- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Bu sezon başlamadan evvel, gelen oyuncuların ve oluşan kadronun geçen seneki kadrodan daha iyi olmadığını, kadronun şampiyonluk için yetersiz olduğunu; bu durumun olasılıkla iç saha mağlubiyetlerine, bunun da kuvvetle muhtemelen teknik direktör değişikliklerine, bunun da öncelikle istikrar kaybına, ardından yeni ve takımı bilmeyen bir teknik direktörün gelmesine ve takıma devre arasında gerekli-gereksiz bir dünya transfer yapılmasına, bunların da yine alışma devri puan kayıplarına, tüm bunların da şampiyonluk olasılığının düşmesine neden olacağını hem yazılarda, hem de bireysel olarak başkan İmam Altınbaş’a belirtmiştik.
Gelinen nokta itibariyle, ne yazık ki bunların hepsi oldu, bizlerin söylemesi bir işe yaramadı…
İlk ikiden bitime 15 hafta kala vazgeçmiştik zaten… Altı hafta kala ilk altı umudu bitti, beş hafta kala hala ligde kalma sıkıntısı yaşıyoruz.
Ne yapılmalı? Öncelikle bu seneye konsantre olunmalı, bir dünya şehir takımının olduğu ortamda iş savsaklanmamalı… Giresun’un son iki maçı Sakarya ve Güngören ile… En kısa sürede ligde kalmak için gerekli puanlar alınmalı… Kasımpaşa maçında kaleyi bulan tek şut yoktu buna çare bulunmalı… TFF genel sekreteri Emre Alkin Göztepe’nin iki haftadır süren hakemler tarafından tecavüze uğrama sürecine son vermek için çaba harcamalı. Kimse Göztepe’yi kayırmasın ama istismar da etmesin… Tüm oyuncular acilen ceza sahasında gereksiz faul olarak yorumlanabilecek hareketler ve/veya penaltı yaptırma, ayrıca da saçma sapan kart görme huyundan vazgeçmeli…
Göztepe mucize yaratıp, düşmezse… Gelecek sene, bu sene yapılan hatalar tekrarlanmamalı, aynı kısır döngüye girilmemeli… Sezon başlamadan, nereye ne tesis yapılacaksa bitmiş olmalı ki sakatlıklar kumpanyası devam etmesin… Bu sene Ksk maçları iki maç cezaya, cezalarsa dört puana mal oldu. Gelecek sene Ksk’ye ek olarak Ankaragücü de var… Geçen sezon Bugsaş maçındaki Ankaragücü taraftar varlığının iki maç cezaya mal olduğunu hatırlatarak, Ksk ve Ankaragücü maçlarından yara almamak ya da daha az yara için gerekirse maçlar tek tarafın seyircisiyle oynanmalı… Aksi en az dört maç cezaya neden olacaktır, illa ki karşılıklı seyirci olacaksa kadro bu duruma hazırlıklı olacak kadar iyi olmalı… İç sahada mağlup olmayacak, çok yüksek bir galibiyet ortalamasıyla oynayacak bir takım olmalı… İçeride kazanıp, dışarıda bu senekinden az iyi performans gösterecek bir takımla hem teknik direktör istikrarının korunacağı, hem de kuvvetle muhtemelen şampiyon olunacağı unutulmamalı… Göztepe’nin lehine hakem hatasına gerek yok, en azından aleyhine olacak şeyleri engelleyebilecek kadar lobi yaratılmalı… Kurulan takım Serkan Çınar ya da Özgüç Türkalp gibi hak emlerin darbelerine de, İzmir’in genel politik görüşünün siyasi iktidarda yarattığı sevgi-barış-kardeşlik hislerine de dayanıklı olmalı… İlhan ve Ali Kuçik’ten biri olmadığında düşülen duruma düşülmemeli… İki kişi sarı kart cezalısı hale geldiğinde ya da sakatlandığında -bir önceki sezondaki şampiyonluktaki gibi- dışarıdan girenler en az içeridekiler kadar, hatta daha iyi olmalı… Oyun göbekten tıkandığında, orta yapabilecek oyuncuların sayısı artmalı… Oyuncu transfer edilirken ilk kriter orta yapamamak değil yapabilmek olmalı. Kasımpaşa maçında yenen ilk gol tekrar tekrar incelenmeli, defansın göbeğine çare bulunmalı… En azından İlhan kadar, tercihen daha fazla gol atabilen forvet hatta forvetler olmalı… Çok iyi bir kaleci alınmalı… Kadroya yapılacak takviyeler bu ligin en iyilerinden ya da bir üst ligden olmalı… Yabancılar takıma katkı sağlamalı… Kadro son minvalde Süperlig’den düşüp, kadrosunu koruyabilen takımlarla başedebiİlmeli… Daha sağlıklı kontratak yapabilir hale gelinmeli… Sene başından itibaren Atatürk Stadı’nda oynanılacaksa da, Alsancak Stadı da olsa bilet fiyatları bu seneki gibi olmalı… Atatürk Stadı’nın az seyircili maçlarda rakip için avantajlı, bizim gibi ağır defanslı takımlar için olumsuz, kontratak yapabilen ve şut çekebilen takımlar için ise olumlu bir ortam olduğu unutulmamalı. Atatürk Stadı’nda 10.000 seyircinin üstüne çıkılması sağlanmadıkça, maçlar Alsancak Stadı’nda oynanmalı…
Dileğim odur ki Başkan İmam Altınbaş ve Göztepe’mizi yönetenler hem uzak, hem de yakın tarihten gerekli dersleri alıp, bu yıpratıcı ligden hemen kurtularak, öncelikle ulusal rakiplerimiz dörtlü oligarşi ve ardından Avupa takımları ile rekabet edebilir hale gelir…
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
"Yönetim ne halkındır, ne halk tarafından yapılır, ne de halk içindir" Noam Chomsky
28 haftanın 26'sında devletin televizyonunda naklen yayınlanan Göztepe maçlarında kaptan olarak sahaya çıkan İlhan Şahin'i aylar sonra Elazığ maçı sabahı saat 06:00'da polis kuvveti ile kamptan almaya karar veren Elazığ Emniyet Müdürlüğü'nü ve Elazığ Adliyesi'ndeki hukuk görevlileri...
İzmir'in verdiği vergilerin dörtte birini şehire yatırım olarak geri veren...
1/4 yatırım oranına "İzmir hakettiğini alıyor..." diyen...
İzmir'in verdiği vergilerle ülkenin her yerine stadyum yapan...
Buna karşı Ksk'ye stadyum yapmak için Göztepe'nin evine göz diken...
Göztepe'ye ve Kaptan'ına kendi aklınca psikolojik taciz yapan...
İleri demokratik ve aşkından ne yapacağını bilemeyen aşırı İzmir sevgili zihniyet ki...
Bu zihniyetin Türkiye Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Denetleme Kurulu'nun Bülent Uygun'un teknik direktörlük yapması ile ilgili olumsuz kararını 48 saat içinde değiştirilivermesi ile ilgisi ne bilinemese de...
Yine de aklınızın bir köşesinde tutmaya çalışın ki, Göztepe taraftarı herkese hak ettiğini vermesiyle meşhurdur...
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Şu an Göztepe’nin bulunduğu Bankasya Ligi’nde oynanan maçlara bakıldığında tüm takımların tüm takımları yenebildiği ve yenilebildiği görülüyor Burada yenenler de, yenilenler de aşağı yukarı aynı kadrolar olduğuna göre temel değişkenler oyun içi dizilim, moral, motivasyon, stadyum, taraftar desteği ve nedense Göztepe aleyhine yaptıkları bir seri hataya şu ana kadar kimsenin ses çıkarmadığı hakemler olarak özetlenebilir.
***
Göztepe Altınbaş döneminde şampiyon olduğu yıllarda genelde sezon boyunca 17 iç saha maçının üç ya da dördünde puan kaybederek başarılı oldu. Görüldü ki, takım ligin üstünde kurulduğunda takım stadyum fark etmeksizin galibiyet almaya devam ediyor. Takımın lige göre bu kadar zayıf kaldığı ilk sezon bu sezon… O yüzden karşılaştırma yapacak bir durum yok… Bu bağlamda Göztepe gibi geçen sezon 2. lig A kategorisine çıkan Elazığspor’un yaptığı, Göztepe’nin yapamadığı şeylerden birisi kadroyu korumak ve gereğince desteklemekse, diğeri de iç sahada seyirci baskısı kurmaktır...
***
İç sahada oynamanın psikolojik olarak evini koruma hissine neden olmanın verdiği motivasyon dışında seyirci ile rakip takım hatta hakemler üzerinde baskı oluşturma avantajı da var. Bu baskı da taraftarın oluşturduğu ses, sesin içeriği (Tezahürat, oyuna müdahale vs) ve sesin şiddeti ile doğrudan orantılı… Ses şiddeti ses dalgalarının taşıdıkları enerjiye bağlı olarak birim alana uyguladıkları kuvvet olarak tanımlanıyor. Birimi genellikle ‘metrekare başına Watt’ (W/m2) olarak ifade ediliyor. Tanımdan da anlaşıldığı gibi sesin şiddeti, ses kaynağına olan uzaklığın karesi ile ters orantılı.
***
Bu tanıma göre sesin şiddetini arttırmanın iki yolu var. Kaynaktan daha çok ses çıkmasını sağlamak ya da mesafe ile oynamak… Kaynaktan daha çok ses çıkmasını sağlamak, daha çok bağıran taraftar sayısı veya akustik özelliği yüksek stadyumlar ile mümkün… Taraftar sayısında bilet fiyatları düşürülerek anlamlı bir adım atıldı. Lakin Atatürk Stadyumu’nda bence kritik eşik 10.000 seyirci… An itibariyle bu kadar seyirciyi bileti 2 TL ve 1 TL yapsanız bile çekebilmek kolay değil…
***
Elde mesafe ve akustik kalıyor… Akustiğe katkı üstü kapalı tribün oranı ve tribünü kapatan çatının özellikleri ile ilişkili… Mesafe ise tribünün sahaya uzaklığı ile ilişkili…
***
Göztepe’nin İzmir’de oynayabileceği iki-üç seçenek var. Birisi nedense tercih edilmeyen Buca’nın Arena stadı… Sahaya oldukça yakın tribünleri var ve kapalı tribün oranı yüksek… İkincisi Alsancak Stadyumu… Kapalı tribün oranı yüksek olmasa da, tribünlerin sahaya uzaklığı oldukça az… Üçüncüsü Atatürk Stadyumu… Kapalı tribünü bile yarı kapalı… Tribünlerin en öndeki seyircisinin de, en arkadaki seyircisinin de sahaya uzaklığı Alsancak Stadyumu’nun yaklaşık 3 katı kadar…
***
İkinci devre oynanan Denizlispor maçı dahil Göztepe maçlarına ortalama 5898 biletli seyirci gelmiş. Toplamdan Ksk maçını çıkarırsanız ortalama 3998’e düşüyor. Bu rakam Atatürk Stadyumu’nun kapasitesi 51295 olarak kabul edilirse %7.7 doluluk anlamına geliyor. 1929’da yapılmış olan Alsancak Stadyumu ise toplam 16400 seyirci kapasiteli. Sahaya uzak balkon tribünündeki 6065 koltuğu çıkarırsanız ki balkon tribünü nadiren açılır, 3997/10335 %38.6’lık doluluk ediyor. Her iki stadyum için de aşağı yukarı 2000 kişilik kaçak ve kombineliyi de eklerseniz, eldeki rakamlarla Atatürk Stadyumu’nda yaklaşık %11-12’lik bir doluluk oranı elde ederken, Alsancak Stadyumu’nda aynı sayıda seyirci ile aşağı yukarı %58-60’ı dolu bir stadyum görüntüsü ve -aynı miktarda ses ile mesafe en az 1/3’e ineceğinden Atatürk Stadyumu’na göre yaklaşık 9 kat fazla ses şiddeti- elde edersiniz.
***
Mustafa Kemal Atatürk’ten uzun bir alıntıyla devam edelim: “Dünyada herşey için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak, gafletliktir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır. Bin, ikibin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları bugün aynen uygulamaya kalkışmak ilim ve fennin içinde bulunmak değildir...Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz, çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
***
"Herhangi bir hükümetin bilime danışmadan kararlar alması akılsızlıktır." Bu söz de Bruce Alberts’e ait. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri aynı zamanda evrensel bilime katkı, bu katkıyı yenilik, patent ve paraya çevirme konusunda da en ileri ülkeler. Bizim ülkemizde ise, ulusun evrensel bilime en büyük katkıda bulunan altgruplarından tıp doktorlarına iğne bile yaptırmayacağını beyan etmiş olan devlet büyüklerinin, son aylarda tıp doktorlarına iki kez batın ameliyatı olduğunu görüyoruz. Diğer yandan da uluslararası sınavlarda pek çok Afrika ülkesinden geride gözüken ilköğretim ve lise eğitimimizi daha da nasıl kötüleştirebiliriz konusunu tartışıyoruz.
***
Göztepe’ye dönelim… Bilimin gerçeklerini hayata uygulayabilmek gelişmek isteyen herkes ya da her kurum için önemli bir özellik… Ali Gültiken’in katkılarıyla bu sezon ne yazık ki ligin üzerinde kalitede, stadyum fark etmeksizin galip gelebilecek bir Göztepe kadrosu mümkün olmadı… Gözüken o ki, eldeki malzeme ile en yüksek verimi alabilmek için Başkan İmam Altınbaş’ın yüksek ilgisi birinci etmense, ikincisi stadyum… Aynı seyirci sayısı ile 9 kat etki yaratmak… Bir de Atatürk Stadyumu’nun panoları… O panolar play-offa kalıp, üst ligi zorlama olasılığından ne kadar değerli karar Göztepe yönetiminin…
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Göztepe şu ana kadar 24 maçın altısını kazandı. Kazanılan altı maçın ikisi sakatlık furyası henüz pek büyümeden oynanan ve üçer gol atılan Rize ve Güngören maçlarıydı. Kalan dört maçın üçünde bir gol, birinde 2 gol atılıp (Kayeri Erciyes maçı…) hepsinde Şamil-Hakan ikilisi, nispeten sağlam defans ve Vedat'ın üstün performansları ile kazanıldı...
Göztepe bu sezon Şamil-Hakan ikilisiyle başladığı sekiz lig maçının dördünü kazanırken, bir
beraberlik (Güngören deplasmanı) aldı... Üç mağlubiyet Konya ve Kasımpaşa
deplasmanları ve son dkda anlamsız pas hatasıyla kaybedilen Bucaspor maçıydı... Yine de 4/8 galibiyet oranı yani %50 ikinci Kasımpaşa’nın galibiyet yüzdesine denk geliyor… Aynı Göztepe Şamil-Hakan ikilisinin birarada başlamadığı 16 maçta ise 8 kez yenilmiş, iki galibiyet var... Bu ikili Sakarya, Giresun ve Denizli maçlarında sonradan bir araya gelmişler ve 1-0 mağlubiyetten 1-1 olmuş.
***
Ne yazık ki bu hafta Hakan'ın yerine geçecek iyi biri (İlhan olabilir mi?) bulunmazsa
Gaziantep Belediye maçı defans ve Vedat'a bağlı gözüküyor…
***
Daha önce de defalarca belirttiğim gibi Göztepe’nin tüm maçlarını kazanması ya da kaybetmesi sürpriz değil… Son dört maç da kazanılabilirdi, lakin 12 yerine 5 puan alındı. Dördü de kazanılsaydı altıncı sıranın dört puan gerisinde olunacaktı…
***
Gelelim Kaptan İlhan Şahin’e… Kaptan ilk devre 6 gol atarken bu devre henüz gol atmayı başaramadı… Gol pası da yok… Rizespor maçında verilmeyen gol ve penaltı pozisyonlarında itirazı da yoktu… Neyse ki sonradan o kısım geri geldi. Kaptanın da acilen toparlanması lazım…
***
Aydın Karabulut… Bu kadar yeteneğine rağmen bu kadar verimsiz olması ve yaşadıkları desteğe ihtiyacı olduğunu gösteriyor… Bu desteği kendisi ya da kulüp yaratmazsa üçüncü ligde bile başarılı olamayabilir…
***
Ben teknik adam değilim ama o kadar yağmurlu havada oynanan Akhisar maçında isabetli şutu yoktu Göztepe’nin…
***
Kırmızı kart meselesi… Hiç kırmızı kart görmemek Cihat Arslan’ın da belirttiği gibi mağlubiyeti kabullenmeyi gösterse de, her maç bir kırmızı kart ortalamayla oynamak da korkutucu ve istikrar bozucu… Akhisar maçında normalde sabaha kadar oynansa gol olmayacak bir maçta görülen saçma sapan kartlarla önce Ömer, ardından Hakan kırmızı kart gördü… Gördükleri kırmızı ve sarı kartlar hayatı bir tehlikeyi önlemekten uzaktı… Hakan’ın ilk gördüğü sarı kart bir ihitmal tehlike olabilirdi ama en az üç kart akıl sembolü değildi…
***
Başkan İmam Altınbaş herhangi bir şirketinin müdürü 24 önemli toplantının altı-yedisine katılsa ne yapardı acaba? Bu sene bu ligden çıkamamak, koca sezonu boş geçirmek, gelecek sene Süperlig gelirlerinden mahrum olmak ve aynı takımlarla cebelleşmeye devam etmek demek olacak büyük ihtimalle… Bence çok zor olsa da, hala olası… Akhisar bu oyunla ilk altıdaysa, Göztepe’nin olmaması her kademede iyice sorgulanmalı...
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Futbolda stoperlerin rakibi bu kadar kolay kaçırmasının ardından 20. saniyede gol yemek normal değil… Ayakta duramayan yabancı futbolcu olmak ve almak normal değil…İkinci devreye mağlup başlarken baskılı oynayacağına baskı yemek normal değil… Ceza sahasında bomboş topa garip işler yapan forvet normal değil… Robben kadar hızlı değilsen, sol ayağınla illa ki sağ tarafda oynayacağım demek, ya da oynatılmak normal değil… Takım bu haldeyken Başkan’ın 550 km ötede olması normal değil… Devre arasında ya da değil takımı motive edecek bir yöneticinin ortaya çıkmaması normal değil… Kafaya orta yapılmasının bu kadar nadide olması normal değil…
***
Hayatta da, futbolda da istemek en önemli şey…
***
Futbolda galip gelmek için, gol atmak gerek… Gol atmak için ileride pres yapmak, kanatlardan orta yapmak. göbekten varyasyonlar ya da şut çekmek olmadı oyunu ileriye yıkmak gerek… Hiç birini yapamıyorsan, defansı sağlam tutup, kontratak yapmak gerek…
Bunlar futbol dehası gerektirmeyen şeyler… Futbol dehanız varsa fazlasını yaparsınız…
***
Normal olan Göztepe’nin 70. dkya kadar sabreden tribündeki kadın ve çocuk taraftarlarının sonunda kopması… Sonra takım da durumun vehametini anlar gibi oldu, azıcık kıpırdadı… 5-10 dk da ancak beraberliğe yetti…
***
Ksk maçından sonra ne demiştik? Gol atamazsan kazanamazsın, galip gelemezsen düşersin… Durum ne yazık ki değişmedi... Neler yapılabilir? Başkan İmam Altınbaş sezon sonuna kadar İzmir’de kalabilir, başkan olmanın transfer yapmak dışındaki gereklerini de yapar… Olmadı, birini atar, o yapar… Teknik direktör Cihat Arslan iç tutarlılığını arttırıp, bence motivasyonsuzluk, kendisine göre aşırı motivasyon sorununa çare bulabilir. Futbolcular da kendilerine gelip bu şartlar altında takımı düşürme mucizesine imza atmamak, dört senelik inciri berbat etmemek için çalışabilir… Son olarak Atatürk Stadı’nın panoları Göztepe’nin sonu olmadan Alsancak Stadı’na geçilmeye çalışılabilir…
***
Bu takım önümüzdeki 12 maçı kazanabilir de, topunu birden kaybedebilir de… İkisi de benim açımdan sürpriz olmaz... Bununla birlikte olumsuz olumluya seyrederek çevirilemez… Haftalardır bir işe yaramayan statükonun daha da geç olmadan bozulması dileğiyle…
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
-
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
-
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
-
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...