Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Isırmıyor

12:00 gibi yola çıkmak üzere sözleşmiştik, ama sabah 07.00’de uyandık, dakikalar geçmez hale geldi, tekrar tekrar kontrol edilen kıyafetler, çıkmadan bir store a uğrasamıydık kararsızlığı, biran önce çıksak yolda bir sıkıntı olurmu acabaları arasında zar zor saati 11:00 yaptık ve ufaktan ufaktan yol almaya başladık. Manisa Akhisar geçilirken bir tereddüt bir korku nerede herkes kimse gitmiyormu yahu niye denk gelmiyoruz sorunsalı içerisinde susurluğa varış ve tost ve çiğböreğe gömülmüş Göztepe camiasına ulaşıp nispeten rahatlamak. 

İstanbul-İzmir gibi ülkenin en ana arterinde yaz günü seyahatin en yoğun olduğu cumartesi günü yol çalışması yapmaya kalkan plansızlar ülkesi bürokrasisinin ortaya çıkardığı kaos nedeniyle yolda durarak geçirilen saatler ve en sonunda Bursa’ya stadyumunun etrafına ulaştık. Her yer sarı kırmızı. Şunu en başta söylemek lazım, Bursa taraftarından, Bursa esnafına, Bursa esnafından Bursa halkına o kadar misafirperverdilerki kendimizi gerçekten özel hissettirdiler. Hoşgeldiniz tezahüratları, karşılıklı Göztepe çekmeler, hiçbir şey yapılmasa alkış tutan insanlar, gerçekten çok çok teşekkür ediyoruz Bursa halkına. 

Bursa Atatürk stadyumu artık tabir yerindeyse çöp stad yanından geçerken hayran kaldığımız Timsah Arena faaliyete geçildiğinde ömrü sona erecek, ama herhangi birimize alın bu sizin olsun deseler hepimiz razıydık. Çimlere yakın tribünleri, biri bin yapan akustiği ile bu dökük ve ömrünü tamamlamış haliyle bile hayallerimizin stadyumuydu.

Pasolig macerasında çeşitli ekranlarda fotoğraflarımızı göre göre maraton tribünde yerimizi aldık. İtiraf etmem gerekirse beklediğimden kat be kat iyi bir tribün vardı. Hem sayı olarak, hem nitelik olarak, hemde etkinlik olarak şehrimizden 350 km uzakta, pasolig gibi saçma sapan bir sistemin uygulandığı ilk maçımızda bu sayıya ulaşmak belki de bu ülkede Göztepe’den başka kimsenin yapamayacağı bir şeydi. 

Gelelim takımımıza, formaları, müzikleri, sahaya çıkışları, sahadaki duruş ve davranışları ile bambaşka bir Göztepe vardı karşımızda, geçmiş senelerde rakip takımlar sahaya çıktığında bizimkiler yanlarında çoluk çocuk gibi kalırdı. Şimdi aynısı bize oldu, bizim takımın yanında diğer takım biraz figüran kaldı. İlk 10 dakika bu figüranlık oyuna da yansıdı. Hızlı ve seri top çeviren Göztepe neredeyse top göstermedi Elazığa ve bu 10 dakikanın başında gerçekten güzelliğiyle jenerik olacak bir golle süslenince tribünde şaşkın şaşkın birbirimize bakmaya başladık. 

Ama sağolsun Göztepemiz, 10 dakikadan sonra olağan haline döndü, bireysel hatalar, bireysel hataların yol açtığı takımsal hatalar, bunun yanında gerilen birbirine laf anlatmaya çalışan kızan bağıran topçular bir anda sahadaki tablo değişti. Bunun üzerine Elazığın sağ kanattaki 88 numarası eklenince beraberlik çok gecikmedi. 

Sezonun ilk maçından teknik taktik analizlere girmeyeceğim ama özünden birkaç kelime etmek gerekirse iki takımda doğru düzgün bir pozisyona giremeden bireysel yetenek ve bireysel hatalarla ikişer gol attılar. Dilim varmıyor söylemeye ama maçın hakkı beraberlikti ve öyle oldu. İki takımın arasında bizim aleyhimize ufak bir fark vardı. Bu sebeple onlar daha iyi gözüktü, maçtan sonra 3 saat boyunca İzmir’e gelirken bu farka isim koymaya çalıştım. Susurluk tesislerinde tost alırken karşılaştığım bir renkdaşım farkın ismini koydu. Takım iyi ama ISIRMIYOR.

Gerçekten de belki de bu maçtan sonra bizlerde oluşan ufak bir hayal kırıklığı varsa sebebi maçtan önceki beklentimiz olan basan, mücadele eden ikili mücadelelerde hep ayakta kalan tabir yerindeyse adeta karşı takımı döve döve oynayan bir takımı bulamamış olmamızdı. Takımımız henüz bir takım olamadığından gerek savunmada gerekse de hücümda koordine bir baskı oluşturamadı, bireysel baskılarda bir yere kadar yapılabildi. Örneğin Vlemınckx  önemli bir zamanı Besara yı defansa baskı yapmak üzere çağırmakla geçti. Sahanın en iyisi bence tartışmasız Vlemınckxti. Gene bence gecenin en büyük hayal kırıklıkları Gökhan Değirmenci ile Besaraydı. İkisi de halı sahada eksik kalan takıma kenardan çağırılmış gibiydi. Ciddi uyum sorunları vardı. Haftalar geçtikçe uyumlarının artacağını ve bu maçı kötü bir anı olarak unutacağımızı umuyorum.

Genel olarak toparlarsak takımımızın en kısa sürede uyum sağlaması ile gerçekten çok iyi bir takıma dönüşeceğiz. Ama bu süre ne kadar çabuk olacak, bu sürenin geçtiği aşamadaki puan kayıpları bize ne kadar zarar verecek, bunları yaşayarak öğreneceğiz. Maçtan sonra takımı tribüne çağırıp bu sürede destek olacağını gösteren taraftar üstüne düşeni yaptı. Onları mutlu etmek için artık takımın daha da fazla sorumluluğu var. 

E yazı bitti nerede hakem seslerini duyar gibiyim. Penaltı pozisyonu bildiğiniz önümde oldu hemen hemen yan hakemle aynı açıdaydım. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki yüzde bir milyon penaltıydı. Çelmenin ağa babası vardı. Pozisyondaki tek sıkıntı o anda top biraz fazlaca açılmıştı. O nedenle orta hakem bulunduğu açıdan top açılınca kendini attı şeklinde görmüş ve yorumlamış olabilir. Ama yan hakemin hiçbir mazereti yok. Aynı açıdan gördük, eğer gözleri görüyorsa, pozisyonu görmemesi imkansız, o sebeple ya artniyetliydi yada korkak gördüğünü çalmaktan çekinen hiçbir zaman bir şey olamayacak bir hakemcikti. Sorumluluk alıp penaltıyı orta hakemden isteyemedi. Orta hakem çok başarısız bir hakemdi hiçbir pozisyonu doğru açıdan göremedi, futbol nedir futbolda pozisyon almak nedir, pozisyon bilgisi nedir haberi bile yoktu o yüzden bariz pozisyonları göremedi çalamadı. Bu klasmanda görevlendirilecek hakemlerin artık bu kadar vasat olmaması gerekiyor. Ama “anons yap Kuddusi” o koltukta olduğu sürece daha çok hakem faciası yaşayacağız. O sebeple hakeme çok takılmadan işimize bakmamız lazım.

Son sözde sevgili hocam Diyadin’e, hocam ilk maçtan atılırsan bu ligin sonu gelmez, sen böyle yaparsan, tribünler ne yapsın, bizim sana, taktik değişiklerine, oyuncu değişikliklerine, hırsına ihtiyacımız var ama bunların hiç biri tribünden olmaz sahadan olur. Sen sahada olman gerekirken tribüne çıkarsan bir süre sonra da tribünde olması gereken sahada olmak ister. 

Alex Ferguson’un meşhur lafıdır “İstatistikler mini etek gibidir, birçok şey gösterir ama göstermesi gerekeni göstermez” bunu bir köşeye koyup içimizi ferahlatan istatistiği paylaşalım Göztepemiz son on sezonda şampiyon olduğu çoğu sezon ilk maçta galip gelmemiş. 

Sonu şampiyonluk olsun.

Alayına İsyan İnadına Göztepe

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.  

 

 

 

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

Tarih 12.08.2015, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu, tek bağımsız üyenin red kararına rağmen oy çokluğuyla İzmir Büyükşehir Belediyesi uhdesinde bulunan 1400 m2 lik alan sadece stadyum ve otopark yapılması şartıyla devrine onay çıktı. Şimdi kısaca bu durumu açmaya çalışalım.

Bir kere hiç lafı evelemeden gevelemeden çok net bir şey söyleyelim. İzmir Büyükşehir Belediyesi yıllar sonra Göztepe lehine bir kararı almıştır. Almak zorunda kalmıştır gibi gene karar verenlerde yeni bir reaksiyon yaratacak bir polemiğe girmiyorum. Ama bu kararın en önemli yanlarından biri Göztepemizin Başkanından en genç taraftarına kadar tek bir amaç uğruna kararlılıkla yaptığı mücadelenin doğal sonucudur. Belediyenin bahçesinde çift kale maç yapmak gibi, reklam panolarını afişlerle donatmak gibi çoğu kitlesel hareketin aklına gelemeyecek ölçüde mükemmellikte yapılan toplumsal eylem, gece 01.11 de resmi siteden açıklama yapacak kadar konunun içinde bir Başkan bu kararın bir tarafında bütün puanları toplamıştır. Diğer tarafta halkın isteklerini önemseyen türlü spekülasyonlarla aksine çalışılmasına rağmen kararlılıkla bu ilk hamleyi atan Büyükşehir Belediye Başkanından tüm meclis üyelerine hamle yapan siyasilerdir. Her iki tarafa da ortaya çıkan tablo nedeniyle teşekkürü fazlasıyla haketti. 

Çıkan kararı incelemeye aldığımızda istediğimizi tam olarak alamadığımızı söylemekte sakınca yok. Koşulsuz bir devir olarak çıkılan yolda şartlı bir muvafakat ile karşı karşıyayız. Eğer bardağın dolu tarafına bakar isek bugün için atılacak bir adımın önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Adım sırası yerel iktidardan ulusal iktidara geçmiştir. Bir kademe de olsa ileriye bir adım atılmıştır. Bardağın boş tarafına bakar isek yerel iktidar tam olarak işin içinden çıkmamış hala bir köşesinden sürecin içindedir. Hangi tarafına bakmak gerektiğine karar vermek için ulusal iktidarın yapacağı hareketi beklemekte fayda var. 

Yerel iktidar topu ulusal iktidara atmıştır. Ama kabul etmek gerekir ki bu gelen top tam kafaya denk gelen harika bir muz orta değildir. Ulusal iktidarın birkaç metre gerisine düşen bir top olmuştur. Ulusal iktidar bu noktada topa vurma niyetindeyse birkaç adım geriye hamle yapıp zorda olsa topa vurmayı deneyebilir veya topa vurma niyetinde değilse bu orta çok kötü vuramam deyip yeni orta beklentisine girebilir. 

Ama eğer yeni orta beklentisine girerse yerel iktidarında zaten elindeki acil kamulaştırma gücüyle kendi pozisyona girip vurabilirdi illa orta isterim diye tutturdu, orta yaptık şimdi de ortayı beğenmiyor hiç kusura bakmayın bunların niyeti yok sizde benim yakamdan düşün deme durumu ortaya çıkacaktır.

Bu noktada toparlarsak bizim baktığımız açıdan TOP ULUSAL İKTİDARDADIR. 

Öyle yada böyle bir şekilde topa vurmak zorundadır. Eğer iddia edildiği gibi topa vurulduğunda yerel iktidar topun önüne geçerse onu çekmek gene bizim boynumuzun borcudur. Ama yerel iktidar yeni bir sorun çıkarmadığı sürece bu aşamada bu işin günahı da vebali de artık Ankara’nındır. 

Yaşanan son on günde kişisel olarak beni bu işin eninde sonunda olacağına inandıran şey ne alınan kararlar ne yerel ve iktidarın tutumu ne de başka bir şey, beni umutlandıran Göztepe camiasının tribününden sosyal medyasına, sosyal medyasından derneklerine, derneklerinden yöneticisine, yöneticisinden başkanına tek bir güç tek bir nefer olarak izlediği tutum ve davranıştır. Biz bu şekilde tek bir güç tek bir yürek olduğumuz sürece tek bir hedefte toplanıp kararlılıkla üstüne gittiğimiz sürece başaramayacağımız hiçbir şey yok.

İyiki Göztepeliyiz, İyiki Göztepeliyiz, haydi şimdi Bursaya…

Alayına İsyan İnadına Göztepe

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

  

 

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Pasolige Dair;

Bu konuda uzun uzadıya bir şeyler yazmak istemiyorum.

Çünkü amacı doğru gibi gözükse de aracı çok kötü kurgulanmış, hepsinin doğru olduğunu say uygulaması yerlerde saçma sapan kağıt üzerinde çok işe yarar gibi gözüken ama ülkemizdeki bir çok şey gibi uygulamada bir halta yaramayan bir sistem. Savunmak isteyenler içinde redetmek isteyenler içinde o kadar çok malzeme varki ikisine de bulaşsak sonu gelmez.

Benim ifade etmek istediğim iki konu;

Passolig almakta Passolig almamakta kişinin özgür iradesidir. Nasıl ki passolige karşı duranların en büyük enstrümanı keyfi yasaklara keyfi kısıtlamalara baskı ortamına karşı durmaksa, aynı kısıtlamaları aynı yasağı aynı baskı ortamını passolig almak isteyenlere devlet yerine diğer oluşumların hiçbirinin yapma hakkı yoktur. Eğer çıkış noktamız özgürlüğü savunmaksa bizim eylemimize direncimize zarar veriyor diye başkasını tercihinden dolayı hain ilan etmek ne kadar doğrudur. Sadece bizimle aynı görüşte olanlara değil her görüşe özgürlük noktası esas doğru noktadır.

Göztepe bizlerinin hayatındaki önemi anlatmaya herhalde gerek yok. Şöyle bir son 15 yıla göz atarsak neye karşı kimlere karşı hangi olaylara karşı o tribünlerde yerimizi aldık. Evlerimizden arandık tehdit edildik, aracılarla haber gönderildik. Küçük mafyacıklar maça gitmemizi yasakladı. Yöneticiler alenen hedef gösterdi, gitmeyelim diye binlerce engel çıkarıldı ama biz her zaman o tribünlerde yerimizi aldık. Üzüntülerimizi sevincimizi isyanımızı ne pahasına olursa olsun o tribünde yaşadık. Belki bana kızacaklar ama bence GÖZTEPE'li her mücadelesini tribünde yapar, her isyanını tribünde yaşar, EĞER PASSOLİGE savaş açacaksa da bunun yeri tribündür.

Pasolig mücadelesini destekleyen bir taraftar olarak elimden geleni maddi manevi yapmaya hazırırım. Ama dünyadaki hiç bir şey Göztepemizi çimlerde yalnız bırakmama sebep olamaz.

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

İnanın İzmir Kazanacak İnanın Biz Kazanacağız.

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

10.08.2015 Pazartesi, Saat 18:00, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Girişi.

Tarih saat belli binlerce Göztepelinin toplanıp meraklı bir şekilde bekleyeceği güne artık saatler kaldı. Şimdi sizlerle hayallerimdeki 10.08.2015’i anlatacağım. 

Bayrakları ile toplanmış binlerce Göztepe’li gerilmeden sinirlenmeden, aramıza sızan provokatörlerin verdiği gazlara aldırmadan, terör olayları nedeniyle izinleri iptal edilmiş burnundan soluyan emniyet görevlileri ile hırlaşmadan, adeta bir şenliğe bir karnavala gelmiş gibi, şarkılarla türkülerle, tezahüratlarla, yavaş yavaş meclise gelmeye başlayan 174 üyeyi partisine, geçmiş de yaşadıklarımıza bakmadan alkışlarla tezahüratlarla meclise uğurluyor.

Yıllarca bu şehre bir şekilde hizmet etmiş ama hiçbir zaman halkla bu kadar yüzyüze gelmemiş meclis üyeleri biraz şaşkın biraz mutlu biraz tedirgin bu mahşeri kalabalığın içinden geçerek meclisteki yerlerini alıyorlar. Gündem yoğun onlarca konu var ama dışarısı nedeniyle hepsinin aklı Göztepe stadyumu kararında, ve sıra geliyor. Tek tek komisyon raporları okunuyor, iyi diyenler var kötü diyenler var belki de hepsi iyi diyor. Sonra Başkan sözü alıyor. İzmir’in Başkanı gibi yürekli sesleniyor; 

“Biz hiçbir İzmirlinin mutsuz olmasını istemeyiz, hiçbir İzmir takımına yapılacak yatırımın karşısında olmayız. Biz rantın karşısındayız. Stadyum ve Otopark projesine sonuna kadar katılıyoruz. AVM yapmak isteyen karşısında bizi bulur. Ama Göztepe’ye hizmet, spora hizmet etmek isteyen kim olursa olsun iktidar demeden muhalefet demeden desteğimizi sunarız, Bu vesileyle oylarınıza sunuyorum, Kabul edenler, Red edenler, OYBİRLİĞİ İLE KABUL EDİLMİŞTİR.”

İçeride olumsuz bir şey olsun da dışarının fitilini ateşleyelim diyenler şaşkın, hayda bu karar da nereden çıktı, şimdi köşeye sıkıştık telaşı içerisinde, dışarıya müjde vermek isteyenlerin ise ayakları neticelerine çarpıyor koşarken. 

Bir anda sızıyor dışarıya karar kalabalığın üzerinde dalga dalga yayılıyor. 1.400 m2 tamam, temel atımı için engel kalmadı. Bravo İzmir’in Başkanına, Bravo İzmirin meclisine üstüne düşeni yaptı. Şimdi sıra Ankara’da artık top onlarda en kısa zamanda bekliyoruz temel atımını.

Sevinçten meşaleler ateşleniyor ortalık toz duman oynayanlar stad geliyor diyenler bir yanda, abi temel atılsın sırayla gidip bedava amelelik yapalım diyenler başka yanda bir anda haber geliyor, meclis dağılıyor. Meclis üyeleri ve Başkan kalabalığı yararak çıkıyor alkışlar, tezahüratlar, şarkılar türküler, İzmir gibi çağlıyor kalabalık meclis üyeleri rüyada gibi çıkıyor hengamenin arasından hepsi yanındakilere doğru eğilip aynı şeyi söylüyor. 

“Yıllardır bu şehre çeşitli konumlarda hizmet ettim. Hiç bu kadar çabuk ve bu kadar içten bir teşekkür görmemiştim. İyi ki hallettik şu işi”

Kalabalık çoşkun dağılmak istemiyor, Emniyet arkadaşlar biliyoruz çok mutlusunuz ama günler gergin hafiften devam sahilden yavaş yavaş haydi siz Güzelyalıya, yaya ve araçlı konvoy şampiyon olmuş gibi gidiyor yeni stadına doğru. Hep zihinlerde aynı söz.

BİZ YILLARCA KARŞILIKSIZ SEVDİK BU ŞEHRİ, UZUN YILLAR SONRA BELKİ DE İLK KEZ BU ŞEHİRDE SEVDİ BAĞRINA BASTI BİZİ.

İŞTE ŞİMDİ DAHADA GÜÇLÜYÜZ DAHADA İNATÇIYIZ DAHADA MÜCADELECİYİZ GÖZTEPE İÇİN İZMİR İÇİN.

Bir hayalimi paylaştım sizlerle, çokmu zor bu hayali gerçek yapmak, çokmu zor elele gönül gönüle mutlulukla tüm engelleri aşmak 174 meclis üyesi, onbinlerce Göztepe’liye sesleniyorum. 

HERŞEY SİZİN ELİNİZDE, BAŞKASININ DEĞİL, 

Birbirimize ön yargıyla, koşulla, kızgın bakışlarla, sert tehditkar tavırlarla değil bir şans vererek yaklaşalım. Birbirimizin hassasiyetlerini dikkate alarak birbirimizi mutlu edelim. Böyle olursa;

İNANIN İZMİR KAZANACAK İNANIN BİZ KAZANACAĞIZ….

 

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

 

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Aziz Kocaoğlu AKP’den aday olacak mı?

İzmirli futbolseverler olarak yaklaşık 3-4 yıldır adeta bir tiyatro izliyoruz. Oyunun ismi “İzmir’in Stadyumları” Zaman zaman dram, zaman zaman çoşkulu bir kabare, zaman zaman melodram, çoğunlukla da izleyicinin zekası ile dalga geçmeye çalışan bir orta oyunu.

İzmir’in stadyumları konusu ilk açıldığında en azından yoklukta iş gören Atatürk ve Alsancak stadyumları kullanılabilir haldeydi. İlk hikaye Örnekköy stadyumu ile başladı, sonra bu geyik karayolları stadyumuna dönüştü, oradan İzmir’e iki yakasına iki stadyum, Sonra birisi uzundereye stadyum falan filan derken elimizdeki stadyumlarda şükür kullanılamaz hale geldi sezonun başlamasına yaklaşık bir ay kala gene bütün İzmir takımları yakın il ve ilçelerin kapılarında stadyum dilenir haldeler.

Bir şehir düşünün, ülkenin üçüncü büyük şehri ve bu şehirde Gençlik Spor Müdürlüğü çatısı altında onlarca bürokrat var, Büyükşehir Belediyesi Spor işlerinden sorumlu onlarca bürokrat var, ilçe belediyelerinde spor ve sosyal işlerden sorumlu onlarca bürokrat var. Bu onlarca belediyenin ve devlet dairesinin yüzlerce bürokratının tek bir görevi var şehir de spor yapılacak alanlar yaratmak yeni yatırımlar yapmak hadi ondan geçtik mevcutlarını korumak ve kullanılır halde tutmak. Ve sonuç sıfır başarı şehir de bir tane kullanılır durumda stadyum yok. Ve onlarca bürokrata ya abicim siz ne iş yapıyorsunuz bunlar kamu malı, 5 TL lik süt yüzünden müebbetle yargılananlar varken bu ülkede milyon dolarlık tesisler kullanılamaz hale gelirken ortada bırak soruşturmayı hesap soran yok. 5 metrekalelik plaj voleybolu sahası sekiz sütuna manşet olurken sahasızlık dikkat bile çekmiyor. 

Saha sorununu bir kenara bırakıp yeniden stadyum orta oyununa döner isek;

Geçen yıllar boyunca bu oyunda onlarca oyuncu sahne aldı. Milletvekili adayları, belediye başkanları, belediye başkan adayları, milletvekilleri, parti il başkanları, hatta parti genel başkan yardımcıları sıraları geldikçe sahneye çıkıp tiratlarını atıp çekildiler. Ama sonuç ortada kocaman bir çözümsüzlük kocaman bir sıfır. 

Bunca oyuncunun arasında en temel karakter Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Aziz Kocaoğlu oldu, o makamda sürekli kalmanın da verdiği avantajla veyaz dezavantajla belki de oyunun ilk günden bu güne değişmeyen tek oyuncusu, arka sokaklar dizisindeki karakterler gibi ilk günden beri bu orta oyununda sahne almaya devam ediyor. 

Ancak sahnedeki istikrarı, oynadığı rollerde yok, her sahneye çıkışında yeni bir rol ile karşımıza çıkıyor. Önce kimseye ihtiyacı olmadan kendi kaynaklarıyla 40.000 kişilik stadyum yapmaya muktedir bir Belediye Başkanı, sonra alışveriş merkezi rantından ziyade stadyum rantına savaş açmış bir savaşçı, daha sonra etliye sütlüye karışmam engelde olmam buyursunlar yapsınlar güçleri var diyen bir meydan okumacı, göz temasına girdiğinde pamuk gibi tek amacı hizmet olan ama gözden uzak olunca gönülden de uzak olur deyip hizmet etmemeye bahane arayan bir istemezukçu.

Geçenlerde başka bir şehirde söz her zamanki gibi dolaştı geldi İzmir’in stadyumları konusuna, ulusal iktidarın o şehirdeki temsilcisi olan arkadaş vallahi dedi İzmir teşkilatındaki arkadaşlara imreniyorum. Neden diye sorduk. Çünkü dedi ihalesi yapılmış ödeneği çıkmış bir yatırım var ve buna rağmen yapılmıyor. Başka şehirde olsa halk ayağa kalkar, hadi halktan geçtim o şehrin yerel idarecileri, yatırımcıları, sivil toplum kuruluşları bizim il teşkilatını ablukaya alır verin paramızı der. Bizimkiler yapmıyor mu aksine İzmirliler bu konularda daha agresiftir yaparlar dedim. Yapsınlar bir şey değişmez ki, istedikleri kadar yapsınlar sonuçta cevabımız hazır Aziz Kocaoğlu yaptırmıyor. Aziz bey bilerek veya bilmeyerek bizim teşkilatın önünde adeta bir koruma duvarı gibi duruyor stadyum yatırımları ile ilgili olarak. 

Gerçekten öylemi düşündüğümüz de ihalesi yapılmış, nispeten yer teslimleri yapılmış, stadyumlar yapılmıyor, yapılamıyor, tam anlamıyla sebebi ne hiçbir zaman bilemiyoruz. Kimi kulübünüz istemiyor diyor. Ama herşeye razı ksk tarafında da çakılmış bir çivi yok. Kimi ulusal iktidar yapmıyor diyor, ama sorduğunda adam ihaleyi bile yaptık bekliyoruz diyor. Yerel iktidara yerel belediyelere sorduğumuzda o büyükşehirin işi diyor, Büyükşehire sorduğumuzda ise Aziz Bey her seferinde başka bir şey söylüyor. Böyle olunca da ihale Aziz beyde kalıyor herkes temize çıkıyor. 

Bu belirsizlik ortamının faturası ister kabul etsin, ister kabul etmesin, Sn. Aziz Kocaoğlu’na çıkıyor. Ve bu durum ulusal iktidarın ekmeğine bırakın yağı, kaymağı, balı bile sürüyor. Adeta siyasinin de dediği gibi ulusal iktidarın önünde bir koruma duvarı oluşturuyor.

Buradan Sn. Aziz Kocaoğlu’na sesleniyorum, eğer bir sonraki seçimde AKP’den aday olmayacaksa bu sebeple önlerinde koruma duvarı oluşturmuyorsa çıkıp aşağıdakilerden birini açık açık söylesin;

1) Gürsel Aksel  stadyumu doğru bir stadyum değildir, AKP’nin de yapacağı yoktur. Gelin arkamda durun destek verin hep beraber olalım Uzundere’ye, İnciraltına vb bir yere ben sizlere 25.000 kişilik stadınızı yapayım. İzmir olarak ülkenin en iyi yönetilen belediyesi olarak bu gücümüz vardır. Yarın sabah kazmayı vuralım.

2) AKP yapmayacağı bir işi yapacak gibi göstermektedir. Bunun ispatı olarak Gürsel Aksel stadyumunun imar planı, belediye izinleri vb her türlü belediyemiz kaynaklı hukuksal problemlerin yarın sabah çözüleceğini taahhüt ediyorum gelsinler yapsınlar.

3) Ben bu kadar çok takımı doğru bulmuyorum bir tane stadyum yaparım canı isteyen oynar istemeyen oynamaz.

4) Ben Aziz Kocaoğlu olarak İzmir’e stadyum yatırımın yapılmasını doğru bulmuyorum. İzmir kültür ve sanat şehri olmalıdır. Spordan özellikle de futboldan yana geleceği yoktur bu yatırımları yapmıyorum da yaptırmıyorum da.

Yapacağı açıklama kendi görüşümüze uygun olmasa da bilelim ki ;

Sn. Aziz Kocaoğlu, AKP ye koruma duvarı oluşturan, etrafındaki köhneleşmiş çemberin etkisinde kalıp savrulan, bir söylediği bir söylediğini tutmayan bir Başkan değil ne yaptığını bilen, yaptığı her hareketin bir sebebi olan, kararlı ve bütün bunları her zaman mertçe söyleyen bir BAŞKAN.

Bizler de ona göre tavrımızı belirleyelim. Eğer aynı görüşteysek hep beraber ulusal iktidarın üstüne gidelim.

İdare-i Maslahatın sonu tarihte açıktır. İdare gider Maslahat elde kalır.

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter