- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
http://www.sipahi.tk
Geçen sezonun son maçında Göztepe-Tepecikspor maçıyla gelen galibiyetin birincilikle taçlandırdığı şampiyonluk…Sezon arasında yine bir dünya transfer…Sezona yeniler ağırlıklı bir kadroyla başlayış…Bu arada Fethiye maçı ve sonrasındaki olaylar…Bir maç ceza…Turgutlu maçının 1-1 bitişi ki o maç galip gelinse şu anda –se ya da –sa olaylarını tartışmayacaktık, ardından gelen formsuzluk, adaptasyon sorunu, yanlış tercihler vs ile gelen puan kayıpları… Konya Şeker ve Alanya maçları…Taraftarın tepkileri…Kaçan 4 puan daha…İç sahada 9 taraftara açık maçta 3 galibiyet, dış sahada 8 taraftarlı maçta 4 galibiyet, İstanbul’da 3 maçta 3 galibiyet…Akhisar-Göztepe maçında hakemin vermediği penaltı ki rakip oyuncu penaltı olduğunu itiraf etmişti maç 0-0 bitti…Göztepe-Akhisar maçı; Akhisar inanılmaz bir hırsla oynadı öyle ki maç bittikten sonra tribünlere el kol hareketleri yapacak ve kırmızı kart görecek kadar…İlk etabın sonuna doğru eskilerin ağırlıklı oynamasıyla gelen puanlar…Ve son İstanbulspor maçında ilk kez bir maçta üç gol ki son altyapının taraftarın sevgilisi Recep’ten ilk profesyonel maçına çıkan Tahir’e…”Tranferler ne kadar sağlıklı yapılabilmiş?” ve “Takım taraftardan çekiniyor mu?” sorularıyla birlikte ligin 19. haftası itibariyle 31 puan… Bu arada son sürpriz Akhisar yenilmezlik ünvanını Fethiye’ye kaybetti.
Son hafta Tepecikspor-Göztepe ve Turgutlu-Akhisar maçları… Göztepe yenerse, Turgutlu yenilirse yükselme grubuna Göztepe çıkacak, aksi tüm sonuçlarda Turgutlu …
Bahis meseleleri ile ilgili iddialardan dolayı Fifa’nın ve TFF’nin de gözünün üstünde olduğu Akhisar bu sezon kendi kaynaklarıyla uç bir başarı yaşayarak haftalar öncesinden yükselme grubunu lider tamamlamayı garantiledi. Şu anda oynayacağı maç başkalarının kaderini etkileyecek…Ama kendi kaderini de…Göztepelilerin Akhisar’dan beklentisi ki aslında etik olan davranış şu: sonuç ne olur bilinmez ama Turgutlu maçında Göztepe-Akhisar maçındaki kadar azimle oynamaları…
Sevgili Özkan Cengiz'in deyimiyle "Zurnanın zırt dediği" bu noktada umarım kimse üzerine şaibe elbisesi almak istemez ve gereğini yapar…Ve kazanan Türk futbolu ve Göztepe olur…
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sİpahi
Akhisar maçı ile birlikte pek çoklarının gözünden kaçtı...Haftasaonu Göztepe'nin logolu ürünlerini satmak üzere Alsancak'ta İzmirlilerin hizmetine sunduğu üçüncü Gozza mağazası resmi olarak açılışı henüz yapılmamış olsa da çalışmaya başladı. Başta Başkan İmam Altınbaş, Serdar Samur ve Levent Toros olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyor ve teşekkür ediyorum.
Bu bağlamda Göztepe İzmir kulüpleri arasında bir ilke imza attı... Bu ilk ne? İzmir'in merkezinde Alsancak'ta konumlanmış olan üçlü oligarşi mağazalarına rakip olmak...
Burada üzücü olan nokta mağazanın daha açılmadan saldırıya uğraması...Hem de iki kez...Ne zaman 8 Aralık tarihli Milliyet Ege’deki habere göre Altay-Gaziantep Belediyesi maçından önce ve Karşıyaka-Kocaelispor maçlından sonra...
Bu olaylar İzmirli diğer dostlarımızın mağazalarına karşı Göztepe maçlarından sonra olsaydı medyanın tepkisi ne olurdu bilmiyorum ama olayların birisi sayfalarda hiç yer almadı diğerinin yer alması da iki gün sürdü...
İzmir futbolunun tek ulusal lig şampiyonluğu 1950 tarihli…İzmir 1966-67 sezonunda Türkiye Kupası finaline iki takımının adını yazdırabilmiş. Buna karşı son Türkiye Kupası 1979-80, son Türkiye Kupası finali 1985-1986 sezonunda…Avrupa Kupalarına UEFA kupası düzeyinde son katılış 1977-78 sezonunda… İntertoto'yu da sayarsan en son katılma hakkı 2001-2002'de elde edilmiş. İzmir 2003 yılından beri Süperlig’de yok...
İzmir futbolunun son 30 yıldır bir çöküş süreci içinde olduğunu, bu çöküşün son 6-7 yılda iyice belirginleştiğini söylesek hata yapmayız...
Olası nedenler çok…Başlıcaları
i)Bu otuz sene zarfında genelde futboldaki değişimlere son noktadaysa endüstriyel futbola ayak uyduramama
ii)İzmir'deki kanuni/gayrikanuni sermayenin azlığı
iii)İzmir'in sosyopolitik tercihlerinin iktidara ters olması
iv)İzmir takımlarını tutanların ya da sempati duyanların azımsanamayacak bir kısmının aynı zamanda üçlü oligarşiye de sempati duyması ya da tutması
v)İzmir'deki kısır olan kaynakların başta Göztepe olmak üzere bazı kulüpleri yok sayarak, bazılarını da hep sayarak dengesiz ve liyakatten uzak bir şekilde dağıtılması
vi)Kıskançlık, çekememezlik ve/veya "Bir tek ben olayım, başka kimse olmasın, mümkünse diğerleri yokolsunlar." duygusu buna eş olarak kulüplerin kendi aralarındaki çekişmelerin ve rekabetin öldürücü ve yok edici düzeye varması...Mesela Göztepe-Ksk rekabeti ya da 2003-04 sezonundaki 6-2'lik Altay-Göztepe maçından sonra izlenen havuz dansının o tarihin sonrasında herhangi bir Altay galibiyetinden sonra izlenmemiş olması...
vii)Buna karşı ülke futbolunun iktidar sahipleri üçlü oligarşi ile rakabet edememe...İzmir'de üçlü oligarşi ile hem futbol, hem de taraftar olarak en iyi rakabet edebilen takım Göztepe'dir. Göztepe dışındakiler bu takımlarla oynadığı maçlarda çoğunlukla kendi taraftarını kale arkasına gönderme yoluna gitmişlerdir...Göztepe ise tersini yapmıştır...Ayrıca Göztepe saha içinde de onları yenme becerisi konusunda ön safdadır...Göztepe İzmir futbolunun tarihsel anlamda en başarılı takımıdır. Buna karşı aynı Göztepe bir süredir aşağı liglerdedir. Göztepe'nin sahneden çekilmesi ile İzmir içi rekabet adeta kaybolmuş İzmir üçlü oligarşiye kalmıştır. Bundan en büyük zararı da Göztepe'yi yok etmek için uğraşan elinden geleni yapan İzmirli rakipleri görmüştür.
Daha da uzatılabilir ve bunların herbiri birer uzun yazı konusu olabilir...Ama bugünkü konu kıskançlık ve çekememezliktir.
Araya bir fıkra alalım…Cehennemde her şehrin bir kazanı varmış, içinde sıcak kaynayan yağ olurmuş, günah işleyenler bu kazanlarda cezalandırılıyormuş. Kazandan kafasını çıkaranları zebaniler kafasına vurarak geri kazana sokuyormuş. Başzebani bir bakmış diğer kazanlarda herkes çıkmaya çalışıyor ama İzmir’in kazanından kimse kafasını bile çıkarmıyor. Başzebani zebanilerden birini çağırmış ve sormuş “Niçin İzmir’in kazanından kimse çıkmıyor yoksa orada günahkar yok mu?” Zebani “Olmaz mı, ama çıkmaya çalışanı alttakiler geri çekiyor...”…
Göztepe'nin kamunun, belediyenin ya da diğer kuruluşlarının paralarını kendine haksız şekilde peşkeş çekmeye çalışmadan, kendi kaynaklarıyla açtığı mağazanın halen kendisinin bir lig üzerindeki yani birincil olarak rekabet etmediği İzmirli rakiplerinin maçlarından önce ve sonra taşlanması dikkat çekicidir.
Rakibiniz bir ilerleme kaydetmeye çalıştığında iki seçenek vardır...O ilerlemeyi engellemeye çalışmak...Bu seçenek hem kendiniz için enerji kaybıdır, hem de rakibiniz için... Enerjinizi kendinizi ileriye götürmek için değil, rakibinizi geriye çekmek için harcarsınız. Hem siz, hem de rakibiniz kaybeder...Rekabet çizgisini geriye çekmiş olursunuz. İkinci seçenek ise rakibinizden daha iyisini yapmaktır. Böylece enerjinizi kendinizi ilerletmek için kullanmış olursunuz. Rekabet çizgisi ileriye doğru gider...İzmir futbolunun yapamadığı, üçlü oligarşinin ise yapabildiği budur.
Göztepe'nin mağazasını taşlayan insanlara enerjilerini Göztepe'yi taşlamak için değil, kendi kulüpleri için birşeyler yapmaya uğraşarak harcamalarını tavsye ediyorum. Yapılan iş hem kanun dışıdır, hem de enerji kaybıdır. İzmir takımlarının Göztepe'ye zarar vererek gelebildiği noktalar ortadadır. Gücümüzü başkasını geriye itmek için değil, kendimizi ileriye götürmek için kullandığımız gün İzmir futbolunun eski günlerine dönme şansı olabilir.
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Göztepe'nin hentbol şubesi 2003-2004 sezonu başında kuruldu...
Yani 7. sezonunda...
5 sezondur, kurulduğu sezon yükseldiği 2. ligde barınıyor...
Hentbol liglerindeki ender gençlik ve spor kulüplerinden biri olarak Göztepe armasını hentbol branşında temsil ediyorlar…
Durum aslında ülkede çok rastlanmayan bir durum…
Bir şubeyi yaşatmak taraftarın işi midir tartışılır ama 6 senedir taraftarın desteğiyle yaşıyor...
Şubeyi taraftar kurdu...
Taraftar yönetiyor...
Renk aşkıyla, her şartta...Kolu da kırılsa, omzu da çıksa taraftar oynuyor...
Taraftar antrene ediyor…
Bütçesini de taraftar oluşturuyor...
Kendi kendine...
Ha taraftar derken bildiğiniz tribündeki taraftarı kastediyorum…
Cefakeş Göztepe taraftarı...
Nedendir bilinmez kulüp yönetimi forma-malzeme desteğini bile uygun görmüyor...Göztepe’yi temsil eden takım kendi formasını da kulüpten oluşturdukları bütçeden satın alıyor...
Peki bütçe nasıl oluşuyor? Taraftar tarafından imece usülüyle…
Ayrıca internet üzerinden…Nasıl mı?
Cefakeş olduğu kadar yaratıcı Göztepe taraftarı bütçe oluşturmak için iki senedir bir ilki daha yaşatmaya devam ediyor...
Bir web adresi yaratıyorlar… Adı da anlamlı http://www.goztepehentbolyasayacak.com...
Bu adreste “tam 35” satırdan ve 20 sütundan oluşan 700 piksel oluşturuyorlar...
İki senedir bu pikselleri tanesi 10 liradan satıyorlar...
Geçen sene tüm pikseller satıldı ve elde edilen 7000 liralık gelirle takım ligde kaldı...
Bu sene de 700 piksel oluşturuldu...Şu ana kadar %25'i gitmiş durumda...
“İsteyenin bir yüzü kara…” diyerek, 10 lira ile bile olsa
-Tüm Göztepe sevdalılarını
ayrıca böylesine ezber bozan bir harekete ezber bozan bir karşılık
ya da Göztepeliliğe ve birlik beraberliğe güzel bir örnek olmaz mı diyerek,
-Sevgili başkanımız Sayın İmam Altınbaş’ı,
-Sevgili yöneticilerimizi,
-Eski başkan ve yöneticileri,
-Ve hatta futbolcularımızı
hentbolu yaşatmaya çalışmaya destek vermeye davet ediyorum...
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
http://www.sipahi.tk
2009-10 sezonu Göztepe’nin iç saha maçları…
Turgutlu maçı...Taraftar yok, futbolcuda hırs var, başkan yok...2 puan kayıp...
Denizli Belediye maçı...Taraftar var, destek var, futbolcuda hırs var, başkan var...3 puan...
Sarıyer maçı...Taraftar var, destek var, futbolcuda hırs yok, başkan yok...Kayıp üç puan...
Konya Şeker maçı...Taraftar var ama destek yok, futbolcuda hırs yok, başkan yok, kayıp iki puan.
Tepecik maçı...Taraftar ve destek var, futbolcuda hırs var, başkan yok, şansla beraber üç puan...
Fethiyespor maçı...Taraftar ve destek var, futbolcuda hırs yok, başkan yok, üç puan daha kayıp hanesinde...
Alanyaspor maçı...Taraftar var destek yok, futbolcuda hırs yok, başkan yok, kayıp iki puan daha...
Özetle Göztepe taraftar-futbolcu-yönetim birlikteliği olmadan başarılı olamıyor.
Taraftarın protesto etmesi için elde haddinden fazla sebep olduğunu kabul ediyorum. Bununla birlikte gerçek şu ki Göztepe futbol takımının bu haliyle, taraftarı kendini protesto ederken maç kazanma olasılığı yok. Destek tam olsa da puan kaybı olmayacağının garantisi yok ama eldeki durumda “Protesto takımın puan kaybetmesinde etkili olmamaktadır.” da diyemeyiz. Sonuçta yaşanan puan kaybıdır. Takımın puan kaybetmesiyse, taraftarın üzülmesine ve bu da daha çok protestoya neden olmaktadır.
Eğer tribündeki Göztepeliler mevcut protesto yöntemini devam ettirirlerse, zaten iyice azalmış olan play-off umudunu arttırmış olmayacaklardır.
Başkan İmam Altınbaş’ın da takımın eksiklerine acilen müdahalede bulunmaması ise sorunların uzamasına neden olmaktadır.
Kısaca şu anda durum kaybet-kaybet ilişkisi üzerinde düğümlenmiş durumdadır.
Pekiyi takım kaybedince kimler ne derece üzülür? Bunu almak-vermek ikileminde inceleyelim… Futbolcuların (istisnalar dışında) kaybedilen puanlar sonrasında taraftar kadar üzüldüklerini varsayamıyorum. Futbolcuların maç başı alacakları garanti olduğuna göre bir tek primlerden olmaktadırlar. Futbolcular ve profesyonel yöneticiler halen mevcut sistemdeki para alan taraflardır. Taraftar ve Başkan İmam Altınbaş da para vermektedir. Bu bağlamda halen mevcut durumda en çok kaybeden taraftar ve Başkan İmam Altınbaş’tır.
Başkan İmam Altınbaş'ın bu takım için koyduğu hedef hala Göztepe'nin resmi sitesinde girişte “Her sene bir üst lige, elele Süperlig'e...” durumundadır…Göztepe taraftarının ünlü İsyan Marşı'nda da "Issız kuytu köşelerden and olsun ki döneceğiz." cümlesi geçiyor.
Geçen sene 2-1 kaybedilen İzmirspor maçından sonra da Göztepe taraftarı ümitsizdi ama takım üçte üç yaptı ve yükselme grubuna çıktı. Halen Göztepe’nin önünde daha altı maç ve lig ikincisi ile iki puan fark var...Bununla birlikte takımın taraftar-oyuncu-yönetim birlikteliği olmadan başarılı olma olasılığı yok. Birliktelik olursa bir ümit doğabilir. Yoksa Göztepe’yi sevenler kaybetmeye devam eder, halen içinde bulunulan ıssız kuytu köşelerden bir üst lige de ancak rüyada çıkılır...
Sözün özü ıssız kuytu köşelerden her sene bir üst lige dönmek seçeneği için taraftar-futbolcu-yönetim-Başkan dörtgeninin tüm köşelerinin gerekli girişimleri ivedilikle başlatması ve mevcut statükoyu acilen değiştirmeleri gerekiyor.
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
http://www.sipahi.tk
Bu alemde hiç görmediğin bir şehrin üç semirtilmiş takımından birini tutup, ilgili takımı semirtmeye devam edebilirsin…Doğduğun, yaşadığın şehrin takımını sevebilirsin…İsyanını attığın balta vs ile edip takımına 7 maç ceza aldırabilirsin...İçindeki isyanı herkesin saygı duyduğu unutulmaz bir marşa, belgesele ya da doğurgan bir platforma dönüştürebilirsin…Çıktığın yolda statükoyu koruyabilirsin...84 yıldır yapılmayanlara talip olabilirsin…Başlattığın tezahüratla stadyumu ayaklandırıp, ölü gibi oynayan futbolcuları dirilterek üç puana katkıda bulunabilirsin...Gittiğin deplasmanda yaptığın hareketlerle takımına duyulan sevgiyi ve saygıyı arttırabilirsin...Başka devinimlerle aynı armaya birkaç cezalı maç ile bolca ah aldırabilirsin...Taraftarsızadısanıbilinmezspor’a yatırım yapıp kafanı dinleyebilirsin…Her güzelliğin bir bedeli, taraftarın eleştirisi var cümlesini kabul edip, eleştirilmeyi normal karşılayarak koyduğun hedefte ilerleyebilirsin…Takımını şampiyon yapabilirsin…Sonra ligden çekebilirsin…10 milyon dolarla hovardalık edebilirsin... Cebindeki son 20 liranın 10’uyla www.goztepehentbolyasayacak.com adresinden bir pixel alıp, 10 liranla da sevdiğin renklerin bilmem kaçıncı ligdeki bilmemnespor ile oynayacağı maça gidebilirsin... Sever, saygı gösterirsin, sevgi ve saygı görürsün…Sevmez, saygı göstermezsin, aynı muameleyi görürsün…Oynadığın formanın ve aldığın paranın hakkını verip maçı kazanabilir bir Neo-Efsane olma yolunda ilerleyebilirsin…Başkalarının aldığı paraya bakıp ya da ona-buna küsüp takımı ve kendini sabote edebilirsin...Takımının başında 12 sene kalıp, tarihe tarih ekleyebilirsin…Düşük performans ve anlaşılmaz hareketlerle tribüne istifa mektubu yazdırtabilirsin...Verdiğin penaltı ile yönettiğin maçtaki takımlardan birini sabote edebilirsin…Vermediğin sarı ya da kırmızı kartla üstüne kaymak atabilirsin...O vermediğin ya da atamadığın penaltı nedeniyle bir efsanenin sonunu hazırlayabilirsin...Ya da o kulübün tarihinin içine edebilirsin...Hatta tüm dünya üzerine yayılmış yüz binlerce kişiyi kahredebilirsin...Bunları bir sözünle, yazınla ya da tezahüratınla da yapabilirsin...Bir kelimeler topluluğu ile dünya insanı kendine kızgın hale getirebilirsin...Başka bir cümle ile tersini de yapabilirsin...Kızıp, esip gürleyip, sosyal hizmet projeni yok edebilir, arkandaki en büyük gücünü taraftarını polemikle karşına alarak sürecin bacağına kurşun sıkabilirsin...Sevdiğin futbol takımının Avrupa Kupaları’nda oynadığı, aynı zamanda ülkenin tüm takımlarının da Avrupa Kupaları’nda o zamana kadar oynadığı en üst düzey maçı seyretmiş biri olarak, Gaybiefendispor maçında o takımı tutanlarla atışabilirsin...Atatürk Stadı'nda üçlü oligarşi maçını da, Denizli Belediyespor maçını da aynı şevk ile seyredebilirsin...Takımın düşünce küsüp terk edebilirsin...”Terk edenler kahpe olsun.” sözü ile alayına isyan edebilir, “Kalbim heder olsa da, ölümüme kadar yanındayım.” diyebilirsin...İsyan ederken kendi kardeşinle birbirine girebilirsin...Ya da birlikte isyan edersin…Aldığın bir karar ile ilgili projenin içine edebilir, diğeriyle yola devam eder kalplerdeki yerini sabitleştirirsin...Yaptığın bir transfer ile takımını bir üst lige çıkarabilirsin...Yapmadığın transfer ile başka bir takımı mezara sokabilirsin...Eleştirirken yıkabilirsin ya da yapabilirsin…Kulübünü sevenleri kulübünden uzak tutup öfke yaratabilirsin...Tersi ile sahip olduğun markanın ve başkanı olduğun kulübün ancak sevenleriyle baki olabileceği gerçeğini kabul edip, arkandaki kitleyi güçlendirebilirsin...Üçlü oligarşi, senin şehrini ve ülke futbolunu iğdiş ederken, aynı suyun iki tarafından birbirini yiyebilirsin…Kavgayı bırakıp, kendi yoluna bakabilirsin…Yönettiğin şehrin tüm takımlarının başarılarına katkıda bulunabilirsin…Düşerlerken çiğdem çıtlatabilirsin…Taraftarın, başkanın, futbolcun, teknik ekibin, medya mensupların ile kavga edebilirsin…Bir arada büyüyebilirsin…Kendi tesislerinde ve stadyumunda yaşayabilirsin…Ya da idmana minibüsle gidebilirsin…
Futbol hayat gibi…Uzun…Meşakkatli…Güzellikler ve çirkinlikler ile dolu…Bununla birlikte Sebahattin Ali'nin de dediği gibi “Görecek günler var daha…”…
Tercih senin...Türkiye Birinci Ligi’nin beşinci şampiyonunun ve Şampiyonlar Ligi'nin ilk Türk şampiyon takımının peşindeki, futbolcusu, medyacısı, yöneticisi, başkanı olabilirsin…Ya da kendini ve hedeflerini sabote edebilirsin.
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
-
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
-
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
-
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...