- Ayrıntılar
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.ozkancengiz.net
Tribün Etkisi isimli yazımızdan sonra kızanlar oldu, sinirlenenler oldu, destekleyenler oldu, takdir edenler oldu. Her yazıda olduğu gibi bu yazıda da birçok çeşitli tepki aldık. Ama ana amacımız bir sorunu ortaya koymak olduğu ve skor taraftarlığı sorununu açıkça ortaya koyduğumuz için bizim içimize sindi.Şimdi aynı konuya Tribün Etkisi konusuna bir de ters açıdan bakalım istiyorum, Çuvaldız, iğne hikâyesi.
Bugün iyi kötü futbolla ilgilenen herhangi bir kişiye Göztepe derseniz ilk söyleyecekleri söz “müthiş taraftarları var” olur. Açıkçası özellikle anlatmadıktan sonra özellikle yeni nesil Avrupa zaferlerinden, Türkiye kupalarından, Ulusal lig şampiyonlarından bir haberdir. Hatta söylediğinizde şaşırırlar. Belli bir yaş aralığında Göztepe’nin tarihi, başarıları, geçmişi bir şey ifade etmez, onlar için Göztepe her deplasmana taraftarı giden, kendi sahasında belli bir kitleye oynayan, İzmir gibi bir metropolde İstanbul takımlarına seyirci olarak üstünlük sağlayan, zor bir deplasmandır.
Gerçekten de, Göztepe’yi Göztepe yapan taraftarı ve dillere destan inadıdır. Türk futbol tarihinin tozlu sayfalarında birçok takım vardır. 50’li, 60’lı, 70’li yıllarda büyük başarılara imza atmış, ama bugün yok olmuşlardır. Göztepe’nin her şeyin en kötüsünü görmesine rağmen yok olmamasının sebebi taraftarlarının inadı ve vazgeçmezliğidir.
Gerek kulüp yöneticilerimize, gerekse de Altınbaş Holding yöneticilerine sık sık söylediğimiz bir söz var. “Bu kulübün kanını emen, gerek kişilik gerekse karakter olarak bir işe yaramaz adamlar bu tribünler sayesinde bir yerlere geldi, bu tribünleri arkasına alarak olmayacak işleri oldurttular, siz bu kadar doğru işler yaparken, bu kadar bu kulübün geleceğini ve yapısını şekillendirip oluştururken, olumsuz tepkiler alıyorsunuz, tribünlerle (son zamanlarda biraz düzelse de) savaş halindesiniz. Bunun tek sebebi iletişimsizliğiniz. Tribünlerden, taraftarlardan korkmayın, onlara sırt çevirmeyin, onlara basın üzerinden tepki vermeyin, oturun konuşun dinleyin çözün.”
Verdikleri cevap esasında doğru bir cevap, Biz her şeyin doğrusunu yapıyoruz, taraftarımız bugün için bize kızabilir ama zaman içersinde bizim iyi niyetimizi ve yapmak istediklerimizi anladıklarında arkamızda olacaklar.
Evet bu fikir doğru bir fikir ama Göztepe için yetersiz bir fikir neden, sizin bu fikrinize 3.000’lere, 4.000’lere internet üzerinden taraftar dernekleri aracılığıyla bir şekilde ulaşıyor ve bu kitleler zaten arkanızda ama Göztepe 3.000-4000 kişilik bir kitle değil Göztepe on binlerle hatta yüz binlerle ifade edilen bir kitle bu kişilere ulaşmanızın yolu bu değil. Bu taraftarın hassasiyetlerini göz önüne alarak taraftar için tribün için yapacağınız birkaç hareket ile ancak bu kitleye ulaşabilirsiniz.
İşte önümüzdeki en taze örnek, Tamer gerçekten çok kötü goller yedi, ama kalecilik böyle bir şey hata yapınca bedeli ağır oluyor, maç içerisinde ıslık yedi, maçtan sonra tüm ihale onda kaldı. Ya bu tribünde ne biçim şey deyip olayı tribüne yıkmak işin en kolay yönü işin zor yönü olayın içeriğine bakmak.
Bu golleri Sinan yese aynı dakika tepki alırmıydı. Maçtan sonra herkes ona yüklenirmiydi. Bence hayır Sinan’ın da kötü maçları da oldu. Kötü yediği goller de oldu ama hatanın arkasından ıslık yerine tezahürat aldı.
Uzun lafın kısası, 2 senedir taraftar çağırdığında tribüne gelmeyen, hal hareket tavırları rahatsızlık yaratan, şampiyonluk kutlamalarında bile cenazeye gelmiş gibi davranan Tamer’e gösterilen tepki sadece gol yediği için mi gösterildi.
Son on, onbeş yıllık tarihimizde en iyi kadroyu kuran, en güzel topu oynatan hocamızdı, Rıza Çalımbay ama taraftarla hiçbir zaman kaynaşamadı. Bırakın selam vermeyi kafasını kaldırıp bakmadı tribünlere ve en sonunda bir Beşiktaş maçı sonrası taraftar tepkisinden çekindiği için istifa etti.
Onun kadrosu, onun futbolcularıyla ve taraftar hediye ettiği için 20 maç üzerinden çıkarmadığı kırmızı poları ile Ümit Kayıhan aynı sezon son 20 yıldaki en iyi sezonunu yaşattı Göztepe’ye. Aralarındaki teknik taktik farkların yanı sıra en büyük fark Rıza Çalımbay ile tribünlerin arasındaki gerginliğin yerini Ümit Kayıhan ile tribünlerin arasındaki sevgi birlikteliği almasıydı. Bizim neslin yaşadığı en güzel günler bu birliktelik ile ortaya çıktı.
Kabul edersiniz etmezsiniz ama son 20 yılın en başarı sezonuydu süper ligde 7. Olduğumuz sene, maddi imkansızlıklar had safhadaydı fbspor maçında soyunma odasına haciz gelmişti, Yeni Asır çatırdamış kan gövdeyi götürüyordu. Ama biz Atatürk’te 60 bine oynuyorduk. Oynanmamış maçların tribün gelirleri temlik edilip deplasmana gidiliyordu. Oyuncuların bir kısmı sahaya çıkmak için para bekliyorlardı. Kulübün dümeninde Hamdi Türkmen, takımın dümeninde Ümit Kayıhan vardı. Tek bir ortak özelikleri vardı. Tribün desteği. Hamdi Türkmen gazetesinden taraftar ile uğraşanı hayatından bezdiriyordu. Ümit Kayıhan maç sonrası oyuncuları soyunma odasından toplayıp tribüne getiriyordu. Ve taraftarda onların yelkenini dolduruyor okyanus okyanus aşıyorlardı. Kimilerinin şimdi pazarladığı gibi Yeni Asır döneminin en iyi yıllarında en başarılı değildi Göztepe, Yeni Asır döneminin en kötü döneminde en başarılıydı Göztepe. Tek güç tek anahtar gene taraftardı.
Tamer’in yaşadıkları, Sinan’ın yaşadıkları, Rıza Çalımbay’ın yaşadıkları, Ümit Kayıhan’ın yaşadıkları daha bu tarz onlarca yüzlerce örnek bulup anlatabilirim. Doğruluğunu yanlışlığını tartışmıyorum ama Göztepe’de başarılı olmanın yolu tribünlerin rüzgârını arkanıza almanızdan geçiyor.
BAŞKANI, YÖNETİCİSİ, HOCASI, FUTBOLCUSU bu hiçbir takımda olmayan gücün farkına varmalı ve kullanmayı öğrenmeli o zaman başarı kendiliğinden gelecek Göztepe herkes için zevk veren bir kuruma dönüşecektir.
Özkan Cengiz
- Ayrıntılar
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.ozkancengiz.net
Hatırlar mısınız?
Küme düşmek üzereydik hatta o maçtan sonra düşmüştük. Erzurum maçıydı, en kritik maçlarımızda olaylar yaşamamıza rağmen gene maçımıza inat eder gibi Kuddisi Müftüoğlu atanmıştı. Polis adeta ağzını açanı topluyordu. En sonunda bir süre sonra Başkanımız olacak olan Hamdi Türkmen dahi dayanamamış şeref tribününden polisle ağız dalaşına girmişti. Biz polisin gözlemcinin, hatta hakemin her türlü baskısına rağmen tam 90 dakika dolu stat “Anons yap KUDDİSİ” diye bağırmıştık. Belki doğru değildi ama tribünlere bakınca tek yürek DİMDİK ayakta kararlıydık.
Hatırlar mısınız?
Antalya’da Süper lige yükselme maçında kapalı tribünün zamanın başbakanı Mesut Yılmaz tarafından Rize’ye verileceği açıklanmıştı. Binlerce yürek her türlü baskı ve tacize rağmen kapalının kapısında DİMDİK kapalıyı Rize’ye açtırmamıştık. En sonunda Rizelileri protokol tribünün yanına alıp hem kapalıyı hem açığı bize açmışlardı.
Hatırlar mısınız?
Her türlü baskıya, her türlü tehdide, her türlü baskıya rağmen 2 Eylül 2006’da DİMDİK yürümüştük. Kulübün önünden zamanın yöneticileri kulüp kapılarını içeriden kilitlemişti ne olur ne olmaz diye.
Daha buraya yazamayacağım yüzlerce örnek yüzlerce olay neler oldu neler geçti başımızdan tüm bu olanın bitenin arasında tek benzer nokta HEPİMİZİN DİMDİK duruşuydu.
Şimdi de olay çok farklı değil bakmayın siz maddi durumumuz biraz düzeldi, bakmayın siz Başkanımızın ekonomik hayatı nedeniyle açık açık karşımıza çıkamadıklarına köşe başlarında yolumuzu gözlüyorlar gelse de çelme taksak diye. Her gün yeni yeni cezalar uyduruyorlar, hergün yeni yeni statüler geliştiriyorlar, tek gayeleri tek amaçları Başkanımızı ürkütmek, bezdirmek, vazgeçirmek, kaçırmak.
Ama her şeye rağmen Ankara deplasmanında, İstanbul Deplasmanında, Konya Deplasmanında, İzmir’de DİMDİK ayakta bir Başkana sahibiz. Ceza yazsalar ödüyor, statü değiştirseler de üst lige çıkıyor, Hoca olmuyor değiştiriyor, takım olmuyor yeniliyor. DİMDİK ayakta üff demeden püff demeden ilerliyor.
Yıllar boyu kimseden katkı görmeden kendi kısıtlı kaynaklarıyla DİMDİK ayakta duran bu taraftarın şimdi her şeye rağmen yolundan dönmeyen bu Başkanın, bu yönetimin, bu hocanın bu takımın arkasında DİMDİK ayakta durmasının siz bu kararlılıkla devam edin arkanızdayız güvenin YÜRÜYÜN demesinin vakti geldi.
Cumartesi sabah olur akşam olur fark etmez, iki eliniz kanda olsa gelin önümüzü kesmeye, çelme takmaya çalışanlara inat.
GÖZTEPE KİMMİŞ GÖSTERİN.
- Ayrıntılar
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.ozkancengiz.net
Zannedersem maçı izleyen herkesin ortak görüşüydü. “Bu Takım Bu ligden Çıkar”
Müthiş bir mücadele vardı sahada şimdi yorulacaklar, 70 ten sonra yoruluruz. Bu tempo böyle gitmez derken 90 dakika sona erdi. Esasında giren çıkanı ile 14-14 28 futbolcuyu gönülden tebrik etmek lazım bu havada bu sahada bu maç ancak bu kadar oynanırdı.
Maçın eleştirilmesi gerekenlerin başında gelen hakemdi. İlk olarak ertelemekten korkup bu havada bu maçı oynattığı için ikinci olarak maç içersindeki gereksiz ve anlamsız hareketleri gerçekten çok kötüydü. Süper lig hakemlerinin kötü oldukları maçtan sonra sorgu odasına alındıkları haberleri vardı. Bu arkadaşta o sorguyu fazlası ile hak ediyor.
Takım genel olarak çok iyiydi. Klasman grubunda normal havalarda olmayan organizasyonlar, kişisel beceriler, kanat atakları, baskı bu havada bile fark ediliyordu. Yeni transferleri değerlendirirsek Burhan çok iyiydi, Uğur yağmurda en akıllı oynayanlardı. Ama bence günün adamı ileri geri doksan dakika dinamo gibi çalışan Murat’tı. Bu çamurda 90 dakika inanılmaz oynadı.
Maça 15 dakika kala geldim. Otopark’a arabayı park edip stada doğru gelirken gidenleri gördüm. Hayırdır dedim iptal mi maç. Cevap geldi yok abi kapalı bileti bitmiş. Gerçekten gişelere geldiğim de kapalı biletinin bittiğini gördüm. Allahtan kombinem var diyerek tribüne girdim. Görüntü inanılmazdı. Görüş mesafesinin bile düştüğü yoğunlukta sağnak bir yağmur, televizyon yayını ve ağzına kadar dolu bir kapalı tribün. İlk ağzımdan dökülen laf herhalde yağmur olmasa Alsancağı fullerdik oldu.
Tribünler oldukça neşeli ancak özellikle ikinci yarının başında sağnak yağmura soğuk ayazın ilave olması ile neşeli olduğu kadar da zordu.
Bu şartlarda 90. Dakika kadar sahadaki oyuncuların inanılmaz mücadelesini izlemek hışırdayan yağmurluklarla omuz omuza yapmak tüm olumsuz koşullara rağmen ve iki gün önce gelmesine rağmen İstanbul’dan gelerek Alsancak stadının çatısı akan protokol tribününde yerini alan başkanımız ile maç herkese bir ders niteliğindeydi. Güzel bir Ankara galibiyetinin ardından yağmur değil kar yağsa Urfa maçında biz tribünleri fulleriz.
Gurbettekiler Tv den izlemiştir ama maçın en önemli kazanımı taraftarda takımına karşı büyük güven aşılaması oldu. Mücadele gücü, azim ve becerisi ve de 90 dakika sağnak yağmurun altında boğaz patlatan adeta soyadının hakkını veren hocası ile bu ligden biz güle oynaya çıkarız. Ama önümüzdeki haftalar çok önemli Ankara deplasmanından ve Urfa iç sahasından 6 puan çıkardık mı bu işler yoluna girer.
Alayına İsyan İnadına Göztepe
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.ozkancengiz.net
- Ayrıntılar
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.ozkancengiz.net
İstediğimiz tek şey adalet Türkiye’de her hafta yüzün üstünde maç oynanıyor bunların nereden baksanız yarısı profesyonel liglerde oynanıyor. Bunların da yarısı yerel veya ulusal kanallarda televizyonda yayınlanıyor. İzliyoruz görüyoruz. Hangisinde küfür olmuyor hangisinde oluyor not ediyoruz.
Özellikle süper lig maçlarında lig tv kaç dakika yayınını sesini kısıyor kaç dakika kısmıyor tüm Türkiye görüyor. İşte bu ortamda eğer yapılan fiilin cezası var ise tüm takımlara eşit ve adil bir şekilde uygulanmalıdır.
Önemli bir haftada son dakika son saniye cezalandırıldık. Bizim için sonun başlangıcı olabilirdi. Bu durum bu kadar kritik haftada bu kadar saçma sapan bir şekilde gerçekleşince insan ister istemez art niyet arıyor. Zaten son yıllardaki TFF kararlarına bakınca statü değişiklikleri, maç günü değişiklikleri, maç saati değişiklikleri, stat değişiklikleri nasıl engebeli bir yoldan nasıl her an her şeyin karşımıza çıktığı bir labirentten geçiyoruz anlamak hiç zor değil. Bu labirentte hep beraber her gün bir köşe dönerek çıkışa doğru ilerliyoruz.
Maçtan bir gece önce hasbelkader Şanlıurfa yöneticileri ile konuşma sohbet etme şansımız oldu. Onlar bize kendilerini biz onlara kendimizi anlattık. Bir yandan da tahkimden haber bekliyorduk. O arada olumsuz haber geldi. Biz üzülüyorduk ki Urfalı yöneticiler bizim için daha kötü oldu,dedi. Tabi dedik İzmir’deki Urfalılar yıllar sonra sizi izleyecekti, Urfadan da ciddi gelen olacaktı. Güzel bir maç olacaktı. Sizin için de kötü oldu dedik. Yok dediler oyun planımız için kötü oldu. Ne alaka dedik anlattılar.
“Biz hocamız ile sizin önceki maçlarınızı izledik, daha sonra sizin gerek klasman da gerekse de yükselme grubunda oynadığınız takımlardan tanıdığımız kişilerle görüş alış verişinde bulunduk. Herkesin verdiği nasihat aynıydı. “Göztepe 3 haftadır puan kaybediyor. İskenderun maçının hava şartları nedeniyle kusuru olmaz bu maç ilk kez seyircilerinin karşısına çıkıyor, sayılırlar. Siz ne yapın ne edin ilk 20 dakika Göztepe’yi kendi sahasına hapsedin ekstra efor sarf edin. Zaten böyle bir 20 dakikadan sonra Göztepe tribünleri çözülür. Takıma yüklenmeye başlar sonra futbolcular bocalamaya başlar gerisi çorap söküğü gibi gelir.” Bizde oyun planımızı buna göre yaptık şimdi işler değişti. Yani seyircisiz oynamak sizden çok bize dezavantaj oldu.”
Başımızdan aşağıya kaynar sular döküldü. Biran konuşamadık. Biran düşünemedik. Benzer şeyleri kendi aramızda da konuşmuştuk, ama bunun bizleri hiç tanımayan kilometrelerce ötede birileri tarafından söylenmesi, dilden dile anlatılması ve anlı şanlı Göztepe Tribününün olmamasının Göztepe’ye avantaj olduğunun yüzümüze tokat gibi vurulması bizi yıktı.
Bu mudur Göztepelilik, bu mudur ıssız kuytu köşelerden dönmek, bu mudur alayına isyan, bu mudur İNADINA GÖZTEPE.
Bugünkü maç bize gösterdi ki, öyle yada böyle bir takım olduk. Artık organize ataklar yapabiliyoruz. Defansta yarım sezonda 40 gol atmış forveti bitirebiliyoruz. Orta saha da hem baskı yapabiliyoruz hem oyun kurabiliyoruz, kanatlara inebiliyoruz orta yapabiliyoruz ortalara kafa vurabiliyoruz. Hatta orta kafadan gol bile bulabiliyoruz. Şut çekebiliyoruz frikik atabiliyoruz. Tamam, her şeyi mükemmel yapmıyoruz ama bir yerlerden başladık. Bugün maçtan sonra yaşananlar bile takım olduğumuzun önemli bir göstergesi.
Şimdi bu dilden dile dolaşan olumsuz tribün etkisi olayından kurtulmalıyız. Bu hafta ne yapabiliriz, antrenmana mı gideriz, basın açıklaması mı yaparız pankart mı yaptırırız. Bilmiyorum ama oyunculara şunu açıkça söylemeliyiz.
Biz biriz, biz tekiz, tribünü ile yönetimi ile hocası ile oyuncusu ile her şeye ve herkese rağmen bank asyaya çıkacağız. Bundan sonra ne olursa olsun hep beraberiz tekiz. Mücadelenizi verin yenseniz de yenilseniz de arkanızdayız.
Sonra da artık Şampiyonluğa inanmalı skor taraftarı değil GÖZTEPE TARAFTARI olup hedefe yönelmeliyiz. Her maç son dakikaya kadar inanmalı son dakikaya kadar savaşmalıyız. Her maçın sonunda takımı çağırmalıyız. Her maçın başında takımı çağırmalıyız. Elimizden geleni ardımıza koymamalıyız.
Bir kez daha ama harf harf hece hece düşünerek okuyun mesaj zaten içinde saklı.
İ - NA - DI - NA GÖZ - TE - PE
- Ayrıntılar
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.ozkancengiz.net
Klasman grubunun heyecanından mıdır, son dakikada sonuçlanmasında mıdır, bilmiyorum bir türlü kendimizi toparlayamadık, hazır yükselme grubuna dakikalar kalmışken bizde aklımızdakiler bir döküp klasman grubunu kapatalım.
Hani bir konuyu çok iyi bildiğinizi düşünürsünüz sonra o konu hakkında öyle şeyler yaşar öyle şeyler öğrenirsiniz ki bir anda anlarsınız hiçbir şey bilmiyormuşsunuz. Sezon başında takımımız ve hocamız hakkında bizde her şeyi bildiğimizi düşünüyorduk. Son demeçlerinden anladığımız kadarıyla Sn. İmam Altınbaş’ta aynı durumdaydı. İyi transferler yapmıştık, geçen sezon elindeki kısıtlı kaynakları bile iyi kullanmış bir hocamız vardı bu takımlar neler yapardı.
Günler geçtikten sonra önce yeni transferlerimiz sonra da hocamız bizi hayal kırıklığına uğrattılar, ama yarıştan kopacağımız her hafta adeta yeniden can suyu aldık tüm rakiplerimiz bize çalıştı bu bir hafta olsa şans denilebilir ama yaşadığımız son haftayı adeta klasman grubunun her haftası yaşadık.
Bu sezon özelliklede son 4-5 maç bize gösterdi Göztepemiz gibi takımlarda iyi transferler, yüksek ücretler, kaliteli hocalar ne kadar önemli ise takım ruhu da o kadar önemli takım ruhunu yakaladığınız anda her şey daha kolay ve güzel oluyor.
Sezon başında yapılan veya şu anda yapılacak transferler konusunda bir şey söylemek istemiyorum neden derseniz biz bir şeylerin altını çizmek yanlışlara hatalara dikkat çekmek için yazıyoruz söylüyoruz. Sn. Sinan Genç’in programında izlediğimiz İmam Altınbaş yani kulübümüzün işleyişindeki şu an için en yetkili ve etkili kişi bizim söyleyeceğimiz her şeyi tek tek söyledi. Yani sportif olarak tüm hataların ve yanlışların fazlasıyla farkında ve bu ara dönemde bu hata ve yanlışları mümkün olan ölçüde toparlayacağından kişisel olarak bir şüphem yok.
Sn. İmam Altınbaş dışında söyleyenlere konuşanlara bir şey demek gerekirse tek kelime yeterli “AYNASI İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ”
Yazının ikinci kısmında uzun zamandır yazmak istediğim ama bir türlü fırsat bulamadığım bir konuya değinmek istiyorum. Taraftar kart projesinden bahsetmek istiyorum neden derseniz bu proje bizim için önemli neden önemli çünkü biz kulübümüze çok değer veriyoruz. Bu kadar kısa sürede yapılan araştırmalarda orta gelir düzeyine sahip olduğu tespit edilen kitlemiz şu anda üstten saydığınızda 3.ligde Türkiye’nin en fazla (XXL üretilmemesine rağmen) lisanslı ürün alan dördüncü kitlesi.
Bu bizim için takımımıza verdiğimiz değer ve katlandığımız fedakârlığın en somut göstergesi. Ben inanıyorum ki taraftar kart projesi Türkiye’de ses getirecek ölçüde talep görecek ve tercih edilecektir. Proje ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum ben sadece bence olması gerekenden bahsedeceğim.
Bence taraftar kart 3 seviye de çıkmalı, üçü de aynı anda aynı zamanda yürürlülüğe konmalı;
1. Çeşit; Gozza Store’larda, Altınbaş mağazalarında ve Alpet istasyonlarında indirim sağlayan, Kulübümüz ile ilgili haberleri sms veya mail olarak web sitesinden az önce haber alan taraftar organizasyonları hakkında bilgilendirilen bir kitlesi olmalı.
2. Çeşit; Birinci çeşit karttan ve yıllık kombine bilet sahibi olan taraftarlara verilmeli, bu 1.çeşitte yer alan ayrıcalıklardan biraz daha fazla yararlanmalı örneğin daha çok indirim, daha çok haber, kura ile futbolcularla seyahat, vb. Kombinesi olmasından dolayı ayrıcalıklı tribün girişi, Bunların yanında kulübün olanak ve tesislerinden ayrıcalıklı olarak yararlanmalı.
3. Çeşit; Birinci çeşit kart, yıllık kombine bilet ve kulübe üye olanlara verilmeli, bu 2. Çeşitte yer alan tüm ayrıcalıkların yanı sıra, kulüp üyeliğinden kaynaklanan haklar, kura ile deplasman organizasyonları, protokol tribünü, (inşallah stadımız olduğunda loca vb.)
Bu üç çeşit uygulama ile taraftarımızı oluşturan kitlenin tamamı bu projenin içine çekilebilir hepsini memnun eden hepsini mutlu kılan yapılar oluşturulmuş olur.
Konu açılmışken konuyu kulüp üyeliği ile bitirmek gerekirse;
Kulüp üyeliği konusu bir Göztepeli için manevi değeri paha biçilemez bir olgu, çevremde o kadar çok insan var ki, hayatında ilk kazandığı para ile kulübe üye olan, kulüp üyeliği kartını adeta bir tarihi eser titizliği ile saklayan, durup durup aklına eski kongreler gelen, bunun yanında kulübüne üye olmak isteyen kulübüne eskiden de olsa üye olmuş kişilere gıptayla bakan bir yeni nesil.
Bu kişiler ne olduğu belli değil kişiler tarafından kulüplerinden uzaklaştırıldılar adeta yok edildiler. Ama o günler artık çok geride kaldı, bu her şeyin güzele ve iyiye gittiği günlerde üyeliklerini de istemeleri en doğal hakları.
Bugün bir çok kanaldan taraftarımız ile yönetimimiz kaynaşmaya bir olmaya tek olmaya çalışıyor bunun en kolay ve basit yolu kulüp üyeliklerinin açılmasıdır. Bu basit hareket artık tüm buzları ortadan kaldıracak tek ve yek olmamızı sağlayacaktır. Taraftar kart projesi de bu hayalin gerçeğe dönüşmesinin en doğru yoludur.
Önümüzdeki ay lansmanı yapılacak taraftar kart projesine kulüp üyeliğinin monte edilmesi bir çok açıdan büyük yararlar sağlayacak ve gerek projenin gerekse de büyük Göztepe Bütünleşmesinin en temel yapı taşı olacaktır.
Her Şey Tek Büyük Göztepe İçin
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
www.ozkancengiz.net
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund... -
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var... -
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,... -
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...