Rıza Çalımbay başarılı mı? Eldeki kadro gözönünde tutulursa başarılı. Sevgili Serdar'ın da dediği gibi 16 maçta 20 puan ile 10. olacağız deseydi şüphesiz ki kimse üzülmezdi. Peki istifa etmesi doğru mu? Bence en büyük hatayı geçen hafta yaptı. Üstüne vazife olmayan bir demeç verdi ve BJK maçından bir hafta önce, iki hafta sonrasında istifa edeceğini deklare etti. Bu arada olan kupaya oldu. İki şanslı kura ile final oynayabilirdik.

Çalımbay üçlü oligarşi dışındaki takımlara karşı içeride dışarıda kontratak oynarken, onlara karşı defansı orta sahada kuran-hücum prese dayalı ofansif bir anlayışla sahaya çıktı. Sanırım Kocaelispor maçında da benzeri bir futbol oynanmış. Ben ne yazık ki o maçı seyredemedim. Puan tablosu incelenirse 13 gol atmışız, 26 yemişiz. Bu dört maçta toplam 17 gol yemişiz, 1 gol atmışız,o da penaltıdan. 12 maçta ki bu 12 maçta toplam 120 dk ofansif oynamamışızdır, 9 gol yemişiz, 12 atmışız.

Bu 4 maçta oynadığı stil hepimizin görmek istediği oyun tarzı. İdeali Göztepe içerde, dışarda kazanmaya oynamalıdır. Ama gerçek şu ki kadro bunun için elverişsiz. 4 maçta -16, üç mata -14 averaj.


Çalımbay gerek maç sonrası konuşmalarında, gerek maç öncesi ve sonrası saha içi ve dışı hareketlerinde bir türlü taraftar ile uyuşamadı. Taraftar onlara yukarıdan ve uzaktan davranılmasını değil onlar ile hareket edilmesini istiyor. Bu bizim taraftarımızın özelliği.

Mağlubiyetleri hep bir nedene bağladı, hiç üstlenmedi. Ya tecrübesizlik, ya yönetim, ya da camia.

Son maçta taraftar da nasibini aldı.

Taraftar 5-0lık FB mağlubiyetine rağmen, 4-1lik GS mağlubiyetine rağmen bu takımı alkışladı. Hangi üçlü oligarşi taraftarı ya da başkası böyle davranırdı? Gereksiz açıklamalara ve Erzurumspor mağlubiyetine rağmen maçta 324 değil, yaklaşık 20.000 kişi ve 5-0'a kadar da destek vardı.

Taraftar geçen haftaki facia açıklamaya rağmen onun yanındaydı fakat fark son kredisini yitirmesine neden oldu.

Taraftar bu maçta diğer şehirler ya da 314 kişilik KSK maçı düşünülürse sayısal olarak başarılıydı. Sayın Turgay Özsandık'ın da dediği gibi Altay'dan bir parmak fazla taraftarı vardı BJK'nin. Fakat tezahürat olarak açık-kapalı uyumu FB maçından daha iyiyse de beklenenin altıydı. Bir de neden kapalının sağında yerleşildi anlamadım. Halbuki rakip taraftar sol taraftardaydı. FB maçında özenle asılan üniversite pankartları, bizim pankartlar dahil açığa asılmamıştı.

Sayın Türkmen'in seyircinin arasında maç seyretmesi çok doğru zamanda yapılmış, çok doğru bir hareketti.

Çalımbay başarılı da olsa artık takıma bu ortamda birşeyler vermesi çok zordu. Bu maç esnasında ve sonrasındaki olaylardan iyice ortaya çıktı.

Fakat tekrarlamak gerekirse kesinlikle başarısız değildi.

Bu üç maçta yediğimiz 15 gol ve -14 averaj İzmir'deki ve ülkedeki reklamımız için faciaydı.

Takımın İzmir'de hele hele üçlü oligarşiye karşı yenilmemesi çok önemli.

A.Ş. meselesine gelince; 4 sene öncesini anlatan bir yazı daha yazmanın anlamı yok. O zamanın gazetelerini açın bakın. 16 yıl boyunca camiamız uğraşmış fakat olmamıştı. En son Kamil Uçar başkan olmuştu. O sırada da aynı camia vardı. Güçleri ancak bir yere kadar yetebilmişti. Bir kişi olsun-on kişi olsun bu işin kişilerce kotarılması imkansız. Bunu anlayın. A.Ş.'den ya da Yeni Asır'dan kurtulalım derken, sonrası hakkındaki düşünceleri de ortaya koyalım. Kurtulundu diyelim, ne olacak?

Ayrıca ilk iki seneki yönetim ile son iki seneki arasında da fark var. İsmen ve cismen.

A.Ş. ilk iki sene boyunca kurumlaşma ve tesisleşme adına tek bir şey yapmadı. Hatırladığım tek bir kombine kampanyaları olmadı. Onların farklı politikaları vardı. Son iki sezondur kombine bilet meselesi ile ciddi bir şekilde ilgilenildi. Bu sezon 2.500'ün üzerinde bilet satıldı. Seneye aynı özen gösterilirse ve ligde kalırsak 5.000 rakamı bulunabilir.

Geçen sene takıma bir kapalı spor salonu, bir de saha kazandırıldı. Bunlar yapılırken yatırımlar belediye tarafından yapıldı ama sonuçta sempatik ilişkilerle oldu. Bunlar 75 yılda yapılanın iki katı sayılır. Ayrıca tesisler için de girişimler devam ediyor.

Bu işler ne yazık ki yavaş ilerliyor.

Bir fikrin ortaya atılması ile sonuçlanması en az 1 sene sürüyor.

Resmi eşyalarımızın satışı bu sene başladı. Orada da pazara uygun fiyat politikası ve ödeme biçimleri sunulamadığından başarılı olunamadı ama en azından başlandı. Bu arada bu konuda esas alıcı kitlesinin memur ve öğrenciler olduğunu, alışverişi ucuzlaştırıp, taksitlendiremezsek sonucun hüsran olmaya devam edeceğini bir kere daha tekrarlıyorum. Bence ilk etapta Göztepe için senelik 50.000.000.000 TLlik resmi eşya satışı hayal değildir. Yeter ki hedef kitleye uygun fiyatlar ve alım-satım yolu sunulsun.

İnternetten satış başladı.

Kredi kartı Ocak'ta çıkacak, anlaşmalar imzalandı.

Gözcard yürüyor. Birtakım sorunlara rağmen.

Dergimiz çıktı.

Bu beş kalem girişimden yaklaşık 100-150.000.000 TL kazanılabilir yılda.

Bunlar bu yönetimler zamanında oldu.

A.Ş.'nin hataları olmadı mı?

Hala profesyonel yöneticiliğe geçmediler. Yukarıdaki 5 kaleme 4 sene önce başlansaydı şimdi çok farklı yerlerde olunurdu.

Bir profesyonel yönetici tutulup, yalnızca kredi kartı meselesini halledebilseydi, kendini defalarca amorti ederdi.

Bir profesyonel yönetici tek başına bir benzin istasyonunu halledebilseydi o da kendini on kere amorti ederdi.

Bir fabrika veya bir kulüp-dernek-radyo-tv-editörlük işlerinin hepsini aynı anda yapmak. Buna 24 saat yetmez, yetmiyor da. Bu yüzden yükü profesyonellere özelleştirmek zorundasınız. Bunu er-geç yapacaksınız.

Hala eldeki paralarla kalıcı yatırımlar düşünülmüyor. İşhanı-arsa-dükkan vs.

Geçen seneki kadronun tutulmaması bence hataydı.

Hala bir seneyi bir teknik direktörle tamamlıyamıyoruz. Sebepleri tartışılır ama sonuç bu.

Bu yönetimin 3. hocası gitti.

Her neyse bu takım ligde kalır. 5 galibiyet almak yeterli olacak. Neden olmasın?

Bir bakarsınız Trabzon'u yener, gelirler. Bunlar genç insanlar, motivasyon çok önemli hepsi için.

Lütfen yabancıların dağılması engellensin, devre arasından sonra kaybolmasınlar.

Bir de birbirbirimizi kırmamaya lütfen önem verelim.
Aklıma ne geldiyse yazdım biraz düzensiz oldu ama kusura bakmayın.

Kumbara meselesi ile ilgili olarak halen stadlarda toplanan paraların Çocuk Esirgeme Kurumu ve Polislerle ilgili bir vakfa gittiğini belirtmek isterim. Kumbara koyabilmek için vakıf olmak gerektiği hakkında bir bilgi var, eğer öyleyse İzmirgücü Spor Vakfı tarafından her kulüp için kumabaralar oluşturulması ve stadlara konması mümkün olabilir mi bilmiyorum ama aklıma gelen bir öneri. Bu bizim hakkımız, ayrıca Göztepemiz Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan daha esirgenecek konumda gözüküyor. Ayrıca polis bu yardımları hakediyor mu? Tartışılır.

Sayın Ahmet Erdan'a teşekkürler liste için. Belirtmek isterim ki dernek üye sayımız halen 1.100 civarında ve üyelik işlemleriyle Cemil Bey ilgileniyor. Buradan tüm Göztepelileri kulübe üye olmaya bir kez daha davet ediyorum. Üyelik için iki fotoğraf, bir ikametgah senedi ve bir nüfus cüzdanı suretiyle Gürsel Aksel Stadı'nda Cemil Bey'e başvurabilirsiniz. Yıllık aidat halen 3.000.000 TL ve giriş aidatı da 5.000.000 TL. Tel: 247 77 87

Baltanın nereden geldiği belli değil sanırım, bizim tarafımızdan geldiği kesin mi? KSK'li FB'lilerin yapmadığı ne malum? Ayrıca kimsenin kafasına gelmediği için (GS-FB maçındaki gibi) para cezası ile geçiştirilmesi gerek. Yönetimimiz umarım gerekli girişimleri yapar ve SFF yine ipimizi çekmez.

Şu kampanya meselesi için yaklaşık 30-40 kişiye yönelik küçük bir hücre çalışması yaptık, yaklaşık 400.000.000 TL.lik yanıt geldi, yanıt gönderenlerden yatan paralar ise yaklaşık 150.000.000 TL. Yanıt gönderenlere ikinci bir mail göndermedik. Belli bir rakamı bulduktan sonra listeye geniş çaplı bir girişim yapmayı bunun için de Nalıdere'deki tesisler için açılacak kampanyayı beklemeye karar verdik.

Başkanımızın oğlu ile ilgili eleştirilerin bir kısmına katılmıyorum. Üç oğlunun da FB'ye sempati duymasını engellememesi böyle bir çaba içine girmeye gerek duymamasından olsa gerek. Yeni Asır'ı inceleyenler orada gerçekten oldukça demokratik bir ortam olduğunu görecektir. Kendisi hakkında bile yazarları istediğini yazmakta. Görünen o ki müdahale etmeyi pek sevmeyen birisi. Bu arada Yeni Asır'daki uzaktan gözüken bu ortamın bizler için de bir esin kaynağı olduğunu söylemeliyim. Burada eleştirilecek şey, başkanın bunun olabileceğini düşünüp böyle polemik yaratabilecek olaydan kaçınmamasıydı.

Bu takım 18 sene ikinci ligde kaldı bunun 16,5'inde AŞ yoktu. Milyonlarca USD para harcandı, yüzlerce futbolcu geldi geçti. Fakat takım çıkamadı. AŞ geldi, 1,5 senede çıkardı, düşürdü ve yine çıkardı.

Bu insanların takım için candan çalıştıklarını biliyorum.

Arada hepimize mantıksız gelen şeyler yapıyorlar tamam. Fakat AŞ gitsin derken bir düşünün, gidince ne yapacağız? Üç kere düşünün, öyle konuşun.

Kapalı tribünün bölünmesinin sonuçları görüldü. Göztepe taraftarının kendi sahasında sıkış tepiş bir şekilde maç seyretmesi pahasına da olsa taraftarın bu muameleyi haketmediği anlaşılmıştır umarım.

Kombinelilerin maça girişleri için bir kapı yaratılamaz mıydı?

Türkiye'de 2.500 kombine bilet satan kaç futbol takımı var?

İsmail Bey Atatürk'teki maçlarda açığın organizasyonu için bir takım girişimler yapmalı.

Başkan Hamdi Türkmen'in mimiklerinin trajikomik olayların şok durumuna bağlı olması muhtemel. Değilse hüzün değil de ne zaten?

Ayrıca çocuklarımızı dört yandan gelen oligarşik takım promosyonlarından nasıl koruyacağız? Bunu ben de kara kara düşünüyorum.

Şu bir gerçek, oligarşik yapı dışı taraftarlık manik-depresif duygu durumlar arasında sallanmayı peşinen kabul etmek, bir nevi sadomazoşizm ya da termodinamiğin tüm kurallarına karşı çıkmak değil mi? Son 20 sene içinde ne gibi başarılarımız oldu iki ikinci lig şampiyonluğu dışında? Kaç tane oligarşik takım galibiyeti gördük? Buna rağmen kolaycı oligarşik yapıcılardan daha çok Göztepe taraftarı vardı tribünde.

Ne mutlu bize.

Bir kısım taraftarımız kapalı ve açıkta yer bulamadığı için kale arkasına geçmek zorunda kalmış. Ne güzel...

Özel güvenlik kuvvetleri 5-6, polis 8-10 adamını içeri sokmuş. Gitti kramponlar...

Bir-iki basın düzeltmesini de araya sokuşturmak gerek. Taraftarımızın FB taraftarından fazla olması bir ilk değil, iki sene önce de statta biz fazlaydık, bir düzeltme de puan durumu hakkında. Göztepe 10. gösterilmiş averaj ile, halbuki bu sene eşit puan durumunda önce takımların kendi arasındaki averajlara bakılıyor, biz Ankaragücü'nü yendiğimiz için biz 9.yuz.


Bizim taraftarımızın FB başkanı hakkında attığı tezahürat ve "0"ı öne çıkaran tezahürat, onların KSK ve "Göztepe kümeye" bağırışları sanki karakterlerimizdeki onanmaz yaraların arenadaki yansımalarıydı. Keşke Barcelona yerine iki sene önce Kadıköy'de oynadığımız maçı öne çıkarsaydık. Ne yazık ki hiçbirimiz akıl edemedik. Onlara yüklenmekten, kendi takımımıza destek olamadık. Onların bunlara 1000-1500 kişilik FB atkılı-polarlı bir grup olarak KSK tazahüratı yapması başarıyı özümseyememiş ve neden olduğunu anlayamadığım garip bir ruh halinin dışa yansımasıydı ya bizimkiler??? Bir arkadaşa ki FBlidir "Neden KSK tezahüratı yaptınız?" dedim, "Siz neden bizim başkanınıza küfrettiniz?" dedi, ben "İkisi aynı mı? Sen FBli misin, KSKli mi?" dedim, "FBliyim." dedi, "Peki KSK-FB maçında kimi tutarsın?" dedim, "Fb." dedi. "İyi o zaman." dedim. Ne diyeyim...Statlar zedeli ruhlarımızın orgazma ulaşmaya çalıştığı arenalar mı? Her iki takım taraftarı ne kadar kendi takımı için, ne kadar rakip aleyhine bağırdı? Oran nedir sizce?

Sonuçta ne oldu?

Kulüp yakaşık 4.000.000.000 TL kadar koltuk parası ödeyecek Kaç forma-krampon parası. O parayla 200 açık öğrenci kombine alınıp, sene boyunca dağıtılabilir ya da bir Göztepe Ormanı oluşturulabilir mi? Ya da 2.000 meşale...400 koltuk...İkinci devreki FB maçına 5 otobüs... O parayı ilk devre harcadık derlerse???

Yaptığımız herşeyi düşünerek yapmalıyız arkadaşlar. Omurilikten değil, beynimizle yaşayalım...Yaptığımız herşeyi sorgulayalım.

Evet Türkiye'nin ilk sivil anayasasını oluşturduk. Eeee sonra? (burada kendi üzerime düşeni de kabul ediyorum.)

Yıldırım'a istediğimiz kadar kızalım, adamlar modern bir kulüp olma yolunda yapılması gerekenlerin %80'ine yakınını tamamlamış durumda. Adam gelip İzmir BŞB Başkanı'na bizim kongre üyemizdir diye plaket verebiliyor.

Ne güzel değil mi?

İzmir sporu için belki de gelmiş geçmiş en faydalı işleri yapmış olan, geçen sene alınan kupanın yarısını alan Başkan da alabiliyor.

Ne başkanın oğullarının, ne de Priştina'nın FBli olması kimseyi ilgilendirmez fakat bunların medyatize edilmesi tüm Göztepelileri ve İzmir takımlarını ilgilendirir.

Bunu unutmayalım Belediye Başkanımız bile FBli.

Otobüs şöförü FBli.

Polis FBli.

Bahsettiiniz gibi Sabah-Fotomaç diğerleri günde 70-80 sayfalık üçlü oligarşi dergisi çıkarıyor. Aşağılık basın ahlakına sahip yayıncılar üçlü oligarşi maçlarıyla diğerlerini ayırıyorlar. Fotomaça bakıyorsunuz, maç İzmir'de oynanıyor, Göztepe'yi irdeleyen tek bir yazı göremiyorsunuz, Göztepe yazının sonunda "Göztepe de..." ile başlayan 6-7 kelimelik bir yorum ile anılıyor. Editörü ertesi gün günah çıkarıyor.

Yerel kanallar dışında bizden veya diğer Anadolu takımlarından bahseden var mı?

Bugün Erzurumspor GS'yi yendi, bu akşamki haber bültenlerini ve yarın ki gazeteleri lütfen bir inceleyin. Erzurumspor doğal görevi olan figüranlığı kabul etmediği için neredeyse suçlanacak, Erzurum'un nasıl kazandığından kimse bahsetmezken, GS'nin nasıl kaybettiği uzun yazılara konu olacaktır.

Arkadaşların bahsettiği olay, devre arasında FB golleri gösterilirken, arkada bizim yaptığımız meşale gösterisinin gösterilmesini bu adamların aşağılık düşünsel yapısını açıkça ortaya koymuyor mu?

Uyum sağlamış bir yabancımızı ne yazık ki kaybettik.

Bu arada daldan dala oluyor ama hasılatımıza affı düşünülen futbolcular el koyarken, İstanbul BŞB ve Erzurumspor soyunma odamıza avukatlarıyla girme cüretini gösterebilirken, Digitürk denen oluşum (1.500.000 Tlilik doları, 750.000'den satan biryer biliyorsanız haber verin lütfen.) maçları nasıl hala yayımlayabiliyor? Bakın bu ligin değeri asla 100.000.000 USD'nin altında değildir. Onlar veremezse yurt dışından veya içinden verecek birileri mutlak bulunur. Ayrıca satamama ve belki de bırakma nedenlerinden biri olan hepsini birarada alma zorunluluğundan neden vazgeçmiyorlar bilmiyorum, pekçok arkadaşım o yüzden almıyor. Herneyse bu adamların alet edevatına neden el konmuyor? Neden icraya verilmiyor, neden teminat mektubu bozulmuyor? Onlar korunacak diye bizler batıyoruz. Bir de tamam avukatlar suçlu peki ya buna izin verenler? Bu takımın bir senelik dönemde ne kadar borcu ve alacağı var? Temli ve icrayı koyanlar kim? Herneyse...

Gördüğünüz gibi maça zaten mağlup başlamışız.

Keşke 0-0 başlayabilseydik...
İki sene öncesini hatırlıyorum da o zaman da genel kanı Jarabinsky gitsin şeklindeydi. Gitti ve o ana kadar 17 puan alan takım topu topu 9 puan aldı.

Jarabinsky'nin ve ardından gelenlerin o sene için harcadıkları paranın 17.000.000 USD olduğunu, Rıza Hocanın böyle bir şansı olmadığını,

Rıza Hocanın netice itibariyle gerçek bir profesyonel olduğunu,

Neredeyse 16 saat çalıştığını,

Rıza Hoca'nın transfer bütçesinin 17 değil 3-4.000.000 USD olduğunu,

Takımın şu ana kadar 16 puan topladığını,

10 maçta yalnızca 2 kez yenildiğini ki en iyi oyunun Kocaeli maçında oynandığını söylüyor arkadaşlar,

Göztepe'nin uzun süredir teknik direktörünü değiştirmeden bir sezonu tamamlayamadığını,

Tüm Göztepelilerin gönlünde Avrupa'ya gitmek olduğunu ama belirlenen hedefin kümede kalmak olduğunu,

Bu takım Avrupa'da dans ederken Türkiye'nin tesis bakımından en iyi takımlarından biri olduğunu üçlü oligarşinin bile çok ilerisinde olduğunu, (bakınız Halil Kiraz-Serkan Seymen röportajı) fakat şu anda birinci ligdeki belki de en geri takım olduğunu, yine o dansların en başarılı hareketleri esnasında Adnan Süvari'nin takımdaki 10. haftasını yaşamadığını,

Göztepe Avrupadayken, Beşiktaş'ın bile Altınordu'nun şu anki tesisleri kadar tesisi olmadığını,

Belli bir tesisleşme ve kurumsallaşma olmadan Avrupa'ya gidilebilse bile başarılı olmanın imkansız olduğunu,

Aş gelmeden önce o grupta 3 puanlı bir takım olduğumuzu, Düzce maçındaki coşkumuzu, o günlerden bugüne, süper ligde üçlü oligarşiyi İstanbul'da yenemedik diye hüzünlendiğimiz şu günlere kadarki dikenli yolculuğu, ne virajlar dönüldüğünü,

Bacon'ın "Hiçbir zaman geç değildir." sözünü doğrularcasına, yavaş ve geç te olsa resmi malların satılması, Gözcard, kredi kartı, tesisleşme (şu ana kadar takıma harcanan paranın %5'i tesise harcansaydı olağanüstü bir tesisimiz hatta -lerimiz olurdu), altyapı, yeniden bir spor kulübü olma, İzmir'e yayılma, kombine bilet satışlarından iyi paralar elde etme gibi yolların kullanılmaya başladığını,

lütfen unutmayın.

Sayın Rıza Çalımbay da lütfen taraftarlık kültünün çok farklı bir şey olduğunu,

Ağzından çıkan cümlelerin nerelere gidip ne şekilde yorumlanabileceğini,

Halen yalnızca Göztepe teknik direktörü olduğunu,

Göztepe camiasının çok hareketli olduğunu,

Tribünlerinin ise çok çile çekmiş insanlardan meydana geldiğini,

BJK hakkında verdiği her demecin kendisi hakkındaki önyargının derinleşmesi dışında bir işe yaramayacağını,

Ve bizlerin yalnızca ve yalnızca Göztepeli olduğunu kolayı seçmek isteseydik bunu yapmanın gerçekten basit olduğunu hayatımız boyunca bize dayatılanları değil, Göztepe'yi seçmemizin anlamını bir düşünmesinin iyi olacağını

lütfen unutmasın.

Hepimiz de iki sene önce bu takımın ilk dört hafta için çok daha yüksek bir seyirci topluluğuna oynadığını,

Tüm stadlarda da İzmir'de de büyük bir erozyon olduğunu,

Unutmayalım.

Ve bu konularda pozitif olup ne gibi katkılarda bulunabileceğimizi tartışalım.

Herşey yalnızca Göztepemiz için...
İkinci devre oynanacak FB maçında taraftarımız sahaya 50.000.000 TL'ye girecek.


Biz ise 5 ve 10.000.000 TL'ye sokuyoruz hem de stadın yarısından fazlasını vererek hem de muhtemelen belki gelmezler mantığıyla ilk açıklanan fiyatın da altında bir fiyat ile.

***

Aşağıdaki yazılar iki sene önceki FB maçının yorumu:
Gürkan Ertaç
Deplasmana hoş geldin Fener

Atatürk Stadına girdiğimde gözlerim yaşardı. Bir İzmirli olarak Göztepelilerle gurur duydum. İlk kez bir İzmir Takımı, şanlı Fenerbahçe'ye karşı yaptığı bir maçta, seyirci kuşatmasına uğramak bir yana, muhteşem taraftarıyla baskın çıkmıştı. Hem de 30 bin seyircinin 25 bini Göztepeli, ancak 5 bini Fenerbahçeliydi. "Nazillili, Akhisarlı, Ayvalıklı Fenerbahçeliler başarılar diler" bez afiş ve pankartları da yoktu. Göztepeliler stadın da her tarafını
pankart ve afişlerle işgal etmişti. Böyle taraftara takımın bir başarı armağan etmesi borç olmuştu. Bu altın puan Göztepe'nin 3 maçlık felaket tellallığını yaparak, "Bursa'ya, Samsun'a giderler, sıfır puanla gelirler, Fener'den de 4 yer düşerler" diyenlere gerçek bir şamar oldu. Fenerbahçeliler, Galatasaray UEFA Kupasında 4.tura çıktı ve ülke puanını yükselterek Türkiye'nin önümüzdeki sezon Avrupa Ligine iki takımla katılmasını garantiledi diye. Boşuna sevinmesinler, bu Fenerbahçe ligi ikinci de bitiremez.
Sarı-lacivertli takım Zeman'ın "Hisseli harikalar kumpanyası" haline gelmiş. Bir top cambazı vardı, oyunu güzelleştiren, pozisyon üreten, Sergen... Zeman onu harcadı, kala kala Mosheou kaldı, dün de onu harcamak istercesine da sol kanada çekti, etkisini yarı yarıya düşürdü. Fenerbahçe'nin yedek kulübesine bakın, zihniyetini anlarsınız. Erkan, Serkan, Kemalettin, Güvenç ve Mehmet Ayna defans adamları, ya da defansif anlayışlı oyuncular. Bir tek Tufan var ama onu oynatmaya da Zeman'ın cesareti yok. Zeman gibi, Jarabinsky'nin de futbol tarzında golü düşünmek yok. Maçın sıfır sıfır berabere bitmesi de doğal sonuç değil mi ?
Göztepe'nin dünkü altın puanında Johnson'ın 6 pastan kafa şutunu inanılmaz bir refleksle kurtaran Kingson, enfes oynayan Aldama-Burhanettin ikilisi önemli pay aldı. Ama ben dün Tarık'a bayıldım. Fenerbahçe'de geçen hafta Bursa maçında gol
atan Boliç, "Yeniden doğdu" diye göklere çıkarılmıştı. Eğer doğması böyleyse ölü doğmuş. Kendisi gol oluyor, top olmuyor. "Ne Pre Koydu be" diye manşet atılıyordu. Ben boş kaleye golü atamayınca değiştirdim, "Ne Pre Koftu be..."


Sait Gürsoy
Fenerbahçe küçülüyor

Tribünlerde rakibini sürklase etmesine rağmen, bir İzmirli olarak bu denli kötü bir Fenerbahçe'yi yakalayıp da yenemediği için öncelikli olarak Göztepe'ye kızıyorum. Fenerbahçe ise söyleyecek söz yok. Büyüklükle alakası olmayan tamamen sıradan bir takım görüntüsünde...Zeman filan hikaye. Bu takımı
gördükten sonra şunu rahatlıkla iddia edebilirim: Ben Zeman'dan çok daha iyi teknik direktörlük yaparım. Hem de öyle, 1-1.5 milyon dolar alarak değil, bedavaya. Talip olmamın sebebine gelince, bu denli ağır oynayan bir futbol takımına tahammül edemediğim için.
Geleli ciddi bir süre olmasına rağmen tek bir organizasyonu dahi böylesi bir takıma yerleştiremediği için. 30 üstü Metin Diyadin, Kemalettin gibi oyunculardan umuttan öte sonuç beklediği için.
Milli takımda adam gibi oynayan oyunculara kendi takımında adamlığı öğretemediği için. Aklına gelip de liberoyu bir kez bile hücuma çıkartmadığı için. İzmir'de 50 bin kişiye oynayan bir takımın seyircisini 3 bine düşürdüğü için. Gol atma becerisini bırakın sahaya, beyinlere dahi taşıyamadığı için. Sergen gibi bir oyuncuyu futbolun güzelliklerine ihanet ederek, harcadığı için...
Ne yazık ki, hem oyun olarak, hem de mantalite olarak Türk futbolunun gerisinde kalmış bir büyüğü izledim. İster istemez de su gibi harcanan paralara acıdım. Göztepe'ye gelecek olursak klasik tanıdığımız Göztepe. Düşüncede farklı bir boyut yok. Rakip oynamış oynamamış, kötü veya iyi olmuş fark etmiyor. Öncelikle
tercih yenilmemek. Sonuca baktığımızda büyüklük adına alınan bir puan sevindirici. Ama futbola baktığımızda ise bana göre kayıp. Savunman her maçta iyi ve hatasız oynamayabilir. Bu nedenle Göztepe gol atmasını öğrenmek zorunda. En azından böylesi büyük bir seyirciye bu zevki tattırmak adına...

***
Eğer saygıdeğer yöneticilerimiz bu hatada ısrar ederlerse büyük bir yanlış yapılmış olacaktır bence.

İzmir'in ağası Göztepe ya da İzmir'in kralı Göztepe bu şekilde mi olunacak?


Göztepe'nin kurumsal kişiliği böyle yükseliyor mu?

İzmir'deki potansiyel taraftar kitlesimizi böyle mi arttıracağız?

Bunlar aklıma ilk gelen sorular.

Ayrıca Göztepe'nin kapalıdaki seyircisi de bir deplasman ortamının ortasında bırakılıyor. Çıkabilecek olayları tahmin edebiliyor musunuz? İki kale arkası ve kapalıdaki Fbliler arasında bizim taraftarımız. Ben tahmin etmiyorum ama yönetimimizin beklediği FB seyircisi gelirse ki biletlerdeki dampingden sonra gelebilirler, çıkabilecek arbedeyi nasıl önlenecek bilmiyorum.

Şu bir gerçek ki Göztepemiz kuruluşunun 76. yılında kurumsallaşma adına çok büyük adımlar attı. Kombine-resmi eşya satışı-dergi ki eli kulağında, kredi kartı, tesisleşme-spor kulübü olma gibi kurumsallaşmaya giden pekçok iş başarıldı, başarılmak üzere.

Yönetim kurulumuzun yaptığı bu kadar olumlu işin yanında böyle bir maç için böyle bir karar alması gerçekten üzücü ve kahredici.

Göztepelilikleri tartışılmayacak, Göztepemiz için büyük bir mesai harcayan yönetim kurulumuz bu kararı umarım Pazartesi günü gözden geçirirler, en azından iki sene önceki sisteme dönülür, böylece olay çıkma riski azalır, açığın 1/2'si değil de 1/3'ü onlara verilirse çoğunlık hakkı da bizde olabilir.

Yoksa oyuncular ve taraftar maça mağlup başlayacak,
büyük ihtimalle FBlilerden kazanılması düşünülen paralar Göztepelilerden, İzmir'in İzmirlinin onuru ve emeği ile birlikte kaybedilecektir.


Herşey yalnızca Göztepemiz için,

Saygılarımla,

ps:Yeneriz ya da yeniliriz ama Göztepe'nin rakibi Fb değildir cümlesine hiçbir şekilde katılmıyorum. Göztepe'nin rakibi ligdeki 17 takımdır. En zayıf zamanlarımızda bile yenmeyi başardığımız FB'yi gereksiz yere gözümüzde büyütmenin anlamı yok. İki sene önceki iki maçı hatırlayın ve lütfen şu resimlere lütfen bakın. http://www.goztepelist.org/foto0046.htm
http://www.goztepelist.org/foto0053.htm http://www.goztepelist.org/foto0045.htm
Son bir haftada beklenmeyen ve tam anlamıyla yıkıcı bir çok olay yaşadık.
Gs maçı öncesinde Rıza Çalımbay Göztepe taraftarı hakkında gereksiz, garip ve anlamsız bir beyanat vererek Göztepe taraftarı diğer takımları da desteklermiş mesajı verdi. Yine o sırada karşılığında ne alınacağı belli olmayan bir şekilde.Bülent kiralandı.

İstanbul'a otobüs kaldırılmadı ve maç için giden taraftarlarımız fazlasıyla zorluklar çekti.

İstanbul'da Göztepemiz adına açılan standdan kimse alışveriş yapmadı.

Takım 4 dakikada 2 gol yiyip, 90. dakikayı 4-1 mağlup bitirdi.

Pazartesi günü Ömer Dinçer'in istifa ettiği, Denizlispor maçının 19:30'da oynanması için başvurulmasının düşünüldüğü (17:00) ardından üçlü oligarşinin iki üyesinin maçı nedeniyle 15:30'da oynanacağı açıklandı (21:00).

Salı günü gazetelerde Göztepe AŞ'ye icra geldiği ve 6 futbolcunun kadro dışı bırakıldığı açıklandı.

Çarşamba günü Rıza Çalımbay'ın "Benim kararda etkim yok." açıklaması geldi.

Mkhalele adı atıldı ortaya aynı gün.

Perşembe günü kulüp binasının Belediye'ye devredildiği oradan bize devredileceği fakat buna karşılık muhtemelen diyet olarak yelken şubemiz için alınan yelkenlilerin KSK'ye verildiği açıklandı.

Bu kısa özet bir haftada nasıl kum torbası gibi dövüldüğümüzü açıklamaya yeter.

Tabii uzun süredir başarıya alışmış olan taraftar egomuz haklı ya da haksız olarak yumruklardan nasibini aldı.

Süresiz izin olayından başlayalım. Başlarken de icra olayını göz önünde bulunduralım (sebebi ister üçüncü, ister dördüncü kişi olsun). Bu olayla zarardan muhtemelen 900.000.000.000 kadar kar edildiği söyleniyor. TV gelirlerinin gelmediği, hatta ikinci devre kesilebileceği spekülasyonlarının ortalarda kol gezdiği, forma reklamı olmayan ve borcun hala elde ettiğin azalma miktarının birkaç katı olduğu ortamda olaya ne kadar üzülsek de normal karşılamak durumundayız. Geçen sene bu futbolcuların bizi şampiyonluğa taşıdığını, maddi manevi katkılarını kim inkar edebilir? Fakat üçlü oligarşide de Feyyaz çekini vurdurduğunda ne olmuştu hatırlayın. Üçlü oligarşide bugün aynısı olsa, tavır farklı mı olur? Kim olursa olsun, Göztepe'nin icralık olmasına sebep olan kişinin yanında olmak bana ters geliyor.

Otobüs meselesine gelince şu mali tablodaki bir oluşumdan otobüs istemek en hafif deyimiyle biraz insafsızlık değil mi?

Ömer Dinçer'in istifasının nedeni nedir? Bilinmiyor. Geri dönecek mi o da şimdilik bilinmiyor. Fakat yönetimde tam mesai Göztepe için çalışan tek kişi sanırım oydu. Geri gelmez ya da yerine birisi geçmez ise büyük sorun olacağına eminim.

Bülent'in satılması karşılığında bir şey (para ya da futbolcu) alamayacaksak, yani anlaşma böyleyse gerçekten üzüntü ve endişe verici bir durum.

Rıza Çalımbay'ın talihsiz açıklaması ve Denizlispor maçının erken oynanmasının sebebi benim için yelken olayı ile birlikte en ağır darbelerdi. Bu takım küme düşerken GS maçında yaklaşık 30.000 Göztepeli vardı. FB maçındaysa yaklaşık 25.000 kadardık ki o maçta onların 5 katıydık. Trabzon maçında da aynı durum vardı. Adanaspor maçında 19.000 civarı biletli seyirci vardı ki akşamdı ve muhtemelen oligarşiklerin de maçı vardı o esnada. Antalyaspor maçı da ha keza. O esnadaki kale arkası biletlerinin fiyatı ki 500.000 TL idi, şu anki açık öğrenciyle aşağı yukarı aynı değerde. Bir de Sayın Hamdi Türkmen'in bizi ümitlendiren "İzmir'in ağası biziz, bunu bu sene herkes görecek." söylemi var ki, o söylemin arkasında durulamamış da oluyor aynı zamanda.

Edilen sözlerin ve yapılan eylemlerin nereye gideceğinin daha iyi düşünülmesini dilemek yanlış mı?

İstanbul'da açılan standdan (sebep ne olursa olsun) kimsenin alışveriş yapmaması ise gerçekten onur kırıcı.

Bu arada İstanbul'a stand açabilirken, İzmir'e açamamamız da başka bir traji-komik bir durum, sevgili Tunç Afşar umarım bu duruma bir çare bulunur.

Mkhalele meselesine gelince, takıma uyum sağlayabilir mi bilmiyorum. Bir de Barcik var ki ne ameliyatmış, bir türlü gelmedi geri.

Yelken meselesi ise tam anlamıyla utanç verici bir olay. Bildiğim kadarıyla yelken için birçok çocuk kaydoldu. O kadar reklam yapıldı. Sonra da muhtemelen sus payı olarak koca körfez ezeli rakibimize bırakıldı. Belediye Başkanımız umarım bu kararı gözden geçirir ve bu haber birkaç gün içinde yalanlanır. Bu konuda kampanya mı başlatalım? Bu arada yelken şubesi kurulmadı da ne demek?

3 haftada bir puan Yozgat maçının dışarıda oynattırılması göz önünde bulundurulursa pek de anormal değil. Şunu belirtmek gerekir ki, GS'nin en uyduruk adamı bizim tüm kadronun değeri kadar, ayrıca Ulusoy ve kulüpler birliği onların diğer kulüplerin yaklaşık 4 katı para almasına izin veriyor TV gelirlerinden.

Yazının başlığına gelince kulübün şu an içinde bulunduğu durumun iki sene öncesinde oynanan Denizli maçı ile büyük paralellikler gösterdiğini belirtmek isterim. O maçta tribünde bilinmeyen bir sebepten olaylar çıkmış, Bülent skor 1-1 iken kırmızı kart görmüş ve 4-1 yenilmiştik. Ardından da belimizi doğrultamadık.

Hafta sonu ilk on birde çıkacak en yaşlı üç futbolcu Majdan, Kenan ve Tayfun onlar da 29, 29, 28. Geri kalan herkes 25'in altında. Bu adamların maçtan önce yapılabilecek ters bir tezahürattan nasıl etkilenebileceğini bir düşünün. Ayrıca o esnada gösterilecek bir tepki, tribünde istenmeyen bir bölünmeye de neden olabilir. Bu futbolcular şu ana kadar 14 puan aldıysa bunda tribünün etkisi çok büyük. Bunu kim inkar edebilir? Fakat iki sene öncesinden biliyoruz ki bu tribünün olumsuz etkisi de olabilir. Ve oynayanlar henüz çok gençler. Denizlispor bize ters gelen bir ekip. Ayrıca tesislerine "Haluk Ulusoy Tesisleri" diyecek kadar tilkiler. Ve "Haluk Ulusoy Tesisleri" ile zaten 3-0 öne geçtiler. Haluk Ulusoy'un verdiği cezanın en dar zamanındaki AŞ'ye 50.000.000.000 TL'ye mal olduğunu unutmayın. Ve aklınızdan çıkarmayın ki bunlar bu maçta uyumayacaklardır. Bu hafta ters bir sonuçta olay çıksa bu sefer puan silme-iki ya da üç maç ceza vermekte çekinmeyeceklerine emin olabilirsiniz. Böyle bir cezayı da kimse kınamayacaktır bizim dışımızda. Soralım: FB yönetimi " GS, GS-FB maçında çıkan olaylar nedeniyle neden ceza almadı" dedi mi? Ya BJK yönetimi? Anadolu'dan tek ses çıktı mı?

Ortalık toz duman; umarım:

1)Hakemler GSİM tarafından çıkarlar sahaya.

2)Futbolcular (rakip dahil) tünelden çıkarlar.

3)Alsancak'ta rakip taraftara ayrılan kısım önden de kapatılır.

4)Maç sonrasında röportajlar esnasında reklamlarımızı taşıyan pano kullanılır.

5)Kadro zaten yeterince daraldı. Hakem faciası yaşamayız ve sakatlık olmaz.

6)İnşallah Majdan'a, Ersen'e ve diğerlerine bir şey olmaz. İlk ikisinin pek alternatifi kalmadı.(Bora'yı bilmiyoruz.)

7)Başka Göztepe olmadığını, iki sene önce olanların yaklaşık 10.000.000 USD'ye ve büyük prestij kaybına mal olduğunu, bir anlık öfkenin 50.000.000.000 TL'ye mal olabileceğini, bu takımın destekle son dakikalarda 2-3'den 4-3 maç aldığını, bölünmeyle 4-1 kaybettiğini kimse unutmaz

Biz yalnızca Göztepeliyiz.

Ve yaptığımız her şey sadece Göztepemiz içindir. Onu tekrar "Tek Büyük" olarak görebilmek için.

Son söz "İki yanlış, bir doğru etmez."

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter