- Ayrıntılar
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Göztepeli Gibi…
08 Kasım 2015 Pazar saat 13:30 …
Şu an şu dakika binlerce kişinin dimağının kıvrımlarında dolaşıyor. Herkes bir başka ucundan tutuyor, çevresindekilerle konuşanlar ne yapacağını neler olacağını tartışanlar, herkes kendince yorumunu yapıyor…
Osmanbey parkında bir grup Karşıyakalı oturuyor, nasıl pankartlar hazırlayacağız diye düşünüyor, gene mi aynı konu yahu kardeşim biraz yaratıcı olun artık TFF’de bile izi yok başka bir şey bulalım diye tartışıyor. Forumları bir dolaşın bunlar ne yapıyor pankart falan sabahtan gidelim gene müdahale edelim diyorlar, efsane takım pankartına sabah yaptıkları taarruzu anlatıyorlar…
Selçuk Yaşar tesislerinde bir hoca yardımcısıyla konuşuyor, Metin hoca taraftarla gergin 20-25 dakika oyunu tutsak tüm gücümüzü toplayıp 10 dakika bastırsak Göztepe tribünlerini karıştırırız sonra hocada takımda bocalar bir tane attık mı işi bitiririz diye inceden hesap yapıyor. Hemen alt katta kaşarlardan kurulu beyin takımı hem maaşları almanın hem de primi tırtıklamanın yolu bu maç, aldık mı cebimiz para görür sonrası içinde tribünleri yanımıza alırız. Her yol roma elimizden geleni ardımıza koymayalım. Göztepe tribünlerini çıldırtalım zaten çözülmeye hazırlar diye birbirlerine anlatıyorlar.
Bozyaka da iki amir birbiri ile konuşuyor Vali beye o kadar anlattık dinlemedi. Bu iş olmaz dedik inanmadı yaşasın görsün bakalım başımıza neler gelecek aman taviz yok en ufak bir şeyde sert müdahale edelim göz açtırmayalım biz söyleyeceğimizi söyledik günah bizden gitti. Zaten gerginler birkaç kişiyi alsak zaten iş kopar. Burada bu işin olmayacağı anlaşılırsa ikinci maçta kafamız ağrımaz…
Uzaklarda bir yerlerde Samsun’da, Bolu’da, Adana’da spor adamları konuşuyor, bunlar bu hafta en az ikişer maç yerler, üç beş kişide kart görür şansımız yaver giderse atılanlar da olur. Zaten yenilen zor dikiş tutturur çok iyi döneme geldi bu maç hakkımızda hayırlısı.
Kendini futbolu yönetiyor zannedenler, bu maça çok değer vermemek lazım, baksana eşit tribün falan burada çok olumlu bir ortam ortaya çıkarsa bizim derbinin gazı kaçar, yarın İstanbul da da eşit tribün geyikleri başlar. Bu artık nasıl olduysa oldu önünü tıkamak lazım hocayla gözlemciyle bir görüşün dikkatli olsunlar sahada disiplinli olsunlar kimseye taviz vermesinler.
Kabul etmek istemesek te urla da Adnan Süvari tesislerinde muhtelif odalarda detayına girip üzülmek istemem ama çeşitli varsayımlar çeşitli hesaplar kitaplar.
Körfezin iki yakasında karanlık sokaklarda loş ortamlarda kavga etmek, kan akıtmak zarar vermek amacıyla kimseyi düşünmeden sadece kendine nam sağlama derdinde mafyacıklar, adamcıklar.
Kulüplerin Yönetim Kurulu odalarında Başkanlar yöneticiler hepsi birbirine bakıp bazıları sesli bazıları sadece içinden tekrarlıyor. Yaptık bir iş bakalım iyi mi olacak kötü mü olacak başımıza ne gelecek hakkımızda hayırlısı.
Bunların hepsinin yanı sıra bir sürü evde 8,9,10, 11 ve benzeri yaşlarda onlarca yüzlerce çocuk heyecandan uyuyamıyorlar baba ne giyeceğiz, yeni swetlerden alacak mıyız. Ne demek sen gelme hep anlatıyorsunuz ben bu maça gidemeyeceğim de hangi maça gideceğim. Fleminks gol atarmı keşke gene Şaban abi olsaydı o ne güzel atmıştı. Tribünde ne olacak geçen sefer ne güzel müzikler vardı, bize sarı kırmızı bir şey dağıtmışlardı giymiştik. Devre arasında ve maç sonunda ağlamıştık. Ama biri üzüntüden biri sevinçtendi.
Binlerce insan hepsi değişik duygular, değişik hesaplar içerisinde geride kim kaldı.
Bizler Göztepeliler onlarca Ksk maçına çıkmış, kimisinden sonra üzüntüden kimisinden sonra sevinçten sarhoş olmuş ama hepsinde kendisine bu tribünleri bırakan abilerine layık olmaya çalışmış olmanın huzurunu yaşamış Göztepeliler.
Bir büyük sınava daha hazırlanıyoruz. Yanlış anlamayın ksk maçı değil sınavımız. Onlarca yüzlerce insanın üzerimizde hesabı var. Herkes bize göre hesap kitap yapıyor. Kimi öfkemizi hedefliyor, kimi sevgimizi. Kimi hassasiyetlerimizi kullanma derdinde kimi hassasiyetlerimize özen gösterme, kimi fitilimizi yakma derdinde, kimi ateşimizi soğutma, bu kadar insan üzerimizde hesap kitap yaparken bizim ne yapacağımız büyük sınavımız.
Her zaman yaptığımız gibi ama bugüne kadarkilerin hepsinden daha güzelini yapacağız.
Göztepeli gibi hazırlanacağız, sanki düğüne gider gibi,
Göztepeli gibi inanacağız, amatördeyken Avrupa deplasmanı hesabı yaptığımız gibi,
Göztepeli gibi sabredeceğiz, 16 yaş ortalaması takımla her sene lig düşerken güzel günleri beklediğimiz gibi,
Göztepeli gibi ölüyü dirilteceğiz, 90 da tabutta rövaşata yapar gibi,
Göztepeli gibi anılacağız, pankartla, meşaleyle, tezahüratla, çoşku ile, neşe ile,
Göztepeli gibi olacağız sonuç ne olursa olsun mağrur ve dik görevini yapmış olmanın huzuru ile dolu,
Göztepeli gibi isyan edeceğiz, hiç bıkmadan, hiç usanmadan, hiç vazgeçmeden,
Ve en sonunda bizim üzerimizden hesap kitap yapan herkes ağızları bir karış açık bakacak tribünlere, şaşıracaklar, imrenecekler, kıskanacaklar, kimse duymadan kendilerine itiraf edecekler.
EVET BUNLAR GERÇEKTEN FARKLIYMIŞ GÖZTEPELİYMİŞ !
Şimdi kalan 3 günde şapkanızı önünüze koyup düşünün;
bu maçı kazanmak mı, bu sene şampiyon olmak mı önemlidir, kafayı bulup küfür etmek midir, sokak arasında can yakmak mıdır mevzu yapmak mıdır tribüncülük, Kendi Başkanına hocasına güç gösterisi yapmak, futbolcuya yöneticiye baskı kurmak mıdır taraftarlık. Yoksa;
15.000 KİŞİ AĞZINA KADAR DOLU TRİBÜNDE KALP ATIŞI RİTMİNDE RESİTAL YAPIP SONUÇ NE OLURSA OLSUN TEK YÜREK TEK BİLEK SONUNA KADAR DİRENMEK GÖZTEPELİ GİBİ İSTEDİĞİNİ ALMAK MIDIR YAPMAK İSTEDİĞİMİZ ŞEY.
GELİN 7 DEN 70 E GÖZTEPELİ GİBİ BİR PAZAR YAŞAYALIM.
ALAYINA İSYAN İNADINA GÖZTEPE
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
- Ayrıntılar
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Enseyi Karartmayalım
Hafta içinde kaybettiğimiz, Yazar, Gazeteci, Köşe Yazarı, Oyun Yazarı kısaca fikir adamı Çetin Altan’ın belki de bizlere en büyük mirası olan sözü “İnsanlık kötüye gitmez, Türkiye de kötüye gitmez, enseyi karartmayın”. Kendisini rahmetle anıyoruz. Umarız toplumumuzun düşünce yapısında bir gram değişikliğe yol açmış herkes gibi ışıklar içinde yatsın.
Konuyu bugüne getirirsek ilk söyleyeceğimiz şey “Göztepe’de kötüye gitmez, enseyi karartmayalım”
Geriye her haftasında elli tane değişiklik olacak 25 hafta daha var. Bu 25 hafta boyunca çok büyük terslik olmaz ise ilk 5 içerisinde ineceğiz çıkacağız. İyi gidersek direk çıkacağız. İdare edersek play off oynayacağız. Çıkacağız veya çıkamayacağız.
Bugün klasik maç sonu geyiklerimizi yaparken sevgili Oğuz Reşat Sipahi ile sondan başa bir analiz yaptık. Çıksak orada kalabilecek miyiz yoksa düşmeye mi oynayacağız. Başkan ne kadar büyük kaynak aktarırsa aktarsın. Oynayacak stadımız yokken, her sene bambaşka bir yapıda faaliyet göstermiş olacak bir kulüp olarak açık söylemek gerekirse süper ligden düşme olasılığımız hiçte az değil.
Sportif başarı bir spor kulübünün her şeyi tabi ki her sene başarılı olmak en güzel şey. Ancak Türkiye gibi ligleri arası kalite farkı çok açık olan ülkelerde her sene çıkmak ve çıkışa kulübün diğer yapılarının uyum göstermesi hiçte kolay bir şey değil. Bir sene sonra çıkmak bir sene daha bu ligin havasını suyunu alıp, bir sene daha dişlileri yerine koymak bu sene çıkmaktan çok daha iyi bir seçenek olabilir.
Tabi ki bilerek isteyerek çıkmayalım demiyoruz. Ama şunu ortaya koymak istiyoruz. Çıkmamak dünyanın sonu değil, çıkmamanın olumlu yönlerini değerlendirebilmek için yapmamız gereken şeylerde az değil, kulübümüzün yapısını oluşturmak, bir süper lig kulübü gibi hocanın başkanın üzerindeki yükleri sistemlerin üzerine çekmek, yerel yöneticilerle, diğer kulüplerle, taraftarlarla, futbolcularla ilişkilerimizde bir süreç yaşamak ve her kademede her alanda taşların yerine oturduğu bir dönemi geçirmek en azından çıkmak kadar önemli.
İşin bir diğer avantajına dönersek, bizi yiyen bitiren çıkma stresinin önüne geçmek, bugün maç bittikten sonra şöyle bir etrafıma baktım, herkes burnundan soluyordu, gerginlik had safhadaydı. Hoca, başkan yönetici, taraftar hepsi pimi çekilmiş bomba gibiydi. Daha bir buçuk sene önce Göztepe gibi bir takımın olduğunun farkına varan Sepil Holding yöneticileri bile tef gibi gerilmişti.
Ne olmuştu ki bu kadar gerilecek altı üstü deplasman da bir lig maçı kaybettik. Kaybettiğimiz maçta m2 ye düşen yağmur belki de 10 kilo, bırakın top oynamayı ayakta durmanın zor olduğu bir sahada hata yapan kaybedecekti biz hata yaptık biz kaybettik. Büyütmenin dünyanın sonu gibi davranmanın lüzumu yok.
Gelin kurtulalım şu stresten, bu sene çıkmazsa yok olacak takım ruh halinden kurtulalım.
Bu sene bu ligi tanımaya gelmiş, renk katmaya gelmiş, yenilse de yoluna devam edecek, yapılanmasını yapmış takım hüviyetine dönelim. Sonuç odaklı değil güzel futbolu hedefleyelim, 1 puan 1 puandır hesaplılığını bırakalım çıkalım yenelim yenilelim. Bu oyundan zevk alalım.
Başkanın, hocanın, futbolcunun taraftarın, üzerindeki baskıyı kaldıralım. Beş sene de dört lig düşüp İnadına Göztepe diye yollara düşen inancımızla yola devam edelim.
Çetin Altan üstadın dediği gibi enseyi karartmayalım. Yarın sabahtan itibaren yeni bir gün yeni bir hafta bir sonraki deplasman ksk, yapacak çok iş var. Haydi hep beraber yeniden;
ALAYINA İSYAN İNADINA GÖZTEPE
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
- Ayrıntılar
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Türk Hakemleri Futbolun Katili mi?
Futbol liglerinin 6. Haftası geride kaldı, birçok maç oynandı, birçok gol atıldı, birçok pozisyon yaşandı. Binlerce taraftar da takımları hakkında bir takım düşünceler oluştu. Kimisi çok mutlu bu sezon bu iş olacak diye düşünmeye başladı. Kimisi bize gene hüsran şarkıları söylemeye başladı. Bir kısmı da iki arada bir derede ne desek boş iyi mi desek kötümü desek diye kara kara düşünüyor.
Yöneticiler desen ona keza kimisi takım elde patladı bu borçlarla sonumuz hüsran modunda kimisi az parayla çok iş başardık bu sezonda yırttık düşmeyelim yeter modunda kimisi ne olduğunu anlamamış hala ulan bir b.k yedik ama iyi mi yedik kötü mü yedik diye kara kara düşünüyor.
İşin federasyon, hakemler kısmına gelirsek onlarda daha ne olduğunu tam olarak anlamış değil, maçlar başladı, sezon hızla ilerliyor, raporlar, tutanaklar, kararlar, yaptırımlar yapılanlar yapılmayanlar, akreditasyonlar, basın açıklamaları, kararlar, tartışmalar sorular cevaplar yeni bir hengame başladı gene koşturuyorlar kaçanı kovalamaya…
Daha onlarca taraf var ama bir yerde toparlamamız lazım son olarak medya onlarda hangi hocanın ipini çekecekler hangi hocayı efsane yapacaklar, hangi oyuncuları dar ağacına alacaklar, kimi yargılayacaklar kimi yüceltecekler tam olarak netleşmiş değiller, sonbahar rüzgarında savrulan yapraklar gibi henüz savruluyorlar.
Buraya kadar anlattığımız kısmın esasında geçen sezondan hatta daha önceki sezonlardan bir farkı yok, aynı sorular aynı cevaplar taraflar insanlar değişiyor, ama değişmeyen sezonun altı haftasında herkesin kafasındaki benzer sorular ve bu sorulara aranan benzer cevaplar.
Pekiyi bu sezonlardan farklı olan ne bir soru, küçük bir sorucuk “Türk Hakemleri Futbolun Katili mi?”
Şimdi seslerinizi duyar gibiyim, yok kardeşim bu da önceki sezonların sorusu yaz Google görürsün ilk kez 2008 de şu tribün söyledi bu tribün söyledi bu da yılların sorusu sen yeni duymuşun. Katılıyorum soru eski ama cevabının bu kadar belirsiz olduğu yeni.
Şimdi asıl soruyu ve cevabını kısa bir süre için kenarıya koyalım tartışmaya başka bir yerden devam edelim, bu soruyla ilgili esas belirsizlik esasında soru veya cevabı değil cevabın evet olduğunu zaten bu ülkede kenarından köşesinden futbolla ilgilenen herkes biliyor.
Bu sene ortaya çıkan belirsizlik bu soruyu sormak veya cevabını vermek suçmudur değilmidir? Bunu belirleyebilmek için ilk işimiz tribünde neyi söyleyip söylemeyeceğimizi düzenleyen Disiplin talimatının 53. maddesine göz atmamız gerekiyor ne diyor madde ;
“MADDE 53 – ÇİRKİN ve KÖTÜ TEZAHÜRAT (1) Stadyumlarda topluluk halinde söz veya hareketlerle ya da benzeri araçlar ile aşağılayıcı, tahrik veya taciz edici nitelikte tezahüratta bulunulması, devamlılık kıstası uygulanmaksızın yasaktır. (2) Elektronik bilet uygulamasının yapıldığı Süper Lig ve 1. Lig müsabakalarında çirkin ve kötü tezahüratta bulunulması halinde; çirkin ve kötü tezahüratta bulunan tribün veya tribünlere giriş yapan seyircilerin elektronik bilet kapsamındaki kartlarının bloke edilmesi suretiyle müsabakaya girişleri engellenir.”
Suç olanlar ve suçun cezası bu maddede çok açık olmasa da belirlenmiş durumda ancak konuşmamız gereken ikinci konu “Futbolun Katili Türk Hakemleri” sözcüğü aşağılayıcı, tahrik veya taciz edici nitelikte bir sözcük müdür? Şimdi burada bir şey demek zor bana göre değildir size göre öyledir alıngan olanlar alınabilir alıngan olmayanlar sallamayabilir. Zaten konu böyle bir muallakta kaldığından dolayı disiplin sistemi de tek bir kişiye bırakmamış bu işi, demiş ki;
Hakem baksın öylemi değil mi ?
Gözlemci baksın öylemi değilmi ?
Hukuk Müşavirliği baksın öylemi değilmi ?
Disiplin Kurulu baksın öylemi değilmi ?
Bu kadar adam hem fikirse olup olmadığı konusunda o zaman onların fikrine göre cezayı uygulayalım veya uygulamayalım. Buraya kadar herşey kağıt üstünde şıkır şıkır yazılmış çizilmiş şimdi sizleri bir grup arkadaşla tanıştırmak istiyorum.
H. S.
Ü. Ö.
S. Ç.
A. P.
N. E.
B. Ş.
Av. H.K.
Av. S. Ö.
Av. E. P.
Av. F. E.
Av. A.A.
Av. A. Y.
Av. U. U.
Bu arkadaşlar kim diyorsanız, kısaca bahsetmek gerekirse bunlar kafası karışık arkadaşlar, bu arkadaşların kafası karışık olduğu için ülke tribünlerinin de kafasını karışmış durumda net bir karara varamıyoruz.
Bu yukarıdaki arkadaşların içinde bulunduğu üç tane karar var. (aynı şekilde karar onlarca ama bizim bir yerde netleştirmemiz lazım) Canlı yayınlara internetten tüm kişiler ulaşabilir bu kişilerin hakkında karar verdikleri üç maçta tribünler yüksek sesle görüşünü ifade etmiş “Futbolun Katili Türk Hakemleri” Burada verilmesi gereken karar bu görüş aşağılayıcı, tahrik veya taciz edici nitelikte bir görüşmüdür değilmidir.
Göztepe Elazığ maçında görevli olan hakem, gözlemci ve buna müteakip avukatlardan kurulu disiplin kurulu bir noktada buluşmuşlar demişler ki bu görüş beyanı aşağılayıcı tahrik veya taciz edici nitelikte bir görüş beyanıdır cezası bellidir. Tribünler kapansın.
Fenerbahçe Bursa maçında görevli olan hakem ve gözlemci ise bu görüş beyanının aşağılayıcı tahrik veya taciz edici nitelikte olmadığına karar vermiş. Tabi ki burada disiplin kuruluna bir şey diyemiyoruz çünkü önlerine dosya bile gitmemiş.
Beşiktaş Trabzon maçında görevli olan hakem ve gözlemci ise bu görüş beyanının aşağılayıcı tahrik veya taciz edici nitelikte değilse bile olsa olsa saha olayıdır bu sonuçta katil varsa olayda vardır demiş. Ve avukatlardan kurulu disiplin kuruluna sevk etmiş işte bu noktada disiplin kurulunun da kafası karışmış kötü tezahürat değildir olsa olsa saha olayıdır deyip para cezası ile sonuçlandırmış.
Gördüğünüz gibi önce hakemler sonra anlı şanlı avukatlardan kurulu disiplin kurulunun kafası allak bullak olmuş durumda bizim gibi gariban tribün emekçilerinin kafası nasıl karışmasın.
Ben bu yazıyı yazdığım saatlerde oynanan büyük Türkiye derbisinde ise tüm tribünler tek bir sesten bağırmaya devam ediyordu. “Futbolun katili Türk Hakemleri”
Şimdi ülkenin tüm tribünleri olarak dolar kuru için sabaha kadar yurt dışı piyasaları gözlemleyen ekonomistler gibi merak içerisindeyiz bu hafta ne karar çıkacak acaba aşağılayıcı, tahrik veya taciz edici nitelikte bir tezahürattır mı denecek yoksa saha olayıdır mı denecek yoksa hiç alakası yok masum bir serzeniştir mi denecek.
Şimdi tüm futbol kamuoyundan rica ediyoruz, lütfen hiçbir sezon karşımıza çıkmayan bu sorunu bir an önce çözün zaten karışık olan kafamızın içini kemiren bu soruna bir çözüm üretin.
Futbolun Katili Türk Hakemleri midir?
Eğer öyleyse bunu söylemek suçmudur değilmidir?
Yok değilse bunu söylemek suçmudur değilmidir?
Katil gibi itici bir kelime yerine başka bir kelime bulsak hani mesela Futbolun freni Türk Hakemleri desek gene sorun olurmu fren diferansiyel falan başka birşeyler bulsak gene sorun olurmu?
Yada boş verin bu söylediklerimin hepsini doğru düzgün hakem, doğru düzgün gözlemci, doğru düzgün avukat yetiştirin kuralları bilsin, yaptığı işi doğru yapsın, adaletli olsun hepsinden geçtim ahlaklı olsun. Sahada dökülen terin, yedi yaşından yetmiş yaşına tribünlerde atan kalplerin, harcanan milyonların, ülke futbolunun önemini değerini bilsin, hak yerken elleri titresin.
Şimdi bu yazıyı bir çağrıyla bitirmek istiyorum, tüm tribünleri, tüm işini doğru yapan spor medyasını, bu işte en çok ter akıtan futbolcuları, hocaları, antrenörleri, kimi zaman sağlını, kimi zaman parasını kaybeden yöneticileri, tüm arma sevdalılarını kendi tuttukları takımların maçlarının veya canlarının istedikleri takımların maçlarının başlama düdüğü ile sosyal medyadan #türkfutbolununkatilikim diye sormaya veya görüşlerini paylaşmaya davet ediyoruz.
Belki bu soru milyonlara ulaşırsa biri de utanır ayağa kalkar benim der bizim de kafamız rahat eder. Onu buna aşağılayıcı, tahrik veya taciz edici nitelikte seslenmeyiz.
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
- Ayrıntılar
Özkan Cengiz - Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Sn. Binali Yıldırım formayı hak etti mi?
24.12.2013, bugünden tam 655 gün önce “İzmir Göztepe Stadyum İnşaatı İşi” 2013-187178 ihale numarası ile ilan edildi.
29.01.2014, bugünden tam 619 gün önce ihale yapıldı.
08.04.2014, bugünden tam 550 gün önce sözleşme imzalandı.
09.04.2014, bugünden tam 549 gün önce sözleşmeye göre inşaat başlamalıydı.
08.03.2016, bugünden tam 150 gün sonra sözleşmeye göre inşaatın tamamlanması gerekiyor.
İhaleden önce günlerce süren gereksiz süreçleri hiç saymıyorum ama tam 655 gündür. Devletin yapılmış ihalesinde ilerleme kaydetmeye çalışıyoruz.
-/-
Aralık 2013 Sn. Binali Yıldırım Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oldu.
Mart 2014’te seçilememesine rağmen İzmir projelerini bizzat takip etmeye devam edeceğini açıkladı. İzmir ofisini kapatmadı her fırsatta soluğu İzmir’de aldı.
Nisan 2015’te İzmir Milletvekili Adayı oldu.
Haziran 2015’te seçildi.
Ekim 2015’te yeniden İzmir Milletvekili Adayı oldu.
Hemen hemen oda 600 günden beri Sn. Binali Yıldırım siyasi hayatını İzmir’de sürdürüyor.
-/-
Bu birbiri ile aynı zamana denk gelen süreç boyunca da, Sn. Binali Yıldırım onlarca kez Göztepe stadyumu sürecine dahil oldu. Kimi zaman stadyum ile ilgili taahhütlerde bulundu, kimi zaman yerel iktidarı topa girmemek topla oynamamakla eleştirdi.
Bu süreçte bizlerde bu konuyla ilgili onlarca kişiyi eleştirdik, en büyük eleştiriyi de yerel iktidara yaptık. Çünkü yerel iktidarın bu işin önünde set olduğunu gözlemledik.
Yerel iktidar bu süreç boyunca hep şunu söyledi “Yapmak isteyen ulusal iktidar elinde, acil kamulaştırma gibi bir güç, TOKİ kanunu gibi bir deli dumrul yasası var. Bırakın kamuya yararlı bir spor tesisinin yerine yeni bir spor tesisi yapmayı canı istediği yerde insanları evinde çıkarıp rant yaratmak için bile bu gücünü kullanmaktan çekinmedi” dedi.
Haklı yönleri olsa da doğal sürecinde olacak bir şeyde niye acil kamulaştırma yapsın sen aç önlerini diye gene yerel iktidarı eleştirdik.
Yerel iktidar 16.07.2015 te yani bugünden tam 86 gün önce gençlik spor müdürlüğünün istediğini yapmış ulusal iktidarın önünü açmış durumda.
-/-
10.10.2015 yani bugün itibariyle gazetelerden öğreniyoruz ki Sn. Binali Yıldırım stadyum süreci ile yeni bir açıklama yapacak, ve bize bir sürprizi var Atatürk Stadını futbol stadyumuna dönüştürüp bize verecek
-/-
Rahmetli ananem, rahmetli dayım desteksiz atmaya başladığında söylediği bir lafı vardı, “TAŞ BİNANIN YANINDAKİ BOŞ BİNA” İşte aynen bizim durumumuz da bu taş binanın yanındaki boş bina, bol laf salatası bol vaat ortada 655 gündür ne var KOCAMAN BİR HİÇ.
Daha açıklama yapılmadan çok net ifade etmek istiyorum. Göztepe camiasının artık mikrofon, masa, basın mensubu, proje, vaat görmeye karnı tok. Göztepe taraftarı artık kazma, kürek, vinç, temel, demir, çimento, koltuk, skorboard, çim görmek istiyor.
O nedenle başta 655 gündür hikaye anlatanlar olmak üzere kimse önemli bir seçim döneminden önce değerli vaktini harcayıp açıklama yapmasın. Kimse birilerini suçlamak için hikaye anlatmasın.
Göztepe forması öyle bir formadır ki üzerine giyen hakkını vermezse, üzerine giyen teriyle o formayı ıslatmazsa, topu alıp kaleye gitmektense sürekli yan top yaparsa o forma giyene ızdırap olur. Çıkartsa çıkartamaz, giyse giyemez. İçinde sıkışır gider.
Formanın hakkını veremeyecekseniz, Göztepe için bir şey yapamayacaksanız, üzerinizde forma varken sürekli yan top yapıp sorumluluk alamayacaksanız. Rica ediyoruz lütfen,
FORMALARI ÇIKARIN ÇIPLAK OYNAYIN.
Özkan Cengiz - Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
- Ayrıntılar
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Şampiyonluğun Formülü
Böyle haftalarda en zor olan yazmak görüşünü paylaşmaktır. Çünkü hava o kadar hızlı değişir ki yazdıklarının elinde patlama olasılığı oldukça yüksektir. Örneğin yıllar önce bu haftalarda yazdığım bir yazıda “uzun yıllardır oluşan en iyi Göztepe takımı” diye yazdığım takımın sezon sonunda küme düşmesi hala kafama kakılır. Oysa ki ben yazdıktan sonra 30 hafta daha top oynanmıştı, en az 5 kere şampiyon olma adayı olmuş sonra play offu kovalayıp küme düşmüştük. Ama ihale bize kaldı.
Sütten ağzı yanan biri olarak yoğurdu üfleyerek yiyip bugünden iddialı bir yorum yapmayacağım. Çünkü şunu öğrendim özellikle birinci lig ister bank asya olsun ister ptt havası farklı bir lig. Uzun bir koşuyu gerektiren adeta bir maraton, kısa koşularla pozisyon alsanız bile bir anda gerilerde kalacağınız anlar ortaya çıkabiliyor. Ama şu da bir gerçek kısa koşular işe yaramasa da maratonun ön kısmında koşan gruptan kopmamanız gerekiyor. Eğer bir şekilde ön gruptan koparsanız ondan sonra yakalamak biraz yalan oluyor.
Kendi durumumuzu değerlendirirsek ön kısımdaki gruptan kopma tehlikemiz henüz yok, ama kendi sahamızda puan kayıpları can sıkıyor bu şekilde devam edersek risk yaşayabiliriz. Kendi sahamızda yapamadığımızı deplasmanda yapmayı başarmaya devam edersek maçı şimdilik idare edebiliriz. Örneğin Elazığı Adanada, Giresunu Denizlide halledip geldik eğer Malatya deplasmanını 3 puan ile kapatır gelir isek bu haftayı da kurtarmış olacağız. Ama iç sahaları telafi ederken bu ligde çok önemli olan öne çıkmayı önde kalmayı sağlayan deplasman galibiyetlerini de heba etmiş oluyoruz. O yüzden biran önce iç saha serilerine başlamamız lazım ki deplasman galibiyetleri ballı böreğe dönüşsün.
Şimdi bugünden ve geride kalan 6 haftadan hareket ederek naçizane görüşlerimizi paylaşalım.
Şunu itiraf etmek gerekir ki şampiyonluğu en çok isteyen tribün, pasolig saçmalığına ve adeta kale gibi teller ve kapılarla donatılan Atatürk stadyumuna 5000 civarında insan giriyor ve hakemin ve rakibin her türlü tahrikine karşı bırakın küfürü, moda deyimle rencide edecek tezahürat yapmıyorsa bu tribün demek ki şampiyonluğu çok istiyor. Şimdi hemen atlayanlar olacaktır daha şimdiden hocaya yükleniyorlar, bağırıyorlar sosyal medyadan ahkam kesiyorlar, doğrudur olacaktır.
Bugün Diyadin hoca tek forvet ile çıksa inanıyorum ki bütün tribün kendi sahamızda mahkum oynuyoruz niye çift forvet oynamıyoruz diyecekti. Ama devre arasında herkes niye çift forvet ile başladık kanatlar güçsüz kaldı diye konuşuyordu. Bu doğaldır olacaktır. Çünkü daha takım oturmadı hocanın kafasın da da oturmadı o da deniyor tekrar deniyor tekrar deniyor tribünde onun gibi yeniden yeniden deniyor bu bir yerde yerine oturacaktır. Yeter ki bu sarmala hoca kendini kaptırmasın. Yıllar önce yazdığım ısıtıp ısıtıp yeniden satttığım bir yazım vardır Göztepe’de Hoca olmak ( http://www.goztepelist.org/kose-yazilari/9-ozkan-cengiz/9161-goeztepede-hoca-olmak - 2011 )diye aynı durum yeniden yaşandığı için hatırlatmakta fayda var buradaki tek kritik nokta hocanın bu sarmala kendini kaptırması aman dikkat.
Taraftar konusunda söylemeden geçemeyeceğim son şeyde özellikle sosyal medyadaki Diyadin savunucuları bazen sosyal medyaya girdiğinizde 2-3 Diyadin eleştirisi görüyorsak hemen akabinde 8-10 Diyadin savunması görüyoruz. Savunmacı arkadaşlara tavsiyem bunu yapmasınlar bu olayı gündemde tutmaktan ve büyütmekten başka bir işe yaramıyor. Birde bir noktadan sonra komik oluyor. Kaş yapayım derken göz çıkartıyorsunuz. Metin Diyadin gibi bu ligdeki ve Göztepe’deki kredisi ve konumu belli bir adamın sizin savunmanıza ihtiyacı yok. Bakın işinize…
Bu noktadan itibaren Hocaya bağlarsak olayı hocayı da şampiyon olmak isteyenler arasında sayabiliriz.
Diyadin tartışmasız bu ligde istatistikleri en iyi hoca bunun sebebi de kendi yapısıyla ligin yapısı birbirine uyuyor. Ligde hoca da maraton koşucusu kısa koşular yapmayı sevmiyor koşunun önünde gitmeyi son düzlükte atağa kalkmayı seviyor.
Ama hoca şunu da biliyor ki daha önce şampiyon yaptığı takımların hiçbirisi Göztepe değil ve Göztepe camiası maraton koşucusu değil o yüzden belki de standardının bir tık üstünde bir takım kurdu. Çünkü normal şartlarda bu kadar bonkör bir hoca değil Diyadin Göztepe de daha önceki seferlere göre daha pahalı bir kadro kurdu. Bence kafasındaki düşünce net, şampiyon olacak bir kadro kurduk, bu kadro şampiyon olacak ya benle ya da başkasıyla ama mücadelesi kendisiyle olsun diye.
Takımın oyunundan şu anda dürüst davranmak gerekirse mutlu değiliz. 6 haftaya şöyle bir bakarsak bir kere uzaydan goller yiyoruz. Attığımız gollerde yediğimiz gollerde her hafta jeneriklik oluyor. Takım organizasyonumuzu bir tık yukarıya taşıyacak ve bunun sonuçları puanları toplamamızı sağlayacak isimlerin başlıcaları olan Besara şu an için bir hayal kırıklığı, kalitesini daha önceki senelerde ispatlamış Gökhan Karadeniz henüz oyunun bir parçası olamadı. Takım kurgumuzun bel kemiği olan Hakan Barış henüz iki maç oynayabildi. 6 haftada topun ve futbol ilahlarının yanımızda olmadığı bir gerçek ama uzun lig mücadelesinde top ve ilahlar da dönem dönem bize dönecektir.
Teknik taktik bir tarafa bu hafta en çok can sıkan olay ise takımın saha içinde birbirine sarması oldu, oyuncuların ağız dalaşı hatta fiziksel teması, oyundan çıkanların tavırları, oyuna girmeyenlerin durumu ufaktan bir hop beyler neler oluyor orada tribini atmamıza sebep oldu. Bu duruma en kısa yoldan bir çare bulmak gerekiyor. Bu çare bulunursa her şey zamanla düzelir ama bu çare bulunmazsa hiçbir şeye çare bulunmaz.
Toparlarsak takım şu anda şampiyonluğu bir istiyor bir istemiyor görüntü veriyor. Bunun tamamen istiyora dönüşebilmesi için önce huzur, sonra sükünet, sonra hocaya güven en son olarakta tek bir amaç için tek bir vücud olmak gerekiyor. Bunu sağlamak ta başta takımın abilerine sonra yardımcı hocalara ve hocaya düşüyor. Tabi ki bu sac ayağını tamamlayabilmek için Yönetim.
Yönetim kısmına geldiğimizde, kişisel veya grupsal bir değerlendirme yapmayacağım ama söylemeden geçemeyeceğimiz şey doğru gitmeyen bir şeyler var. Tamam hocamız çok güçlü, çok otoriter, çok kapsayıcı ama bütün bu özelliklerinden dolayı da bence şu anda çok yalnız, tribünle, hakemle, oyuncuyla, rakiple, mücadele de biraz yalnız kalıyor. Şu anda yöneticilerimiz sportif olaylarda biraz kaçak dövüşüyor, kurumsal haberlerde, kurumsal gelişmelerde yaşanan yönetici bolluğu, sportif konulara geldiğinde yerini boşluğa bırakıyor.
Tamam kimsenin hocaya karışmasını istemiyoruz. Ama hakeme karışmasını bekliyoruz, Federasyona karışmasını bekliyoruz, hocaya saygısızlık yapan disiplinsizlik yapan futbolcuya karışmasını bekliyoruz, hocaya ayar vermeye çalışan tribüne karışmasını bekliyoruz.
Sn. Sepil’in geçen sezon her taşın altından çıkıp insiyatif alan, gerektiğinde bir hareketi ile tribünün gündemini değiştiren, gerektiğinde açıklama ile hocaya güç veren, gerektiğinde basın yoluyla hakeme federasyona ve rakiplere akıllı olun diyen kısaca oyunu kuralına göre oynayan halini bu sene yöneticilerimizden bekliyoruz.
Sn. Sepil’in biraz yazdan biraz tarzdan kendini bir adım geriye çekmesinden oluşan boşluk şu an için doldurulamıyor ve bütün yük teknik kadronun üstünde kalıyor.
Eğer yöneticilerimiz şampiyon olmak istiyorlarsa ve şampiyonluk fotoğrafında hak edilmiş bir yer istiyorlarsa topa girmeleri topla oynamaları gerekiyor. Sportif olaylara biz karışmayalım. Hoca gelsin vursun, Başkan gelsin vursun dediğimiz noktada geriye idari görevler kalıyor, e onları da yapacak bir dünya konusunda uzman ara düzey çalışanı var kulübümüzün öyle olunca yöneticiye gerek kalmıyor.
Toparlarsak bu ligde şampiyonluğun formülü uzun soluklu ve hep beraber mücadele verilerek kazanmaktan geçiyor. Herkesin şampiyonluğu istemesi inanması ve mücadele etmesi gerekiyor. Eğer bu mücadelede birileri görevini daha az yaparsa veya görevin mücadelenin 34 hafta değil daha az olduğu yanılgısına düşerse şampiyonluk uçar gider.
Ve uçtuğunda da beraberinde bir çok şeyler de alır götürür. Bu sebeple birbirimizle değil rakiple mücadele ederek, kaçarak saklanarak değil sorumluluk alıp bir ucundan tutarak hep beraber haydi şampiyonluğa…
Alayına İsyan İnadına Göztepe
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund... -
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var... -
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,... -
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...