Özkan Cengiz / Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Şampiyonluk güzel şey, bir anda dünya değişiyor, bambaşka bir dünya oluyor, tezahüratlar, eğlenceler, yemekler hazırlıksız yakalandığımız, uğursuzluk olmasın diye hazırlık yapmadığımız günde şampiyon olduk ama ona rağmen evi yatağı bulmamız bayağı vakit aldı.

Bandırma karşısındaki direnci ile Şampiyonluğa inancımızı artıran Kırklarelispor karşısında, geçen sene bizi şampiyonluktan eden Hatay’dan gelen son dakika gol haberi ile bir maç önceden 5 puan farkla ŞAMPİYON OLDUK. 

Göztepemiz’de neyin nasıl olacağı nereye gideceği belli olmaz ama büyük Göztepe hayalinin en zor adımını bir şekilde atmış olduk. Çünkü bizim yapımıza, tarzımıza hiç uygun olmayan bu lig daha öncede defalarca ifade ettiğimiz gibi bize en çok zarar veren ligdi. Artık tabir yerindeyse son 25 senede oynadığımız her sezon domine ettiğimiz, çıkarken de düşerken de baş aktörü olduğumuz kendi ligimizdeyiz. 

Burada fazladan geçireceğimiz sezonlar bizi zayıflatmayacak aksine güçlendirecek bir sonraki adımlar için bizi büyütecek o sebeple en zor adımı şimdi attık. Önümüzdeki sezon PTT 1.Lig zaten bambaşka bir lig olacak çimlerde 5 tribünde 5 toplam 10 yabancı kuralı ligin matematiğini inanılmaz değiştirecek. Bir açıdan kötü bir haber çünkü geçmiş tecrübeler bir nevi çöp olacak bir açıdan iyi son yıllarda siyasilerin oyun alanına dönüşen lig, müdahale daha zor bir lige dönüşecek. 

Şimdi gelecek planlarını bir kenara bırakıp güne ve geçmişe bakar ise ilk önce sonuç şampiyonluk olduğu için emeği geçen herkese ama herkese kocaman bir 10 puan. Tribününden hocalarına, hocalarından futbolcularına, profesyonelinden gönüllüsüne tüm yöneticilerine, çalışanlarına, sosyal medyaya, taraftar sitelerine, Göztepe muhabirlerinden, Televizyon programcılarına, yorumculara yazarlara kenarından köşesinden bu sonuca faydası olan her bireye ve Başkan Sn. Mehmet Sepil’e koskocaman teşekkürler, tebrikler.

Herkes sonuçtan dolayı tam puanı aldı. Ama üstünde durmamız gereken konu bugün itibariyle gidiş yolundan kaç aldık.  Bugüne kadar Göztepe’mizi, camia içi ilişkilerimizi, yapımızı bilmeyenlere anlatırken hep zorlanırdım kolay kolay ifade edemezdim. Ve sonucunu yaşamadan anlayamazsınız diye bağlayıp bitirirdik. 

Geçenlerde okuduğum bir kitapta Amerika’nın diğer ülkelerle uluslararası ilişkilerini anlatmak için kullanılan bir benzetme buldum. Bize çok uyuyor şöyle demiş yazar; “Lunapark treni gibidir. İnersin, çıkarsın, dümdüz yolda gidiyorken birden dönersin, fakat ne olursa olsun aynı rayların üzerinde ve aynı parkurdasındır”

Bizim içinde özellikle bu sene aynı böyle geçti, indik, çıktık, dümdüz yolda giderken bir den karıştık, raydan çıkmaya da bir ara bayağı meylettik ama gene aynı rayların üzerine döndük ve 40.000 kişilik dev bir birliktelik ile sonuca ulaştık. 

Kuşkusuz raydan çıkıp treni devirmememizde çok önemli etkiye sahip kişiler vardı, belki bilerek belki bilmeyerek az daha devirecek olanlarda az değildi. Ama işin güzel tarafı herkes trenin üstündeydi ve son 3-4 haftada da herkes trene güç veriyordu. Yaşanan bu değişim ve ne olursa olsun ortak bir inanç altında bir araya gelebilmek zaten Göztepe’yi Göztepe yapan değerlerin en önemlilerinden biri.

Şimdi kısa kısa gidiş yolumuzu değerlendirirsek;

Altınbaş döneminde hatta yönetimi devrettiklerinden sonra dahi yöneticilere başkanlara en çok söylediğimiz şey şu takıma her şeyi aldınız, bir tane hoca alamadınız onun sonucu da bu oldu şeklindeydi. Bu sene tam da bizim yıllardır dediğimizin ispatı şeklinde tamamlandı. Sn. Sepil yaptığı onlarca hamlenin arasında şampiyonluğu getiren hamlesi kuşkusuz hoca operasyonuydu. 

Diyadin’in teknik taktiğini konuşmak haddime değil ama süreç ve insan yönetimi ile aldığı puan on üzerinden ondu. Neden kariyerinde oynadığı sezonların büyük çoğunluğunda şampiyonluğa ulaşmış onun ispatı gibiydi. Yaptıkları ve yapmadıkları incelendiğinde her hamlesinde uzun vadeli düşündüğünün, günlük, anlık karar almadığın göstergesiydi. Birebir çekişme olduğu söylenen sezonda yarım sezonda -6’dan + 5’e rakibine toplam 11 puan fark yaptı. 

Şampiyonluk maçı dahi ders gibiydi. Önce haftalardır sayıklayanlara alın size Timur hamlesini yaptı, ardından da kime ekstra alkışlayacağınızı bazen şaşırıyorsunuz diyerek Ertuğrul ve Umut değişiklikleri ile tribünün de gerekeni yapmasını sağladı. Geldiği gün dahil olmak üzere her fırsatta arkasında konuşanlarda umarım gereken dersi fazlasıyla almışlardır.

İkinci olarak değinmek istediğim kitle profesyoneller. Gerçekten Göztepe gibi bir yapıda profesyonel olarak görev almak ve bütün hengameye rağmen profesyonel kalabilmek büyük başarı bu konuda artık otursalar taraftarı olan bir futbol kulübünde nasıl profesyonel olunur kitabını yazabilecek olan 8. Sezonu tamamlayan Doğan Mutlu ve Gürol Güncan’ı ayrıca tebrik etmek gerekiyor. Hoca değişir yönetici değişir, başkan vekili değişir, başkan değişir biz işimizi yaparız istikrarlarına bir de Altınbaş gibi bir kültürden Sepil kültürüne geçmeyi de başarı ile eklediler. Belki de tarihimizde en uzun süre görev yapan profesyoneller unvanını çoktan hanelerine yazdılar.

Onlardan daha yeni olsalar da gene 3 er 5 er seneyi tamamlayan, Tunç Kökbuğur’a Sevil Bölgen’e, İsmail Tur’a, , Store personellerine, idari personellere, alt yapı hocalarımıza daha ismini yazamadığım için özür dilediğim onlarca eski yeni kulüp çalışanı arkadaşımız hiçbir şekilde olan bitenden etkilenmeden doğru bildikleri yolda doğru bildikleri şekilde kendilerine verilen işlerini yapmaya devam ettiler. Göztepe gibi her konunun bir anda büyüdüğü dinamik bir yapıda bu şekilde olan bitenden etkilenmeden işini yapmak gerçekten büyük başarı, birçoğu artık damarlarında Göztepe kanı dolaşan Göztepe emekçilerine çok teşekkür ediyorum. 

Üst düzey profesyonellerimize Sn. Talat Papatya’ya ve Sn. Barış Güçlü’ye gelir isek. Sn. Barış Güçlü’nün Altınbaş dönemi performansı ile bu seneki performansını karşılaştırdığımızda kat ettiği ilerleme hem Göztepe hem de Türk Futbolu için gelecekte önemli bir isim olacağının ispatı gibiydi. Sn. Talat Papatya ise sessiz denge rolünü başarı ile oynayarak tanıma dönemini tamamlayıp yavaş yavaş ısındığı konumunda en azından prensiplerini ve ilkelerini bize yansıtmayı başardı. Esas performansını yeni sezon da göstereceğinin sinyallerini özellikle son haftalarda fazlasıyla ortaya koydu. 

Üçüncü değinmek istediğimiz alan Gönüllü Yönetici sistemi, Kulübümüz için çok önemli olan, yeri geldiğinde köprü, yeri geldiğinde çözüm merkezi, yeri geldiğinde akıl hocası, yeri geldiğinde insiyatif alıp profesyonelleri rahatlatmasını beklediğimiz çok önemli bir yapı. Göztepe gibi başta da ifade ettiğim gibi her an gündemin değiştiği, en küçük şeylerin inanılmaz büyüklüklere ulaştığı bir yapıda yukarıda yazdıklarımı yapmak kabul ediyorum oldukça zor bir iş. 

Sistemin ilk seneki performansına baktığımız da onlarda sezona çok kötü başladılar, Gönüllü yöneticiliğin taraftar arasında goygoy yapmaktan farklı olduğunu, nerede ne konuşmaları gerektiğini, nerede nasıl davranmaları gerektiğini, kulüpte kendilerince kötü giden şeylerin dedikodusunu değil raporunu hazırlamaları gerektiğini biraz geç öğrendiler. Camiaya nüfus ve etki etme güçlerini kaos yaratmak, sen ben demek için değil biz diyebilmek için kullanmaları gerektiğini öğrenmeye devam ediyorlar. Ama onlarda diğer yapılar gibi her geçen gün üstüne koyarak gelişme kaydettiler ve kaydetmeye devam edecekler. Ancak Kulübümüz için bu çok önemli sistemi yaşatabilmek uzun vadeli yapabilmek için daha sistemli daha planlı programlı olmaları gerekiyor. 

Bugün itibariyle hala kimin ne iş yaptığını bilmediğimiz gönüllülerle ilgili en azından sezon başında net bir iş bölümü ve sorumluluk alanının belirlenmesi en önemli başlangıç olacaktır. İlk seneden çok şey öğrenerek ve kendilerini geliştirerek sezona başlayacaklarına inanıyoruz, inanmak istiyoruz. 

Sn. Mehmet Sepil, kabul etmek gerekir ki hiç böyle birini beklemiyorduk. Hayat hikâyesine göz attığımızda kuşkusuz bir hiperaktivite bekliyorduk. Ama gecesinin gündüzünün Göztepe olacağını tahmin edememiştik. Durum öyle bir hale geldi ki tribününden basınına herkes Göztepe’mizin şampiyonluğundan çok Sn. Sepil’in emeğinin karşılığını bulmasına sevindi. Bunca çabaya bunca özveriye rağmen sonuç şampiyonluk dışında bir seçenek ile sonuçlansaydı yıkıcı olabilirdi. Sn. Sepil için sadece Göztepelilerin değil ülke çapındaki tribün gruplarının ortak görüşü hayallerdeki Başkan. Bunun en büyük sebebi bence yaptıkları ettikleri veya yapabilme gücü değil. Yaptıklarını yaparken veya Göztepe ile ilgili olumlu bir şey olduğunda mutluluğun veya tam tersi herhangi bir terslik çıktığında mutsuzluğunun yüzünden okunuyor olması. Yani tek kelime ile samimiyetine inanmak.

Takımımız, şunu ifade etmekte sakınca görmüyorum, objektif bir değerlendirme yaparlar ise aynı fikirde olduğumuz fazlasıyla ortaya çıkar. Göstermeleri gerekenin çok altında bir performans gösterdiler. Hepsinin mutlaka Şampiyonlukta bir katkısı var mutlaka emekleri var ama Oğuzhan, Ertuğrul ve Umut’u bir kenarıya koyarsak kendilerinden beklediğimiz çok daha fazlasıydı. Çünkü biz onlardan vasat olmalarını veya günü idare etmelerini değil performanslarının sınırlarını zorlamalarını bekliyorduk. Zaman zaman her arkadaşımızın iyi günleri kötü günleri oldu. Ama hangisi daha çoktu ölçüp biçip değerlendirmek lazım. Bu değerlendirmeyi hocamızın ve hangi takımda oynadıklarının farkında olan oyuncularımızın yapacağına inanıyoruz. 

Sonuç olarak yepyeni bir ligdeyiz, kişisel olarak Göztepe tarihimi sorgularsam 25-26 senelik Göztepe maceramın amatöre kadar inip çıktığımız 6-7 yılı ve süper ligdeki 3 sezonu çıkarırsak 17-20 senesinin geçtiği bir lige dönüyoruz. Evet artık hakemler daha üst klasman evet stadyumlar daha stadyum gibi evet ligde oynanan futbol çok daha futbola benziyor ama bunun yanında rakiplerde daha rakip gibi, parası olan, camiası olan, şehir veya camia takımları, daha güçlü daha sıkı daha bilinçli olmamız gereken bir yerdeyiz.

Geçen seneki gibi profesyonelinden gönüllüsüne bir çözüm üretemediğimiz stadyum sorunu, profesyonelinden gönüllüsüne çözüm üretemediğimiz deplasmana gidememe, kendi sahanda istediğin şartlarda oynayamama sorunu, profesyonelinden gönüllüsüne çözüm üretemediğimiz siyasiyi, yerel yöneticiyi, sivil toplum kuruluşunu mücadelenin içine çekememe sorunu, profesyonelinden yöneticisine çözüm üretemediğimiz şehre nüfüs etme halka camiaya inme gerektiğinde yumruğunu masaya vuramama sorunu, ne yaptığını bilmeyen rating uğruna kendi camiasının bacağına sıkan sosyal medya profilleri ergen tripleri, tecrübeli kaprisleri, görevinin Göztepe’yi başarılı kılmak olduğunu unutup kişilerin gazına dolmuşuna gelen sosyal medya sayfaları, taraftar siteleri forumları, ve aklınıza gelen gelmeyen bir sene boyunca paçamızdan aşağıya çekip düşürmeye çalışan camia dinamiklerimiz.

Bu sene de olmaya devam ederlerse bizi çıktığımız gibi geri postalarlar nasıl döndüğümüzü anlayamayız bile, artık mücadele etmekten utandığımız köy kasaba takımları yok aksine mücadele edeceğimiz gücümüzü göstereceğimiz gerektiğinde etkinliğimiz gücümüzle ezmemiz gereken rakiplerimiz var. Arkalarında belediyeler, sponsorlar, siyasi ve ekonomik destekler var. 

Bu sebeple kendimize çeki düzen vermeli nerede nasıl hareket etmemiz gerektiğini bilmeli hak ettiğimizi hak ettiğimiz şekilde istemeli ve almalıyız. Kişisel şov ve çıkar uğruna Göztepe’mize zarar vermemeli tek bilek olarak rakiplerimize angaje olmalıyız. 

Yepyeni bir sezon, Göztepe plajda dahi oynasa Şampiyonluğa oynar o sebeple sezon başından biz şampiyonluğu hedeflemiyoruz bu sene yapılanıyoruz demek çok doğru değil bunun söylenmesini de beklememek lazım. Ama tüm sezon boyunca da en küçüğünden en büyüğüne tribündeki 2 yaşındaki taraftardan camiamızın en yaşlı üyesine kadar herkes şunun farkında olmalı bu ligde şampiyon olamazsak dünyanın sonu değil önemli olan doğru ve net şekilde yapılanmak geleceğin temellerini atmak. 

Bu takımdan en az 10-12 oyuncu ile yolumuza devam edeceğiz onlar yeni bir iskelet olacak, gelen yabancılar ve yerliler ile yepyeni bir Göztepe oluşacak. Ve bu sene veya seneye Süper lige çıkıp oranın iskeletini oluşturacağız, Daha sonra yeni katılımlarla bu sefer Süper ligde ilk 5 in kadrosunun iskeletini kuracağız. Sonra Avrupa sonra dünya takımı kademe kademe 2025 in Göztepe’sini yaratacağız. 

Başka kimler olur bilemem ama Bizler, Sn.Sepil ve Sn Diyadin orada olacağız.

Alayına İsyan İnadına Göztepe

Herşey Tek Büyük Göztepe İçin.

Özkan Cengiz / Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Bundan 5 hafta önceydi yani bitime 9 hafta vardı. Kendi aramızda Göztepe konuşurken arkadaşlarımızdan birisi, bakın dedi her olan bitene lafınız var, yazıyonuz çiziyonuz eleştiriyorsunuz madem öyle söyleyin bakalım çok bilenler Göztepe nasıl şampiyon olur? 

Bu soruyu Göztepe tribünündeki her bireye sorun size fasikül fasikül anlatır Göztepe’nin nasıl şampiyon olacağını, kimisi alır eline kalemi kitabı puan hesabı ile anlatır, kimi oyunculardan bahseder şu oynarsa bu oynarsa bunu şu oynatırsa bunu bu oynatırsa, kimisi rakipten bahseder bandırma şöyle olursa İnegöl böyle olursa ama gerçekten son onbeş senede yaşanan şampiyonlukları ve küme düşmeleri yaşayanlar olarak bizim tek lafımız olur.

Göztepe düşerken de şampiyon olurken de her zaman tek rakibi vardır KENDİSİ. 

Çünkü öyle bir kulüptür ki Göztepe olmazları oldurur, olurları oldurmaz, tam herşey yoluna girer bir anda kaosa girer, tam herşey kaosa girer bittik dersin birşeyler olur yeniden yola koyulursun zaten Göztepe’yi Göztepe yapan diğer kulüp ve takımlardan ayıran budur. 

İçi dopdolu bir laftır GÖZTEPE BU HERŞEYİ YAŞAYACAKSIN. 

Bu muhabbetten sonra kendi aramızda toplandık dedik ki nasıl şampiyon oluruz. Onlarca konu konuştuk ama hepsinin özü şuydu. Göztepe hiçbir zaman açık ara şampiyon olmadı hep büyük mücadelelerle son dakikaya kadar kovalayıp şampiyonlukları yakaladı. Bu sene de şampiyon olursak ancak bu şekilde olacağız. Bu büyük mücadeleyi verebilmenin tek koşulu vardı ŞAMPİYONLUĞA SONUNA KADAR İNANMAK.

Geçmiş tecrübelerimizden farklı ölçüp biçemediğimiz tek konu sosyal medyanın etkileri ve dünyada yaşanan kuşak geçişlerinin tribünlerimiz üzerine oluşturduğu değişimler bunu bir eleştiri olarak yazmıyorum. 

Bu doğal ortaya çıkan bir durum herkes artık daha anlık duygularını paylaşıyor daha anlık tepkiler veriyor. Ve bu anlık etkileşim olayı olayları çok farklı boyutlara çekebiliyor. Örneğin bundan on beş sene önce ben maç yazımı ancak ertesi gün işe gittiğimde yazabiliyor ve hasbel kader bulduğum bir internet bağlantısı ile akşama doğru ekliyordum. İnsanlar da eğer iş çıkışına yetişmediyse ancak Salı sabahı bu yazıyı okuyor ve biz ancak Salı günü öğleden sonra veya Çarşamba günü maillistler de forumlarda bu konuları tartışma fırsatı buluyorduk. Ama bugün az sonra ben yazıyı ekledikten yaklaşık 20 dakika sonra küfür de yiyeceksem, tebrik de alacaksam almış oluyorum. 

İşte böyle bir ortamda Göztepe gibi dinamik bir yapıyı tek bir amaca inandırmak ne kadar kolaydı ne kadar gerçekleşebilirdi. Deneyip görecektik. Ve herşeyi bırak ŞAMPİYONLUĞA İNANCINI PAYLAŞ sloganı ile yola koyulduk.  5 hafta sonunda geldiğimiz nokta her şey bir yana gurur verici bir nokta. 

Bugün yaşadıklarımız gözlerimizi yaşartan sahneler ister dünyada z kuşakları y kuşakları değişsin ister sosyal medya tam bir kötümserlik yuvası olsun Göztepe’nin Göztepe’linin ne kadar büyük ve farklı olduğunu görmemizi bir kez daha sağladı. 

3 puandan, liderlikten, vb olaylardan bahsetmiyorum hepsi önemli tabi ki hepsi bir adım ama son adım değil haftaya yeniden ikinci olabiliriz ya da şampiyonluk yolunda puan farkını 4 puan yapıp İzmir’deki iki haftada tur atabiliriz. Bu sezon yaşayacağımız daha onlarca olay var ve  son dakikaya kadar bu mücadele devam edecek. 

Pekiyi neden bahsediyorum. Bugün Atatürk stadyumu çok farklıydı. 

Bir kere inanılmaz çocuk vardı. Her geçen gün kızımla maç günlerini daha da ritüele çevirdiğimiz için algımda açıldığından herhalde etrafımda onlarca küçük çocuk vardı. Bebekten başlayıp 14-15 li yaşlara kadar hepsinde formalar, hepsi pür dikkat maç izliyor, hepsinin olan bitenle ilgili bir fikri var hepsi Göztepesinin peşinde. Gelecek umut ve mutluluk dolu.

Maça 13:45’te girdik. Ve belki de son 3-4 yıldır görmediğim kadar bir kalabalık vardı. Daha kalabalık tribünler tabi ki gördüm ama bu kadar erkeni dolanını uzun yıllardır görmüyordum. Tribün çocukluğumuzdaki gibi her futbolcumuzu ayrı ayrı çağırdı. Futbolcuların sıralamasında bile bir anlam vardı. Adeta tribün son zamanlarda hoyrat davrandığı çocuklarına mesaj veriyordu. Her damla terin karşılığı var bende yeter ki ter aksın. 

Maç başladı inanılmaz bir rakip kendi ceza sahamızın ön çizgisinde basan topun arkasında her zaman en az 3 Ankaralı kaçan pozisyonlar bariz hakem hatası sonucu gol ve ardından Ankaragücü tribünleri için çok hoş ama bizim tribünleri birbirine katacak bir gol sevinci. Ve bütün bunlara rağmen 15.500 biletli 20.000 kişi de tek küfür yok tek eleştiri yok hep beraber tek ses HAYDİ BASTIR ŞANLI GÖZTEPE. 

Adı üstünde İNANANLAR TRİBÜNÜ. 8-10 kişilik bir çatlak ses 8-10 kişiye susun tezahüratınıza bakın diyen belki yüz kişi. Önce şaşkın sonra gülümseyen tribünler hadi yeniden HAYDİ BASTIR ŞANLI GÖZTEPE. 

Rakip oyuncudan gelen topa ofsayt kaldıran bir yan hakem yeri göğü inleten uğultudan birbirini duyamadığın bir yaygara ama tek küfür yok. Şaşıran saçmalayan hakem ve yan hakemler bütün bunlara rağmen inanmaya devam.

İkinci yarının başlaması ile dengelenen oyun değişen oyuncular yeniden kurgulanan oyun İSA’nın kendi kendini bitiren tribi, dönen maç, futbol tanrılarının inananları ödüllendirdiği bir ilk gol ve ondan sonra geleceği herkes tarafından bilinen liderlik golü.

Maç bitimi koşa koşa tribüne gelen takım isyan marşı, karşılıklı göz göz ve alile selfisi. Bu arada belkide yüzlerce kişiye tek tek sarılan öpen heyecanı stresi son 30 dakika yaşadıkları gözlerinden yüzünden okunan Başkan ve gerçek Göztepe ile tanışma hazzını belki de ilk defa yaşayan profesyoneller. 

Belki de o an o dakika çok büyük bir objektifle gökyüzünden stadyumun resmi çekilse başlıktaki sorunun net cevabı olur. Şampiyon nasıl olunur.

ŞAMPİYON İŞTE BÖYLE OLUNUR. 

Şampiyon tecrübe ile olunur, şampiyon güven ile olunur, şampiyon inanç ile olunur, şampiyon tek yürek tek bilek olmak ile olunur. Son haftalarda başta Oğuzhan olmak üzere her şeyini sahaya yansıtan takım, ne olursa olsun gerekeni yapan tribün, Doğru bildiğinin arkasında durmaya çekinmeden yoluna devam eden hoca, son dört haftada iplerin bizim elimizde olmasını sağladı. Ama hiç bir şey bitmedi her an her şey olabilir. 

Henüz şampiyon olmadık hala 4 hafta bizi bekliyor ki bu işin olabilecek en kolay çözümü 3 haftada bitirmek, gereksiz eleştiri ne kadar zararlıysa ne gereksiz övgü de o kadar zararlı hiçbir şey olmamış gibi gereksiz laf salatası yapmadan yarın sabahtan itibaren.

ŞAMPİYONLUĞA İNANCINI PAYLAŞ…

Alayına İsyan İnadına Göztepe…

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

 

 

 

 
 
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
 
Rahat mı Batıyor?
 
Bu hafta iş hayatımın en zor haftalarından birini geçirdim. Bu sebeple sosyal medya, Göztepe medyası vb Göztepe kaynaklarından uzaktım. Haftalık olağan telefon Göztepe geyiklerimi de yapamadım. Göztepe ile ilgili whats up gruplarındaki okunmayan mesajlarım bine yaklaşmıştı. O yüzden olan bitenden bir haber olarak haftayı bitirdim.
 
Cuma günü öğleden sonra Atatürk Havalimanında İzmir’e dönüş yolunda uçağımı beklerken haftayı bitirmenin de verdiği rahatlıkla bilgisayarımı açtım. Mesajları okudum. Sosyal medyaya ulaştım. Gördüğüm tabloyu yorumsuz eleştirisiz anlatıyorum keza yorumlarımı eleştirilerimi ayrıca yapacağım.
 
1) Camiamızın bir kısmı Suat hocanın bir tane spor sitesine verdiği iddia edilen röportajla meşgul, anlattığı her kelimeye bir anlam yükleyip detay analizler yönetime ilişkin tespitler oyunculara ilişkin tespitler aman allahım yerler gökler bir yerlerde. Grup ikiye ayrılmış deliler gibi savaşıyor.
 
Canım sıkıldı yahu hoca madem böyle dertliydin basın toplantısında ne tiyatro oynadın orada anlatsaydın dedim kendi kendime, hadi o konuştu Göztepe ratinginden yararlanmaya devam ediyor giden gitti gelen geldi bizim camiamıza ne gelen hoca herkesin hayalindeki hoca hala neyi tartışıyoruz bu tartışmaların artık iyi niyetli olduğuna inanmıyorum dedim kendi kendime.
 
2) Kafamı başka tarafa çevirdim o tarafta camiamızın başka bir grubu diğer grupla ortak arkadaşlarda yok değil, bir nevi ikinci cephe açılmış orada da Daum’un verdiği bir röportajda hayalim kariyerime Göztepe’de son vermek demesi, nasıl tartışılıyor. Kimi bu röportajı daha önce beraber çalışan Barış Güçlü’nün stratejik hamlesi olarak görüyor, kimi maç öncesi bu yapılır mı diyor, kimisi bu ligde yabancı hoca yasak diyor, kimisi Daum’un kariyeri tartışılmaz diyor. Sanki adam bizim hocamız ve röportajı bizim için vermiş. Veya Barış Güçlü adamın elinden tutmuş kulübe getirmiş te konuşturmuş.
 
Bunla da yetinilmemiş Sn Fatih Dalan’da üstüne vazife edinmiş bu konuyu arayıp Sn. Sepil’e sormuş. Sn. Sepil en güzel makarayı yapmış esasında Mourinho da az önce aradı demiş. Bana en çok komik gelen de Sn. Dalan’ın bunu açıklaması oldu. Başkan, 2.Başkanı’na şaka yollu takılmış o da bunu ciddiye alıp beyanat vermiş gibiydi çok güldüm.  Güldüm diyorum ama canım yine sıkıldı çünkü gene ekip ikiye bölünmüş savaşır gibi kapışıyordu.
 
3) Biraz daha öbür tarafa döndüm amanın yeni bir alan orada da zaten stadımız yapılacaktı yürüyüşe katılıp diğer takımlara güç vermenin ne anlamı vardı ile stad hep yapılacak ama ortada bir şey yok diye başlayan muhabbet. Bu muhabbet esasında gayet normal bir muhabbet, herkesin bakış açısı farklı ve bir tartışılabilir ama sonu istenmeyen bir yere elit taraftarla elit olmayan taraftarlar, yönetime yakın olanlarla olmayanlar bilenlerle bilmeyenler noktasına gelmiş gene iki grup olmuşuz Allah ne verdiyse saldır babam saldır.
 
Bu hengamenin içinde araya taraya buldum ki Cihan dışında eksiğimiz yokmuş, maç Pazar günüymüş, takım kondisyon antrenmanı yapmış. Ve Ankara’ya deplasman yasağı gelmiş. Ankaragüçlü bir kardeşim aradı abi geliyormusun bekliyoruz. Valla zor dedim zaten siz bizden puan alırsınız. Çünkü bizim maçtan haberimiz yok.
 
Esasında bu gördüğüm tablo sürpriz değil çünkü Göztepe’nin en önemli dinamik gücü fısıltı gazetesi haftalardır bu şekilde çalışıyor sonunda fısıltı gazeteliğinden daha üst perdeye çıkmış. Üstüne puan da kaybedilince şimdi muhabbetler iyice ayyuka çıktı ufaktan ufaktan tribünler geriliyor. 
 
Daha sonra muhabbetlerde var olan bazı arkadaşlarla muhabbet ettim. Oğlum delimisiniz takım şampiyonluğa yürüyor taraftar birbirine sarıyor rahat mı batıyor ne istiyorsunuz dedim. Bu sefer de olayın basit bir sosyal medya geyiği olmadığını ortamların daha yangın yeri olduğuna tanık oldum.  Ve bu yazıyı yazmaya karar verdim.
 
Konuştuğum kişilerin yüzde ellisi söze Fatih abi şöyle yaptı, Fatih abi böyle yaptı. Fatih abi olmasaymış, Fatih abi nasıl müdahale etmiş te böyle olmuş, esasında olayın aslı böyleymiş diye anlatmaya başlıyor. Yani kendi gerçekten bu kadar çok konuşuyor mudur bilmem ama ortamlardaki geyiğin büyük çoğunluğu Sn. Dalan’ın üzerinden dönüyor. 
 
Karşı cepheye geçiyoruz orada da tam tersi anlatılıyor, olayın aslı böyleymiş Başkan aslını biliyormuş bu yüzden Barış Güçlü ile Talat Papatya konuşmuyormuş Başkan bilsin yeter diyormuş. Başkan gerekeni yapacakmış. Gönüllülerin yarısı mutsuzmuş esasında bırakacaklarmış ta Başkan devam edin demiş.
 
Yazıda isimleri geçtiği için tekrar altını çizmek istiyorum Sn. Dalan, Sn. Papatya ve Sn. Güçlü bu konulardan haberdir veya bir haberdir bilemiyorum ama taraftar ortamlarındaki geyik bu yönde dönüyor ve geçmiş tecrübelerden hareketle şunu söyleyebilirim bu durumun bir sonraki aşaması ilahların kurban istemesidir.  O yüzden naçizane tavsiyem bu seviyedeyken bir çözüm bulsunlar isimlerini yıpratmasınlar.
 
Bazılarının seslerini duyuyorum sana ne diyorlar doğru bana ne üçü de babamın oğlu değil ama şunu biliyorum ki bu üçlüden herhangi birisi şampiyonluğa giden bu yolda gündem olmaya devam ederse biz daha çok gerilmeye, gerildikçe homurdanmaya, homurdandıkça takımda baskı oluşturmaya baskı oluşturdukça da takıma zarar vermeye başlayacağız. O yüzden bu sorun bir şekilde çözümlenmeli kimler bu kişilerin ismini kullanarak ortalığı karıştırıyorsa ona engel olunmalıdır.
 
Göztepe tribünlerine özellikle de tecrübelilere çok iş düşüyor. Biz ne Dalancıyız, ne Güçlücüyüz, ne Papatyacıyız, BİZLER GÖZTEPELİYİZ ve önceliğimiz Göztepemizin bu saçma sapan liglerden kurtulması ve bunun içinde acil olarak puana ve puanlara ihtiyacımız var.
 
Sezon başında planlama yaparken Ankaragücü deplasmanına 1 puan yazsak hepimiz kabul ederdik. Ama saçma sapan bir stad seçimi ile sıfır yazdığımız Pazar kendi saha maçının ardından ve kazanma alışkanlığımıza zarar vermesi açısından çok kötü bir hafta oldu. 
 
Ankaragücünü deplasman da yenip tekrar hava kazanabilirdik. Ve yukarıdaki gereksiz geyiklerinde üstüne rüzgâr esene kadar plaj kumu atmış olurduk. Ama olmadı şimdi her haftadan daha çok çalışıp araya kadar maksimum 10 puan ile kapatmamız lazım. Bu konuda Diyadin hocamıza ve oyuncularımıza çok güveniyorum. Bu puanları alıp Göztepe camiasına tekrar bahar getirmek yaza doğru mesafe almak zorundalar.
 
Göztepeliler olarak ta bize düşen bu puanlar alınmasa bile her zaman yaptığımız gibi kurban aramayalım. Hayallerimizdeki gibi davranan Bir Başkanımız, Yıllardır hayal ettiğimiz bir hocamız, bu ligin üstünde kurulduğunu herkesin kabul ettiği ve tribüne gelişleri bile farklı olan bir takımımız var. Eksikleri 4 hafta sonra tamamlama şansımız var.  Asıl olan bunlardır bunlardan gayrısı yalandır. Bu liglerden kurtulduktan sonra her şey çok daha rahat olacak.
 
HİÇ BİRİMİZE RAHAT BATMASIN.
 
Kafamızı dedim dediler le, onla bunla şunla doldurmayalım kafamızı bu haftaki maça takımı nasıl hazırlayacağız antrenmana mı gideceğiz kampı mı ziyaret edeceğiz. Haftalar sonra Atatürk stadında nasıl bir ambians yaratacağız. Kart cezalıları yerine oynayacak futbolcularımıza ne mesaj vereceğiz suskun golcümüz Timur’u nasıl yeniden havaya sokacağız. Aman Allahım bu stadlar bu rakipler şokunu atlatamayan hocamızı nasıl motive edeceğiz bunları düşünelim.
 
ve şu 12 puanı alalım devreye gidelim. devrede canımız istiyorsa gene camiacıcılık, yöneticicilik oynarız.
 
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. 
HER ŞEY TEK BÜYÜK GÖZTEPE İÇİN.
 
 
 
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
 
Dört maçlık periyodun sonuna geldik, devre arasına girdik. 
 
Dört maçın başında hedefi 12 puan olarak belirlemiştik. Dürüst davranmak gerekirse 10 puana da razıydık ama sekiz puanla tamamladık.  Olaya başka bir açıdan bakarsak 12 puanla lider olacağımızı düşünüyorduk ama bugün ortaya çıkan tabloda görüyoruz ki 12 puan alsaydık bile lider olamayacaktık. Puan farkı ancak 1’e düşecekti. 
 
Ortaya çıkan tabloda hem rakiplerimiz bizim beklediğimizden daha iyi bir süreç geçirip sürpriz gerçekleştirdiler, hem de biz beklediğimizden daha kötü bir süreç geçirip sürpriz gerçekleştirdik. Bu kısa süreçteki durumu analiz edip genele yayarsak ortaya çıkan çarpıcı gerçek lig ve şampiyonluk çantada keklik değil zorlu bir ikinci yarı zorlu bir süreç bizi bekliyor. 
 
Ligin ikinci yarısının bizim için nasıl geçeceği ise aradaki transfer ve kamp performansımız ile ortaya çıkacak. Bu dönemde ki en büyük güvencemiz yıllardır hem kendi kariyeri ile hem bizim kendisine bakış açımız ile rüştünü ispatlamış Diyadin hocamız. Ve tabi ki her gün daha ötesi de olmaz deyip yeniden yeniden bizi şaşırtan Sn Mehmet Sepil ve yöneticilerimiz. Tüm camiamız gibi bende bu ekibe sonuna kadar güveniyorum.
 
İlk yarı bir çok açıdan yenilikler ve tecrübelerle geçti, bu bir gerçek ki ne Sn. Mehmet Sepil sezon başındaki Mehmet Sepil, ne de bu işlerle ilgilenen Sn. Talat Papatya ve Sn. Barış Güçlü aynı kişiler değil, kuşkusuz her şeyden önce birbirlerini sonra Göztepe’yi en son olarak ta nispeten sektörü tanıdılar. Diyadin hocanın da katılımıyla çok daha iyi bir karışım oldukları gerçek merakla ikinci yarının ilk maçını bekliyoruz. 
 
Nazilli maçının özelinde ilk devrenin genelinde devre arasında neler olabilir kısmına bakarsak;
 
Yaklaşık 30 dakikalık ısınma sürecinin ardından kulübeye doğru gidişiyle sezonu kapattı izlenimi veren Cihan Yılmaz belki Göztepe defterini kapattı, belki de devre arasının ilk transferi olarak takıma yeni gelmiş gibi yola devam edecek.
 
85 dakika yatıp, yerlerde sürünen bir performans gösterip, 5 dakikada bir gol bir asist yapmasının verdiği özgüvenle tribüne trip atan Samet belki de devre arası tatilinde en yapmaması gereken şeyin tribüne trip atmak olduğunu sindire sindire öğrenecek.
 
Göztepe'den bir şekilde ayrılıp hala sağda solda bir yandan Göztepeli olarak gezip tozup bir yandan döne döne kendi dönemlerini eleştiren kardeşlerimiz yıllarca bu camianın bir bireyi olmanın verdiği sorumluluğu en üst düzeyde taşıyıp bunun doğal sonucu olarak formasına yeniden kavuşup istikrar abidesi gibi görevini yapan Burak Keskin ile her sene performansının üstüne koyan Sabutay tüm Göztepe'den gidenlere örnek olmaya devam edecek.
 
Kısa sürede sahiplenilen ve kendilerinden çok şey beklediğimiz oyuncularımız Başkan belli, hoca belli, tribünün desteği belli e öyleyse oynayalım çoşalım çoşturalım hep beraber yükselelim efsane olalım diye her zamankinden daha çok çalışacak çaba harcayacak.
 
Takımda yetenekleri kuşkusuz olan ama performans olarak yerlerde olan kardeşlerimiz saatlerce Ertuğrul’un videolarını izleyip profesyonelliğin para alarak oynamak anlamına gelmediğini profesyonelliğin sahada üstüne düşeni yapmak olduğunu özümseyecek.
 
Ve en nihayetinde yapılacak bölgesel takviyelerle de ne olduğu belli olan ve belki de süper lige kadar giden süreçte istikrarlı bir şekilde uygulayacağımız hücum savunma, duran top taktiklerimizin ne olacağı belirlenecek.
 
Bütün bunlar olduğunda işimiz kolay mı çok değil son dört hafta gösterdi ki bizim fikstür avantajımız var zor maçları hallettik mi son haftalarda şov yaparız söylemi hiç gerçekçi değil bu mücadele son dakikaya kadar sürecek ve bunun içinde tüm kadro ile hazır bir durumda olmaya çok ihtiyacımız var.
 
Neden 4 haftadır elimize kağıt kalem almadığımıza gelirsek, 4 hafta önce tüm camiamızı 12 puan dışında herhangi bir şey konuşmamaya davet ettiğimizden bize de bu çağrıya uymak kaldı.
 
Şunu söyleyebilirim son 4 haftada olayın akışına bırakılmasının etkisi de büyük olmak üzere gerek sosyal medya gerek se de camiamız çok önemli bir sınavdan geçti ve başardı. Tek bir hedefe yönlenmenin tepkilerini olumlu eleştiri yönünde iletmenin, trajik puan kayıplarına rağmen takımın ve oyuncuların arkasında durmanın, dedim dedi, söyledim oldu, eleştirdim bitti, biz kazanın altını yakalımda kendi kaynar yaklaşımlarını bir kenara bırakıp hocamıza başkanımıza oyuncularımıza yöneticilerimize güveniyoruz çizgisi üzerinden tam destek hep destek çizgisinde kendisini aşan bir performans gösterdik.
 
Bu işlerde emek harcayan tribün abileri başta olmak, tahriklere, yönlendirmelere, münferit seslere kulak asmayıp birlik ve beraberlik ile desteği birleştirmeyi hedef edinen sosyal medya yöneticilerine kendi adıma bir Göztepeli olarak çok teşekkür ediyorum. İstediğimizde neler yapabileceğimizi üzerimize oynanan oyunları nasıl bertaraf edebileceğimizi çok net gösterdik.
 
Dün Göztepe’miz için çok değişik bir gündü, sabah Göztepe’nin her dönem üyeleri değişen ama enerjisi çizgisi değişmeyen uniforce tarafından organize edilen tesise ağaç dikme organizasyonu ile başladı gün ardından tek küfür edilmeyen hatta içinde küfür olarak algılanabilecek kelimeler var diye ülkenin tüm tribünlerinde hergün söylenen tezahüratı kendi otokontrolü ile susturan, oyuncusuna performans ve hareket açısından çok söylenecek söz olmasına rağmen tam desteğini esirgemeyen, önceki Başkanına vefa gösteren selam eden, muhteşem bir tribün ve bunu süsleyen 2-0 lık üç puan. Günün devamında maçım hakemi tarafından hayatımda yönettiğim en güzel maçtı şeklinde tanımlanan 4.000 kişilik tribünü ile hentbolda 11 de 11 yapmanın verdiği müthiş haz. Herhalde kemiklerimize kadar neden Göztepeli olduğumuzu hissettiren müthiş bir pazardı. Umarız bu pazarlardan her Pazar yaşamaya devam ederiz.
 
Tabi her şeyin bu kadar mükemmel olmasında birçok insanın emeği ve çabası var. Ama sezon başındaki yazımızda da ifade ettiğimiz gibi Göztepe gibi dinamik bir yapıyı böylesine olumlu ve hedefe yönelik bir kitleye dönüştürüp hedefe en doğru şekilde yönetebilecek en önemli öğe Lider.  Sezon başındaki talebimiz bir Başkan değil Bir Lider demiştik. Sn. Sepil yarım sezonluk performansı ile beklentilerimizin bile çok ötesine geçerek, bir lider değil efsane bir Lider olacağını açıkça gösterdi.
 
Görünen, gözlemleyebildiğimiz her yerde kendisini görüyoruz. Sabah ağaç dikenlerin yanında, öğlen protokol tribünün en önünde, öğleden sonra polar ve maskesi ile gençlerin en önünde, hentbol maçında tribünde, hafta içinde sosyal medya temsilcileriyle, hafta başında üniversite panelinde, Göztepe isminin her geçtiği her yerde sloganıyla hareket eden Gözgöz TV’yle yarışır bir şekilde Göztepe isminin geçtiği her yerde. Bunların yanında takip edemediğimiz göremediğimiz ama etkileri Göztepe tarihini etkileyecek kapalı kapılar ardında ilerleyen, stat, sistem, tesis, araştırma vb onlarca proje. 
 
Göztepe’miz bir çok açıdan kıskanılan imrenilen bir takım olmaya çoktan başladı ve bu durum gün geçtikçe artarak devam edecek. Tabi böyle olmasının doğal sonucu olarak ta her geçen gün üstümüze oynanan oyunlar artacak, çıkışımızı engellemek isteyenler artacak, Türk Futbolu kendisini dönüştürmeye gelen Göztepe’ye karşı setler kuracak bunların hepsini aşmamızın tek koşulu birlik ve beraberliğimizi en üst düzeyde tutup tek güç tek bilek olarak yüreğimizi ortaya koymaktan geçiyor. 
 
Bu da bizim doğru liderle en iyi yapabileceğimiz şey, Görüyoruz ki lider de hazır o zaman haydi hep beraber kendimizi kampa alıyoruz, ikinci yarıya en iyi şekilde hazırlanıyoruz. İkinci yarının ilk maçında takımımız sahada bizler tribünde öyle bir başlayalım ki dost düşmanın ağzından kelimeler dökülsün Şampiyon Belli İkinci Kim?
 
İlk günden bu güne bugün den sonsuza HER ŞEY TEK BÜYÜK GÖZTEPE İÇİN
 
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
 
 
 
 

Özkan Cengiz

 

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

İlk önce bilmeyenler için kısaca özetleyelim.  
 
Bugün 28.10.2014 tarihinde Cizre stadında bir maç oynandı. Cizre stadı neresi derseniz iki gün önce ilk özerklik ilanı diye geçilen haberlerde yer alan iki mahallenin ortasında yer alan stad, maça Göztepe kafilesi futbolcular, yöneticiler ve taraftarlar olarak uçakla gitti ve maça 18 km uzaklıkta olan Şırnak havalimanına indiler. Buradan 3 adet zırhlı otobüse bindirilerek çok sayıda akrep eskortunda stada götürüldüler. Yolda taş sopa havai fişek vb materyal ile taciz edildiler.
 
Statta yaklaşık 12.000 kişi kah tellerin üstünde kah sahanın kenarında sahanın etrafını çevrelemişlerdi. Türkiye Cumhuriyetinin İstiklal Marşı 12.000 kişi tarafından yuhalandı. Maç boyunca çeşitli şekillerde gerek sahadaki oyuncuları gerekse de tribündeki Göztepelileri tehdit eden, sokakta iki arkadaş arasında söyleseniz suç unsuru bulunan tezahüratlar yapıldı. 89. Dakikada ne olur ne olmaz diye hakemler tarafından bir penaltı yaratıldı. Cizre spor bu penaltıdan yararlanamadı, 90.dakikada ve 91.dakikada bulduğu gollere 2-0 skorla Göztepe’yi Türkiye Kupası’ndan eledi. 
 
Maçın bitiş düdüğü ile 12.000 kişi çimlere indi, yönetim taraftar ve futbolcusuyla Göztepe kafilesi güvenlik amacıyla soyunma odasına kapatıldı. Bir süre sonra yine zırhlı araç ve akreplerle havalimanına döndü. Bu yazının yazıldığı saatlerde de umarız kazasız belasız havalanmışlardır.
 
Şimdi bunlar yaşananlar ve kısa bir internet taraması ile görüp duyabilecekleriniz şimdi görüp duyamayacaklarınıza gelelim.
 
1) Kurada cizre spor çıktığında, Diyarbakırsporun 2 haftadır maçlarını erteyen TFF cizrede oynanması kararı verdiğinde, bir önceki turda yaşadıkları nedeniyle her türlü detayı hergün anlatan Aydınsporlular dikkat çekmeye çalıştığında, maçtan bir gün önce stadın olduğu bölgede özerklik ilan edildiğinde, maçtan bir gün önce tüm ulusal kanallarda cizreye askeri sevkiyat haberleri manşet olduğunda, Maç sabahı bölgenin kaymakamı Allah Aşkına gelmeyin dediğinde, Ne Göztepe Yönetimi, Ne Göztepe Teknik Kadrosu, Ne Göztepeli Futbolcular, Ne Göztepe taraftarları Ne de Göztepe camiası bir an için tereddüt etmedi. 
 
2) Olayı siyasi boyutu bir yana yasal bahis sistemi İddia Cizre’ye 6 oran verirken yasal olmayan bahis sitelerinde bu orandan bile daha fazla oranlara ulaşılmışken herhangi feodal sistem öğesinin servetini 6 ya katlaması bu kadar kolayken buna engel olacak takımın veya camianın başına neler gelebilirdi düşünmek bile ürkütücüydü.
 
3) Her türlü olumsuz şarta rağmen sahaya çıkan ve 90 dakika futbolunu oynayan Göztepe sahadaki skorun ve kupa da tur atlamanın çok ötesinde iki şey başardı. 
 
Birinci başardığı şey yenerim yenilirim ayrı konu ama bir Futbol takımı olarak bu ülkenin her yerinde gider maçıma çıkarım. Polis giremiyormuş, asker giremiyormuş, özerklik ilan edilmiş, yasak bölge imiş beni ilgilendirmez gider maçımı yaparım maç öncesi istiklal marşımı ayakta söylerim ve benim maçımı yaptığım yer bu ülkenin toprağıdır dedi. Bugün anlı şanlı politikacılar çıkıp Göztepe’nin bu dik duruşu sayesinde bu maçı örnek göstererek o topraklarda devletin güçlü olduğunu iddia edebilirler. Kendi maçalarının yemediğini bir futbol kulübünün başarmasından dolayı gururlanabilirler.
 
İkinci başardığı şey ise yasadışı örgütler ile devlet kararsızlığı arasında sıkışmış kalmış bölge halkına bir el uzattı. Bakın ben buradayım geldim. Devlet sizden vazgeçmiş olabilir, milletin bir kısmı sizden vazgeçmiş olabilir, sizlere yasadışı örgütten başka seçenek bırakılmamış olabilir. Ama dert etme bak ben buradayım, Göztepe burada sizden vazgeçmedi, ben oraya gitmem, maç oynamam demedi. Geldi sizin karşınıza çıktı, gördüğü her türlü düşmanlığa her türlü tehdide rağmen sahaya çıktı topunu oynadı. Ben buraya gelip sizle maç yapabiliyorsam halen sizler bu ülkenin bir ilçesi, halen bu ülkenin bir futbol takımınızsınız mesajını en içten şekilde verdi.
 
Sahada oynanan futbola skora sonuca çok girmek istemiyorum. Gönül isterdi ki galip gelelim gruplara kalalım. Ama içinde bulunulan ortam, ülkemizin bırakın cizreyi tüm şehirler olarak geçirdiği günler, iki kötü tezahürat oldu diye günlerce spor programlarında bir futbolcunun psikolojisi tartışılırken sahadaki futbolcularımızın maruz kaldığı baskı ortamı zaten oynanan şeyin futbol olup olmadığı konusunu tartışılır hale getirdi. Bu ortamda bunu tartışmak bence en başta mık demeden uçağa dolup giden tüm futbolcularımıza büyük haksızlık.
 
Göztepe bugün bir kez daha göstermiştir ki Türk Futbolunun en büyük güvencesi Göztepe’dir. 
 
Çok net söylüyorum Türkiye liglerinde bu ortamda oraya gidip sahaya çıkıp topunu oynayacak takım yoktur. Zaten ilerleyen turlarda göreceğiz izleyeceğiz kimler ne mazeretler üretecek kimler ne ayak oyunları yapıp o sahaya çıkmayacak ve Türk Futbol’unu kesintiye uğratacak. Türk futbolunun içine siyaset politika karıştıracak.
 
Tarihte yüzlerce Türkiye Kupası maçı oynandı, onlarca Türkiye Kupası sahibini buldu. Bizim’de müzemizde var. Bundan sonrada yüzlerce maç oynanacak, onlarca kupa dağıtılacak bizde bazılarını alacağız bazılarını başkaları alacak ama hiç biri;
 
Türkiye Cumhuriyetinin 91.yaş günü arifesinde Türkiye Cumhuriyetinin her şartta tüm halklarıyla beraber olabileceğini ve Türkiye Cumhuriyetinin misak-i milli sınırlarını içinde toprak bütünlüğünün her şartta devam edeceğini simgeleyen bu büyük dik duruşu gölgelemeyecek, unutturamayacak.
 
İşte bu sebeple Başkanı ile, Yöneticisi ile, Hocası ile, Futbolcusu ile ve taraftarları ile iyi ki Varsın Göztepem, 
 
Alayına İsyan İnadına Göztepe…
 

Özkan Cengiz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter