Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Aziz Kocaoğlu AKP’den aday olacak mı?
İzmirli futbolseverler olarak yaklaşık 3-4 yıldır adeta bir tiyatro izliyoruz. Oyunun ismi “İzmir’in Stadyumları” Zaman zaman dram, zaman zaman çoşkulu bir kabare, zaman zaman melodram, çoğunlukla da izleyicinin zekası ile dalga geçmeye çalışan bir orta oyunu.
İzmir’in stadyumları konusu ilk açıldığında en azından yoklukta iş gören Atatürk ve Alsancak stadyumları kullanılabilir haldeydi. İlk hikaye Örnekköy stadyumu ile başladı, sonra bu geyik karayolları stadyumuna dönüştü, oradan İzmir’e iki yakasına iki stadyum, Sonra birisi uzundereye stadyum falan filan derken elimizdeki stadyumlarda şükür kullanılamaz hale geldi sezonun başlamasına yaklaşık bir ay kala gene bütün İzmir takımları yakın il ve ilçelerin kapılarında stadyum dilenir haldeler.
Bir şehir düşünün, ülkenin üçüncü büyük şehri ve bu şehirde Gençlik Spor Müdürlüğü çatısı altında onlarca bürokrat var, Büyükşehir Belediyesi Spor işlerinden sorumlu onlarca bürokrat var, ilçe belediyelerinde spor ve sosyal işlerden sorumlu onlarca bürokrat var. Bu onlarca belediyenin ve devlet dairesinin yüzlerce bürokratının tek bir görevi var şehir de spor yapılacak alanlar yaratmak yeni yatırımlar yapmak hadi ondan geçtik mevcutlarını korumak ve kullanılır halde tutmak. Ve sonuç sıfır başarı şehir de bir tane kullanılır durumda stadyum yok. Ve onlarca bürokrata ya abicim siz ne iş yapıyorsunuz bunlar kamu malı, 5 TL lik süt yüzünden müebbetle yargılananlar varken bu ülkede milyon dolarlık tesisler kullanılamaz hale gelirken ortada bırak soruşturmayı hesap soran yok. 5 metrekalelik plaj voleybolu sahası sekiz sütuna manşet olurken sahasızlık dikkat bile çekmiyor.
Saha sorununu bir kenara bırakıp yeniden stadyum orta oyununa döner isek;
Geçen yıllar boyunca bu oyunda onlarca oyuncu sahne aldı. Milletvekili adayları, belediye başkanları, belediye başkan adayları, milletvekilleri, parti il başkanları, hatta parti genel başkan yardımcıları sıraları geldikçe sahneye çıkıp tiratlarını atıp çekildiler. Ama sonuç ortada kocaman bir çözümsüzlük kocaman bir sıfır.
Bunca oyuncunun arasında en temel karakter Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Aziz Kocaoğlu oldu, o makamda sürekli kalmanın da verdiği avantajla veyaz dezavantajla belki de oyunun ilk günden bu güne değişmeyen tek oyuncusu, arka sokaklar dizisindeki karakterler gibi ilk günden beri bu orta oyununda sahne almaya devam ediyor.
Ancak sahnedeki istikrarı, oynadığı rollerde yok, her sahneye çıkışında yeni bir rol ile karşımıza çıkıyor. Önce kimseye ihtiyacı olmadan kendi kaynaklarıyla 40.000 kişilik stadyum yapmaya muktedir bir Belediye Başkanı, sonra alışveriş merkezi rantından ziyade stadyum rantına savaş açmış bir savaşçı, daha sonra etliye sütlüye karışmam engelde olmam buyursunlar yapsınlar güçleri var diyen bir meydan okumacı, göz temasına girdiğinde pamuk gibi tek amacı hizmet olan ama gözden uzak olunca gönülden de uzak olur deyip hizmet etmemeye bahane arayan bir istemezukçu.
Geçenlerde başka bir şehirde söz her zamanki gibi dolaştı geldi İzmir’in stadyumları konusuna, ulusal iktidarın o şehirdeki temsilcisi olan arkadaş vallahi dedi İzmir teşkilatındaki arkadaşlara imreniyorum. Neden diye sorduk. Çünkü dedi ihalesi yapılmış ödeneği çıkmış bir yatırım var ve buna rağmen yapılmıyor. Başka şehirde olsa halk ayağa kalkar, hadi halktan geçtim o şehrin yerel idarecileri, yatırımcıları, sivil toplum kuruluşları bizim il teşkilatını ablukaya alır verin paramızı der. Bizimkiler yapmıyor mu aksine İzmirliler bu konularda daha agresiftir yaparlar dedim. Yapsınlar bir şey değişmez ki, istedikleri kadar yapsınlar sonuçta cevabımız hazır Aziz Kocaoğlu yaptırmıyor. Aziz bey bilerek veya bilmeyerek bizim teşkilatın önünde adeta bir koruma duvarı gibi duruyor stadyum yatırımları ile ilgili olarak.
Gerçekten öylemi düşündüğümüz de ihalesi yapılmış, nispeten yer teslimleri yapılmış, stadyumlar yapılmıyor, yapılamıyor, tam anlamıyla sebebi ne hiçbir zaman bilemiyoruz. Kimi kulübünüz istemiyor diyor. Ama herşeye razı ksk tarafında da çakılmış bir çivi yok. Kimi ulusal iktidar yapmıyor diyor, ama sorduğunda adam ihaleyi bile yaptık bekliyoruz diyor. Yerel iktidara yerel belediyelere sorduğumuzda o büyükşehirin işi diyor, Büyükşehire sorduğumuzda ise Aziz Bey her seferinde başka bir şey söylüyor. Böyle olunca da ihale Aziz beyde kalıyor herkes temize çıkıyor.
Bu belirsizlik ortamının faturası ister kabul etsin, ister kabul etmesin, Sn. Aziz Kocaoğlu’na çıkıyor. Ve bu durum ulusal iktidarın ekmeğine bırakın yağı, kaymağı, balı bile sürüyor. Adeta siyasinin de dediği gibi ulusal iktidarın önünde bir koruma duvarı oluşturuyor.
Buradan Sn. Aziz Kocaoğlu’na sesleniyorum, eğer bir sonraki seçimde AKP’den aday olmayacaksa bu sebeple önlerinde koruma duvarı oluşturmuyorsa çıkıp aşağıdakilerden birini açık açık söylesin;
1) Gürsel Aksel stadyumu doğru bir stadyum değildir, AKP’nin de yapacağı yoktur. Gelin arkamda durun destek verin hep beraber olalım Uzundere’ye, İnciraltına vb bir yere ben sizlere 25.000 kişilik stadınızı yapayım. İzmir olarak ülkenin en iyi yönetilen belediyesi olarak bu gücümüz vardır. Yarın sabah kazmayı vuralım.
2) AKP yapmayacağı bir işi yapacak gibi göstermektedir. Bunun ispatı olarak Gürsel Aksel stadyumunun imar planı, belediye izinleri vb her türlü belediyemiz kaynaklı hukuksal problemlerin yarın sabah çözüleceğini taahhüt ediyorum gelsinler yapsınlar.
3) Ben bu kadar çok takımı doğru bulmuyorum bir tane stadyum yaparım canı isteyen oynar istemeyen oynamaz.
4) Ben Aziz Kocaoğlu olarak İzmir’e stadyum yatırımın yapılmasını doğru bulmuyorum. İzmir kültür ve sanat şehri olmalıdır. Spordan özellikle de futboldan yana geleceği yoktur bu yatırımları yapmıyorum da yaptırmıyorum da.
Yapacağı açıklama kendi görüşümüze uygun olmasa da bilelim ki ;
Sn. Aziz Kocaoğlu, AKP ye koruma duvarı oluşturan, etrafındaki köhneleşmiş çemberin etkisinde kalıp savrulan, bir söylediği bir söylediğini tutmayan bir Başkan değil ne yaptığını bilen, yaptığı her hareketin bir sebebi olan, kararlı ve bütün bunları her zaman mertçe söyleyen bir BAŞKAN.
Bizler de ona göre tavrımızı belirleyelim. Eğer aynı görüşteysek hep beraber ulusal iktidarın üstüne gidelim.
İdare-i Maslahatın sonu tarihte açıktır. İdare gider Maslahat elde kalır.
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.