Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Futbolun en güzel tarafı en kötü başarısızlığın ardından bile hep bir sonraki şansın (Bu bir sonraki şans bazen seneler sonra gelse de…) mücadele olasılığının var olması. Buna en güzel örnek klasik cümle "Önümüzdeki maçlara bakacağız..." Hollanda'nın kendisinden kupayı alan İspanya'ya beş atması ise daha güncel... Ama önünüzdeki maçlarda daha başarılı olabilmeniz için aynı hataları tekrar etmemek daha az hata, daha çok doğru yapabilmeyi öğrenmek gerekiyor. Hayat gibi... Hayatta da başarı ve başarısızlıklar var. İlk başarısızlıkta pes ederseniz direk elenebiliyorsunuz. Lakin direnirseniz, daha az hata daha çok doğruyu yakalayabilirseniz, başarıya ulaşabiliyorsunuz.

Geçtiğimiz sezon bir önceki sezona göre daha az hata yaptı Hüseyin Altınbaş. Yaptığı en önemli iş tesisleşme hamlesiydi. Kendine bir ev yaptırma kararı verdi. Stadın ihalesi de onun dönemine denk geldi. Transfer dönemi hariç Göztepe ile hemen hiç ilgilenmiyor görünümü veren ağabeyinin tersine Göztepe’nin her şeyiyle ilgilendi. Ağabeyine -ironik şekilde- benzerlik göstererek iyi teknik direktör getirme işinde başarısız oldu. Bu ise zaman zaman çok istiyor gözüktüğü sportif başarıyı elde edememesine neden oldu. Buna rağmen son maçtaki başarısızlığa rağmen ağabeyine benzer bir tepki görmedi.

Evet, Hüseyin Altınbaş da ağabeyine benzer bir şekilde iyi bir kadro kurdu. Ama başlarına iyi bir teknik direktörü zamanında getirmedi. Teknik direktör seçiminin iyi ya da yetersiz olmasının farkını ikinci devrede gördük. Özgür Hoca'yı göndermese bu noktanın gerisinde olur muydu? Hayatta kontrol grubu yok; o yüzden tahmin yapılabilir ama ispatlamak pek de mümkün değil... Zafer Turan ve Tacettin Bakacak ise aynı kadro ile 2/9 galibiyet alırken, Suat Kaya 7/8 galibiyet aldı. Suat Kaya aynı kadroya aslında bizlerin de beklentisinin üzerinde bir performans ile hem hükmedebildi, hem de derinlik -özgüven kazandırdı. Çok benzer kadro ve taktik ile oynamasına rağmen ciddi ve etkili rotasyon yapabildi. Üst düzey estetik top oynamasa da, çok iyi sonuçlar aldı.

Ama bu kazanımlar ne yazık ki yetmedi. Son noktada bir puan fark ile play offa kaldık. Play offlar ise bildiğimiz ve beklediğimiz gibi önemli şekilde hakem manipülasyonuna açık yapısını devam ettiriyor(muş). Yetmedi senenin en kritik maçından evvel Posta'da hisselerin devri ile ilgili haber çıktı... Hüseyin Başkan "O para henüz basılmadı..." diye kükredi... Ne kadar ilişkili bilinmese de 2-0 yenildik. Rövanşında Suat Hoca'nın stoper seçimlerinden mi, güvenliği erken riske ederek baskı kurmasından mı hakemden mi yoksa hepsinin ve daha fazlasının karışımından mı bilinmez;  pek çok gol kaçırdığımız, normalde 6-1 bitmesi gereken maçta geç açıldık ve bu geç açılma yetmedi üç farka... Karl Marx'a atfedilen bir cümle vardır "tarihte ne olduysa, öyle olması gerektiği, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur"... Nitekim başka türlü olamadığı için elendik... Yine ölmediysek de en az bir sene daha kaybettik...

Derken ilerleyen günlerde öğrendik ki hisselerin devri ile ilişkili para basılabilmiş. Üç farklı kaynaktan hisselerin devredilmesiyle ilgili anlaşmaya varıldığını öğrendik, bir iki gün sonra yazılı basına da yansıdı. Yani Hatay maçı öncesi teklifler ile ilgili haber ciddiymiş. Ağabeyleri de Hüseyin Altınbaş'ı hisseleri devretmeye ikna etmiş. Yeni Başkan Sepil olmuş.

Buraya bir paragraf açmak gerek. Hatay maçı öncesinde Posta gazetesindeki o haberi kim ya da kimler çıkardı? Üç-dört olasılık var... Ne yazık ki hiçbiri keyif verici değil... Kendini bilmez İzmir ve Göztepe düşmanı gazetecinin biri boş ya da dolu (Görüşmelerden haberi vardı ya da görüşmedekiler tarafından haberdar edildi ve kötülük olsun diye ya da başka bir sebepten yayınlayıverdi...) attı, tutturdu. Ya da Hüseyin Başkan'ın bırakmasını isteyen büyüklerden biri takım yanlışlıkla çıkmasın diye bu tip bir haberin çıkmasına ön ayak oldu. Ya da Hüseyin Başkan bir kısım komplo teorisyeninin öngörülerine uygun davranıyordu aslında başarılı olmak istemiyordu ve yanlışlıkla çıkarız maazallah diyerek bunlara neden oldu. Son olasılık da Sepil Başkan ya da ekibinden biri fiyat artmasın diye böyle bir girişimde bulundu. Biliyorum ki bu olasılıkların hiçbiri hoş değil. Ama beşinci bir olasılık yaratabilmiş değilim. Gerçek??? Kibariye'yi hatırlayarak "Kimbilir?"...

Başkan Mehmet Sepil'in önemli özelliği bazılarının tabiriyle Güzelyalı çocuğu, Göztepeli olması. Hisselerin para karşılığı devredilmesi bir kısım arkadaşlarımın hoşuna gitmemiş olmakla birlikte gerçek bu. Bu bir dernek genel kurulu olsaydı Hüseyin Altınbaş dahil en az üç aday olacaktı. Başkan oylarla değil para ile değişmiş oldu. Takımın şirketleşmek zorunda kalması nasıl camianın yapısının maddi açıdan zayıflığından kaynaklanıyorsa, takımın bu haline bile bu kadar aday bulabilmemiz yine Göztepe camiasının başarısı.

Hüseyin Altınbaş'a takımımıza yaptığı hizmetleri (Kredi kartı-telefon vs dahil) için teşekkür ederek, gelelim altbaşlıklar dahilinde yeni Başkan Sepil'e önerilere...

Yönetsel biçim
Futbolda başarı ve başarısızlıkta belki de en önemli değişken yönetsel sistem ve biçim. Bilgin döneminde de, Altınbaş döneminde de işin başında sermayedarın güvendiği profesyonel (Hamdi Türkmen, Ali Gültiken, Özgür Zengin vs) ya da değil (İsmail Hakkı Gül) yönetici insanlar vardı. Bu profesyonel insanlar bütçeleri yönettiler. Transferleri yaptılar. Bunların ardından başarısızlık ya da "yeniyor olma" dedikodularından dolayı işi kendileri yapmaya çalıştılar. Bunun avantajı belki yenmediler ama başarılı olamadıklarında direkt kendileri yıprandı (Örneğin Altınbaş kardeşler). Çünkü arada insanlar olması onların yıpranma sürecini uzatıyordu. Bu aşamada Hüseyin Altınbaş ağabeyinden daha başarılı olmuş olsa da o da istediği ve istediğimiz noktaya ulaşamadı. Mevcut süreçte yine sportif direktörlü modele dönüş düşünülüyor (hatta dönüldü). Burada en kritik karar yönetsel sistem nasıl olacak? Başta da camiadan insanlar olması isteniyor anlaşıldığı kadarıyla... Birinci gerçek camiadan insanlar futbolda son 33 senedir istenen başarıyı yakalayabilmiş değiller. Bu başarısızlıkta yeterli finansal gücün bir türlü bir araya getirilememiş olması rol sahibi olmuş olabilir. İkinci gerçek tesis de bittikten sonra taraftarın bu ligde başarısızlığa tahammülü çok yüksek olmayacaktır. Buna bağlı olarak takımın buradan direkt çıkabilecek (Çünkü play-offlar siyasi yapılarca ya da hakemlerce manipule ediliyor görünümünde ve bunun bir senede değişme olasılığı çok düşük...) bir yapılanmaya ihtiyacı var. Üçüncü gerçek Ali Gültiken’in bütçesine benzer (O zaman için 6 milyon euro civarıydı söylentilere göre...) bir bütçe ile ve takımın kritik adamları (Bence dörtten fazla pozisyon değişmemeli aksi takdirde yeni bir alışma devresi gerekiyor. Cihan Şaban Halil bence kalmalı…) değişmediği sürece camiadan birileri dahil, pek çok kişi bu takımı bir üst lige çıkarabilir. Önemli isimler giderse yerine koyacak aynı kalitede isim bulmak zor olacaktır bulunduğumuz lig itibariyle. Bunu da hatırlatmak isterim.

Önerim sportif direktör sistemi-sportif direktörün Bilgin dönemine benzer şekilde içinde dernek yönetiminden (Mümkünse dernek üyelerince seçilmiş aksi takdirde neden ben yokum kavgaları olacaktır.) kişilerin de olduğu bir yönetimce denetlenmesidir. Bu süreçte derneğin yeni aş’den hisse sahibi yapılması da derneği işin içine daha kolay koyma açısından faydalı olacaktır. Sistemin iç denetlemesinin olması son derece önemli yeme dedikodu ve eylemine karşı. Bu arada futbol dışı sistemin de bu kişilerce yürütülmeye çalışılması önerilebilir.

Burada kritik nokta sportif direktör-teknik direktör ve yönetim kurulu arasındaki uyumdur. Sportif direktör ve teknik direktörün uyumu ise istikrar ve yaşamsal faaliyetlerin devamı açısından kritik… Sistemde profeyonellerin olması sistemin sportif başarı ya da başarısızlıktan bağımsız çalışabilmesine olanak sağlaması açısından değerli. Takım yenildiğinde depresyona girmeyerek aynı performansta çalışmaya devam edebilecek kişilerin olması önemli.

Hisselerin devri

Hisselerin/yönetimin devri sürecinde hem mevcut, hem de eski futbol aş’nin hisselerinin devri, hem de dernek yönetiminin devri yani üçlü devir şeklinde olması yönetsel dirlik açısından önemli. Eski futbol aş’nin yenisinin sahibi, derneğin de bu yapıda en azından küçük hissedar yapılması camianın tekrar camia olması açısından son derece kritik bir hamle olacaktır.


Bütçe
Futbolda başarı için para ve paranın iyi yönetimi gerekiyor. Göztepe tarihsel olarak ortalama bir kadroyla üst düzey bir yönetim felsefesiyle (Bir yere kadar Efsane takım dönemi hariç...) başarılı olabilmiş değil. Başarı hep ortalamanın üstünde kadrolarla gelmiş durumda son kırk senedeki tüm alt lig şampiyonluklarında). Bu kadroları kurmak ve idame ettirmek ise sermaye gücü gerektiriyor. Ülkedeki mevcut futbol sistemi dâhilinde Süperlig'de olmadığınız sürece normal şartlarda futboldan kar etmek kolay değil. O yüzden en azından Süperlig’e kadar takımı finanse etmek gerekliliği var. 

Altyapı
Altyapıda hedefi en kısa sürede üstyapıya çıkmak olmayacak hırslı insanlar olmalı koordinatör olarak. Altyapıda en büyük başarı Özgür Zengin zamanında geldi u17 ulusal şampiyon u18 ise ikinci oldu. Özgür Zengin üç ay sonra takımın başına geçse de bu çocuklardan üst düzeyde faydalanacak girişimlerde bulunamadı. İlk önerim büyük ilçelerde yapılanmanın artırılması. Özelikle bu hafta gerek gazete gerekse afişlerle ilan operasyonu yapılması. Altyapıya geleceğe yönelik hedefi en kısa sürede kaçmak ya da bizim altyapımızdan adam kaçırmak olmayacak insanlar bulunmalı. Ne zaman ki biz de İstanbul'a spor okulu açtık, oradan adam çıkardık, altyapıdan en az dört kişi standart olarak A takımda oynuyor. Biz de onları takımda tutabiliyoruz...) o zaman başarılı kabul edebiliriz Göztepe’mizin altyapı sistemini. Halen Halil Akbunar ve Ramazan'ın yanına iki kişi daha koyduğumuz gün mutlu olabiliriz başka bir deyişle... Altyapıdan gelen elit oyuncularımızın kafalarının da gelişmesi ve eksik taraflarını görerek üzerlerine eğilebilmeleri için gerekli altyapıyı sağlamakla altyapı sisteminin düsturları arasında olmalı. Mevcut oyuncuların bu konuda eksiklik yaşayabildikleri gözleniyor. Altyapıdan çıkan gelecek vaad eden topçularımızı satmamak elde tutmak için çaba göstermek de yapılması gereken önemli işlerden biri. Artı ve eksileriyle şu ana kadar çıkmış en iyilerden Halil de (Kendini geliştiremiyor diyenler olacaktır… Nerede geliştirecekti ki? Bombacı Halil'in 20 yaşla 30 yaş performansı aynı mıydı? “Altyapıdan istediğimiz kadar adam çıkmıyor…” alternatifi olabileni hemen satmak mıdır? Halil Akbunar'a da sözüm odur ki mevcut haliyle Süperlig'de süre alması çok ama çok zor olur. ) bu satmama/tutmaya çalışma politikasına dahil olmalı (Ne mutlu ki Suat Kaya Halil’i ikna etmiş bu arada…). Alternatifi yani yetişeni satmayı seçersek geleceğe yönelik insan biriktirme şansını yitirmiş oluruz ve pekçok İzmir takımının yapabildiği işi yapabiliriz ancak, sıra takımı olmak...

Dernek
Yedi senedir devam eden kulüp aidatlarımızı ödeyebilme çabamız hep derneğin borçları var aidatlarınızı o yüzden alamıyoruz gibi saçma sapan, keyfi ve absürt (Sanki bu ülkede borçsuz bir sportif dernek varmış gibi...) bir bahaneye takılıyordu. Neyse ki tesis yapılan Urla arazisi bu sorunun çözülmesi için beyin kıvrımlarının çalışmasına neden olmuş Altınbaş grubunun... Arazi muhtemelen dernek üzerinden aş’ye kiralanmış, verdiğimiz tuğla bağışları da (Dostlarımızın yaptığı bağışlar henüz listede gözükmese de...) derneğe bağış olarak kabul edildi. Demek ki sorun bir şekilde çözülebilmiş. Dilerim Sepil Başkan bu tarihsel sorunumuza da bir çare bulmayı başarır…

Amatör branşlar
Var olan amatör branşlar dışında yeni branşlar kulağa hoş gelse de, -amacı üst lig olan amatör branşa para aktarmak mevcut bütçe için sorun olacaksa- Süperlig'e çıkıncaya kadar mevcut branşlara yenileri eklememek, bu esnada hentbolü bir üst lige çıkarmak ile başlamak, yapılabilecek en mantıklı hareket gözüküyor. Yarışmacı olmayacak bir takım kurulacaksa bayan voleybolundan başlamayı önerebilirim. Kızlarımıza yönelik bir takımımız da olması yönünden önemli bir girişim olabilir.

Taraftar ile ilişkiler
Göztepe taraftarı tavlada bile kaybetmeye tahammülü olmayan kişilerin ağırlıkta olduğu bir yapıdır. Bu yapıda en güzel çözüm sürekli sportif başarıdır. Ve/veya iç sahada puan kaybetmeyen/yenilmeyen bir takım. Aksi sonuçlar sistem ve oyuncuları için yıpratma sürecidir... Yanında paso alınan cezalar bedavadır... Daha az ceza almamıza neden olabileceğini düşündüğüm bir sistemi bir kez daha öneriyorum. Başarıda taraftar konfederasyonuna (Böyle bir yapı kurdurarak...) prim vermek alınan cezalarda da yaptırım uygulamak direkt ya da indirekt olarak. Alternatifi kendi kendisine her deplasmana en az 1-2 otobüs kalkabilecek bir sistemin oluşmasına destekte bulunmaktır. Ancak bu şartlarda ceza süreci daha minimalize edilerek Hatay maçındaki yapıcı ve sahaya olumlu etki eden taraftarı çok daha sık görebilir; ceza alacak hareketleri ise seyreltebiliriz.

Stad
Evet Süperlig'de başarılı bir Göztepe için 15000 kişilik bir stad azdır. Lakin son 30 senede Göztepe Süperlig'de olduğu dönemler dahil tek başına 40000'i geçmemiş, 15000'i de son 10 senede beş-altı kez geçmiştir. Şahsi kanımca 15000 kişilik bir stad yapılırsa, Göztepe bulunduğu ligden (hangi lig olursa olsun)  düşmemeyi ve ortalama bir kadroyla şampiyonluğa oynamayı garantiler. Buna örnek olarak hentbol takımımız verilebilir... Son minvalde Ksk'ye stad yapılırken bizim için ihalesi yapılmış staddan vazgeçilirse bunun vebali oldukça ağır olur. Daha büyük bir stadı şu anki şartlarda bize ne mevcut Belediyeler yapar, ne de mevcut Devlet yapısı. Bir üst lige, hatta Süperlig'e çık(a)madığımız sürece daha büyük bir stad söz konusu bile olmaz. Alternatifi 50-100 milyonluk bir yatırımı Sepil'in kendisinin yapması olur. Buna benzer bir yatırımı yapan bir Başkan ne bizde, ne de başka takımda çıkmış değil şu ana kadar nu güzide ülkede. Stadın yeri ve trafik ile ilgili görüşlere saygı duymakla beraber ne Rüştü Saraçoğlu, eski Ali Sami Yen, ne de İnönü Stadları’nın yeri daha ferah yerler değildir. Stad semti iyice aktive edecektir. 15 günde bir trafiğin aksaması da kimseleri çok zorlamamalı bu şehirde. “Süperlig'de takımımız olsun ama ona en ufak bir katkıda bulunmayalım…” mantığı tez zamanda bırakılmalıdır. Alternatifi ise statükonun yani Süperlig’e uzaktan bakmanın korunmasıdır. 

Sonuç
Ünlü İngiliz Hasta filminin yönetmeni Portsmouth taraftarı Anthony Minghella'nın da belirttiği gibi "Bir kulübü takip etmenin bir parçası da uzun yıllar süren kötü döenmler yaşayabileceğini kabul etmektir.". Bizim Göztepe jenerasyonu ise oldukça kısa süren iyi dönemler yaşayabildi. Pek çok kereler öleyazdıysak da, hep ayakta kalmayı ve dirilmeyi başardık.
1997'de başlayan şirketleşme sürecinde Bilgin dönemi de, Altınbaş dönemi de 6-7 yıl sürdü. Sepil döneminin de bu kadar sürmesi sürpriz olmayacaktır. Bu bağlamda Başkan Mehmet Sepil'in başarılı olmasını candan ve yürekten diliyorum. Bu sürede iyi ve kötü günler olacak. Bazen yanlış bulacağız ve eleştireceğiz, bazen de "Bravo" diyerek alkışlayacağız. Ömrümüzün önceki kısmında olduğu gibi, sonraki kısmında da bildiklerimizi söylemeye -taraftarın da söylemesine katkıda bulunmaya devam edeceğiz.
Dilerim ve umarım Başkan Sepil gerekli ve yeterli dirayeti göstererek, bu sene bu ligden çıkar. Ardından Göztepe'yi kısa ve orta vadede Avrupa ile rekabet edebilen bir takım hüviyetine tekrar sokabilir.

Not: Göztepemizi kuranlara, bugünlere gelirken emek veren, taş üstüne taş koyan herkese tekrar tekrar teşekkürler...Nice 89 yıllara...

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter