(Soho’da panayır. Dilenciler dilenmekte, hırsızlar hırsızlanmakta, hayat kadınları ise mesleklerini icra etmektedir. Bir panayır şarkıcısı şu baladı söyler)
SUSTALI MACKİE MORİTATI
Ve köpekbalığının dişleri vardır,
Dişlerini gösterir,
Oysa Mackie bıçak taşır,
Kimse bilmez nerdedir.

Ve köpekbalığı kan dökünce
Kızıla keser tüm deniz
Sustalı Mack eldivenli,
İz bırakmaz, tertemiz.

Nehrin kuytu bir yerinde
Suda şişmiş cesetler yüzer
Ne vebadan, ne koleradan
Karanlıkta Mack gezer.

Güneşli bir Pazar günü
Orta yerde bir ölü
Sıvışır Mack gölge gibi
Arkasında kan gölü.

Scmul Meier nalları dikti
Veda etti nice zengin hayata,
Paraları Mack içetti
Gel sıkıysa ispatla.

Rospik Jenny bulunmuştur
Göğsünde bir kamayla,
Sustalı Mack keyfindedir,
İlgilenmez olayla.

Arabacı Alfons Glitte
Göçtü gitti sebepsiz.
Hiç boşa Mack’e sorma,
Nasıl olsa habersiz.

Bir morukla beş suçsuz çocuk
Yanmış gitmiş kül olmuş
Sanki herşeyden habersiz
Sustalı Mack seyre durmuş

Semtin en güzel gencecik kızı
Akşamüstü parktadır.
Bir bakar ki, namus elden gitmiş;
Kimbilir Mack nerededir?

(Hayat kadınları arasında bir gülüşme olur. Aralarından bir adam, meydanı boydan boya geçerek kaybolur.)

İzbelerin Jenny: İşte o giden Mack idi.*

SFF kalkan ve bizans üçlemesi futbol sistemine karşı çıkan takımlara birer birer dersini vermeye devam ediyor.

Önce biz, sonra Ankaragücü, yarın da muhtemelen Kocaelispor, tahminim ardından da İstanbul belki de eşzamanlı.

1.600.000 Tllik doları kulüplere 750.000den veren sustalı Mack ve arkadaşları Sergen’in futbola dönmesinde ne kadar katkıları olduğunu söylediği günün akşamında pet şişe ve cep telefonu yağmuruna 2.500.000.000 TL para cezası verildi, bizim sahayı kapattıktan iki gün sonra. Aynı saatlerde Kocaeli’ne attı
bizleri ki iyi ki Diyarbakır’a atmadı diye dua etmeliyiz. (mi ?) O da
yetmedi ışıklandırması gayet sağlam ve sağlıklı bir şekilde çalışan stadda 15:30’da maç oynattı ki oraya gidebilecekler de sefil olsunlar sabahın köründe yola çıkıp. Son olarak ta hekem olarak Serdar Tatlı’yı verdiler.

Ankaragücü Daum ve Bilgili’nin kellesi için itlaf edildi. Muhtemelen aynı sebepten tetikçi lakaplı Çelik ki bu sene Diyarbakırsporluların kendisine “Mutlu Çelik ve arkadaşlarına süper lige çıkmamızda yaptıkları yardımlarından dolayı teşekkür ederiz” tarzı bir pankart yaptıkları söylenir, Kocaeli’yi yakacak muhtemelen.

Dünya hızla dönüyor. Futbol küreselleşmekte gün be gün. Yakında üç bizansın verdiği para yetmeyecek iribaş Soholulara.
O zaman yeni insanlar yeni pazarlar yeni Soho takımlarının başarıları istenecek.

O zaman Mackieler en ciddi spor dergilerinin bile önem vermediği UEFA kupasındaki üçlü oligarşi olmayanların maçları belki de yer bulabilecek renkli Pazar yaratma sayfalarında.

Ya da

Devran böyle dönecek, acaba neden dünya kupasında Soho ülkesi yok diye tartışacağız ve Mackieler diyecek ki kendi kendi kendine:” Acaba nerede hata yaptık?“

Mackieler belki yine soramıyacak muhtemelen o gün bile şu soruları ama biz soralım:
“1.600.000 Tllik doları nasıl 750.000’den satabiliyorlar, bunun vergisi ne oluyor ve bunu kimler hangi yetkiyle kabul ediyor? Aradaki farkı birileri kırışıyor mu?” Ya da “750.000den satanlar dolarları kendisine ait internet servis sağlayıcı ücretlerinde ya da mobil telefon şebekelerinde dolar bazındaki alacaklarını kaçtan alıyor?”


* Brecht’in Üç Kuruşluk Operası’nın ön oyunu. Çeviren:Yücel Erten

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Geçen sene sonnnda oynanan Elazığspor maçından Süper Lig'e çıkışımız ve Altay'ın extra-play offta başarısız olmasıyla farklı bir dünyaya bir kez daha fakat bu sefer daha önce hiç olmamış bir şekilde İzmir'in tek temsilcisi olarak karışmış olduk.

Hoca ve kadro da istikrar sağlanamasa da ligin başlaması ve üçer üçer gelen puanlarla bugüne geldik.

Bugün beş maçta 4 galibiyet bir beraberlikle 13 puan ve averajla ligde ikinci sıradayız.

***

Ben dahil bu ortama henüz uyum gösterme sürecini bitirmiş değiliz.

Geçen senenin sonunda Sayın Özant Önçağ'ın okullarda bedava bilet dağıtılması ile ilgili fikrine verilen hizmetin bir bedeli olması gerekir diyerek karşı çıkmıştım. Fakat bu sene ilk iki maçtaki seyirci sayısının düşük olması nedeniyle aynı şeyi geçmişten bağımsız olarak tekrar ortaya attım. Hem de iki kere. Bunun nedeni nedir diye kendi kendimle tartıştığımda, aldığım yanıt durumun değiştiği şeklindeydi. Durum değişti mi? Evet... mi acaba???

Evet geçen sene ikinci ligdeydik, bu sene süper ligde...

Geçen sene rakipler Altay, Hacılar Erciyes, Kombassan Konya vs idi.

Bu sene üçlü Bizans oligarşisi, Trabzon, Bursa, Kocaeli, Antalya, Antep, Ankaragücü...

İzmir'de, okuduğum futbol sosyolojisi ile ilgili kitaplarda benim aklıma yatan en akla yakın sav olarak halkın kuvvetli ve başarılı olan takımlara olan yatkınlığı nedeniyle çok sayıda üçlü oligarşi taraftarı vardır ki bunların azımsanmayacak bir kısmı da o sene hangi takım daha başarılıysa ona kayar.

Taraftar elde etmenin yolu sürekli başarılı olmak ya da sürekli gündemde kalmaktır.

Taraftar elde etmenin başka bir yolu da senden uzaktaki insanlara ulaşmak ve onları kendine yaklaştırmaktır.

Bir kısm insan maçlara sadece tribün şov için gelmektedir.

Göztepe halen İzmir'in süperligde olan tek takımıdır.

Tarafsız İzmirliler, hatta Manisa ve Aydınlılar takımımıza kendilerini muhtemelen daha yakın hissetmektedirler.

Bu kişiler bir şekilde kazanılmaya çalışılmalıdır. İnterlanda sahip çıkılmalı Göztepe damgası vurulmalıdır.

Ya da... mı acaba?

Futbol bir endüstridir ve ortada ciddi paralar eden bir ürün vardır.

Ürünü bedavaya satmak anlamsızdır. Ortada beş-altı trilyonluk bir şov programı varken bedava maç bileti vermek kadar saçma bir şey olamaz.

Ama...

Ama bir kere geleni daha sonra kendi isteğiyle gelmeye itebilirsek daha sonrası için yeni ve sürekli bir kaynak yaratmış oluruz
***


Bilmiyorum karar vermek zor...

***

Göztepe'nin içte ve dışta son haftasonunda yapılan spor programlarında bir defa daha görüldüğü gibi pek çok düşmanı vardır. Göztepe'nin başarılı olması, diğer İzmir takımlarından özellikle ikisini kahretmekte. Bazıları adını bile duymadıkları yerlerin takımlarıyla muhteşem taratarlarıyla ve efsane takımlarıyla 700 kişilere maçlar yaparken, Göztepe 11.900 biletli seyirci önünde Ankaragücü'nü yenerek ligde ikinci sıradaki yerinü korumaktadır. (İtiraf etmek gerekirse kim olsa çatlardı.)

***

Süper ligde önümüzdeki yüzyıl içinde beşinci bir takım şampiyon olacaksa bunlar arasında en kuvvetli adaylar Göztepemiz, Kocaeli, Bursa, başarısını birkaç sene daha sürdürüp taraftarını arttırabilirse Antep, çıkabilirse Adana takımları ve Eskişehirdir.

***

Göztepe geçmişiyle ve sağlam tarihiyle üçlü oligarşide bile olmayan işler başarmıştır.

***

Göztepe bir kitle takımıdır.

***

Türkiye'de siyaset dışındaki tüm güçler güçler İstanbul'da toplanmalıdır, Göztepe ise bir İzmir takımıdır. O zaman başarılı olmamalı, olsa da önünün kesilmesi için elden ne geliyorsa yapılmalıdır.

***

Bu sebeplerden hem İzmirli, hem de İzmir dışı güçler Sayın Abdi Karagözoğlu'nun başarının şartları nitelendirdiği ve benim de tamamen katıldığım finans-yönetim-teknik kadro-taraftar-şehir bütünleşmesini bozmak için ellerinden geleni yapacaktır.

Takıma nakit akışını engellemeye çalışarak, anlamsız polemiklerle taraftarımızı provoke edip tribünlerde rahatsızlık yaratarak, maçlara gelip bizim taraftarımız gibi davraıp olaylar çıkararak, basın toplantılarında abuk sabuk sorularla polemikler yaratarak bizi baltalamaya çalışacaklardır.

Bir şey yapmamak ama yaptırmamak ta düsturları üzerine kurulmuş bu statükocu ve kıskanç grupların amacı bellidir.

Bu amaca ulaşmamaları için uğraşmak ta bize düşmektedir.

***

Altay geçtiğimiz senelerde buna benzer başarılar yaşamış,

ya mali sebeplerden,

ya başkan teknik direktör çekişmesinden,

ya başarılı futbolcuların ani yağması nedeniyle,

ya da teknik direktörün bırakıp gitmesinden başarıyı ligin geneline yayamamışlardır.

***

Biz de de mali kriz var ama şehirden gelecek yardımlarla aşılmaya çalışılıyor. Onlar da boş durmayıp kesmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

***
Hocamızın provoke edilmesinde geç kalınmadı. Allah'tan yönetimle sorun yok.
***

Yağma olayı için oligarşik yapı ellerini oğuşturmakta sanırım.

***

Rıza Hoca umarım bir daha provoke olmaz ve bu gibi abuk sorulara bu tip yanıtlar vermez.

***

Karşısındakilerin ne kurt olduğunu, basının sağ gösterip, sol vurmakta hiç acımaycağını umarım en kısa sürde öğrenir.

***

Kanal 1'deki spiker hakkında söyleyecek laf bulamadım. Ne yazık ki ben de kendimi katletmek uğruna adamları 30' kadar izledim. Buradan bizi izlediğini tahmin ettiğim sunucularına tek bir sorum var. neden programda Göztepeli yoktu? Davet mi edilmedi yoksa gelmediler mi?
B şıkkıysa da normal karşılarım. Ama çağrılmadıysa tam gazetecişlik etiğine uygun adalet timsali bir iş çıkardınız. Ne olursa olsun Göztepe'nin bir İzmir takımı olduğunu unutmayın. Bir de objektif gazetecilik yaklaşımyla-tarafgirli hakaretler arasındaki çizgiyi bu kadar açmayın. Haklı olduğunuz konularda bile saçmalayarak, flaş gazetecilik-dobra eleştiri adına ortalığı anlamsızlığa boğuyorsunuz.


***
Taraftarımızdaki senelerin verdiği özlem ve kompleks umarım yavaş yavaş geçer. Bu kulüp Türkiye'nin en şanlı geçmişe sahip 5 kulübünden biridir. Bundan 30 sene önce yapılanları üçüncü bir takımın yapması en az 10 sene alacaktır. Lütfen bilin ki Göztepemiz büyüktür. Yine bilin ki onlar bunu anlamamak veya yansıtmamak için ellerinden geleni yapacaktır.


***


Aşağılık gazetelerin İzmir ve Ankara baskılarında yazdıkları yorum farklarını Burçak arkadaşımız ortaya koydu. Bunların aşağılıklarını ve tarafgirliklerini ve esas amaçlarının maksimum düzensizlik ve yalanla maksimum satış olduğunu görmüşsünüzdür.


İnsanın böyle gazeteciliğin içine tüküresi geliyor. Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olup bunları -aptalca ve olmadık yerlerde- monopolist amaçlar için kullananlara da...


***


Ankara'daki maçta onlardan dört, bizden bir kişi yaralandı. Burada bizden iki... Bakalım bir sonraki maç ne olacak? Bakın bu bir spor. Amacı topu kaleye en yakın arkadaşa topu ulaştırarak kaleye sokmak olan bir spor. Tutun ki tüm Ankaragücü taraftarı ya da Göztepe taraftarı yokedildi diğeri tarafından. Olay bitecek mi? Rahatlayacak mısınız? İnsan hayatı önemlidir. Her insanın hayatı önemlidir. Hatta bu evrendeki en önemli şeydir. Aranızda hiç ölüm acısı yaşayan var mı bilmiyorum. Öldürnek=ölüm acısı yaratnak değil de nedir? Peki hiç elinizin aktında birisi öldü mü? Hiç babanız bıçaklandı mı? Ya ameliyat oldunuz mu? Hiç nefesiniz durup, boğazınıza tüp takıldı mı? Hiç solunum makinesine bağlandınız mı? Hiç ölümün soğuk nefesini hissettiniz mi?


Tüm Göztepeliler ölse Ankaragücü şampiyon olarak mı? Tüm Ankaragücü taraftarı ölse Şampiyonlar Ligi şampiyonu mu olacağız?

Hepimiz sonunda karbon ve azot türevlerine dönüşüp toprak olacağız. Bunu asla unutmayın. Kum ve toprak...

Yaptıklarınızı lütfen sonuçlarını düşünerek yapın.

***

Tüm taraftarımızı tribünü gruplaşmaya itecek davranışlardan uzak durmaya davet ediyorum. Pankartlara ki o pankartlarda pekçok kişinin emeği vardır lütfen daha saygılı olalım. Göztepe kimsenin malı değildir ama Göztepe hepimizindir. Sayın İsmail Kocaoğlu'ndan ricam bu konuda gerekli uyarıları yapmasıdır.

***
10 puan daha toplarsak alt lig, 17-23 puan daha toplarsak kümede kalma, 35 puan daha toplarsak intertoto, 40 puan daha toplasak UEFA, 60 puan daha toplarsak şampiyonlar ligi, 62-63 puan daha toplarsak şampiyonluk.
***
Ne olacağını hep beraber göreceğiz.

Herşey yalnızca Göztepemiz için...

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk 

 

Uzun bir süredir sitenin sayfalarının yeni formata çevrilmesiyle uğraştığımızdan yazı olarak pek katkıda bulunamadık.


Sayfanın formatından biz kişisel olarak memnunuz. Bizce eskisine göre en az üç gömlek daha iyi oldu. Daha iyi bir alternatif te en azından şimdilik yok. Yapılacak akllı bir girişim sayfayı php formatına çevirmek olabilir ama bu konuda bizim bilgimiz yok.

Göztepeliler günü çok güzel bir fikir. Gün olarak kuruluş günümüzü (yanılmıyorsam Haziran 14 idi) uygun olabilir. Zaten bu sene bir nevi başlangıcı yapıldı.

Anayasa olarak kabul edilen maddelerin oylanması uygun olur bence de ve bu gayet mümkün.

KSKlilerin yaptıkları hoş şeyler. Kulübe sponsor aramaları da hoş. Kendilerini gayet takdir ediyorum ben de, fakat Osman Gencer'in bugünkü yazısı orada da işlerin pek iyi gitmediğini gösteriyor. Her iki gruba da başarılar diliyorum.

Diğer gruplarla karşılaştırmaya gelince, GöztepeLIST tüm e-mail gruplarından sonra (onların 1912si dışında) kuruldu. KSK listelerinin ikisinin toplamının 4 katı kadar fazla kişiye hitap ediyoruz. Kadıköylülerin tartışma listesiyse bizden 2 sene önce kuruldu. Mecidiyeköylüler de biz başladığımızda çok yol almışlardı. Bu liste halen Türkiye'deki en geniş katılımlı ikinci e-mail listesi olma özelliğini koruyor. Peki kaç kişi fikir beyan etmiş diye sorarsanız, bilmiyorum, Ben hiçbir grubu takip etme gereği duymuyorum. Mesela günlük 80 e-maillik bir trafikte neler yazılıyor bilmiyorum. Fakat tartışmak gerekirse bizim listemize de politik içerikli-internette heryerde dolaşan konusuz ya da konulu e-maillerden atılıyor ama onları eliyoruz. Mümkün olduğunca Göztepe dışı konuları elemeye çalışyoruz. Bir tek RTÜK konusu var ki o konu listeyi ve siteyi yakından ilgilendirdiği için listeye salınmıştır, ayrıca İzmir ile ilgili bir yazı vardı o yazı listeye dağıldı. Ek olarak slogan tarzlı tek cümlelik e-mailler de mümkün olduğunca eleniyor. Ben buradan tüm üyelerimize bir kere daha katılıma çağırıyorum. Özellikle bayan üyelerimizden fikir olarak daha çok katılım bekliyoruz. Listeye üye pek çok bayan isimli e-mail adresi var, ama genelde izlemekle yetiniyorlar.

GöztepeLIST üyelik kartına gelince bu kart bir kart olmakla kalırsa pek biri işe yaramaz ama bir takım etkisi olursa ballcard o zaman anlamı olabilir. Bu konuyu da Pazartesi enine boyuna konuşabiliriz.

T-shirt meselesine gelince o konuda Pazartesi günü konuşulması gereken konulardan. Bu meselenin kulüp ile birlikte çözülmesi gerektiğine inanyorum ki çözülecektir de.

E-ticaret eninde sonunda yapacağız. Fakat bunun için belli bir altyapı oluşturmamız lazım. İlerlemeler bir günde olmuyor.

Kombine bilet meselesine gelince bu rakam bence de az ama kimseyi kombine bilet almıyorsun diye suçlayamayız. Ayrıca bu rakam gerçek mi yoksa taraftarı gaza getirmek için mi söylenmiş bir rakam mı bilmiyorum. Play-off öncesi rakamlar için 4000-500 arasında yaklaşık 6-7 rakam duyduk. Ayrıca bir arkadaşımızın dediği gibi kendimizi dev aynasında görüp Bizanslılarla karşılaştırmamalıyız. Onlarla bundan 30 sene önceki düzeyde başedebilmek için en az 10 sene gerek. Bunu yapabilecek bir-iki camiadan biriyiz ama hiçbir şey kendi kendine olmuyor. Kendi kendinize güç harcamadan ancak düşebilirsiniz. Bizim taraftarımızın çoğu cefakeştir ama gerçek anlamda para vermeyi çoğu pek sevmez. Tribüne para vermeden girenler bunları nasıl başardıklarını ballandıra ballandıra anlatmaya bayılırlar içeride. Taraftarımız maça bilet vererek girmeye bile yeni yeni alışmaktadır. Kombine bilet almaksa belli bir maddi gelir gerekmektedir hem de tam anlamıyla bir gelenektir. Asgari ücret ile çalışan birinin ya da bir öğrencinnin bu biletlerden alması imkansıza yakındır. Bu biletler alt-orta gelir grubundan itibaren alınabilir gibi geliyor bana. Aylık geliri 200.000.000 TLnin altında olup ta alanlar varsa kendilerini kutlamak lazım. Bu kampanya bu iş için iyi bir çözümdü fakat yeterli değil. Kesinlikle Alsancak'ta ve Göztepe'de kredi kartına taksitle ya da yine kredi kartıyla peşin satış yapan iki merkez olmalı kanaatindeyim. Bir önceki gibi evlere servis şmkanı sağlanırsa internetten de satış planlanabilir. Bu konuda biz de yardımcı olabiliriz. Bir adres veritabanı oluşturularak ev ev dolaşıp satış yapılmaya da çalışılabilir. Sonuçta elde potansiyel bir kitle var bu kitleyi kötü bir tabir olacak ama affedin, sömürmek için (fakat duygularımızı değil) için tüm imkanlar kullanılmalıdır. Ayrıca 5-10 gün sonra bir süper kupon gibi bir şey daha yapılmalı bence. Böylece baştan takip edemeyenler alabilirler. 4'er maçlık kombine satışları da çok güzel bir fikir. Sonuçta bir fazla satmak için elden ne geliyorsa yapılmalıdır çünkü kombineden verilecek vergi kanaatimce sene içinde satılacak vergiden çok daha az.

Bu konuda Sayın Sinan Genç'in üslubu ise bence hoş değildi. Bir kişiye yalancı demenin yaklaşık yüz çeşit yolu vardır. Taraftara kombine bilet alın mesajı da en az 100 çeşit yoldan verilebilir. Bu şampiyonluk öykülerini yazan kişinin bu tip bir yazı yazması insanı şaşırtıyor doğrusu. Bazı arkadaşların Sayın Öncel Düzdemir ve Sayın Sinan Genç yüzünden Yeni Asır'a tavır alalım fikrine katılmıyorum. Onlar olmasaydı ve başkası da çıkmasaydı, biz de şimdi Altınordu ile aynı grupta, takımıza sponsor aramakla uğraşıyor olacaktık. Ayrıca bildiğim kadarıyla Yeni Asır çalışanlarına para veremiyorken, takımın primleri takır-takır ödeniyordu. Öncel Hanım'ın yazdıkları ise kendi fikridir fakat bir arkadaşımızın yazısına vediği "ben şu anda sigaramı içiyorum" tarzındaki yanıtı hem üslup olarak hem de içerrdiği mesaj açısından, sigaradan nefret eden bir hekim olarak beni çok derinden üzdü...

Başkan ayrılmak istiyorsa ayrılacaktır zaten ama yine şu anda AŞ yönetiminde olanlardan biri başkan olacaktır fakat başkan ayrılırsa kendi ile çelişkiye düşmüş olacak, kendi 2005 hedefiyle.

Bir hususta başka bir arkadaşımın da dediği gibi tribüne insan çekecek transfer yapmak. Ceyhun-Altan-Balic gibi tribüne insan çekecek yetenekte ve tribünün de benimsediği bir isim sayıyı olumlu etkiliyecektir. Göztepe kendi bünyesinden ya da İzmir'den yetişmiş bir yıldız yaratmak zorunda. İngiltere'de imza günlerinde en çok imzayı en iyi olan değil, o şehirden yetişmiş daha vasat futbolcular alıyor genelde. Efsane kadronun nasıl oluştuğu da Serkan Seymen'in Halil Kiraz ile yapmış olduğu ve ana sayfamızdan okuyabileceğiniz röportajda ayrıntılarıyla yazılı. Görünen o ki bu sene kadro yine baştan sona yenilendi ve geçen seneki kadrodan 2-3 kişi ancak yer bulabilecek ilk onbirde. Umarım başarılı olurlar. Baggio'nun bu ay yayınlanan Futbol+ dergisinde bir sözü vardı, yanılmıyorsam "Dünün hataları, bugünün deneyimleridir." şeklindeydi. Umarım en azından bu seneden itibaren artık bu yapılan hataları deneyim olarak kullamaya başlanır.

Burak Atasoy'un verilmesi beni de üzdü. Umarım yerine alınan Servet değer.

Önümüzdeki onyılda taraftarı olmayan kulüpler için hayat çok zor olacak. Yetiştir-sat kulüpler artık çok zor satacaklar. Kuş bedavaya kaçabilecek yuvadan. Buna bağlı olarak gelirler hanesinde TV gelirleri-maç hasılatları-kombine gelirleri-logolu hediyelik eşya satışı ve gayrimenkullerden elde edilen gelirler kalacak. Burada en büyük pay TV gelirlerinden sonra maç hasılatlarının olacak. Maç hasılatı ve kombine satışı için de en büüyük şart stad. İnsanlar için yapılmış, konforlu, 21. yüzyılın gereklerine uygun bir stad. Etrafındaki dükkanlarla para kazandırabilecek bir stad. İçindeki kulübün yeni hedef kitlesi üst gelir grubu-büyük şirketlere uygun lüks localar içeren bir stad. Tribünü yani seyirciyi oyunun içine maksimum şekilde sokabilecek bir stad. Akustiği optimum bir stad. Seyircinin yıldızına dokunabilecek kadar yakın olduğu bir stad. Bir futbol stadının dışında, sinema, tiyatro, alışveriş merkezleri içeren, 24 saat yaşayan bir stad. 24 saat yaşayan ve 24 saat para kazandıran.

Evet acı ama gerçek yaklaşık 10 sene önce başlayan TV gelirlerine bağlı olarak futbolun dar gelirlinin evinden ve elinden alınması şartlar gereği önümüzdeki senelerde daha can acıtıcı bir hal alacak. Acı ama gerçek devler liginde yer almak için bu değişimler kaçınılmaz olacak. Yapamazsanız yok olacaksınız. Göztepemizin önümüzdeki yıllarda yapması gereken en önemli şey bir stad sahibi olmak. Bu kaçınılmaz olarak yapılması gereken birşey.

Yönetimimizin taraftara "değerli" olduğunu hissettirmesi lazım. İnsanlara bu hisstettirilebilirse gerek kombine satışında, gerek gazete satışında gerekse de hediyelik satışında daha başarılı olunabilir.

Bu açıdan önemli bir konu da özel güvenlik kuvvetleri meselesi. İki sene önce Erzurum maçında olanları hatırlarsanız, bizleri korumakla görevlilerin gözlerinin, başkanımızı tartaklayacak kadar döndüğünü ve Erzurum'un o maçla kümede kaldığını ve Altay'ın (belki de bizim de) o maçla düştüğünü de hatırlarsınız. Bu bağlamda tarih tekerrür etmeyecekse, ettirmemek için gerekli önlemleri almak lazım.

İnsanlara "değerli" olduğunu hissettirmek için yapılacak başka önemli bir yol da onlara özellikle büyük olarak lanse edilen, ama sahip oldukları imkanlar-destek-medya gücü ile Türk sporuna yaptıkları katkılar alt alta konsa, eldekiyle hiç te doğru orantılı olmayan kulüpler karşısında oynanacak maçlarda onlara onların diğerlerine davrandığı gibi davranmaktır. Sayın Hamdi Türkmen'in de dediği gibi insanlara en azından İzmir'de kralın Göztepe olduğunu hissettirmektir. Bu konuda emniyet-valilik-belediye başkanlığı ve odalar ile derin bir işbirliine gidilmelidir.

İnsanlar maçlara saatler önceden gitmek orunda kalmamalııdır. Tribünlere kapasitesinin üzerinde adam alınmamalıdır. Ben İstanbul BŞB maçına 1 saat önce gelmeme rağmen o saatte kapalı hıncahınç doluydu. Ayakta duracak yer kalmamıştı. Buna rağmen hala adam alınıyordu ve biz Stad müdürünün sayesinde çoluk-çocuk geldiğimiz maçta kapalı biletiyle balkona çıktık. Eşimle beraber yine grup olarak gittiğimiz Diyarbakır maçında onlar balkonda rahat rahat otururken, bizim taraftarımız kapalıda sırt-sırta oturdu. Eşimle beraber tuvalete gitmemiz, 20 metre mesafede, 10 dakika sürdü. Haliyle insan kendini bu gibi bir pozisyonda pek de değerli hisstemiyor.

Benim şahsi kanaatim, kimseye hiçbir maçta %10'dan fazla yer verilmemesi biçiminde. Onlar bir diğer İstanbul takımına %10 vermezken, bize neden daha fazla yer vermiyorsunuz diye serzeniştte bulunurlarsa, Sayın Adnan Öktüren'in konumuna düşerler. Ayrıca üçlerle oynanacak maçları Alsancak'ta oynamak bile mantıklı olabilir.

Voleybol ve basketbol için zaman geçiyor ve hiçbir hareket yok. Büyük yatırımlar sonucunda gelinen yer umarım bir sezonda kaybedilmez. Geçen sene bize Avrupa gururu yaşatan voleybol takımımızda umarım mali sorunlar çözülür

Tribün liderlerini maçların büyük bir kısmı Atatürk'te oynanacağı kabul edilirse zor bir yıl bekliyor. Tribünde eşsesliliği sağlamak zor olacak. Bağırma ve ayakta durma meselesine gelince kimse ne bağırmak-ne de ayakta durmak zorunda değil. Ben kendi adıma esrarlı tezahürata hiç katılmamaya dikkat ediyorum. Eşinizle ya da çocuğunuz ile gittiğiniz bir maçta maç boyunca ayakta durulmasını istemekse hiç mantıklı değil.

Bir de iki takımlılar var. Bunu anlayamıyorum. İki takım aynı ligde birbiriyle oynarken hangisini tutuyorsan o takımı tutuyorsundur. Göztepe ile bir ikinci takım oynarken o takımı tutuyorsanız Göztepe'yi tutmuyorsunuz demektir, öyleyseniz hiç tutmayın daha iyi. Ama iki takımdan Göztepe'yi önce tutuyorsanız, siz Göztepelisiniz, diğeri ikinci takımınız demektir. Onu onlar düşünsün.

Umarım bu sene başarılı oluruz. Hepimiz için zor bir yıl olacak. Bir daha ikinci lig görmemeyi diliyor yazının uzunluğu için özür diliyorum.

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Kupa töreni medyatize edilebilecek bir olaydı. Yeni Göztepeliler yaratabilmek için önemli bir fırsattı. Üzüntü verici bir şekilde sönük ve alışılmadık bir şekilde kutlandı ve benim şahsi fikrim çok da hoş olmadı. Ben şu ana kadar böyle bir uygulama görmedim. Futbolcular neler düşünmüştür bilemiyorum. Bütünlük mesajı verilebilecek bir olay bence çok şanssız bir şekilde yaşandı.

Bu arada F. maçındaki hasılat paylaşımı da beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattı. Sezon sonunda verilen söylemlerle de ne yazık ki çelişti. İzmir'de kral Göztepe'yse böyle olmamalıydı.

İzmir gibi bir şehirde Alsancak Stadında gece maçı oynayamamak tam ülkemize has bir çelişki olsa gerek. Maç 2 saat sonra oynansaydı en az 2000 biletli seyirci daha gelirdi buradan da en az 5.000.000.000 TL daha kazanılırdı. Bu arada hem Altay, hem de İzmirspor maçlarını orada oynayacak. Tüm İzmir kulüpleri birleşse oraya rahat rahat bir jeneratör alınır. Hatta Göztepe tek başına bile alabilir. Fiyatını bilmiyorum ama bence fiyat etkin (cost-effective) olur.

Söz seyirciye gelince tüm Türkiye'de maça giden insan sayısında bir azalma var. Buna biz de dahiliz. İki sene önceki ilk maçımızda 15.000'in üzerinde biletli seyirci vardı. Bu sene 6.000. Maç gece olsaydı, o seneki gibi olur muydu bilmiyorum ama 15.000 olmayacağı açık. Bu arada stadda 6.000'den fazla insan olduğu kesin. Polis geçen seneki Diyarbakır-İstanbul BŞB maçlarındaki kontrolün onda birini bile yapmadı. Stada doğru yürürken pek çok kişi biletsiz o tarafa rahatça geçebildi. Herkesin üç kuruşa beş takla attığı ortamda kendi hakkımızı korumak konusunda yönetimin acil önlemler alması gerektiğini düşünüyorum. Bu takımın maçına para vererek girmeyi kimsenin çok görmemesi lazım.

Bu arada seyirci açısından okul bilet kampanyalarına devam edilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim. 100 tane öğrenci açık kombine yıl boyunca İzmir'in çeşitli ilçelerindeki liselerinde, fakültelerinde ya da Manisa'da, Aydın'da, Denizli'de dağıtılabilir. Her hafta başka bir okula gidilirse suiistimale uğramaz ve amacına ulaşabilir.

Küfür en azından bu maçta oldukça azdı. Anayasanın da tribünde oldukça ilgi gördüğünü gördüm. Toplumun her kademesinde A'dan Z'ye tüm sınıflarında, devlet yönetimi dahil küfür adeta bir yaşam biçimindeyken, tribüne gelen insanların bu yaşam biçiminden bir anda uzaklaşmasını beklemek hayal olabilir. Ama şu da unutulmamalıdır ki küfürsüzlük de bir yaşam biçimidir ve hayattaki pek çok yaşam biçimi gibi öğrenilebilir. Anayasa da taraftarımız için bir taslak olması açısından çok önemli bir yenilik. Sayın Birol Özsandık'a, basımında emeği geçen ETC Travel'a ve Tolga Gencer'e, oylayan herkese ve sıcağın altında dağıtımını üstlenen Mustafa Dizdar, Oktunç Güloğlu, Baki Karakoç ve Süleyman Yengil'e teşekkürlerimi bir kere daha sunuyorum. Bu arada liste kurulduğundan beri buradaki fikirlerin yayılmasında yardımcı olan Sayın Osman Gençer ve Çağatay Çağlar'a da sonsuz teşekkür ederim. Yine Bizanslıları çıldırtmamıza vesile olan Sevgili Alpay Ozalan'a da çok teşekkür ediyorum. Kalbimiz onunla.

Yine önemli bir gelişme de taraftarımızın bu maçta esrarlı tezahürata çok az yönelmesiydi. F. maçına bölümümden F. takımını tutan bir kaç arkadaş gitmiş. Arkadaşlar meraktan benim anlata anlata bitiremediğim tribünümüze gitmişler. Gayet memnun olmuşlar ama esrarlı tezahürata bir türlü akıllarını erdirememişler.

Taraftarımız şunu unutmamalı ki Türkiye'de hiç te azımsanamayacak miktarda başarı ile yön değiştiren taraftar kitlesi var. Biz başarılı olduğumuz sürece bize yönelecek bir kitle de mevcudiyetini koruyor. Bunları cezbedecek şey de başarı ve kulübün çoğu kişilere ya da görüşlere göre vitrini olan tribünler.

Hem F., hem de Altay maçları esnasında özel işlerim nedeniyle şehir dışındaydım. Ne yazık ki maçlar hakkında gazetelerden pek bir şey öğrenemedim. F. maçının ertesi günü Adana'daki gazetelerin hiçbirinde maç yorumu ya da sonucu hakkında veri yoktu. Ulusal medya kuruluşları "ulusal" kelimesinin tanımını bir sorsalar, kendi kendilerine. Biz heryerimizi yırtsak ulusal olamayacak mıyız? Soruyu bir de şöyle soralım F. Göztepe ile berabere kalınca ulusallığını kaybediyor mu? Sizin medya anlayışınıza da, ulusallığınıza da ben ne diyeyim ki? Bu arada bir gün Fotomaç'ın sayfalarından birinde Trabzonspor-Göztepe sayfası yazıyordu ama Göztepe hakkında heber yoktu. Neden sayfanın üstüne öyle yazdınız, hadi yazdınız neden ufak ta olsa bir haber yok? "Ne biçim gazete yapıyorsunuz? Böyle dandiklik olur mu?" soruları gün boyu kafamı tırmaladı. Fenerbahçe maçının iki gün sonrasındaysa adamların neden berabere kaldıkları hakkında yorumlar Göztepe nasıl oynadı kimsenin bilmesine gerek yok, anlamı yok, o yüzden yazmamıza gerek yok. Bu arada bu konuda Sabah'ında farklı olmadığını itiraf etmeliyim. Globalleşme süreci içinde toplumlar marka yaratıp, bu markayla dışarıda bir talep oluşturup, sonra da bu talebi doyurmaktadırlar. Sabah ise Göztepe markasını kullanma yönünde çok başarısız politikalar uyguluyor bence.

İş bu kayırıcılığa gelmişken. Medya ve medya kuruluşlarını aşın, devletin spor bakanlığının sitesi http://www.sporum.gov.tr adresine girdiniz mi? Bir girin bakın. Bakın anasayfasına. Kulüplerden haberler diye bir köşe var sağ sütunda. Bannerına bakın. K. Bizans takımlarının tribünlerinden görüntüler var. Yalnızca onlardan üç görüntü. Biri yanıp, biri sönüyor ve ardından kulüplerden haberler. Devletimizin Spor Bakanlığından resmi devlet yaklaşımı. Yüce Devletimizin spor bakanlığı gov uzantılı spor sitesinden diyor ki "Ey diğer takım taraftarları siz yoksunuz ki...Siz yoksunuz ki, sizi oraya resimleyeyim, bunuca resmi olarak açıklıyorum, bu da böyle biline" Tüm taraftarımızı ve diğer takımların taraftarlarını bunu kınamaya davet ediyorum.

Digitürk'ün dekoder yapmak için yaptığı reklamı gördünüz mü? 3. yıldızı kim alacak K. Bizansın Mecidiyeköylüsü mü, Kalkedonlusu mu? Ey diğer takımlar, İnönü Stadı'nın ikametgahçıları, Göztepeliler, Antepliler, Trabzonlular diğerleri zaten siz hiç şansınız yok, o yüzden siz yoksunuz, yine o yüzden sizin dekoder almanıza ya da size dekoder satmamıza gerek yok Başka bir Digitürk reklamındaysa K. Bizans takımları ve Trabzonspor var. Diğer 14 yok. Ey Digitürk'ün deha reklam dehaları, bu nasıl bir pazarlama stratejisidir ki 14 takımı yok sayarken, bu 14 takımın taraftarının seni var sayacağını mı sanıyorsun? Devam edin.

Narlıdere'deki tesisler için açılan kampanya çok önemli herkesin gücü yettiği kadar olaya destek olmasını diliyorum. Bu yardım kampanyası-kombine kampanyası-Gözcarddan sonra dördüncü. Görüldüğü gibi bir hareket var. Bunlardan Gözcard hem yarı profesyonel yöneticiliğe geçiş olması, hem modern pazarlama ve veri toplama yöntemlerinin kullanılması, hem de siklik sabit bir gelir yaratması açısından çok önemli bir gelişme. Tüm Göztepeliyim diyenleri Gözcard almaya davet ediyorum. Bu, bir yandan da fikirlerin gerçeğe dönüştüğünü görmek açısından da gurur verici. Bu çalışmayla oluşturulacak veri bankası gelecekte kredi kartı-dergi ki çok yakında karşınıza çıkacak, derneğin üye satışının arttırılması açısından büyük faydalar sağlayacaktır. Ayrıca geçen üç sene zarfında yapılmayan pek çok iş için bir başlangıçtır ki belki de (bildiğim kadarıyla) sırf, (yönetimdeki hiç kimsenin esas işinin Göztepe olmadığı varsayılırsa) iki tane tam profesyonel yöneticiyle neler yapılabilir sorusunu zihinlere sordurabilmesi bile büyük bir gelişmedir. Daha önce de belirttiğim gibi ortada mal satabilecek bir pazar var. Var ama malı satması gerekenler hariç herkes satıyor. İzmir'de Valilik, defterdarlık ve zabıta yılın 17 günü belli bir güzergahtaki güvenliği sağlayamıyor mu? Güzelyalı'da çeşitli dükkanlarda satılan hediyelik eşyalar hakkında Defterdarlık ve zabıta neden birşeyler yapmıyor? Pazarın büyüklüğü hakkında kombine ile ilgili gelecek eleştirilereyse geçen seneki F. takımının 4000, bu seneki Antepinse 200 kombine sattığını hatırlatmak isterim. Benim tahminim bu sene bizim 2000'i geçeceğimiz şeklinde.

Tenisçilerimizin kural hatası nedeniyle elenmesi çok üzücü bir durum. Umarım yapılan itiraz kabul edilir ama hiç sanmıyorum. İki yanlış bir doğru etmeyeceğinden, artık olay seneye kaldı gibi.

Basketbol geç te olsa start aldı ve piyasanın çok kötü olması nedeniyle pek fazla bir kayıp yaşanmadı gibi. Fakat 2.000.000 bayan İzmirliye ki bunun en az 500.000'ini öğrenci olmalı, sunabildiğimiz en önemli branş olan voleybolda henüz hiç hareket yok. Ezeli rakibimizin büyük yatırımlar yaptığı bu branşta, bu sene gülen ne yazık ki onlar olacak gibi görünüyor. Geçen sene bize seneler sonra Avrupa gururu yaşatan bu branşımızda da hereket artık başlar umarım.

NTVNSNBC anketinin objektif bir anket olduğunu tahmin ediyordum. Düne kadarki kısmı öyle gözüküyordu. Dün sabah %1 olan Denizlispor akşam %10 olunca ki tahminim tüm Denizlideki bilgisayarlar bile buna zor yeter, bu işte bir bit yeniği var dedim ki varmış gerçekten. Oy kullandıktan sonra "temporary internet files" klasörünü boşaltınca ki kilit dosya ntvnsnbcnin cookiesi, istediğiniz kadar oy kullanabiliyorsunuz her defasında boşaltmak kaydıyla. Bunu yazıyorum çünkü anlamı yok. Bence hedefimiz turk.net olmalı

Bir de bir ara Sayın Gürkan Ertaç hakkında yapılan bazı eleştiriler vardı. Herkesin kendi görüşünde serbest olduğunu kabul ediyorum ama ben kendisinin kötü niyetli olacağını tahmin etmiyorum. Yine eklemeliyim ki kendisi bildiğim kadarıyla eski bir Altınordu taraftarıdır Altay ile bir ilgisi olduğunu da sanmıyorum. Takımımız tam yetkiyle Sayın Rıza Çalımbay'a verilmiştir. Kendisi iyi de başlamıştır. Bize düşen görev kendisine destek olmaktır. Elimizdeki iki yabancı iyi gözükmekte, Barcik ta olursa ortasahadaki sorun büyük oranda bitecektir. Gelecek bizimdir, eğer 47 puan daha alabilirsek Avrupa'ya bile gidebiliriz. Unutmayalım ki ilk altı Avrupa'ya gidecek, Intertotoyu da sayarsak ilk 8. Bizanslılar-Trabzon-Antep dışında bariz farklı gözüken bir takım yok. Kendi ayarımızda olan Ankaragücü-Denizli-Kocaeli-Bursa gibi rakipleri geçebilirsek neden olmasın?

Kanuni olarak Alsancak'ta oynanan maçlarda kimseye 1500'den fazla bilet vermek zorunda değiliz. Bu bağlamda balkonun tamamını vermek kimi maçlarda bize anlamlı bir maddi kayıp olacaktır. Orayı parmaklıklarla ikiye bölmek ve ağlarla kapalıyla balkonu bölmek çok güzel iki fikir, umarım değerlendirilir. Bir kale arkasına portatif kale arkası yapmak mümkün olur mu, olursa oraya seyirciler nasıl girer bilmiyorum.

Herşey yalnızca Göztepemiz için...

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk 

Çok zor ve çok büyük bir iş başarıldı. Tüm zorluklara rağmen, büyük emekler ve mesailerle gemi kıyıya yanaştırıldı ve Gayya Kuyusu'ndan bir senede kurtulundu.

71-72 sezonundan beri liglerde puan açısından önüne geçilemeyen Altay 3 mağlubiyet ve 1 beraberliğe rağmen geçildi.

Göztepe ilk kez İzmir'i birinci ligde tek başına temsil edebilme pozisyonunu yakaladı.

Grubun Başkanı Dinç Bilgin haklı ya da haksız olduğu Türk adaleti tarafından er ya da geç karar verilecek sebeplerden hapisteyken, mallarına el konmuşken bile AŞ lağvedilmedi.

İlk kez Belediye Başkanları, Vali ve Odalar Göztepe'nin yanında açık tavır aldılar.

Play-off tarihinin en çok puan alan takımı olarak, en az gol yiyen takım olarak, 5 deplasman galibiyetiyle deplasman maçlarında maç başına 1,77 pan ortalamayla, içeride 7 galibiyet ve 2,44 puan ortalamayla şampiyon olundu.

Altay sayılmazsa diğer şampiyon adayları hem içeride hem de dışarıda mağlup edildi.

Ezeli rakibimiz ebedi dostumuz Karşıyaka'yı futbolda 1-0 yendik, ikinci maçta 0-0 kaldık. Voleybolda bir biz, bir onlar yendi.

İlk kez bir rakip takıma gerçekten anlamlı bir seyirci kısıtlaması yapıldı. O takım kendi sahasında mağlup edildi. İzmir'in mesire yeri olmadığı hatırlatıldı.

Kupada tur atlanıldı..

Göztepe bir spor salonu ve bir saha kazandı. Bu üç senenin belki de en önemli olayıydı.

Narlıdere'ye iyice yayılındı.

Resmi siteden kombine bilet satışı ve hediyelik eşya satışı yapılmadı.

Resmi site uzun süre çalışmadı.

Şampiyonluk maçı ve kutlamaları dahil Göztepe amblemli kaçak eşya satışı engellenemedi.

Göztepe'nin kendi binasına geçilemedi.

Göztepe kendi kredi kartını çıkartamadı bu işten en kötü ihtimalle 50.000.000.000 TL kaybedildi.

Gözcar Şampiyonluk maçı (İstanbul BŞB) ve Şampiyonluk kutlamaları dahil açılmadı.

Göztepe AŞ halka açılamadı.

Göztepe'ye maçlarını oynayabileceği kendine ait bir stad kazandırılamadı.

Göztepe'ye sabit kazançlar sağlayacak plaza, benzin istasyonu gibi yatırımlara girişilemedi.

Bu bağlamda Göztepe çağdaş kulüplere ait globalleşme sürecine başlayamamak için direndi.

Sonunda Göztepe'ye ait bir marş yaratıldı. (Her ne kadar çok melodik olduğundan tribünler tarafından ahenkli bir şekilde söylenebilmesini zor görsem de yapanlara çok teşekkür ediyorum. Marşa sitenin Göztepe TV sayfasından ulaşabilirsiniz)

Ali Artuner, Esat Özbenlikan, Saffet Kuyaş kaybedildi. Allah Rahmet eylesin.

Göztepe aleyhine yapılan haksızlıklar, lehine yapılanlardan çok daha fazlaydı. Buna rağmen şampiyon olundu.

Yine dere geçerken at değiştirildi, Allah'tan at karşıya geçti.

Yaklaşık 1300-1400 kombine bilet satıldı devşirme efsanenin 4000 sattığını belirtmek isterim. (Sayın Ömer Dinçer'den alınan bilgiye göre) .

Basketbol ve voleybol şubesi kuruldu.

Olası şampiyonluk maçında balkonda boşluklar vardı.

Olası şampiyonluk maçında bedavacılar engellenemedi.

Olası şampiyonluk maçında ve diğer maçlarda taraftarın maçı rahat seyretmesi için uygun ortam yaratılamadı.

Olası şampiyonluk maçında devre arasında olanlar Sayın İsmail Kocaoğlu'nun kendi deyimiyle kendisine yakışmayan cinstendi.

Bülent Üçüncü ve Remzi Acet kaybedildi.

Aşağı yukarı her maçta o maçta rakibimiz olmayan hatta seneye de rakibimiz olmayacak takımlara az ya da çok küfür edildi.

Göztepe hiçbir maçta yalnız kalmadı.

Belediyelerin Bizans takımı için kurduğu dev ekranlar bizim şampiyonluk maçımızda kurulmadı.

Kurulacağı beyan edilen dev ekran kurulmadı.

Büyük bir zarafet gösterip, kendi acı gününde takımı kutlamaya gelen Altay Başkanına küfredildi.

Diyarbakırspor ile deplasmanda oynanan maçta teknik direktörümüze saldırılındı, ATV kameramanları sahaya alınmadı, fotoğrafçıların filmleri çalındı.

Tribün terörü ulusal bazda çok eşitsiz bir şekilde cezalandırıldı.

Bazı güçler futboldan ellerini çekmedi.

Buradaki Diyarbakırspor maçında her iki taraf ta esas yeri tribünler değil miting meydanları olan sloganlar attı ve işaretler yaptı.

Asgari ücretin 105.000.000 TL olduğu ülkede 60.000.000 TL'ye şampiyonluk balosu yapıldı.

Bu sene de tek hocayla kapatılamadı.

Takım kritik zamanlarda şehirden uzaklaştırılarak huzurun sağlanması başarıldı.

Sorunlar dışarı pek yansıtılmadı.

İzmir kulüpleri arasında yaratılan polemiklere katılındı. Kulüpler arasındaki nefret tohumları azaltılmadı.

Yeniden gerçek bir Spor kulübü olundu. İki dalda şampiyonluk yaşandı.

Voleybolcularımız İzmir'de Avrupa Kupaları'na katılma başarısını gösterebilen ilk takım oldu.

Basketbolcularımız bir yılda ikinci lige çıktı.

Peçete yazarı yanıltıldı.

Göztepe taraftarları internetteki en büyük üç taraftar organizasyonundan ikincisini oluşturdu.

Deplasmanlara gidilirken olaysız gidilemedi.

Gurur duyduğumuz voleybol şubesinde de istikrar bozuldu.

Yine yeni sezon öncesi teknik direktör kargaşası yaşanıldı.

Altay'ı 23 senedir yenemiyor olacağız.

20 yıllık teknik direktör istikrarsızlığı problemi bir yıl daha uzatıldı.

Bugün için düşmenin en büyük iki adayından biriyiz.

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter