- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Göztepe 14 Haziran 2010'da 85. yaşgününü kutladı... Lakin kutlamalara kan bulaştı. Öncelikle 14 Haziran gecesi yaşanan acı olaylarda yaralananlara acil şifalar diliyorum. Göztepe ne yazık ki yaş gününde bazılarına göre güç, bazılarına göre rant kavgasında; sonuçta ne olursa olsun kardeş kavgasıyla bıçakların, silahların konuştuğu bir ortamı tekrar görme talihsizliğini yaşadı. Eğer Emniyet ve Yönetim dahil olmak üzere ilgili taraflar olaya müdahil olmazsa profesyonel taraftarlığı ve kendi taraftarının arasına polis kordonu konan taraftar gruplarına sahip olan kulüp özelliğini tekrar yaşayacakmışız gibi gözüküyor.
***
14 Haziran’da ne sabahki törenlerde, ne öğleden sonra yönetim ve Adil Artuner’in büyük katkılarıyla yenilenen müzemizin açılışında, ne de akşamki kutlamalarda Göztepe Başkanı İmam Altınbaş’ın kutlamalara katıldığını göremedik…
Sayın Başkan kulüp ile ilgilenecek zamanı kulübün 85. yıl dönümünde bile bulamıyorsa insanın aklına ister istemez Göztepe’nin kesinlikle tam gün çalışan bir Başkan’a ihtiyacı olduğu fikri geliyor. Kanımca Başkan İmam Altınbaş’ın önünde başlıca iki seçenek vardır:
a)Kendi yerine tam gün Göztepe ile uğraşacak “yetkili” bir Başkan atamak…
b)Diğer işleri bırakıp Göztepe ile uğraşmak…
Statükoyu korumanın Göztepe’nin marka değerine ve Başkan’ın imajına zarar vermeye devam etmekten başka bir sonucu olmayacaktır.
***
Buna karşı 14 Haziran 2010 günü Göztepe taraftarının ve onların oluşturduğu Göztepelist haberleşme listesinin ortak beyinsel ve maddi yaratıcılığının sonunda Göztepe’ye Hizmet Derneği'mizin bünyesinde en birinci amacına varması ve tapuyu ortaya koyuvermesi nedeniyle unutulmaz, tarihi bir gündü. 2005 Ağustos’unda Göztepe’ye taşınmaz kazandırmak için “Her ay 20 TL” kampanyasına başladığımızda pek çok kişi ayda 20 TL ile nereye varılır ki diyordu... Dünkü tapu sözün ispatıydı. Dün yaşanan tüm çirkinlikler ve ilgisizlikler olayın tarihi güzelliğini gölgeleyemez.
***
Göztepe Spor Kulübü’nün bir yemek organize etmemesi üzerine 14 Haziran’da Göztepe’ye Hizmet Derneği tarafından organize edilen yemeğe kulüp yönetiminden katılacağını söyleyen yetkililer katılmadı… Bu, Göztepe’yi yönetenlerin kimseden menfaat beklentisi olmayan taraftara, değerlerine ve Göztepe’ye verdikleri değerin anlaşılması açısından net bir sevgisizlik mesajı olmuştur.
***
Newton’un üçüncü hareket kanunu “Herhangi bir etkiye karşı daima bir tepki doğar. İki cismin karşılıklı olarak birbirlerine etki ettirdikleri kuvvetler eşit fakat zıt yöndedir.” der. Göztepe’nin değerlerine, Göztepelilere saygı duymayan bir projenin başarılı olma olasılığı ne yazık ki yüksek değildir. “Yapmam da yaptırmam da” ilkesi ise ülkemizin az gelişmiş ülkeler kategorisinde sayılmaya devam edilmesinin en büyük sebeplerindendir.
***
Mevcut yönetimimiz 1000’den fazla gündür kulübü yönetmesine, bizlerin beş senede toplayabildiğimiz miktarları bir çırpıda çıkarabilecek güçte olmasına rağmen henüz 1 m2 arazi almış değildir. Ben umutla o günü bekliyorum. Aslında Sayın İmam Altınbaş hiçbirşey yapmayıp, alınan arazinin etrafındaki uygun arazileri alsa dahi tarih yazmış olacaktır...
***
14 Haziran 2010’un başka büyük güzelliklerinden biri ise günün sevgili Onur Özsu kardeşimizin önerisine Göztepelist ve Göztepelilerin sahip çıkışıyla tüm dünyadaki Göztepelilerce lokal etkinliklerle de kutlanmış olmasıdır. Emeği geçen tüm Göztepelilere teşekkürler.
***
Sonuç olarak... Ali Gültiken’in futbol direktörlüğüne rağmen İzmir’deki Göztepe sistemi Başkan İmam Altınbaş icazet vermeden şuradan şuraya hareket edememekte, tek kelime kritik cümle edememektedir. Gelecek sene Göztepe’de başarılı olmak için Sayın İmam Altınbaş istiyorsa kendisinin, istemiyorsa atayacağı ve yetkilendireceği kişinin tam gün başkanlığına ihtiyaç vardır. İsterseniz adını sportif direktörlük olarak da koyabilirsiniz... Göztepe’de sevgisizlik, saygısızlık, öfke, kavga ya da kardeş kavgası kimseye karşılıklı sevgisizlik, saygısızlık, öfke ve kavga dışında bir şey kazandırmamaktadır, kazandırmayacaktır.
Son söz Göztepe’yi kuran güzel insanlara, emek vermiş tüm Başkanlara ve Yönetim Kurulu üyelerine, sporculara, taraftarlara ve bugünlere getiren herkese, her şeye rağmen verilen en güzel yaşgünü hediyesi tapuda emeği geçen tüm Göztepelilere sonsuz teşekkürler…
Her şey sadece Göztepe için…
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Bu sene kişisel olarak Göztepe’nin her halükarda bir üst lige çıkacağını, buna karşı mevcut iktidar döneminde İzmir’den hiçbir takım çıkamadığı için Bucaspor’un, üçlü oligarşinin ve Trabzon’un Bursaspor’un şampiyon olmasını istemeyeceğini düşünerek kardeş Bursaspor’un şampiyon olamayacağını ön görüyordum. Bu bağlamda hem Göztepe, hem Bursaspor, hem de Bucaspor konusunda yanıldım.
***
Bucaspor'un geldiği noktanın önemli bir sabrın sonucu olduğunu kabul etmemiz lazım...Bucaspor, Göztepe Süperlig’de, Bucaspor ise şu anda Göztepe’nin bulunduğu ligdeyken www.goztepelist.org adresinde yapılan bir ankette İzmir’in en iyi yönetilen kulübü olarak seçilmişti. O zamana kadar ve o zamandan beri Göztepe’nin yapamadığını yaptılar. Sabrettiler… Tesislerini yaptılar…Hem de ne tesisler…Başkan İmam Altınbaş’ın ve futbol direktörümüzün görmesini isterim. Başka ne yaptılar? Altyapıyı geliştirdiler…Altyapıda Avrupa çapında başarılar elde ettiler…En sonunda Sayın Tartan’ın kulakları çınlasın Buca Belediyesi’ni kullanıp, kendi stadyumlarını da yaptılar. Stadyumun üç etkisi oldu…Birincisi çok ciddi bir iç saha başarısı…İkincisi ciddi iç saha başarısıyla gelen şampiyonluk iddiası…Üçüncüsü şampiyonluk iddiası ile her yeni stadyumun etkisiyle gelen bir önceki seneye göre yaklaşık iki kata varan ortalama seyirci sayısı artışı...
Sabır derken neyi kastediyorum? Göztepe taraftarı senelerce şampiyonluğa oynamamasını tolere edebilir mi? Başka bir örnek normal şartlarda yükselme grubunda Göztepe’de yedi gol yiyen bir teknik direktörün kalması ne kadar olasıdır? Bucaspor??? Geçen sene yükselme grubunda ilk maçlarının sonucu Bucaspor’un başında Kemal Kılıç, Tarsus’un başında Erol Azgın varken Tarsus İdman Yurdu 7-Bucaspor 0 idi. Ama Buca yönetimi Kemal Kılıç’ın arkasında durdu. Dokuz iç saha maçında yedi galibiyet alarak deplasmanları da boş geçmeyerek çıktılar…Bu sene de kadroyu korudular…Ne kadar korudular? En son oynadıkları Kayseri Erciyes maçından ilk onsekizin onbiri, ilk onbirin, sekizi bir önceki sezondan kalma oyuncularıydı…Sonuçta sene boyunca ne oldu? Yine ciddi bir iç saha başarısı ile siyasetin etkisini de bertaraf ederek kendileri açısından yeni bir döneme imza attılar. Süperlig’de başarılı olurlar mı? Parayı iyi kullanma işinde oldukça başarılılar… O yüzden imkansız değil... Ama orada kalmak, oraya çıkmaktan daha zor, ayrıca düşmesi de daha yaralayıcı...Eğer bu sene gelecek parayı da iyi değerlendirir, takımı ve sistemi fazla bozmadan ligde tutunmayı başarırlarsa iki senede gelecek 30 milyon USD’den fazla parayla Süperlig’de de kökleşebilirler.
***
Akhisar’a gelelim… Onlar da bir sabır öyküsü…Nasıl sabır? Geçen sezon kümede kalmakta zorlandılar. Bu sene ise kadroyu ve teknik direktörlerini korudular…Başkanlarının deyişiyle dört milyonluk bir bütçeyle güle oynaya bir üst lige çıktılar. Kadroyu ne kadar korudular? Geçen senenin Akhisar’ının rahatladığı Afyon maçı ile bu sene şampiyonluğu garantiledikleri Göztepe maçında oynayanları karşılaştırdığınızda cezalı Doğan’ı saymazsak altı, sayarsak yedi, yedeklerden girenleri sayarsak 10 futbolcunun aynı olduğunu görüyoruz.
***
Bursaspor'a gelelim… Göztepe’nin 2a’dan İskender Tuğsuz ve arkadaşlarının unutulmaz başarıları ve İzmirli dostlarının saha içi ve dışı katkılarıyla düştüğü sezon onlar da Süperlig’den düştüler. İki sezon sonra döndüler. Sonraki süreçte Bursaspor İstanbul’dan lig şampiyonluğunu çıkaran beşinci takım oldu. Bu başarı uzaktan gözlemleyebildiğim kadarıyla başlıca üç etkenin bir araya gelmesiyle geldi:
i)Bursa'nın Belediyesi dahil olmak üzere takıma sahip çıkması, Bursalı'nın kendi takımını tutması ve takımlarını ciddi bir şekilde desteklemeleri...Bursa’da Sivas'tan farklı olarak, belediyelerinin desteği ile İstanbul ve Ankara'ya ciddi deplasman yaptılar...Bizim başkanlarımızın yaptığı gibi, kendi belediye başkanlarının rakiplerine geceler organize etmesi gibi tarihi fiyaskolar yaşamadılar…
ii)İstikrarlı bir yönetim ve kadro…Şöyle ki son Bjk maçındaki dokuz kişi en az iki ya da daha fazla sezondur birlikte oynuyordu...
iii)Haklarında lobi yapacak yerel ve ulusal siyasetçiler...Nasıl siyasetçi? Bjk maçını oynadıkları gün ligin adil olduğuna inanmadığına dair demeç veren Bakan gibi bir siyasetçi...
***
Ve Göztepe’miz…Göztepe bu sene ne yapmadı? Öncelikle yönetimin seçim yanlışları ve hocaların da katkılarıyla teknik direktör istikrarı sağlanamadı. Yeterli transferler zamanında yapılmadı. Başkan İmam Altınbaş takım ile yeterince ilgilenmedi. İlgilenecek adamları da çok geç buldu. Buna karşı Nurettin Yılmaz-Ali Gültiken birlikteliği yükselme grubundaki ilk beş maçlarında on puan topladı. Benim tahminim o noktadan sonra üç puan bile yeter ve bu takım bu üç puanı alır yönündeydi. Ama bir aksilik oldu… Puanlar muhtemelen eldeki kadronun fazlasına izin vermemesi nedeniyle, bu sene Avrupa’da da popüler olan sağlam defans yapıp gol yememe ve atılan bir ya da fazla golün üstüne yatma taktiğiyle geliyordu. Lakin takım hala Telekom maçında olduğu gibi gol yediğinde çıkaramıyordu. Aksilik neydi? Evren Özsu sakatlandı. Ne oldu?
*Nurettin Yılmaz-Ali Gültiken birlikteliğinde ilk beş maçta üç gol yiyen takım üç maçta beş gol yedi.
*Maç başı yenen gol iki katından fazla arttı.
*Takım üç maçta tek gol atabildi ve sıfır puan çekti.
*Bizler de play-offu ve “Her sene bir üst lige” cümlesini gerçekleştiren Tavşanlı’yı uzaktan seyrettik.
Biraz aç parantez tadında olacak ama…Teknik direktöre sabra Göztepe’den başka bir örnek ile devam edeyim…Bugün Göztepe’de tam on tane gol yiyen bir hocanın ya da takımın oyuncularının kalmasına sabır gösterebilir miyiz? Zamanında edilmiş…Münih 1860 maci gibi...Sabrın sonunda ne olmuş? Göztepe’yi hala Türkiye’de toplam tabloda ilk altıda tutan en büyük tarihi başarılar gelmiş…
***
Tüm bu veriler ışığında Özcan Kızıltan ve kalacak oyuncuların seçimini nasıl değerlendirelim? Özcan Kızıltan bir üst ligde şampiyonluk yaşamış teknik direktör. Buca’nın iki senedir şampiyon olan kadrosunun oluşmasında da etkili olan kişi…Bu bağlamda kötü seçim diyemeyiz…Ama burası Bucaspor değil…Onsekiz senedir aynı teknik direktör ile sezon tamamlayamayan bir kulüp….Başarıyı hemen isteyen, özellikle iç saha mağlubiyetlerine tahammülsüz, kulübüne çok vermiş, çok cefa çekmiş, bu yüzden hemen başarı istekli, hırslı ve delice seven bir taraftar var...Özcan Kızıltan’a naçizane tavsiyelerim i)özellikle iç sahada iyi futbol ile başarılı olacak ii)Dış sahadan da puan getirecek iii)Alışma dönemi ilk altı haftada fazla yara almayacak kalitede bir takım kurması iv)İşleri son haftaya bırakmaması v)Eleştirilere hazır olması…vi)Yapıcı eleştirilere açık olması vii)taraftarla kavga etmemesi ve sinerji yaratmaya çalışması…
Gönderilmesi düşünülen futbolculara gelince…İlk büyük liste nedense Özcan Hoca gelmeden açıklandı…Üç büyük sürpriz Ali Mumcu, Evren ve Hasan Aydınlı idi…Evren hız konusunda sorun yaşasa da iki senedir defansın bel kemiğiydi…Yukarıda olmadığı durumlardan örnek verdim… Hasan ve Ali Mumcu ise topu diklemesine oynayabilen en önemli oyunculardı…Gitmeleri için bizim bilmediğimiz önemli bir sebep varsa bilemem…Aksi takdirde üçü için de kararın gözden geçirilmesinde fayda var diye düşünüyorum…Şu anki şartlarda son Çorum maçının ilk onbirinden ancak dört kişi ile devam edilebilecek gibi gözüküyor…Bu da yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi çok hoş bir durum değil.
Şu anki futbol direktörü de, teknik direktörümüz de futbolda istikrarın anlamını ve önemini bilen kişiler…Göztepe geçmişte ulusal şampiyonluklar yaşamış bir kulüptür. Günümüzde de Eskişehir ile birlikte Türkiye’de ulusal şampiyonluk yaşayabilecek diğer bir-iki kulüpten biridir. Ulusal şampiyonluk için de istikrar en başta gelecek değişkendir. Bu bağlamda daha fazla istikrar için hem onların, hem de başkan İmam Altınbaş’ın ellerinden geleni yapmalarını diliyorum…
Herşey sadece "Göztepemiz" için...
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Göztepe yükselme grubunun ilk devresini sekiz maçta topladığı altı puanla dokuz takımlı grubun sekizinci sırasında bitirdi...Sekiz maçta tek galibiyet aldı. Takım altı puanın beşini Erol Azgın döneminde alırken, birini Nurettin Yılmaz döneminde Etimesgut deplasmanından getirdi. İlk devre sekiz maç sonunda puan durumu şöyleydi:
Güngören 17
Akhisar 15
Türk Telekom 13
Şanlıurfa 12
İskenderun 9
Tokat 9
Çorum 9
Göztepe 6
Etimesgut Şekerspor 6
Göztepe yükselme grubunun ikinci devresinde şu ana kadar beş maçta üç galibiyet, bir beraberlik ve bir mağlubiyet ile on puan topladı. Yalnızca ikinci devre oynanan maçlara bakıldığında puan tablosunda Göztepe'nin 12 puanlı Akhisar'ın ardından ikinci durumda olduğu görülüyor.
Takım maç sayısı/puan
Akhisar 5 /12
Göztepe 5/10
İskenderun 5/9
Güngören 5/8
Tokat 5/6
Çorum 6/6
Telekom 6/6
Etimesgut Şekerspor 5/6
Urfa 6/1
Gelelim Erol azgın ve Nurettin Yılmaz'ın yükselme grubu performanslarına:
Göztepe Erol Azgın döneminde altı maçta bir galibiyet, iki beraberlik ve üç mağlubiyet ile toplam beş puan topladı. Maç başı puan 0.83 idi...
Takım Nurettin Yılmaz döneminde toplam yedi maç oynadı; üç galibiyet, iki beraberlik, iki mağlubiyet ile 11 puan topladı. Maç başı puan 1.57 idi...Bu arada bir not olarak Urfa ikinci devre tek puanını Göztepe'den almış durumda...
Bu verileri nasıl yorumlayabiliriz? Veriler daha önce çeşitli defalar belirttiğimiz yeterli transferin zamanında yapılmadığı cümlesini doğruluyor. Göztepe'nin ikinci devre performansı takımın aslında şu anki oyuncu yapısı olarak gruptan çıkabilecek kalitede olduğunu düşündürüyor. Bu kadro yükselme grubuna birbirine alışmış durumda başlamış olsaydı muhtemelen şu an direkt çıkış için oldukça iddialı olunurdu.
Bu arada Ali Gültiken'in etkisine de bakarsak takımın o geldikten sonra beş maçta üç galibiyet ve bir beraberlik alındığını görüyoruz. Nurettin Yılmaz Ali Gültiken'siz iki maçta bir puan alabilmişken,Gültiken geldikten sonra beş maçta on puan topladılar...Bu bağlamda Ali Gültiken de faydalı olmuş gözüküyor. Nitekim Gültiken'in pozisyonuna birisi “iki ay sonra” değil,"iki ay önce" bulunsaydı belki durum farklı olabilirdi.
Erol Azgın ile devam edilse aynı sonuçlar elde edilebilir miydi? Bu soruya kontrol grubu olmadığı için yanıt vermek zor. Ancak Nurettin Yılmaz'ın maç başı puanının Ali Gültiken değişkenininden etkilenmiş olsa da, Erol Azgın'a göre %90 daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Sonuç olarak ilk devreki kötü performansın yeni oyuncuların ve teknik direktörlerin birbirine alışmasındaki sıkıntıdan ve teknik direktörlerin oyuncuları tek başlarına motive etmekteki sıkıntılarından kaynaklandığını belirtebiliriz.
Geldiğimiz noktadan geleceğe bakarsak... Elde umut olarak play-off var… Play-offta bir üst lige çıkmak isteyen sekiz takım olacak...Göztepe'nin o noktaya gelme ihtimali nedir? Takımın yavaş yavaş birbirine tanıması ile gelen son beş maçtaki yüksek performans zor olmadığını düşündürüyor. Lakin Çorum Akhisar'ı yenince, Göztepe'nin play-offa kalması için en az üç-beş puan daha alması gerekebilir gibi gözüküyor. Göztepe’nin üçte üç yapması bile sürpriz olmaz… Bununla birlikte dilerim sonuçta kazanan Türk futbolu ve Göztepe olur.
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Bir süre önce www.goztepelist.org “Sizce yapılması planlanan Göztepe Stadyumu’nun büyüklüğü ne olmalıdır?” sorusunu içeren bir anket başlattı. Şu anda 35000 ve >50000 ilk iki sırasında gidiyor... Bu yazıda bu soruya İmam Altınbaş'ın geçmişteki cümleleri, ülkemizden, dünyadan ve Göztepe’mizden örneklerle yanıt vermeye çalışacağım...
İlk soru…Stadyum kapasitesi neden önemli? Maç günü gelirleri için... Maç günü geliri neden önemli? Toplam bütçenin büyüklüğü için... Dünyanın en zengin kulüplerinin gelirlerinde en büyük kalem naklen yayın gelirinden değil...Maç günü gelirleri daha ön planda... Örneğin 2006'da Manchester United'ın toplam gelirin 246.5 milyon Euro’nun 102 milyon'u maç günü gelirlerinden gelmiş... Maç günü gelirlerinin genel gelire oranı İngiltere'de %29, İspanya'da %28, Almanya'da %24...Ülkemizden üçlü oligarşiden FB için 2007-08 sezonunda %25 (27.9 milyon Euro). [Kaynak her futbolseverin ama özellikle futbol kulübü yöneticilerinin kesinlikle okuması gereken Kurumsal Yönetim İlkeleri Işığında Türk Futbol Kulüpleri Yönetim Rehberi] Üçlü oligarşi her maç bir milyon usd'ye yakın ya da fazla gelir elde ediyor... Geçen gün üçlü oligarşik yapının üyelerinden biri diğer üyenin on senede maç gelirlerinden dolayı toplamda 140 milyon dolar daha fazla para kazandığını itiraf etti. Toplam bütçenin büyüklüğü neden önemli? Büyük sportif başarı için...
Bir soru sorduğunuzda ya da hedef belirlediğinizde öncelikle “O soru daha önce sorulup yanıtlanmış mı? Hedef yakalanmış mı? Yakalanmışsa nasıl?” sorularına yanıt aramak gerekir. Başkan İmam Altınbaş Süperlig'de üst düzey başarıyı ve Avrupa Kupası kazanmayı hayal ediyor. Ben de aynı hayali paylaşıyorum…Sabır, hatalardan ders alma, paylaşım, karşılıklı sevgi, saygı ve emek ile eninde sonunda olacağına da eminim… Bu bağlamda o hayali yakalamış Süperlig'de üst düzey başarı elde etmiş takımların ve son on senede Avrupa Kupası kazanmış takımların stadyum kapasitelerini inceledim (Kaynaklar: wikipedia ve worldstadiums.com):
Son on senede Şampiyonlar Ligi'ni kazanan takımların stadyum kapasiteleri:
09/10 Kazanan daha belli değil finalistler:
Inter-80074
Bayern Munchen-69901
08/09 Barcelona-98934
07/08 Manchester United-76098
06/07 Milan-80074
05/06 Barcelona-98934
04/05 Liverpool-45000
03/04 Porto-50399
02/03 Milan -80074
01/02 Real Madrid-80354
00/01 Bayern München-69901
UEFA Kupasını kazananlar:
00/01 Liverpool-45000
01/02 Feyenoord-51180
02/03 Porto-50399
03/04 Valencia-53000
04/05 CSKA Moskva-30000
05/06 Sevilla-55000
06/07 Sevilla-55000
07/08 Zenit Sankt-Peterburg-21838
08/09 Shakhtar Donetsk-50149
09-10 kazanan belli değil finalistler:
Atletico Madrid-57500
Fulham-25700
Türkiye Süper Ligini Kurulduğundan beri domine eden kulüplerin stadyum kapasiteleri:
Fb-53586
Gs-52695 (Telekom Arena)
Bjk-32145
Trabzon-32149
Bu verilere göre Şampiyonlar Ligi'ni kazanan takımlardan en düşük stadyum kapasiteli olan şu anda daha büyüğünü yapmaya çalışan Liverpool. Ortalama ise 75340.
UEFA Kupası için en düşük kapasite 21838.. Ortalama 40891. Bu bağlamda Avrupa Kupası hedefi için 35-55.000 arasındaki bantta bir stadyum mantıklı gözüküyor.
Bir de şu var...Stadyum yapmak önemli değil doldurmak önemli...Ve dolduranların para ödemesi...Göztepe benim gördüğüm en büyük kalabalıkları Süperlig'e 18 sene sonra döndüğü sezon çekti...Dörtlü oligarşi dışında oynadığı takımlarla yaptığı maçlarda ve o zaman için normal bilet fiyatlarında 30.000'lerin üzerini görebildi... Zaten o senenin Göztepe seyirci ortalamasını o sene UEFA Kupasını kazanan Gs Göztepe küme düştüğü kesinleştikten sonra ve onların şampiyonluk kutladıkları maçta ancak geçebildi. Göztepe bir daha da o kalabalıkları Süperlig’de yedinci olunan senede dörtlü oligarşi dışı maçlar dahil göremedi...
Burada şu sorular da sorulabilir. O kalabalıklardaki taraftar oranı düşük müydü? O kalabalıklardaki taraftarlar küstüler ve/veya evlerindeler mi? Bu arada yönetime naçizane bir tavsiyem, en azından İzmir’deki taraftar durumunu iyi bir örneklem seçimiyle senelik analiz ettirmeleridir.
Gelelim para meselesine... Göztepe maç biletleri şu anda kapalı 10 TL, açık 5 TL. Bu bizim taraftarımıza çok geliyor. Stadyumu para vererek doldurmaya iki örnek vermek istiyorum... Bu senenin flaş ekibi belki de şampiyon olacak Bursa'dan Bursa-Antalya maçının bilet fiyatları:
VIP A-B tribünü 150 TL
VIP C tribünü: 100 TL
Kapalı A-B-C tribünleri: 100 TL
Maraton ve yeni maraton tribünleri: 30 TL
Kapalı kale arkası tribün: 20 TL
Açık kale arkası tribün: 10 TL
Misafir tribün: 10 TL.
Bu senenin diğer şampiyonluk adayı Fb'nin Eskişehirspor maçının bilet fiyatları:
Türk Telekom ve Migros kale arkası: 22 TL
Üst H-I blok: 88 TL
Üst C-D-F-G blok: 110 TL
Alt G blok: 132 TL
Alt B-F blok: 165 TL
Alt C-E blok: 195 TL
Alt D blok: 265 TL
Alt: 120 TL
Velhasıl kelam futbolda sürekli büyük başarı yani ulusal uluslar arası şampiyonluklar için para hatta büyük para ve onun çok iyi kullanımı gerekiyor... Para için de stadyumlar ve dolduracak seyirci önemli değişkenler... Seyirci ve stadyumu kimler bir araya getirecek? İki grup…Birincisi idrak yolları kuvvetli, -daha iyi- anlayabilen, samimiyetine güvenilebilecek, aynı hatayı defalarca yapmayan ya da hatalarından ders alabilen, eleştirilerden olumsuz çıkarımlar değil olumlu çıkarımlar yapabilen, Göztepelilerin enerjisini azaltan değil arttırabilen, onların hassasiyetlerine saygılı, gücünü Göztepe’yi yüceltmek için kullanan, kötülükle anılan Göztepe yönetimleri anımsatan davranışlardan uzak duran, sevgi ve saygı ile anılan, sabırlı, ağzından çıkana dikkat eden, ağzından çıkan sözleri unutmayan, yüce gönüllü Göztepe yönetimleri…ikincisi ise amatörlüğünü, birbirine ve armaya sevgisini hiçbir zaman kaybetmeyip dirliğini koruyarak çoğaltması gereken taraftar…
Her şey “sadece” Göztepe için…
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Son birkaç gündür hayatımın sayılı mutluluklarından birini yaşamanın verdiği garip bir bulutların üzerinde gezme hissi ile yaşıyorum… Göztepe futbolda Türkiye’nin dörtlü oligarşi dışındaki en başarılı kulüplerinden biri hatta pekçoğuna göre ilki olmasına rağmen halen kendi üzerine bir taşınmazı yok... Daha doğrusu yoktu ama artık taraftarının ve Göztepe’ye Hizmet Derneği’nin (GHD) katkılarıyla var…
Göztepelist kurulalı beri, on senedir en çok konuşulan noktalardan biri Göztepe’nin tek bir taşınmaz sahibi olmamasıdır...Bu konuda Göztepelist üzerinde ilk kez yaptığımız kampanya ki sanırım Süperlig'den son düştüğümüz seneydi, fazla ilgi çekmemişti...
2005'e kadar gecen sürede üye sayısının artması, listenin kurumsallaşması, süreklilik ve uygun sosyolojik ortamın doğması sonucunda ikinci kampanya yine Göztepelist üyelerinin fikirsel ve parasal katkılarıyla başlamış oldu... Kampanyayı başlatıp, başlatmamayı yürütme kurulunda tartıştığımızda bir önceki başarısızlığı düşünmedik diyemem lakin başarısızlığın üzerinden çok zaman geçmişti. Dolayısıyla pek çok şey değişmiş olabilir görüşü ağır bastı... Bugünden bakıldığında iyi ki de başlatmışız...
Bu ikinci kampanyaya destek verenlerin önemli bir kısmının hatta şu an
GHD'nin çekirdek kadrosunu oluşturan ekip öncelikle 2004'te Fil Pizza'da Göztepelist olarak yaptığımız ve ciddi bir katilim ile gerçeklesen ve yanılmıyorsam bir de imzalı bildiri çıkardığımız bir toplantıda şekillenmişti... GHD'nin sosyolojik temelleri için uzun zamandır uğraşılıyorduysa da, o toplantı önemli bir mihenk taşıdır.
Her ay 20 TL kampanyasını 2005-Ağustos’tan itibaren Göztepelist web sitesi ve maillistten elden geldiğince propagandalıyarak üye sayısını 75'e kadar çıkardık...
O dönemdeki başkanların parayı takım için harcamak üzere bizden sıkça istediğini de hatırlıyorum. Cevap ise bu paranın günlük amaçlar uğruna değil, 80 senedir yapılamayan kulübe taşınmaz kazandırmak için toplandığı oluyordu...
Kendi adıma hayalim vakıftı ama kısmet olmadı... Belki gelecekte… Dernekleşme kararı öncesinde üç ya da dört toplantı organize ettik hatta gereğinde Göztepelist olarak finanse ettik...
O toplantılarda dernekleşme konusunun ağırlık kazanmasının ardından derneğin isim konusu geldi ortaya... Göztepelist'i düşündük sonra vazgeçtik... Kendi adıma ne büyük mutluluk ki sosyolojik temelleri için senelerce uğraştığı(m)ız, isim babası olma gururunu yasadığım "Göztepe’ye Hizmet Derneği"mizin kurucu yönetim kurulu üyesi ve halen denetleme kurulu üyesi olma onurunu yaşadım...
Dernek resmi olarak kurulunca, Göztepelist hesabında biriktirdiğimiz parayı GHD hesabına aktardık... Derneğin üye sayısı ve geliri zamanla arttı ve bu hafta içinde son noktaya gelindi… Göztepeliler ahir ömürlerinde bugünleri de gördü; yayından çıkan ok büyüyerek hedefini buldu, artık “Göztepe’mizin kendine ait bir taşınmazı var” diyebiliriz…
GHD açısından kuruluş öncesi dönem için Göztepelist’e emek vermiş, yaşatmış, geliştirmiş, kampanyayı duşunmuş, katılmış, desteklemiş herkese
teşekkürler... Onlar olmasaydı bu iş de olmazdı...Derneğin kuruluş ve gelişme aşamasındaki emekleri için Özant Önçağ, Burçak Ünsal ve Özkan Cengiz çok özel teşekkürü ve kutlamayı hak ediyorlar... Kurucu yönetim kurulundan sonra görev alan Erkan Uslu ve mevcut yönetim kurulunu ve derneğin sevgili üyelerini de büyük hedefi tutturdukları için bir kez daha gönül dolusu kutluyorum.
Gelinen noktada kendi adıma on sene önce hayal ettiklerimin, misyonumuzun, önemli sayıda Göztepelinin hayallerinin büyük oranda karşılandığını görme şansını tattım... Bu yapılmamış bir hareket... Ne mutlu ki bu işi sorunun değil çözümün parçası olan pek çok Göztepelinin sosyal katılımı ve çok uzun sureli emekleriyle “Göztepe’ye Hizmeti düstur olarak belirleyen Taraftarı” başardı...
Emeği geçen herkese tekrar tekrar sonsuz teşekkürler... Darısı “Sadece Göztepe için” daha büyük hedeflere...
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
-
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
-
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
-
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...