Oğuz Reşat Sipahi
1925'de kurulmuş Göztepe Spor Kulübü'nde 1997'de başlayan şirketleşme süreci ve on yıl sonrasında 2007'de başlayan Altınbaş Holding-İmam Altınbaş dönemi 2013-Mayıs'ın sonunda bitti. Yerine Hüseyin Altınbaş dönemi başladı.
Bu yaklaşık sekiz-dokuz aylık sürede takımın 89 yıllık iki probleminin çözümü açısından azımsanmayacak bir ilerleme sağlandı.
Yedi yıllık Altınbaş döneminde bir türlü çözülemeyen tesisleşme işi Urla'da yapım aşamasına geldi. Tesisler bitime doğru ilerlemeye devam ediyor. bitişe doğru ilerliyor...
Başkan Hüseyin Altınbaş görev alanı tanımına pek almasa da Göztepe tarihi için önemli bir dönüm noktası Stad için ihale yapıldı...
Sosyal ilişkide çok da girişgen olmayan bir izlenim veren sportif başarıda ortaya çıkmayı daha çok seven İmam Altınbaş gitti, en önemli özelliği insan ilişkisi olarak tanımlanabilecek başarısızlıkda da maça gelen, insiyatif alan Hüseyin Altınbaş geldi.
Karar almadan önce kılı kırk yaran İmam Altınbaş gitti bazen fazla hızlı hatta bazen fevri karar alıyor izlenimi veren Hüseyin Altınbaş geldi.
Hentbol şubesini neredeyse yok sayıyor izlenimi veren İmam Altınbaş yerine, hentbol için birşeyler yapan bir Başkan Hüseyin Altınbaş geldi.
İzmir'e altı ayda bir gelen, maça gelmesi bile haber olan Başkan İmam Altınbaş gitti, haftanın tamamını olmasa da çoğunu İzmir'de takımla geçiren her maça gelen Başkan Hüseyin Altınbaş geldi.
Başkan Hüseyin Altınbaş kulüpde Göztepeli profesyonellerin sayısını artırdı.
Camiayı biraraya getirme için en azından çaba harcadı.
Bütün bunlara karşı...
Holding takımı pozisyonundan kişisel takım pozisyonuna geçmiş görünümündeyiz, holdingin stad süreci ile ilgilenişinden tamamen çekilmediklerini anlasak da...
Buna bağlı olarak daha kurumsal yanlışlardan daha kişisel yanlışlara geçmiş görünümdeyiz...
Sportif başarıda lig için kurulan iyi kadroya rağmen (Transfermarkta göre hala en iyi kadro bizde...) istenen sonuçlar hala gelmedi...
Başkan Hüseyin Altınbaş'ın gelişme sağlayamadığı konulardan biri kulüp üyelikleriyse diğeri de teknik direktör kıyımı serisine son verememesiydi...
Sene başında Göztepelist'e verdiği röportajda futbolu bilmediğini belirten Başkan Hüseyin Altınbaş'ın sportif direktör sistemini geri getirmesi olumlu hareketlerin bir başkasıydı. Altınbaş döneminde sportif başarı gelirken birinde Barış Güçlü diğerindeyse Ali Gültiken önemli rol oynamıştı. Lakin Başkan Hüseyin Altınbaş ve/veya Özgür Zengin en iyi kadroya en iyi teknik direktörü getirmeyi başaramamaya devam ettiler. (Barış Güçlü iki üst ligden Akif Başaran ile, Ali Gültiken ise yine bir üst ligden şampiyon olan Özcan Kızıltan ile başarılı oldu...)
Daha ilk hafta Hüseyin Altınbaş kendi ve/veya Özgür Zengin'in ilk teknik direktör seçimi Erhan Altın'ı yanlışladı. Yerine Özgür Zengin'i getirmesi o an için kimilerine göre doğru ama er geç öğütülecek (Son yirmi yılda bir kere sezonu aynı teknik direktör ile bitirdik) bir pozisyon olduğu için pekçok Göztepeliye göre yanlış karardı. Ki Özgür Zengin yarım sezonu takım ile ikinci sırada bitirmesine rağmen öğütücü sisteme dayanamadı ve aslında er-geç beklendik bir şekilde hizmetleri için teşekkür edildi. Yerine yine eski Kaptan olması dışında teknik direktörlük açısından kayda değer bir başarısı henüz olmayan Zafer Turan geldi. Bu arada gönderilen topçuların yerine aynı ayardakilerin gelmemesine paralel olarak yine ilk devredeki altı hafta gibi en kritik maçlarımızı takımı tanımaya çalışan bir teknik direktörle oynamaya devam ediyor, alışma devrini de Göztepe olarak puan kayıplarıyla süslemeye devam ediyoruz.
Bu esnada Hüseyin Altınbaş/Zafer Turan'ın yaptığı bazı transferler pekçok Göztepelide menajerlerin Göztepe sistemini kötüye kullandığı Başkan'ın da bunun bilerek/bilmeyerek kurbanı olduğu izlenimi veriyor...
Şu noktada neler yapılabilir?
Yeniden teknik direktör değişimi yine altı haftalık takımı tanıma süreci (Halil Akbunar'ı yine yeni yeniden sağa çekme hamleleri vs) ile sonuçlanacaktır. Ama sonuçlar üç hafta daha olumsuz giderse Zafer Turan'ın kalması da kolay olmayacaktır. Yerine aynı ayarda teknik direktör geldiği sürece değiştirmenin çözüm olmadığı söylenebilir. Umarım takımı tanıdıkdan sonra daha başarılı olacaktır. Buna karşı takımı tanıdığında bu sezon için umarım çok geç olmaz.
Yeniden bir sportif direktör getirmek... Mümkünse özgül ağırlıklı biri... Varolan Göztepe sistemini istismar etmeyecek Türk futbol sisteminin vahşi ortamında en azından Göztepe'nin hakkının yenmesine engel olabilecek biri...
Üçüncüsü Urla tesisleri bitinceye kadar takımı İzmir'in biryerlerinde ya da başka bir şehrin biryerlerde birarada tutmak... Her kamp döneminde "Bu takım deler" denen futbol takımı nedense İzmir'e gelince bağır delme serisi çekiyor. Belki birarada kalırlarsa kamp performansları geriye getirilebilir. Aynı mekanda idman yapabilmek sıkça idman yeri değişiminden kaynaklanan sakatlık sorunlarını da azaltacaktır Nitekim devre arasının bana göre en anlamlı transferi Hasan Ali Durtuluk da normal sezonun en önemli maçlarında oynayamayacak...
Dördüncüsü bu takımın hücum gücünden Cihan Yılmaz'ın katkısını çıkardığımızda -10-15 puan civarında kayıp olacağının, Şaban'ı da çıkarttığınızda toplam performansın takımı getireceği yerin küme düşme hattına yakın olacağının unutulmaması...
Beşincisi kritik maçlara ekstra prim konması...
Son önerim de tribünlerin açık kapalı sahaya olumlu etki etmek için ekstra çaba harcaması... Kapalı açık durmadan ıslık-tezahürat serisi çekebilmesi... Ölüyü dirilten tezahüratların geri gelmesi... Üstüne tribün dışında da (idmanlar vs) olumlu dokunabilmek için de çaba harcanması... Sevgili Özkan Cengiz kardeşimin de belirttiği gibi eskiden kötü takımı iyi oıynatabilen motivasyon gücünü tekrar oluşturmaya çalışmak için çabalamak...
Futbolda o-bu ya da şu sebepden sürekli mutluluk diye bir sonuç/reçete/yaşam biçimi yok. Ne yazık ki takım yapılan herşeye rağmen arada yenmeye-arada yenilmeye ve berabere kalmaya devam edecek. Göztepeliler de ne yazık ki mevcut istatistiklerle iki haftadan birinde mutlu diğerinde mutsuz olmaya devam edecek. Bütün bu iniş çıkışlarda Göztepe yapısının on yıllardır süren sorunlarına çözüm getirebilmek önemli. Bu esnada futbol takımının başarısı için gerekli ilerlemeleri yaşayabilirsek ancak ballı börek olarak nitelendirilebilir.
Bütün olumsuzluklara rağmen Göztepe ilk devre ilk dört hafta performansının şu an bir puan gerisindedir. Göztepe Hatay ve Malatya maçlarını alırsa direkt şampiyonluk olasılığını artıracak ve psikolojik üstünlüğü de ele geçirerek korumaya devam edecektir. Puan kayıplarında hala şampiyonluk olasılığı için, başta Hatay olmak üzere diğer takımların ilk devre yaşamadıkları puan kayıplarından fazlasını kaybetmelerini ve daha çok kazanmayı ummak ne yazık ki zorunlu hale gelecektir. Şu da gerçek ki Göztepe bu iki maçda puan kaybetse de sonradan toparlanırsa yine diğer sonuçlara göre şampiyon olabilir. Fikstür altıncı haftadan sonra nispeten daha kolaylaştığı için ve Zafer Turan da takımı tanıyacağı için takım aynı ilk devreki gibi daha fazla puan alacaktır.
Umarım Göztepe Konya maçında kazanmaya başladığı gibi devam eder, ve sezon sonunda Göztepe'yi hayat meselesi olarak gören Başkan Hüseyin Altınbaş ve armayı hayatının en önemli parçası olarak gören taraftar dahil herkes mutlu olur.
Herşey sadece Göztepemiz için...
Not: Defansımız ileri çıktığında arkaya atılan toplar ile sıkıntı yaşama olasılığımız artarak devam ediyor.