsa, yaptıkları her şey artıdır.
***
Kulübe üye olmak için taraftar çaba harcamamaktadır diyebilir miyiz? Lisanslı ürünleri almıyor diyebilir miyiz? Maç çıkışı satış karavanının önü oldukça kalabalıkken, kaçak satışçıların önünde kimse yoktu. Bizim taraftarımız yalnızca futbol taraftarı olmadığını da şüphesiz ki her şekilde ispatlamıştır.
***
Maça gelince maçta 20000 hedefinin oldukça altındaydık, Alsancak'ta olabilecek en yüksek rakamın bile %25-30'undaydık. Buna rağmen taraftar maç boyunca bir dakika susmadı.
***
Açık ve kapalı tribün uyum modern çağ senfonik eserlerindeki uyumdan az halliceydi. (Ben kızım ve eşim kapalıda bilet kalmadığından açıktaydık. Ülkenin heryerine stat yaırımı yapanların Alsancak'ın üzerini kapatmaması üzerine sevgi dolu cümleler sarf ediyorduk 38 santigrat derece sıcak altında...)
***
Takım ilk kez birarada oynayan halı saha takımları gibiydi.
***
Şükür kazandık ama herkesin düşüncesi işimizin zor, yolumuzun uzun olduğuydu.
Oğuz Reşat Sipahi
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
- Ayrıntılar
Kavgalı kongreler demek,
***Kurumsallaşamamış bir efsanenin peşinde koşmak demek,
***Dernek hazirun listesinden nasıl olduğunu anlamadan adının silinmesi demek,
***Kongre listelerinde kurtlarla dans demek,
***Küreselleşen dünyada özne olamasan da, iyi bir nesne olmayı başarmak ve bununla mutlu olma konusunda kendini avutmaya çalışmak demek,
***
Kongrede üç saniyede 250 kişiyi sayabilmek, kabul edenleri sorup, etmeyenleri sormadan kabul edilmiştir diyebilmek demek,
***Kayıp ya da kaybettirilmiş üye defteri demek,
***Birilerine birşeyleri anlatabilmek için ömür çürütmek, en kafası çalışanların aymazlıklarını gördükçe kahır olmak demek,
***Ürüyen ürür, kervan yürür demek,
***
Profesyonel yapının iki tane daha tecrübeli futbolcu almaması nedeniyle, diğerinin penaltıyı kaçırması demek,
***
Bunların sonucunda başka birilerinin profesyonel hayatında kötü bir gün yaşanırken, senin ömründen bir kısım sevene göre bir ömür, bazılarına göre yaklaşık 1850 gün gitmesi, bu arada Menemen'in (Gönülden kutluyorum.) ulaşamadığın kırmızı elmayı yiyiverdiğini görmeye dayanmaya çalışmak demek,
***Görecek günler var daha, gönül aldırma demek,
***
Her gecenin bir sabahı vardır demek,
***İki futbolcu daha almaktan imtina eden profesyonel yapının, bir başka kulübün yarışma hakkını alabilmek için kırk takla atması demek,
***Yarım ve çeyreklerle ama en güzeli üçlü oligarşi ile rekabet demek,
***Alayına isyan, inadına Göztepe demek,
***İzmirli olup ta İstanbul takımlarını tutanlar, lütfen bizim takımlarımızı tutun demek.
***Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner demek,
***İlk Avrupa fatihini, tek büyüğü sevmek demek,
***Pekçokları için İzmir'i, onun güzel gurubunun renklerini sevmek demek,
***Takımını ölesiye, hatta gerekirse (belki de gerekmese de) diğer Göztepeli kardeşlerini dövesiye sevmek demek,
***Üç kişi biraraya gelip anlaşamamak, birbirini anlamak konusunda ülkeyi ya da bu şehri yönetenlerle yarışır seviyede olmak demek,
***Kendi taraftarlarını öldürenler nedeniyle üç maç ceza almak, belki de bu yüzden küme düşmek demek,
***Üçlü oligarşinin ceza bile almadığı eylemlerden dolayı takımını üç maç daha görememek, belki de bu yüzden küme düşmek demek,
***Bir sezonda yedi maç saha kapatma cezası demek,
***Sevgiden öldürmek demek,
***Başkanı olduğun takıma, "başkan" olarak politik yarışa girerek politik yafta yapıştırmak demek,
***Nesilden nesile anlatılacak başarı ve mahkeme öyküleriyle bezeli tarihsel bir sezonun sonunda, koca Göztepe'yi amatöre düşürmek demek,
***Amatöre düştüğün maçta yenildiğin takımın profesyonel liglerdeki yarışma hakkını almak demek,
***Zaaflarınla oynanmasını kabul etmek demek,
***Gerekmese de, kendi taraftarını tehdit edebilmek demek,
***Kendi taraftar gruplarının arasına polis kordonu istemek zorunda kalmak demek,
***Denetlenmeyen yönetimler demek,
***Söz meclisten dışarı, hakkında her daim "yedi" dedikodusu çıkması demek,
***Baştaki herkes hakkında "yiyor mu" psikozuna sahip olmak demek,
***Gerekirse varını yoğunu arma için harcamak demek,
***Gerekmemesine rağmen, bunu yapanlara saygısızlık edebilmek demek,
***Eskişehirsporlu ya da bilmemnesporlu değilsin demek,
***Sevdiğin amatördeyken, aman iki yaşındaki çocuğun da sendeki bu amansız hastalığa yakalansın diye elinden geleni yapmak demek.
***Yanlış anlaşılmayalım, Göztepeli olmak bilmem nerelerin takımlarının voleybol şubelerine sponsor olurken, voleybol takımını önce üçüncü ligden, ikinci lige çıkartıp, sonra da ligden çekmek ve adını, bu takımı ligden çekme işini daha önce yapmış olma şerefine nail son yönetim kurullarıyla aynı şekilde andırmaya zorlamak demek değil.
***
Göztepeli olmak, kaygan bir zeminin üzerinde olduğunu ve her an arkadan kahpece vurulma olasılığının mevcudiyetini bilmek, ona, buna ve şuna rağmen, her türlü ahval ve şerait içinde Göztepe'yi kulübü ve armayı “Herşey sadece ve sadece Göztepe için.” diyerek sevebilmek, yolda bir Göztepeli gördüğünde ruhunun derinliklerinde bir sıcaklık hissedenlerden biri olmak demek…
Geri bildirimleriniz için: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
- Ayrıntılar
Göztepe'nin Türkiye'nin en önemli taraftar potansiyellerinden birine ve pek az kulübe nasip olmuş tarihsel başarılara sahip olmasına rağmen amatör kümeye düşmesi sürecinde en önemli sebep para ve (onun/kulübün) yönetimi ya da yönetilememesiydi.
***
Büyük Usta Çetin Altan’ın da belirttiği gibi evrendeki her şey sürekli bir değişim içinde. Zaman içinde bu değişime ayak uydurabilenler hayatta kalmaya devam edebilirken, ayak uyduramayanların nesli tükeniyor. Göztepe de değişen dünya düzenine ayak uyduramadığı için evrim kuralları gereği doğal seleksiyona uğradı… Ve Süperlig maçlarından dört sene sonra Süper Amatör küme maçları oynama durumunda kaldı.
***
Günümüzde bir futbol takımının profesyonel liglerde yaşamını idame ettirebilmesi için gerekli en az para miktarını 3. lig için 0.80-1.5 milyon USD, 2b için 1,60-2,5 milyon USD, 2a için 3-5 milyon USD, Süperlig için 9-12 milyon USD (hatta şampiyonlar ligi üst düzey takımları için >80-100 milyon USD) olarak kabul edersek (Mutlaka daha az ve daha çok diyenler olacaktır bu rakamları farazi olarak yazdım.), bu paraları kendi kaynakları ile yaratabilen takımlar bulundukları liglerde yaşamaya devam edebilmektedir. Bu miktarların daha fazlasını yaratabilenler bir üst lige çıkmak için, daha az bulanlar ise bir alt lige düşmemek için çabalamaktadır. Futbol takımının bu parayı kendi şartları ile yaratamayıp, belediye, yönetici, politikacı, ticaret odası ya da borç vasıtası ile sağlanması, gelen sermayenin ya da paranın rengi (genellikle) önemli değildir. Başarı için en önemli şart paradır. Fakat şu da bir gerçektir; kulüp ya da şirket bu paraları kendi şartları ile yaratmışsa adını kurumsallaşmış kulüpler arasına yazdırma sürecinde önemli bir adım atmış olmakta ve başka biri(lerine) bağlı olmaktan kurtulmaktadır.
***
Göztepe Bilgin Holding döneminde, bu paraları holding vasıtasıyla ziyadesiyle bulduğu için üst liglere çıkmayı başardı. Lakin kontrolsüz ve denetimsiz harcamalar ve gelirin süreklilik kazanması için gerekli girişimlerin yapılmaması (ya da yapılan çabaların zayıf kalması nedeniyle) sonucunda suyun kaynağı bittiğinde, yaratılmış trilyonlarca borç ve vergi borçları nedeniyle önlenemez düşüş başlamış oldu. Lale devrinin ardından bir sene hariç, sürekli lig düşüldü. (Bu konuda daha ayrıntılı bilgiyi İletişim Kitapevi'nden çıkan, Serkan Boyacıoğlu'nun derlediği İnadına Göztepe ve Şener Yelkenci ve Barış Karacasu'nun derlediği Piknikte Dömivole adlı kitaplardan bulabilirsiniz.) Velhasıl kelam Bilgin Holding döneminde camianın yaptığı eleştiriler kendilerinde kalıcı davranış değişikliği yaratamadığı, camia da kendi kendine sürekli gelir kaynakları yaratmakta başarısız olduğu için son noktada amatöre düşülmüş oldu.
***
Tüm bu olan bitenlerden sonra Göztepeliler özne olarak kendi takımlarını kurtaramadıysa da, önemli bir nesne (pazar) olmayı başardı ki geçen sene açılan ihaleyi Altınbaş Holding aldı. Bu şekilde Göztepe tarihinde yeni bir dönem başlamış oldu. Hedef kurumsallaşma ve beşinci büyüklük vs. olarak açıklandı.
***
Birinci senenin sonunda kurumsallaşmanın kalıcı gelir sağlama ayağı açısından spor okulları , halı sahalar ve logolu ürünler/mağazacılık açısından anlamlı işler yapıldı. Kulübün internet sitesi işler hale getirildi. Kulübü profesyoneller yönetmeye başladı. Alphan Manas ve Sanver Süzek yönetimindeki voleybol takımı bir üst lige çıktı. Daha çok taraftarlar tarafından götürülmeye çalışılan hentbol şubesi bulunduğu ligde yerini korudu.
***
Bu olumlu durumlara karşın profesyoneller arasında Göztepeli bulmanın zorluğu olumsuzdu. Göztepelik ruhunu ve Göztepelilerin düşünce yapısını anlamakta zorluk çektiler. Futbolda üst lige normal yoldan çıkılamadı. Ekstra bir amatör dalda takım kurulmadı. Göztepe Spor Kulübü Derneği'nin üyelik sorunları çözülemedi. Kulüp binası ve Gürsel Aksel Stadı konularında belli bir noktaya gelinse de nihai çözüme ulaşılamadı. Kredi kartı vs gibi işlerle takımın pozisyonu nedeniyle olsa gerek; uğraşılamadı. Kulübün tarihsel tesis problemi konusunda bir ilerleme kaydedilemedi. İnternet sitesi yönetimin kendini daha iyi anlatması açısından iyi kullanılamadı. Elektronik mağazacılık sistemine geçilemedi. Kulüp dergisi çıkarılamadı... Bu yapılamayanların bir kısmını takım amatördeyken beklemek tartışılabilir ama zaman geçiyor ve Altınbaş Holding birinci senesini doldurmak üzere...Hedef ise seneye 2b olarak telaffuz ediliyor…
***
Bu arada birkaç kelime ile Aliağa meselesini yorumlamak gerek. Çıkışın normal yollardan olmasını tüm Göztepeliler gibi ben de dilerdim. Fakat çeşitli hatalar nedeniyle olmadı. Bir başka takımın yarışma hakkını almayı kişisel olarak etik dışı olarak bulmuyorum. Sonuç olarak maç satın alınarak lig çıkılmadı. Kanımca bu olay endüstrileşmiş futbol denen kavramın gerçek hayata yansımasıdır. Göztepe paranın olmaması nedeniyle amatöre düşmüş, aynı paranın varlığı durumunda da profesyonel liglere geri dönmüştür. Bu olay Türkiye liglerinde ilk kez Göztepe'nin başına gelmemiştir (Kayseri, Side vs). Özellikle belirtmek istediğim nokta; birleşme bu sefer Göztepe lehine gerçekleşirken aynı durumun bir gün Göztepe’nin de başına gelebileceği gerçeğidir. Yarın bu olayın benzerini yaşamamak için başta Göztepe’ye Hizmet Derneği olmak üzere “Göztepeliyim” diyen herkesin gerekli önlemleri almaya çalışması gerekmektedir.
***
Göztepe AŞ Bilgin Holding döneminde şeffaf bir yapı değildi. “İç denetleme var mıydı?“ “Olsaydı bu hallere düşer miydi?” soruları "Şu anki yapı şeffaf mı?" sorusunu getiriyor. Borsaya kote olmadığına göre illa ki şeffaf olması gerekmiyor; ama iç denetleme var mı? Bu sorunun yanıtı uzun vadede çok önemli... Umuyorum ki vardır. Yoksa en büyük dileğim/tavsiyem bir iç denetleme sistemi kurulmasıdır.
***
Bana göre şu anki yönetimsel yapıda zayıf olan başka bir nokta, kamuoyu yaratma ve halkla/taraftarla ilişkiler. Yaptıklarını anlatma konusunda büyük zorluk çekiyorlar. Bilgin Holding döneminde o grubun ana işinin gazetecilik olması nedeniyle çok iyi kamuoyu yaratabilip, bir yapılan beş; en olmadı en azından bir olarak gösterilebiliyordu. Mevcut yönetim ise beş yaptığını bir olarak göstermekte bile zorluk çekiyor. Bilgin Holding dönemindeki başka bir uygulama da Göztepelilerin işin içinde tutulması ya da içindeymiş gibi davranılmasıydı. Bence bu uygulamanın faydası zararından daha fazlaydı.
***
Amatör kümeden çıkış meselesi çözülünceye kadar camiadan ve bu satırların sahibinden çok net bir muhalefet gelmedi. Olabildiğince desteklemeye çalıştık. Buna rağmen transfer döneminde takımın çıkmakta yetersiz olabileceği açısından gerekli uyarılar çeşitli şekillerde yapıldı. İkinci en büyük problem Sn. Gül'ün Eskişehirspor sevgisiydi. Bu konunun gündemde çok tutulmasının olası olumsuz sonuçları konusunda da gerekli kişisel tavsiyelerde bulunuldu. Üçüncü nokta ise voleybol şubesinin geleceğiydi. Çok ama çok üzgünüm ki futbol takımı konusunda Başkan değil biz haklı çıktık. Eskişehirspor meselesi ne yazık ki Göztepeliler üzerinde olumsuz duygu durumu yaratmaya devam ediyor. Voleybol şubesi ise anladığımız kadarıyla olumlu gidiyor.
***
Göztepe taraftarı ya da Altınbaş Holding'in müşteri grubu takımına/logosuna/markasına oldukça bağlı bir taraftar/müşteri grubudur. Bu grubun duygularına, sürekli başka takımlardan bahseden bir başkan motifinin olumlu etkide bulunmadığını gönül rahatlığıyla belirtebilirim. Bu durum Göztepe'nin marka değerini de yükseltmemektedir. Altınbaş markasının değeri piyasadaki diğer rakiplerinin adı kullanılarak arttırılabilir mi?
***
Şunu belirtmek istiyorum; yapılan olumsuz, gereğinde can acıtıcı olabilen eleştiriler, bağcıyı dövmek için değil, üzüm yemek için yapılmaktadır. Yapılan ve söylenen herşey sadece "Göztepe" içindir. Altınbaş Holding'in başarısı Göztepelilerin mutluluğudur, başarısızlığı ise Ayazağaspor maçında olduğu gibi ömürlerimizden giden yıllara tekabül etmektedir. Görülenlerin söylenmesi, daha fazla üzülmemek, hep birlikte tarihi mutluluklar yaşayabilmek içindir. Görülenlerin söylenmemesi ise (Tanrı korusun) Göztepe'ye ve güzeller güzeli armanın temsil ettiği değerlre hiyanet olacaktır.
Oğuz Reşat Sipahi
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
-
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
-
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
-
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...