GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMAK…

Denizli deplasmanından dönerken arkadaşlara, Kayseri deplasmanına gidemeyeceğimi söylemiştim. Sebebi, tabii ki de Denizli maçında alınan yenilgi değildi. Üzgündük ama terk edenlerden de değildik. Tercihim gayet insani bir sebebe dayanmaktaydı. O hafta sonu için eşim, oğlum ve biraz da kendime zaman ayırmam gerektiğine inanmaktaydım.

Ama 6. hafta karşılaşmalarının sonucunda oluşan puan cetvelinde, Göztepe’mizin sıralamadaki yerinin “ligin dibi” olduğunu gördüğüm de bir kere daha kendime hadi görev başına dedim. Ve oğlumu ve eşimi ikna ederek Kayseri hazırlıklarına başladım.

Pazartesi günü sabahı mesai başlangıcına yetişememe riskine karşın, Cumartesi gününden Pazartesi gününün işlerini kolayladım biraz.

Ve cumartesi akşamı son hazırlıkları da tamamladım ve yola çıktık arma sevdalılarıyla…

Öğlen saatlerinde vardığımız Kayseri’de önce, K. Erciyes taraftarlarına uğrayıp bir merhaba dedik. Geçen seneki gibi en sıcak ve dostane duygularla ağırladılar taraftarlarımızı. Kente erken gelmiş olmanın avantajıyla gezdik biraz Kayseri sokaklarını…

Maç saatine yakınlaşınca zaman, stadın yolunu tutmak için bir kere daha geldik K.Erciyes taraftarlarının derneğine.

Gecemizin hiç de keyifli geçmeyeceğinin işaretlerini almaya başladım orada.

Israrla, bizim aracın şoförünü ve aracımızı soran polis memuru ilgilisine bunun nedenini sordum. Aldığım yanıt, “prosedür gereği Göztepe taraftarları olarak stada, kendi araçlarımızla buradan toplu şekilde götürüleceğimiz” oldu. Ben de kendilerine, “Aracımızın şoförü, dün geceden beri yolda ve maçın hemen ardından bizi İzmir’e götürmek için yine yola çıkacak. Kendisinin bir otelde dinlendiğini ve bizlerin güvenli bir şekilde İzmir’e ulaştırılması bakımından şoförümüzün uykusunu bölemeyeceğimi, bizim buradan toplu taşıma aracıyla ya da taksi tutarak gidebileceğimizi” ifade ettim. Kendisi prosedürden ve amirlerinden aldığı talimatı yineledi bana, ben de kendimin ve beraberimdeki taraftarların ‘güvenli seyahat hakkı’ndan bahsettim ısrarla… Ve sonunda konuyu amiri ile görüşen memur, telefonu bana uzattı, ben de aynı minvaldeki konuşmayı amirle yaptım. Bu sefer de amir, konuyu müdürü ile konuşması gerektiğini, bize dönüş yapacağını söyledi. Kısa süre sonra konu neticeye erdirildi. Verilen talimat gereği, bizim aracımızda bulunan taraftarlarımızdan bir kısmı ekip otosuna (doblo marka), bir kısmı da İzmir’den gelen bir diğer taraftar grubumuzun olduğu minübüse ‘doldurulmak’ suretiyle stada gidecektik. Tabii ki, bu şekilde ‘istiflenmek’ yerine taksi tutarak konvoy halinde gitme yönündeki isteğimiz de yine ‘talimatlara-prosedüre aykırı’lık nedeniyle kabul edilmedi. ‘Emir’ bu yöndeymiş…

Yol boyunca, ‘istiap haddini’ haylice aşmış olan minibüsün bir arıza çıkarmaması tek dileğim oldu. Çünkü orada o aracın başına bir şeyin gelmesi, o araçla İzmir’den Kayseri’ye gelen taraftarlarımızın mağdur olmasına sebep olacaktı.

Neyse ki, talihsiz bir durum yaşamadan ulaştık stada.

Yine emniyet merkezli ikinci talimat hadisesi de stada giriş kapısında yaşandı. Neymiş, “misafir takım tribününe davul sokmak yasakmış” Nedenini sorduk, bu sefer de “İl Güvenlik Kurulu kararı” dendi…

Ama stada girdiğimizde, ev sahibi takım taraftarlarının davullarını, tokmağıyla birlikte  ‘gönüllerince’ çaldıklarını gördük.

Anlaşılan, bizim davulumuz ‘sakıncalı’, onların davulu ‘sakıncasız’dı. Bizim davulumuzu ‘sakıncalı’ kılan neydi A.C.A.B.a ? Nasıl bir istihbarat alınmıştı ya da ‘sakıncalı’ hal davuldan mı yoksa kullanıcıdan mı kaynaklanıyordu? Tabii ki bu sorularımızın hiçbirisinin yanıtını almak gibi bir imkanımız yoktu. Ortada ‘İl Güvenlik Kurulu Kararı’ şeklinde bir talimat dilden dile dolaşıyordu. Bu vesileyle çok da merak etmiştim, şu kurulun üyelerini… Memleketin ya da Kayseri’nin hiç sorunu yok mu da, İzmir’den gelecek olan Göztepe taraftarlarının davullarını ‘sakıncalı’ bulacak kadar derin bir çalışma içine girdiler saygıdeğer kurul üyeleri?

Eğer ki, bir stada davul sokulması yasak ise (ben bu tür yasaklara karşıyım), bu her iki takım taraftarı için geçerli olmak zorundadır. Bir tarafa bu yasağı uygulayıp, diğer tarafa böyle bir yasak uygulanmaması kabul edilebilir değildir. Sen zaten deplasman taraftarını ‘kafese’ kapatmışsın, tribünün sahaya yakın en ön bölümüne taraftarı ‘talimat gereği’ sokmuyorsun… Bir de bu davul sokulmaması, daha neyin yasağı oluyor?  Aslında, bu uygulamalar Göztepe taraftarını ‘provoke etmek’ ve tribünsel gücünü ‘sabote etmek’ anlamına geliyordu.

Kimse kusura bakmasın ama, bunun adı düpedüz “işgüzarlık” ve “görevi kötüye kullanmak”tır.

Biz yine de “ya sabır” çektik…

Tribüne çıkınca bizim bölümün, taraftarlarımızca asılan pankartlarla sarı-kırmızıya boyandığını gördük.

Ve maç başladığında, ne yazık ki sahada “görevi kötüye kullanan” kimi futbolcularımızı gördük… Görevi gol atmak olanından, oyun kurmak olanına, kanattan gelen bindirmeleri karşılamak olanına kadar Göztepe’mizi ‘sabote ettiklerini” gördüm. Kısacası, dün çoktular sahada “görevi kötüye kullananlar”

Biz yine de ‘üçlü çektik’, ‘omuz omuza yaptık’, ‘beste patladık’ yılmadan, usanmadan…

Ve uzun zamandır gördüğümüz, ama yine de “belki” diye umudumu korumaya çalıştığım bir hocayı gördüm “görevi kötüye kullanan”. Görevi takımı kurmak, takımı başarılı kılmak olan Hüseyin Hoca’nın kurduğu takım, oynattığı oyun ve sahadaki oyuncular arası iletişim biçimleri bütün çıplaklığıyla ortadaydı. Göztepe’miz biri ya da birileri tarafından ‘sabote’ ediliyordu. Bu biri ya da birilerine görüp de, bilip de engel olmamak da ‘görevi kötüye kullanmak” anlamı taşır.

İzmir’den km’lerce uzak diyarlara giden Şanlı Göztepe Taraftarları her zamanki gibi yine görevini layıkıyla yerine getirenlerdendi.

Kayseri’de olmak,

Şampiyonluğa oynayan bir takımın coşkusunu ortaya koyarcasına deplasman tribününü özenle süslemek,

Hiç durmadan ve susmadan bağırmak,

bir görevin gereği olarak değil, aslında armaya olan sevdanın ve inancın bir gereği olarak yapıldı dün gece…

Evet, dün K.Erciyesspor-Göztepe’miz arasında oynanan futbol müsabakasında görev alanların, işlerini yaparken görevini kötüye kullandıklarını gördüm. Bunun yanı sıra, sadece inandığı için orada bulunanların da işlerini hakkını vererek yaptıklarını gördüm.

Hasta Siempre GÖZTEPE

Devrim Cem

 

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter