Göztepe tam sıkıntılarından arınmaya başlamışken, yaşayan en yaşlı üyelerimizden, camianın en saygı duyulan büyüklerinden Mustafa Cücen’i kaybettik.
 
Mustafa Cücen Türkiye’deki yönetici profilinin ötesinde; sözü söz olan, Serdar Ortaç’ın şarkısındaki binlerce dansözden biri olmayan, kendi menfaatlerini Göztepe’nin menfaatlerinden önde tutmayan karakterde bir yöneticiydi. Güvenilirdi... Nice finansal yönden güçlü yöneticilerimiz ve Göztepe kongre üyeleri yönetimi kendisine teslim edecek kadar güvenmişti. Ekibindekilerle ilkelerde ters düştüğünde doğruları savunacak hatta gereğinde istifa edecek kadar da ilkeliydi. Gördüğü yanlışları anında söylerdi. Zulada tutup gereğinde koz olarak kullanmak gibi kasaba polikacımsı davranışlarda bulunmazdı, politikacı değildi.
 
Gerçek bir İzmirli ve Göztepeli’ydi. Semtten yetişmiş, kulüpte spor yapma onuruna sahip bir başkandı.
 
Göztepe’nin ana sorununun kurumsallaşma ve sabit gelir kaynaklarının azlığı olduğunu bilenlerdendi. Dernekteki yönetim değişikliklerinden etkilenmeyecek bağımsız bir altyapı sisteminin fikir ve eylem babalarındandı. Bugün halen A takımda oynayan çocuklarımızın yetiştiği ağacın Muhlis Dalçam ile birlikte önemli emekçilerindendi.
 
Profesyonel taraftarlığa karşıydı. “Eskiden amigolar amatördü ve kulüp sevgisiyle taraftarları coştururdu. Sonradan bu iş menfaat aracı haline geldi,  profesyonliğe döndü, meslek halini aldı. Amigolar bu işten anormal paralar kazanıyor” diyebilenlerdendi. Rahmetli Mustafa Amca, Sn. Feyzi Sürücüoğlu’nun tespitiyle Dünya ve Türkiye spor tarihinde kulüp amigosu tarafından mahkemeye verilip mahkemeye de tek başına giden ilk ve tek kulüp başkanıydı.
 
Sn. İskender Tuğsuz’un futbol takımını Dördüncü Lig’e düşürmesinin ardından gerçekleştirilen, çoğu insanın kongre zorbalığı olarak adlandırdığı eylemlerle anılan ve Tuğsuz ve arkadaşlarının yönetimi tek başlarına tekrar almaları ile sonuçlanan kongrede üç saniyede yaklaşık 250-300 kolu sayabilecek seviyede zeki ve yetenekli kişiler sayesinde divan başkanlığını kaybedinceye kadar genel kurulların değişmez divan başkanıydı.
 
Her yöneticinin kendisine olumlu paylar çıkarabileceği yönetsel prensiplere sahip, Göztepelilerin Mustafa Amca’sı ne yazık ki artık yok. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve Göztepe camiasına ise sabır diliyorum. Ruhu şad olsun…
Hepatit A virüsü ağız-dışkı yoluyla kirli sular veya bu gibi sularla kirlenmiş yiyecek maddeleriyle bulaşır. Daha çok çocukluk çağında geçirilmekteyse de ülkemizde ve bölgemizde hepatit a virüsüyle ilk kez erişkinlik ya da genç erişkinlik döneminde karşılaşanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Çocukluk çağında çoğunlukla belirti vermeden geçirilen hastalık gençlerde ve erişkinlerde daha ağır seyredebilmektedir. Hepatit A aşı ile korunulabilir bir hastalıktır. Altı ay ara ile iki kez yapılacak aşının etkinliği %95’in üzerindedir.
Dünya Sağlık Örgütü yeryüzünde iki milyar kişinin hepatit b ile karşılaştığını, bunlardan 300-400 milyonunun kronik Hepatit B taşıyıcısı olduğunu ve hepatit b yüzünde her sene bir milyondan fazla insanın öldüğünü belirtmektedir. Hastalık anneden-bebeğe,  cinsel ilişki ile eşlerden birbirlerine, kan ve kan ürünleri yolu ile virüs içeren kan, iğne kazası ile deriye batması ile bulaşabilir. Virüs cinsel olmayan ev içi yakın temaslar ile (ortak kullanılan havlu, diş fırçası, jilet, tırnak makası, küpe gibi kişiye özel eşyaların kullanımı, çocuklar arasında oyunlar esnasında yakın temaslar) ile de bulaşabilir. Virüs idrar, dışkı gözyaşı gibi sıvılarda da bulunabilse de bunlardan bulaştığı pek görülmemiştir. Ülkemizde halkın Hepatit B ile karşılaşmış olma oranları bölgeden bölgeye değişmekle birlikte %25-60 arasında seyretmektedir. Hastalık erişkin dönemde geçirildiğinde %12’ye varan oranlarda kronikleşebilirken %0.5’e varan oranlarda hızlı seyirli karaciğer yetmezliğine (Fulminan hepatit) neden olabilir. Kronik Hepatit B ise siroz ve karaciğer kanseri için çok önemli bir risk faktörüdür. Hepatit B de aşı ile korunulabilir bir hastalıktır. Üç doz aşı (İlk aşının olunduğu günü 1. gün kabul edersek 30 gün sonra ikinci doz ve 180 gün sonra üçüncü doz yapılmalıdır) ile %95 civarında başarı elde edilebilmektedir. Kronik Hepatit B tedavisi içinse infeksiyon hastalıkları polikliniklerine ve uzmanlarına başvurabilirsiniz.
Ateş, burun akıntısı, yaygın kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı ve halsizlik gibi bulgularla seyreden grip akut seyirli genelde kemdi kendini sınırlayan bir infeksiyon hastalığıdır. Grip aşısı hastalıktan korunmada en etkili yöntemdir. Aşının etkinliği kişinin bağışıklık sistemine, aşının içeriği ile (Aşının içeriği bir önceki sene en çok hastalık yapan üç virüs alt tipinden oluşur.) toplumda gezen virüslerin benzerlik oranına bağlıdır. Mevcut aşı salgından sorumlu aşı ile benzerlik gösteriyorsa %50-80 oranında koruma sağlayabilmektedir. Burada belirtilmesi gereken bir nokta bu paragrafın başında saydığım grip belirtilerine grip virüsü dışında çeşitli virüslerin de neden olabilmesidir. Bu yüzden aşı olmanız demek hiç hastalanmamanız demek değildir.
İzmir’deki futbol kulüpleri sporcularına hepatit A ve B için serolojik tetkikleri yaptırıp, gerekirse aşılatmak gibi bir işlev görüyorlar mı bilmiyorum. Halen en genç futbolcu nüfusuna sahip Göztepe için bu iki hastalık ve grip  için önlem alınmasının sene içinde sporculardan alınabilecek verimi arttıracağını, gerekli girişimlerin yapılmasının Göztepe için faydalı olacağını düşünüyorum.
Not: Hastalıklar hakkında bilgi için www.vhsd.org adresindeki Viral Hepatit Savaş Derneği’nin internet sitesine ya da Prof. Dr. Münir Büke editörlüğündeki “Enfeksiyon hastalıklarının hasta örnekleri ile tanımı” adlı kitaba başvurabilirsiniz.
Belediyelerin görevi spor kulüplerine destek olmak mıdır? Yoksa daha iyisini yapıp spor kulübü kurarak işletmek mi? Çok tartışmalı bir konu. İkisi de değildir demek için yüzlerce sebep bulunabilir ama gerçek şu ki Türkiye’de geçerli sistem her iki soruya da evet diyor.
Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak’ın görevi ilçenin sinek problemini çözmek midir, Karşıyaka Spor Kulübü’nün transferinin önünü açmasına katkıda bulunmak mı? Her ikisi de mi?
Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’ın görevi de ilçedeki futbol takımlarından ve özellikle Göztepe’den uzak durmak mıdır?
Başkan Aziz Kocaoğlu’nun Bornova Belediye Başkanlığı’na hazırlanırken aslında Büyükşehir Belediye Bakanlığı’na hazırlandığını tahmin ettiğini hiç sanmıyorum. Halen baskın siyasal erk gözünü İzmir’e dikmiş vaziyette. Ahmet Priştina bikini ile denize girenlere linç girişimi yapmak, yalnızca kadınlara ya da yalnızca erkeklere parklar yapmak gibi hoşgörü ve çağdaşlıktan uzak garip davranışlar içinde bulunanların baskın güç olmamasının en önemli sebebi olarak gösteriliyor. Aziz Kocaoğlu’na düşen tarihsel görev ne? Bu durumu devam ettirmek mi yoksa sona erdirmek mi?
İzmir’in dünya şehri olması ancak büyük düşünen yöneticilerin sosyal mühendisliğinde eğitim-üretim-turizm-spor kollarını içinde bulunduran kollektif bir kalkınma-gelişme hamlesiyle, İzmirlilerin beyin göçünün önlenmesiyle olabilir. Sporda İzmir’i ileri götürebilecek spor takımlarının TSYD Kupası’nda dört takım bir araya gelip en büyük üç basamaklı sayının yarısı civarında seyirciyi ancak bir araya getirenler ya da kendilerini zaten İzmirli saymayanların olmasını beklemek kanaatimce hayaldir. Göztepe Türkiye’de sermayenin başkentinin üç takımını Ege’nin diğer illeri sayesinde değil kendi gücüyle konuk edip onları İzmirli olup İstanbul takımlarını tutanlara rağmen azınlıkta bırakmış, hepsini de İstanbul’da ya da burada hem de ikişer üçer gol atarak mağlup etmeyi başarmıştır.
www.goztepelist.org adresinde “İzmir kulüplerine İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, İZVAK ve diğer kurumların yaptığı desteği yeterli ve adil buluyor musunuz?” sorusuna 3800 kişinin %70’I adaletsiz ve yetersiz diye cevap verdi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu kulüplere yardım etmeli mi? Geçen sene Altay ve Karşıyaka’ya ve onlara göre devede kulak olacak şekilde Göztepe’ye yardım etmişti. Bu bağlamda en azından bir ara  “Etmeliyim” diye düşünmüş olmalı. Bu sene edecek mi? Ne düzeyde edecek? İzmir ve kendisi için kendisine düşen tarihsel görevini düşünüp ona göre karar vermesini ve bunu acil olarak yapmasını diliyorum.
Göztepe oldukça uzun sayılabilecek bir süredir sosyolojik ve ekonomik bir çöküntü içinde. Ege’nin en çok taraftara sahip kulübü Ege ve İzmir’in tüm dertlerine teker teker çare bulmakla ünlü kuruluşunun “Avrupa” hedefiyle alıp Avrupa hedefini yakalayıp kullanmamak gibi gayet İzmirsever bir davranışla bırakmasından sonra eldeki milyonlarca dolar vergi ve futbolcu borçlarını bir türlü döndüremedi. Birbirinden becerikli ve Göztepe sevgisi dolu yöneticileri ile önce Lig A’ya ardından B Kategorisi’ne ve en sonunda 4.Lig’e düştü. Göztepe geçen sezon amatör kümeye düşmekten son birkaç haftada kurtuldu. Bu sene bunu bile başarması zor gözüküyor.
 
Göztepe bu esnada genelde yalanlarla yönetildi. Bir gün önce söylenenler ertesi gün unutuldu. Sözler verildi, üstüne yatıldı. Yapay gündemlerle taraftar uyutulmaya çalışıldı ve ne yazık ki başarılı olundu.
 
Göztepe’nin en büyük gücü taraftar. Bu çöküntü yılları, esnasında B Kategorisi’ndeyken yapılan küçük çaplı yürüyüş dışında stat dışı örgütlü bir tepki veremedi. Bu esnada çeşitli basın bildirileri yayınlandı fakat kimse dinlemedi. Statlarda verilen örgütlü tepkiler ise Göztepe taraftarının Göztepe tarihinin en başarısız başkanı olarak seçmiş olduğu İskender Tuğsuz’un gitmesine yetmedi. Göztepe taraftarı örgütlenip dernek kongrelerine sahip çıkamadığı için İskender Tuğsuz inanılmaz bir şekilde tekrar başkan oldu. Sonra kendi ekibi tarafından sistem dışı edildi. Þu anki A.Ş Yönetimi ise hala transferin önünü açmaya çalışıyor. Gönlümüz başarılı olmalarından yana pek ümidimiz olmasa da. Maaşlarının ödenmemesi nedeniyle bedavaya giden futbolcular kendilerine sınırlı güveni iyice azalttı. Şu anki dernek yönetimi ise izlemede gözüküyor.
 
Bütün bu olaylar esnasında camia büyükleri anlamlı bir tepki vermedi. Kurtuluş platformu Genel Kurul’dan çekildi. Kendilerine biçtikleri tarihsel görevin bu olduğunu sanmıyorum. Halen çözüm önerileri amatöre düşmek. Gerçek şu ki, Anonim Þirket sürecinin mihmandarları halen bulundukları yerler için Göztepe’ye çok şey borçlular. Evet! Göztepe de onlara borçlu. Ama bu borç karşılıksız değil. Amatöre düşmek çözüm mü? Hukukçular hayır diyor. Bir de şu var ki Göztepe yaklaşık 24-25 senedir kendi camia gücü ile lig çıkamıyor futbolda. Bu sürecin önemli bölümünde çıkamayan yönetimler camia büyüklerinden oluşuyordu. Bu arada unutmamak gerekir ki İskender Tuğsuz’u da anonim şirket sürecini de Göztepe’ye kendileri getirdi, şimdi ise ortalarda yoklar.
 
Bütün bu yıllar içinde ilginç bir şekilde malum medya kuruluşuna ve Dinç Bilgin’e taraftar dışında kimse tepki vermedi.  O da sınırlı idi.
 
Eylül’ün 2’sinde saat 17:00’de Göztepeliler şu ana kadar veremedikleri tepkileri verebilmek için tüm Göztepelileri, Göztepe’yi bu hale getirenleri bizlere yalan söyleyenleri hep birlikte protesto edelim... Göztepe’ye yemek için değil emek için gelen yönetimler lazım. Yeniden caddeleri, sokakları sarı kırmızıya boyamak için, deplasman konvoyları oluşturmak için, içinde Göztepe ateşi yanan, taksicileri, dolmuşcuları, öğrencileri kısacası herkesi iskeleye bekliyoruz." diyerek Göztepe iskelesine bekliyor.
 
“Göztepeliyim.” diyen Göztepe’yi düşünen, arif, güngörmüş, güngörememiş, gazeteci, milletvekili, belediye başkanı, sanayici, doktor, avukat, işçi, işveren, öğrenci yani herkesi o saatte orada görmek dileğiyle…

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son günlerde televizyonlarda sıkça çıkan reklam bana yukarıdaki başlığı çağrıştırıyor.
Neden mi?
Başı sonu belli bana bir kuklacı tarafından yönetilen kukla oyunlarını hatırlatan liglerden sıkıldığımdan dolayı.
İzmir’den Göztepe dahil hiçbir takımın bulunmamasından mütevellit.
Ek olarak halen iktidardaki partinin oyların çoğunluğunu aldığı illerin dışında (Antalya’da da son yerel seçmi iktidar partisi almıştı) temsilci bulunmaması nedeniyle…
Şike iddialarına şeffaflıktan uzak, lise ve üniversite giriş sınavlarında 0-3 arasında matematik veya fen neti yapabilen bir genç nesle sahip, hastane müdürlüğüne imam atayabilen zihniyetin baskın olduğu bir üçüncü dünya ülkesinin futbol federasyonu başkanına yakışır yanıtlar veren yetkililer nedeniyle…
“Reisim…Babacım…Ellerinden öperim.” tarzında altın yüzüklü, canlı paralı, bol küfürlü mafyalı vurdulu kırdılı diyaloglar nedeniyle…
İtiraf edilen teşvik primlerini görmezden gelenlerden dolayı…
İtalya’da ülkenin en çok şampiyon olan takımını İkinci Lig’e şutlayabilen şeffaflığın ve rezaletlerin üstüne gidebilme cesaretinin ülkemde mevcut bulunmaması nedeniyle…
Bu ülkede her sezon bitiminde şike ile ilgili iddialar ve çeşitli telefon kayıtları çeşitli medya tarafından yayınlanır. Daha bir nihayete erebilenini görmedim.
Göztepe ve Altay’ın düştüğü senenin son haftasındaki maçlar ile ilgili iddialar meclise taşınmıştı bir sonuca ulaşmak mümkün oldu mu?
Lucescu’nun “Türkiye’deki sisteme karşı mücadele etmek çok zor." demiş.
Türkiye’de şike var mı?
Emile Zola “Gerçeği yerin altına gömseniz bile, o bir gün büyüyerek patlayacak ve her şeyi yok edecektir" demiş.
Bir de şöyle soralım Türkiye’de şike yapmamış ya da şikeye karışmamış kaç takım var? Halen hiç başlamasını istemediğim Turkcell Süper Lig’deki takım sayısı kadar??? Daha fazla??? Hiçbir takım???
Dilerim gerçek büyüsün ve patlasın. Kimler olacaksa da olsun!!!


Oğuz Reşat Sipahi
*3 Ağustos 2006 Yenigün


İletişim için Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

http://www.sipahi.tk

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter