Düşene karşı yapılabilecek üç farklı eylem tanımlanabilir. Birincisi tekme atmaktır. İkincisi kalkması için yardım etmek, üçüncüsü ise hiçbirşey yapmamaktır. İzmir’in kurumları Göztepe için şu ana kadar hiçbirşey yapmama seçeneğini kullandılar. Şimdi hiçbirşey yapmamayı da geçip tekme atma şıkkına geçmiş gözüküyorlar.

Göztepe’yi tesislerinden çıkarma kararını bekletip bekletip futbol takımı kayyum tarafından yönetilirken, takımı haftalar sonra bir galibiyet aldıktan sonra, içeride oynananacak çok önemli Ispartaspor maçından ve haftasonu yani 18 Şubat günü yapılacak suni çim saha açılışından hemen önce açıklamak ne kadar fırsatçı, ne kadar insani, ne kadar mert, ne kadar İzmir sevgisi dolu bir davranıştır kamuyoyunun takdirine bırakıyorum.

Göztepe ne? Göztepe İzmir’e tarihinin futboldaki en büyük sportif başarılarını yaşatan kulüp. Bu en büyük başarılar ne? Cumhurbaşkanlığı Kupasını ilk kez İstanbul dışına çıkarmak, iki kez Federasyon Kupası kazanmak, 1950 Türkiye şampiyonu olmak, Türkiye’nin Avrupa Futbol kupalarındaki ilk yarı finalisti olmak, Kupa Galipleri Kuıpası’nda çeyrek final oynamak vs.

İzmir’de kaç kulüp var? Bunların kaçı kendi tesislerinde değil öyle veya böyle kirada ve kaçı borcunu ödemiş? İzmir’de borcunu ödemeyen tek kulüp Göztepe mi? Değilse bu Göztepe sevgisi mi? Yoksa açık bir Göztepe düşmanlığı mı?

Göztepe düşmanlığı kimseye bir şey kandırmaz. Düşene tekme atmak ise mertlik değildir. İzmir’in kurumlarını yönetenlerin ve 18 Şubat günü açılışı yapacak Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin’in aklı selimi seçmesini diliyorum. Aksi durumda kazanılacak olanın tüm Göztepelilerin sevgisi değil sonsuza kadar sürecek düşmanlığı olacağı unutulmamalıdır.

 

Dünyevi dertlerim ile meşgul olmamdan dolayı uzun zamandır yazamıyordum. Bugün uzun aradan sonra sizlere çağımızın en önemli gelişmelerinden biri olan ve son 10-15 yıla damgasına vuran internetin halen dünyadaki en önemli arama motoru olan google’ın kullanıcılarına sunduğu bir hizmet olan http://www.google.com/trends adresinden ve bu adreste Türkiye’deki ve İzmir’deki çeşitli spor kulüplerinin verilerinden ve bu verilere göre Göztepe’nin durumundan bahsedeceğim.

***

Bu adresin ve sunduğu verilerin işlevi ne? Sistemin verileri nasıl analiz ettiğinden bahsetmek gerekirse, günlük olarak google’ın dünyadaki tüm sitelerinde yapılan taramalarda kullanılan anahtar kelimeler belli bir örnekleme sistemi ile inceleniyor ve sizin merak ettiğiniz kelime ya da kelimelerin (mesela Göztepe, Karşıyaka) tüm aramaların ne kadarını kapsadığı bir grafik olarak karşınıza çıkarılıyor.

***

Son 12 ayın verileri incelendiğinde üç İstanbul takımından Galatasaray’ın (bir aylık bir süre dışında) en önde bulunduğu, Fenerbahçe’nin genellikle ikinci sırada olduğu, Beşiktaş’ın da üçüncü sırada olduğu görülüyor. Bu üçlünün ardından Trabzonspor geliyor. Malum dörtlünün ardından kimler geliyor? Süperlig, Birinci Lig takımlarının tamamını ve Göztepe’yi incelediğimizde beşinci sırada Göztepe’nin, ardından Bursaspor’un geldiğini görüyoruz. Burada 12 ayın beşinde Bursaspor’un, Göztepe’nin önünde olduğunu ve bu iki takımın grafiklerdeki yerinin Trabzonspor’un yaklaşık 1/3’ü kadar olduğunu, Trabzonspor’un grafik eğrisinin de üç İstanbul takımının grafik eğrilerine göre 1/3 ile 1/20 arasında değiştiğini belirtmek isterim.

***

İzmir takımlarına gelince son bir yıl incelendiğinde en önde tahmin edebileceğiniz üzere çoğunlukla Göztepe var. Karşıyaka genelde ikinci (Göztepe’yi geçtikleri 15 günlük bir süre var.). Altay da genelde üçüncü. Göztepe’yi geçtikleri İzmir Belediyeleri’nin ve pek çok kurumunun desteğine rağmen Kasımpaşa’ya kaybettikleri ve Süperlig’e çıkamadıkları döneme denk geliyor.

***

Daha çok yabancı ülkelerden yapılacak aramaları ortaya koymak amacıyla, İngilizce karakterler ile “Goztepe” ve “Karsiyaka” kelimeleri karşılaştırıldığında “Karsiyaka” için bir eğri hesaplanamıyor.

***

Belirtmek isterim ki son bir seneyi karşılaştırmamın sebebi Göztepe’nin futbol takımının en dipte bulunduğu bir sene olması. Tahmin edebileceğiniz gibi 2004’den sonraki verilerin incelenebildiği sitede tüm zamanlar sıralamasında da kayda değer bir değişiklik yok.

***

Peki yapılan aramaların ne kadarı takımlarla ilgili? Google arama motorları (mesela Göztepe kelimesi ile) arama yaptığınızda bulduğu siteleri sizin önünüze en çok tıklananları sıralayarak getiriyor. Hem google.com.tr hem de google.com incelendiğinde (25.1.08 tarihi itibariyle) Göztepe için ilk on sitenin dokuzu Göztepe Spor Kulübü ile ilgili. Her ikisinde de ilk sırada GöztepeLİST Organizasyonu Resmi Web Sitesi http://www.goztepelist.org geliyor. Her iki arama motoru da Karşıyaka kelimesi için arandığında google.com.tr’de onda yedi, google.com’da onda altı site Karşıyaka Spor Kulübü ile ile ilgili. Google.com.tr’de ilk site kulübün resmi sitesi, google.com’da ilk olarak wikipedia da Karşıyaka ilçesini ve kulübü anlatan sayfa çıkıyor.

***

Göztepe’nin grafiğini İspanyol, İngiliz, İtalyan, Alman birinci lig takımları ile karşılaştırdığınızda önemli bir kısmından (örneğin Bolton Wanderers, Real Betis, Real Mallorca, Racing Santander, Udinese, Empoli, Atalanta, Hertha Berlin, Schalke 04, Borussia Dortmund, Hansa Rostock, Derby County, Bolton Wanderers, Newcastle United ve daha niceleri) daha yüksek değerler görebiliyorsunuz.

***

Peki bu veriler ne anlama geliyor? Göztepe dost ve düşmanlarına, politikacılara ve siyasetçilere, İzmirli belediye başkanlarına, sponsorlara ve halen Göztepe’yi yönetenlere sevgi ve saygı ile belirtmek isterim ki amatör kümede bile olsa Göztepe yalnızca İzmir’de değil, tüm Türkiye’de ve tüm dünyada (hala) çok önemli bir markadır. Google analizlerine göre Türkiye’de çoğunlukla beşinci sıradadır, İzmir takımları içinde (yine altını çizerek belirtmek isterim ki amatör kümede bile olsa) ilk sıradadır, ek olarak Avrupa’nın pek çok önemli takımı ile karşılaştırılabilir ve çoğundan daha iyi durumdadır.

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Evrendeki ve evrenin bir parçası olan dünyamızdaki her şey sürekli bir değişim içinde. Bu değişime katkıda bulunanlar ya da ayak uyduranlar gelişip ilerlemekteyken, uyduramayanlar kan kaybedip gerilemek hatta yok olma riski ile karşı karşıya.
***
Göztepe ilk devreyi son on sene içinde küme düştüğü sezonlardaki puanlarıyla paralel bir puanda 17 puanda bitirdi.
***
Ülkemizdeki istatistikler ortalama okumuşluk seviyesinin 4-5 yıl olduğunu söylüyor.
***
Göztepe halen üçüncü lig aslında dördüncü ligde.
***
Öğrenci seçme sınavlarında  matematik, fizik, kimya biyoloji derslerinde Türkiye ortalaması bir basamaklı sayıların ikinci yarısını ya da ikincisini görmekte zorlanıyor.
***
Göztepe’nin gelirleri giderlerini karşılamaktan uzak.
***
Orta öğretim kurumları öğrenci seçme sınavında 46.000’den fazla öğrenci sıfır çekmiş.
***
Göztepe’nin kurumlarını yönetenler birbirini sevmekten uzaklar.
***
Sağlık Bakanlığı birkaç ay sonra aile hekimliğine geçmek istiyor İzmir’de.
***
Göztepe’nin kurumlarını yönetenler sevgisizlikten öte birbirlerinde açık arama yarışı içinde gözüküyorlar dışarıdan.
***
Enflasyon düşmüş gözüküyor. Halk hissetmiyor. Uzmanlar enflasyonu farklı hesaplıyorlar ondan düşmüş gözüküyor diyor. Bir bağımsız kurum (Þayet bu iddialar doğsuysa) eski sistemde enflasyon hesaplasa da gerçek bir karşılaştırma yapılabilse ne iyi olur.
***
Göztepe’nin başındaki kurumlar birbirleri ile o kadar iyi geçiniyorlar ki sormayın gitsin. Ortada şairin  “Akdeniz’in tuzu gibi” dediğine benzer bir büyük aşk var. Yoksa nefret mi demeliyiz?
***
Çoğu açlık sınırının altında para alan emeklilerin çalışması istenmiyor. Çalışırlarsa vergi ödeyecekler. Fakat milletin seçtiği vekiller bu kanunun kendilerine uygulanmasını istememiş. İşte vatanseverlik.
***
Göztepe’nin kurumlarını yönetenler Göztepe düşerse mutlu olacak mısınız?
***
İMF 1. küsür milyar dolarlık krediyi serbest bıraktıktan sonra daha fazlası için 10 ilde daha aile hekimliği sistemine geçilmesini istemiş.
***
Aile hekimliğine geçmeyi kabul eden hekimleri ne bekliyor? Kırk satır mı kırk katır mı? Daha çok para mı? Hekimlere daha çok para vermek için neden sözleşmeli olmak zorundalar? Daha iyi kontrol edileler diye olabilir mi? Sözleşmeden geri dönmek isteyenler ya da iktidar partisinden olmayanlar ne olacak? Kırk katır mı kırk satır mı yoksa şanlı bayrağımızın dalgalandığı ülkemizin ya da ilimizin ücra köşesindeki sağlık ocaklarından biri mi?

***
Göztepe son üç-dört sezonda devre arasında hep oyuncu kaybetti geçen sene dışında da hep düştü. Geçen sene de ucundan yırttı.
***
Türk Tabipler Birliği Bülteni’nde Eskişehir’de sağlık ocaklarında aşı günü pazartesi-salı
olduğu halde 17 Temmuz 2006 Pazartesi günü başlayan aile hekimliği uygulaması
sonrası ilk hafta aşı neredeyse hiç yapılmadığı ve bu durumu hiçbir sağlık çalışanının fark
etmediği belirtiliyor. İzmir’de aile hekimliğini istemeyen onbinden fazla insan neden eylem yapıyor? İMF’nin istediği bir şeyi istememekte haklı olabilirler mi?
***
Göztepe kurumlarını yönetenler devre arasında takımın yönetimsiz kalması umarım olmaz oyuncuların dağılması veya düşmesi sizi mutlu eder mi? Çok şükür ki yönetimsizlik süreci bir maç sürdü. Sayın Orhan Daut kayyum olarak atandı ve sorun şimdilik çözülmüş gözüküyor.
***
İMF ilaç harcamalarının daha da kısılmasını da istemiş.
***
Göztepe’nin 20 trilyon’dan fazla  borcu olduğu söyleniyor.
***
İMF hep bizi düşünmüştür. Allah başımızdan eksik etmesin!!! Mi? Acaba?
***
Harcadığın kazandığından daha az olursa ne olur?
***
Genel sağlık sigortası ile sosyal devletin ayaklarından biri olan olan parasız sağlıktan vazgeçilmeye çalışılıyor ya da halkı dünyanın özel sigorta şirketlerine yöneltmek isteniyor olabilir mi?
***
Göztepe’yi yönetimsiz bırakanlar kişisel hırslarınıza alet ettiniz mi kurumunuzu?
***
Bağkur SSK ve emekli sandığı bağımsız olarak a, b  ve c kadar zarar ediyorsa üçü bir arada olunca zarar düşer mi? Bağkur SSK ve emekli sandığı bünyesinde olmak için a, a+1, a+2 YTL ödemek gerekirken bir anda hepsini aynı kefeye koyduğunda hangisine ya da hangilerine haksızlık yapmış olursun?
***
Memurların bir kısmı başka Türkiye’de yaşayıp enflasyondan farklı mi etkileniyor ki neredeyse tamamı yoksulluk sınırında para alırken; yoksulluk sınırına 100a diyelim 70a kazanan ile 50 a kazananlara farklı zam yapılıyor? Adalet bu mu? Yoksa yurtdışında buna popülizm mi deniyor?
***
Türkiye’nin Merkezi yönetim toplam borç stoğu 31 Temmuz itibariyle 346.6 milyar YTL imiş.
***
AÞ yönetiminin yönetimi devralırken böyle bir hata yapmasını aklım almıyor.
***
Milli Eğitim şurasında din eğitimi dışındaki konularda da öneriler oldu mu? Olduysa ne idi ve nasıldı bilmiyorum. Zaten ne gerek var matematik, fizik, kimya, biyoloji öğrenirsek “Bir ülkenin cumhurbaşkanının erken seçim önermesi için neden koyun gütmek zorunluluğu var ola ki?” gibi sorular sorabiliriz.
***
Olmaz ya oldu diyelim Göztepe’nin bir kurumu transferin önünü açmaya çalışsın diğeri de kapamaya çalışsın. Bu normal midir?
***
Bozüyükspor maçı Yenigün “Bırakın kavgayı Göztepe gidiyor.” başlığıyla yorumlanmış.  Göztepe krumlarını yönetenler kişisel problemlerinize kurumlarınızı karıştırıyor musunuz? Öyleyse yapmamanız daha güzel olmaz mı?
***
Babam Gündüz Sipahi’ni bir lafı vardı...”Yapmayanı, yapamayanı, yaptırmayanı Allah sevmezmiş.”
***
Göztepe’ye zarar verenler tarih ya da Göztepeliler sizi affeder mi?

*Bu yazı 23 Aralık 2006 tarihli Yenigün gazetesinde yayınlanmıştır.

Yorumlarınız için email adresim: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. 

Kişisel web sitem: http://www.geocities.com/sipahior

 

 

Karşılıklı yardımlaşma karşılıklı mücadele kadar önemli canlıların ve canlıların oluşturdukları toplumların evriminde. Evrim teorisinin babası olarak kabul edilebilecek Charles Darwin İnsanın Evrimi kitabında “Bencil ve kavgacı insanlar bir arada durabilen toplumlar oluşturamazlar, bir arada durabilen bir toplum olmadan da hiçbir şey başarılamaz” diyor.
Bu yazıyı okuduğunuzda Kurtuluş Platformu muhtemelen yönetimi bırakmış olacak. Bahsi geçen sebep ise Göztepe’nin kurumlarından birinin kendilerini sürekli yıldırmaya çalışması.
Normalde aynı amblemi mesela Göztepe amblemini seven kurumların birbirine yardım etmesi birlikte armayı yükseltmesi beklenir. Göztepe’de ise bir Göztepe kurumu diğerini kendisini yıldırmakla suçluyor. Ortada gelişenler taraflar tarafından farklı şekilde yorumlanıyor. Göztepe’nin platformu engellemeye çalışan kurumları bunu yaparak Göztepe’ye iyilik ettiklerini düşünüyorlar. Halk arasında “sevgisinden öldürmek” gibi bir deyim vardır. Halk arasında bir söz daha vardır "Filler tepişir otlar ezilir" Þimdi bizim durumumuz bu sözlere uyar mı bu karar Göztepelilerin.
Ben bu bırakma ve yönetimsizlik sürecinin sonucunun (Umarım yanılırım.) küme düşmek olacağını, bunun hiçbir Göztepeli açısından kabul edilemez olduğunu düşünüyorum.
Aklıma gelen sorular şunlar. Kayyumun şirketteki görevi genel kurulu organize etmekse bunu geciktirmek kime ne kazandırır?
Göztepe küme düşünce kayyum sürecini geciktirenler üzülecekler mi sevinecekler mi? Üzüleceklerse kayyum sürecini de geciktirdiklerine takım antrenörsüz kaldığına ve kampa gidemediğine göre bu durumu düzeltecek maddi güçleri var mı varsa aksiyona geçmeyi düşünüyorlar mı?
Genel anlamda şu ana kadar olanlardan Göztepe armasına gönül verenlerin mutlu olduğunu söylemek zor. Kalplerde soru işaretleri, meydana gelen eylemlerin özne ve nesnelerine karşı kin ve nefret doğuyor. İnsan hafızası kötü olayları unutmakta oldukça başarısızdır. Bu birbirini engelleme sürecinin akılcı ve akılcı olmayan sebepleri olabilir. Fakat Göztepe amatör kümeye düşerse bu tarihsel bir olaydır ve bu tarihsel olaya neden olanları ise ben dahil pek çok Göztepeli hiçbir zaman affetmeyecektir.
Önerilerime gelince Göztepe kurumlarının mahkeme salonları dışında da bir araya gelebilen insanlarca bir araya gelerek yönetilmesi, kin, nefret ve intikam duygularının kalplerden kovulması, kayyum davasının geri çekilmesi ve Göztepe’ye en kısa sürede yönetim atanması ve dolayısıyla Göztepe’nin hepimize hicap veren yönetimsizlik sürecine son verilmesi. Göztepe için kötü şeyler mi önerdim?
*6 Ocak 2007'de Yenigün'de yayınlanmıştır.
Eleştirileriniz için email adresim Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Bu yazının içeriği Prof. Dr.Alaeddin Bobat’ın 6 Ekim 2006 tarihli Cumhuriyet Bilim Teknoloji dergisindeki yazısından (1) tüm kamu kurumları ve tabii ki spor kulüpleri için adaptasyon şeklindedir.
Kişisel çıkarlar, hırslar, düşmanlıklar ya da "iktidar" olmanın verdiği olağanüstü yetkileri kapma yarışı, "bilimsel yönetim" anlayışının bazı kurumlarda uygulanmasını engellemektedir.
Bu bağlamda, geçmişte öğretim elemanları sendikasının hazırladığı ve bazı değişikliklerle günümüze uyarlanan aşağıdaki ilke ve kurallar bir yöneticinin kaçınması gereken tutum ve yönetim anlayışını özetlemektedir:
1. Bir yönetici kurumunun bir üyesi olduğunu ve kurumundakiler adına yöneticilik görevini yürüttüğünü unutmamalı!
2. Bir yönetici hizmet verdiği kurumun eğilimlerini, önceliklerini, çıkarlarını görmezlikten gelmemeli, başkalarının aracı olmamalı!
Yönetimini başka kurumların kurumundaki gölgesi olarak gören, kurumunu "başüstüne efendim"le yönetmeye kalkan, haksızlıklara karşı suskun, çalışanlarını ise susturan bir yaklaşım, kurumu temsil etmekten hızla uzaklaşacaktır.
3. Bir yönetici "tek ve tartışılmaz" olmamalı! Kurum içindeki her şeyi her bireyi kendinin yönetemeyeceğini bilmelidir.
4. Bir yönetici kapalı kapılar ardına gizlenmemeli!
Üstlerimden başka kimseye hesap vermem mantığı ile eşdeğer olan bir anlayış, ait olduğu yapının bir kenara itilmesine, kurumun var oluşunun ve diğer üyelerinin istencinin yok sayılmasına yönelmektir. Bir yönetici, yönetiminin saydam olması gerektiğini asla unutmamalı!
5. Bir yönetici hukuku çiğnememeli!
Anayasayı/tüzüğü delmeyi, yasalara aykırı davranmayı, mahkeme kararlarını yok saymayı iş bitiricilik sanan zihniyetin kuruma yansıması onulmaz yaralar açmakta, kurumsal kimliğin oluşumunu engellemektedir. Keyfi yöne¬tim anlayışı, işine gelmeyeni "yasalar/tüzük yasaklıyor" diye savuştururken, işine gelince yasaları çiğnemekten de kaçınmamaktadır. Sorunların çözümünü kurumun dışına taşıyan, bununla da kalmayıp kendi lehlerindeki mahkeme kararlarını derhal uygulamaya koyarken, aleyhlerindeki kararlan yok sayan bu anlayış, hukuku da hiçe saymaktır.
Oysa bir yönetici, hukuka saygılı davranması gerektiğini asla unutmamalı!
6. Bir yönetici yalnızca bir yönetici olmamalı!
Yönetim erkini eline geçirenler, esen rüzgârlara kapılarak, kurumlarının birer kamu kurumu olduğunu, sunulan hizmetin ise "kamu hizmeti" olduğunu bir kenara iterek, kurumun olanaklarını farklı amaçlar doğrultusunda kullanmaktalar.
Bazı yöneticiler kurumlarının kaynaklarını aktararak, "hizmetin özelleştirilmesi, taşeronlaştırılması" yolu ile hizmetleri, kişi ve şirketlere devrederek, "etkin ve verimli yönetim" adı altında sunmaktadırlar. Böyle bir yönetim anlayışı giderek kurumun varlık nedeninin sorgulanmasına yol açmaktadır. Bir yönetici kurumunun bir kamu kurumu olduğunu, kendisinin de bir kamu görevlisi olduğunu asla unutmamalı!
7. Bir yönetici "hoşgörüsüz" olmamalı! Kurum yapısı İçinde yönetimle ilgili farklı görüş ve değerlendirmelere, eleştirel yaklaşımlara izin vermeyen, tüzüğün/yasaların sunduğu yetkilerin arkasına sığınarak, çalışanlar, öğrenciler ve öğretim elemanları üzerinde anti-demokratik uygulamalardan kaçınmayan, yetkilerini bu tür uygulamalarına gerekçe yapan bir yönetim anlayışı, sorunların kurum sınırları içinde tartışılıp çözümlenmesinin önünü kapamaktadır. Sonuçta yönetim tarafından "biz ve diğerleri" tavrı yaratılmakta, çözümsüzlükler hızla büyümektedir.
Oysa bir yönetici, tüm kurumu temsil ettiğini, her türlü sorunun çözümünün kurum içinde aranması gerektiğini asla unutmamalı!!
8.  Bir yönetici yönetimden ayrılmaktan korkmamalı!
Yani, atanmış ya da seçilmiş bir yönetici, kendisini tahta çıkmış gibi algılamamalıdır.
 9. Bir yönetici kayırıcı olmamalı!
Yöneticiler kurumlarındaki insanları arasında ya da bu kişiler arasındaki uygulamalarda ne de bu birimlerin birbirleriyle ilişkilerinde farklı davranmamalı; belirlenmiş ilkeler ve kurallar çerçevesinde, kurumu yönetmelidir. Bunun aksi bir tutum kurum içi işleyişin ve dışarıya karşı yaratılan görüntünün bir kaos ortamına sürüklenmesine neden olmakta, kurumun kurumsallaşmasının önündeki başlıca engellerden birini yaratmaktadır.
Yukarıda sıralanan dokuz madde tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri için de değişmez kurallardır. Ancak bu kuralların uygulanması, "arabesk demokrasi" ya da "yönetemeyen demokrasi" tarzında yönetilen ülkeler için lüks gibi gelmektedir.
Kaynak:
1)Bobat B Bir rektör neler yapmamalı? Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisi 2006; 1020:20
 

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter