Oğuz Reşat Sipahi
Kulübü 550 km uzaktan yönetmeye çalışmaya...
Hadi olmadı, sportif direktör atayamamaya...
Futbolcuları teknik direktörle başbaşa bırakmaya, destek verecek bir sistem oluşturamamaya...
Maçlara gelmenin haber değeri taşımasına...
Sosyal sorumluluk projesine, oldukça antisosyal devam etmeye çalışmaya... (Cümle Özant Önçağ'dan alıntı)
Aynı hatayı seri şeklinde tekrar etmeye, ettirmeye...
Benzer şeyler yaparak farklı bir sonuca varmaya çalışmaya...
Gerekli transferleri kamptan sonra, hatta lig başladıktan sonra yapmaya, lisansı zamanında çıkaramamaya...
Kamp görmemiş futbolcularla başarı için çalışmaya...
Forveti en son almaya (şu ana kadar alınanlar tutmadı, umarız Tum tutar zaman istiyor gözükse de)...
Futbol takımına seri tecavüzlerde bulunan hakemlere ve onu atayanlara sessizlik senfonisi yazmaya...
Tesis için bir açıklama yapamamaya...
Tesis için arsayı almak yerine illa ki kiralama yolu seçmeye, senelerce beklemeye, İzmirspor tesislerine yaptırım yapmaya, kulübe alınmış arsaya dokunmamaya, kiralanmış arsaya da...
"Basketbol takımını 1 kuruş istemeden devredelim..." cümlesine kayıtsızlığa...
İzmirgücü Vakfı'nda stadyum için Göztepe ile çelişen, saçma sapan şeylere imza atmaya...
Kulüp üyelikleri için yapılan başvuruları kulak ardı edip, kurumsallıktan bahsetmeye...,
Ne olursa olsun, kurumsal inadımıza birşey olmasına...
İnadım inat... Kime ve neye inat?
İnadım inat güzel olabilir ama kendine, kurumuna ve çevrene zarar vermediği, hatalı inat fark edilebildiği, hatada inat olmadığı sürece...
İnadım inadın sonuçlarının fark edilebilmesi? Bir gün mutlaka da dilerim görebiliriz...