Yukarıdaki resime iyi bakmak lazım. Tribünlerimizdeki sorunları bir bulmaca gibi düşünürsek bulmacanın çözümü yukarıdaki resmin içerisinde gizli. Aslında gizli de değil. Apaçık bize bakıyor. Hangi maçta olduğunun bir önemi yok. Zaten kavga , gürültü , küfür kıyamet olmadığı sürece İzmir’deki iç saha maçlarında kapalı tribün her zaman böyle olur. Hele ki yönetimimiz artık bilet fiyatlarını makul düzeylerde tuttuğuna göre kapalı tribünün gerçek potansiyeli budur. Ve yönetimin bu jestine karşılık tribünlerimiz bu hali almalıdır. Resime tekrar dönelim. Tribünlerimizin iç dinamiklerini çok iyi bilenler , tribünün neresinde kimlerin olduğunu şıp diye anlarlar. Oturma düzeninde rahatsızlık veren bir durum var mı ? YOK. Herkes nereye isterse oraya otursun. Tribünlerin isimlendirilmesi diye bir sorun var mı ? YOK. YALI tribünü , FORZA tribünü , YANKİLER tribünü diye bir isimlendirme var mı ? YOK. Zira resimde gördüğümüz GÖZTEPE KAPALISI. (Konumuz kapalı tribün olduğu için açıktaki TEPECİKLİLER, GÜLTEPELİLER, ŞİRİNYERLİLER gruplarına ve derneklerine mensup kardeşlerimiz konu dışıdır.Zaten Sayın ERTAN KOCAOĞLU’nun deyimi ile açık tribünde bütünlük sağlanmıştır. Benim gözümdeyse hala bir sorun vardır açık tribünde : O da yaşça bir hayli küçük çok sayıda reisçik olmasıdır ki bunları da zamanla Sayın ERTAN KOCAOĞLU ve diğer grup liderlerinin pasifize ederler diye inanıyorum. Etmelidirler de.) Tribün yerleşmesinde pankartların asıldığı tribünlere hasbelkader giren insanların tamamı o dernek yöneticilerinin görüşlerini paylaşan , dernek üyesi ya da sempatizanı olan kişiler midir ? HAYIR. Tribün GÖZTEPE tribünü olduğu için herkesin her yerde oturmaya hakkı vardır ve bu nedenle de hiç kimse şucu bucu diye suçlanamaz. O halde oturma şeklinde ve tribünlerin paylaşımında bir sorun yoktur. Aksine şu resme defalarca bakıldığında insanın gerçekten yüreğine huzur veren , görselliğin amatörce ama tutku ile başarıldığı , hisseden insanların coştuğu bir birliktelik vardır. Bu işe gönül veren bu kadar çok dernek ve tribün gruplarının olması demek , birbirleri ile çekişip çatışmadığında mükemmel işlere bu şekilde imza atılabilir demektir. Tüm renklerin GÖZTEPE SEVDASI şemsiyesi altında kavgasız küfürsüz en mükemmelini yapabilme yarışı için de olduklarında neler başarılabildiğinin de bir resmidir. İnsanları tek bir kalıba sokmaya çalışmanın ismi FAŞİZMDİR. Bunu GÖZTEPE TRİBÜNLERİNE hakim kılmaya çalışmanın bir anlamlı da yoktur. Resime dönelim tekrar. Farklı düşünen ancak yürekleri GÖZTEPE sevdası ile atan grup ve grup üyelerinin başardıkları ortadadır. Bu resimden YALI derneğinin yaptığı sopalı pankart şovu ile FORZA grubunun dev bayraklarından hangisini kaldıralım ki ? Her iki tarafında yaptığı GÖZTEPE tribünlerinin güzelliği değil midir ? ÖYLEDİR. O halde ortada tek bir sorun vardır. O da kapalı tribündeki iki ana grubun senkronu tutturma sorunudur. Bunun çözümü de çok basittir. Kapalı setinde her iki tarafta sözü geçen birer kişinin bulunmasıdır. FORZA tarafında HİLTON AHMET kardeşimizin ismi etrafında bir uzlaşı oluştuğu açıktır. YALI tarafında da BEHÇET kardeşimizin tek başına sete çıkmasına sanırım hiç kimse itiraz etmeyecektir. Adım adım ilerlediğimiz sorunun son halkasındayız. Kapalı tribünde yapılacak tezahüratlar maç öncesi sete çıkacak iki kişinin bir araya gelmesi ile önceden belirlenir ve bu iki isim kendi tribünlerine tezahüratlar konusunda hakim olabilirlerse ortada hiçbir sorun kalmayacaktır. Yeri göğü inleten tezahüratlarımız ile Atatürk Stadı dahi olsa biz her takıma baskı kurarız. Yeter ki , bütün dernek ve gruplar kendi kitlelerine hakim olsunlar. Son sorun ise marşlara ve tezahüratlara kimin başlayacağıdır. İster BEHÇET başlatsın isterse AHMET kardeşimiz. Buna birlikte oturup karar veremeyeceksek daha neyin peşindeyiz ki ? Marşlara ve tezahüratlara AHMET kardeşimizin yönlendirmesi ile protokolün sağı başlasa YALI buna uymayacak mı ? Ya da YALI başlasa diğer taraf uymayacak mı ? Uymamak ne demektir ki ? Haydi ona da bir çözüm getirelim ve demokratik ve kardeşçe olsun : İlk 45 dakika bir taraf diğer 45 dakika diğer taraf öncülük yapsın. Tek bir sıkıntı var : O da her iki tarafın da kendi içlerindeki reisçiklere hakim olamama ihtimali. Tek vücut olalım. Bunun zevkini yaşatalım. Dosta güven düşmana korku ve saygı salalım. Eskisi gibi iri ve diri olalım. Birbirimizle konuşmadan , saygı duymadan bunları başaramayız. Herkes elini taşın altına koysun. Gerçekleri çok net ve korkusuzca ortaya koyalım : YALICI , FORZACI , TEPECİKCİ değiliz biz. HEPİMİZ KARDEŞİZ ve HEPİMİZ GÖZTEPELİYİZ. Herkes dernek ve grup kimliklerinden sıyrılarak masaya oturur ve “en güzeli nasıl yapabiliriz?” sorusunun cevabını ararsa işte o zaman GÖZTEPE TRİBÜNLERİNİN özündeki cevher bir kez daha ve sonsuza kadar ortaya çıkar. Konuşmaktan hiçbir zaman zarar gelmez. Tribünlerde kimin lider olduğu değildir önemli olan. Biz İzmir’liler demokrasinin en büyük savunucuları olduğumuz iddiasında isek konuşarak birbirimize saygı duyarak ortak noktalarda buluşur ve bunu başarırız. Zaten yukarıdaki çözüm de öyle imkansızı talep etmek değildir. Sadece belli ilkeler ışığında bir araya gelinecek ve güzel bir iş ortaya konacak. Hepsi bu. Haydi bakalım dernek başkanları. Söz sizde. Bu tribünler sizlerden bunları bekliyor. Bunu başarın ve isminiz bu tribünlerdeki parcalanmayı, kavgayı sonsuza kadar bitiren kişiler olarak sonsuza kadar ölümsüzleşsin. Aksi takdirde birbirimize küfür kıyamet saldırmaya devam edersek sonumuz 300-400 kişilik tribünlerdir. Ve bunun vebali de sizlerin olacaktır. Karar sizin. Ya öyle ya böyle. Doğru kararlarınız da yanınızda sizlere maddi manevi destek olacak bir çok güzel insan bulacaksınız. Aksi takdirde çok yalnız kalacaksınız. SAYGILARIMLA…NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE’MİZE BİR ŞEY OLMASIN… MUSTAFA DALYANOĞLU…