6222 Sayılı kanunun bilmem kaçıncı maddesi der ki : “Sporda şiddeti teşvik edecek şekilde basın ve yayın yoluyla açıklamada bulunan kişilere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, beş bin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.”
Yani birazdan yazacaklarım eğer şiddeti teşvik edecekse ama suç olmayacaksa – nasıl bi şeyse- para cezası alacağım. Benim bildiğim ve hukuk fakültesinde öğrenciyken bize öğretilen odur ki : “Görüş ve düşüncelerini şiddet ve anarşist yöntemler kullanmak yerine konuşma , yazma yolu ile yani İNSAN gibi anlatanları koruyan yegane EVRENSEL KURAL : DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜDÜR.” Yani biz öyle biliyorduk. Artık doğrusunu öğrendik. İleri demokratik rejimlerde asıl olan 6222 sayılı kanunun 22.maddesidir. Eyvallah…
Lakin benim öğrenmek istediğim şudur : Benim gibi tribünlerde ve özel hayatında sorunlarını şiddet yerine İNSAN gibi konuşarak çözmeye çalışanların yaşadığı şiddet karşısında ne düşünmeleri ve artık neye İNANMALARI gerekmektedir ?
Ne demek istiyorsun MUSTAFA DALYANOĞLU ? Açık konuş ta anlayalım. Anlatalım efendim. Şiddeti yaşamamıza rağmen şiddeti teşvik etmeden , yutkunarak , yaşadıklarımızı unutmaya çalışarak anlatalım.
10 Aralık 1948 tarihli İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ’nin başlangıç bölümünde der ki : İnsanın zorbalık ve baskıya karşı son çare olarak başkaldırmak zorunda kalmaması için, insan haklarının hukukun egemenliğiyle korunmasının önemli olduğunu,
Madde 5 der ki : Hiç kimseye işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulanamaz …
04.07.1934 tarih ve 2559 sayılı POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU :
MADDE 1 : Polis Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder.
MADDE 2 : İşlenmiş olan bir suç hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı görevleri yapmak,Kamu düzeni ve kamu güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olan polis; amirinden aldığı emri, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir. Ancak, amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazılı olarak yenilerse, emir yerine getirilir. Bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine getirilmez. Yerine getirenler sorumluluktan kurtulamaz.
Şimdi yaşananlardan 3 kesit :
KESİT 1 -
-.Polis der ki : İndirsene lan kapşonunu or…evladı.
Genç : Tamam abi indirdim vurmayın.
Polis : Ne ? bana cevap mı veriyon lan köpek ?
Genç : Yok abi.
Olayın burasında ben devreye girip genç kardeşimi kolundan tutup önüne döndürerek “Hadi ağabeycim devam edelim” diyerek ilerlerken arkadan , iki bacağımın arasına şiddetli bir tekme yiyorum. Dönüp arkama bakıyorum. Benden en az 20 yaş küçük , bıyıkları yeni terlemeye başlamış bir kişi. Bana bakıyor. Gülüyor. SANA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM POLİS MEMURU.
KESİT 2 –
Gencin eli alçılı .
GENÇ : Abi elim ameliyatlı vurmayın ne olur.
POLİS : Maça gelmeseydin pe….k. ÇATTTT.
Gözyaşları içerisindeki genci acele ile oradan uzaklaştırıyoruz. SANA DA HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ POLİS MEMURU.
KESİT 3 –
Bu sefer ki bir diyalog değil. Bir monolog : O gece o ayazda ite kaka , dövülerek , hırpalanarak, İNSANLIK ONURU İLE BAĞDAŞMAYAN her türlü ZULÜMÜ yaşayarak o staddan çıkan herkesin yaşadığı bir monolog . Şahit arıyorsanız 5.000 tane. Ne yalan , ne iftira . Alın size monolog. İnsanlık tarihine geçecek ve vicdan sahibi herkesi ayağa kaldırcak monolog :
-.Hadi lan baksanıza kafanızı kaldırıp. Alın size vuruyoruz işte. Haa or..evlatları. Sizin a… ko….m. Ne cevap vermiyorsunuz lan. Cevap versenize. Delikanlı mısınız siz ? (Benim verdiğim vergiler ile maaşını alıp benim vergilerimle eline cop , silah verilip , benim paramla kafasına kask takan polis arkadaşın devlet erkini elinde tutarak delikanlılık dersi vermesi , hem küfredip hem delikanlılık dersi vermesi ???)
Yazımızın sonunda en başa dönelim :
Eğer tribünlerde meşale yakmanın , koltuk yakmanın , bunları polisin üzerine atmanın cezası var ise bu bana küfretmek , tekmelemek aşağılamak değildir. Ben bunları yapmadım. Ancak eğer yapmakla suçlanıyorsam bana savunma hakkı vermelisiniz. Ben suçlu olsam dahi bana bu muameleyi yapamazsınız. Bu insanlık suçudur. Neden mi ? Yukarıda yazılan İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ madde 5 . Tekrar okuyun.
POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU 2.maddesine göre işlenmiş bir suç varsa polis CMUK ve diğer yasalara göre davranır. Kendisi ceza veremez , küfredemez. Kaldı ki tekme tokat dövmek bir ceza olarak yasalarımızda yoktur. Bunun hesabını kim verecek ? Polisin görevi İNTİKAM ALMAK MIDIR ? Taraftara delikanlılık öğretmek midir ? Kaskınızı , copunuzu , silahınızı ve üniformanızı Bozyaka’da bıraktıktan sonra evinize , sıcak yuvanıza gittiğinizde ne dediniz kendi kendinize ? Ne dediniz ?
Ben polis ya da devlet düşmanı filan değilim. Yıllarca işkence ile suçlanan polislerin avukatlığını yaptım İzmir Ağır Ceza mahkemelerinde. Emniyetten çok merak eden olursa isim ve dosya numaraları da verebilirim. Bozyaka’da çok vaktim geçti. Çok girdim çıktım. Her duruşmadan sonra ismim terör örgütlerinin ölüm listesinin ikinci sırasında yer alıyordu. İşbirlikçi avukat olarak.
Ama bu yaşananların emrini her kim verdi ise , emir verenlerden uygulayanlara kadar , hiç birinize ama hiç birinize HAKKIMI HELAL ETMİYORUM. Gayrı sizi ALLAH a havale ettim. Hem bu dünyada hem sonsuz hayatta iki elim yakanızdadır.
Konuşacak yazacak çok şey var. Çok doluyum. Hem kendim hem de oradaki kardeşlerim bunu hak etmedi. Hele ki benim yaşıtımdakiler için bu muamele çok ağır geldi. Tekmeden iki üç dakika sonra eşim arıyordu telefonda. Konuşamadım. Yutkundum. Sorun yok ben seni ararım deyip kapadım.
Türkiye’nin 4 bir yanına beraber gittiğim onlarca arkadaşımın yanında ANTALYA TAYFA nın en sakin en yumuşak başlı hatta en ağır kanlı ferdi , araçlarda genelde uyumasıyla meşhur CANER DUMRAL kardeşimizi bir terörist gibi almaları ve 6 ay ceza vermeleri çok kanıma dokundu. Biraz daha konuşmaya çalışsam utanmadan ağlayacaktım.
Biliyorum ki o gece ya da sabaha karşı evlerine gidene kadar kendini tutan bir çok kardeşim evinde hüngür hüngür ağladı. Canımız yandığından değil. İçimiz acıdı ey polis içimiz…
Mustafa DALYANOĞLU