Göztepe Marşı
- Ayrıntılar
Bu hafta sonu KUŞADASI ÖZER TÜRK Stadında yapılan maçta SÖKESPOR : 6 Afyonkarahisarspor : 0 sonucu alındı. Bu sonuçla Sökespor BÖLGESEL AMATÖR LİG 8.GRUPTA puanını 11 e yükselterek toplam 14 takımın mücadele ettiği ligde 6.sıraya yükselirken Afyonkarahisarspor PUANSIZ olarak 14. ve son sıradaki yerini korudu . Görünen o ki Afyonkarahisarspor , lig sonunda BAL ligi statüsüne göre aynı şehrin diğer iki takımı olan İSÇEHİSARSPOR ve EMİRDAĞSPOR 'un altında kalarak aynı ilin SÜPPER AMATÖR LİGİ'ne düşecek. Afyonkarahisarspor'a önümüzdeki sezon Süper Amatör Lig de başarılar dileriz.
Benim ilgimi çeken konu Afyonkarahisarspor'un süper amatör ligde oynaması değil tabi ki. İlgimi çeken Afyonkarahisarspor'un süper amatör ligde maçlarını 15.000 kişilik son derece modern bir stadyumda oynayacak olması. Elbette ki bu sevgili Afyon halkının en doğal hakkıdır. Yıllardır Türkiye Liglerinde onuru ile mücadele etmiş , her maçını ortalama 15.000 seyirciye oynayan , Avrupa Kupalarında başarıdan başarıya koşarak Türkiye 'nin ismini duyurmuş ve gururla temsil etmiş , hatta çeyrek final ve yarı final görmüş , müzesinde sayısız kupaların yanında , Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye kupaları da bulunan ve hatta 1950 yılında TÜRKİYE ŞAMPİYONLUĞU kazanmış bir kulübe bu muhteşem stad çok yakışacaktır!!!!. Kutlu olsun...
www.afyonhaber.com/genel/spor-kompleksi-yukseliyor.htm sitesinin haberine göre : "Kompleksin içinde 1 adet 15 bin kişilik modern bir stad, 1 adet yarı olimpik yüzme havuzu, 1 adet atletizm sahası, 1 adet kamp eğitim merkezi, 1 adedi kapalı olmak üzere 3 tane tenis kortu, 1 adet su kayak tesisi, 2 adet spor salonu, 8 adet doğal çim sahası, 2 adet sentetik çim futbol sahası, idari binalar ve lojmanlar bulunuyor." Ananızın ak sütü gibi helal olsun Afyonkarahisar halkı.
Nasıl ? Ne demek GÖZTEPE nin kendi stadı yok ? Siz asla karşı gelinemez geleneklere , var olan muhteşem siyasi iradeye ve merkezi otoriteye isyan mı ediyorsunuz ? Elinizin altında 86 yıllık ve 42 yıllık iki tane harika stadınız var . Seç beğen al. Nasıl ? Bahar gelince çimenleri arılar mı istila ediyor. Daha ne istiyorsunuz kardeşim ? Bal gibi zemin olur fena mı ?
Anlayamadım !!! 42 yıllık stadın kapalı tribünün damı mı akıyor ? La havle ya. Allah'ın rahmetinden kaçılır mı bre zındıklar ?
Ohoooo. Siz habire sayıyorsunuz kardeşim. Yok girişleri sorunmuş , yok en küçük yağmurda zeminler felaketmiş, yok tuvaletler , büfeler yetersizmiş , vsvsvsvsvs. Elinizdekilerin kıymetini bilin efendiler. Aksi takdirde o beğenmediğiniz stadların da yerine AVM ler yapılır öylece kalırsınız. İyi kötü oynayın. Beğenmiyorsanız gitmeyin . Size zorla maç izleyin mi diyorlar ?
Ekinciler Holding inşaatı yapan müteahhit firma. http://www.ekinciler.com/insaat/proje.aspx Buradaki bilgilere göre 13.07.2013 tarihinde iş butuyor ve yeni sezon öncesi stad açılıyor. O tadın açılışına beni davet etmeyecekler normal olarak. Ama ben O STADIN AÇILIŞINA GİDECEĞİM .........
NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE'MİZE BİR ŞEY OLMASIN...
SAYGILARIMLA...MUSTAFA DALYANOĞLU...
- Ayrıntılar
Hayatın bazı basit gerçekleri vardır. Kimi yaşam kodları der , kimi gizli sırlar der , kimi hikmet-i ilahiyye der , kimisi tabiat kuralları vsvs. Liste uzar gider. Ancak bu basit kurallar yaşantımızı sonsuza kadar düzenlemeye , yön vermeye devam edecektir. Yalın gerçek budur.
Kıymetli gıdalar bozulursa acılaşır , zehir olur ve yenmez. Ancak maddi kıymet anlamında daha ucuz gıdalar bozulursa bir şekilde değerlendirme şansı bulunur. Örneğin , süt bozulursa çökelek , yoğurt ekşirse ayran yapılabilir. Ancak bozulmuş bir tereyağı hiçbir şeye yaramaz. ATILIR.
Bir de tereyağının süte ya da ayrana özenmesi , onun gibi olmaya çalışması , tereyağını tereyağı yapan özelliklerinden vaz geçerek kendini çökelek ya da ayran sanması ve insanlara sevdirmeye çalışmasını düşünün. Ne kadar salakça bir kurgu değil mi ? Sanırım ileri derecede şizofrenlerin bile böyle bir senaryo aklına gelmez. ............ diyorsunuz ama yanılıyorsunuz ? Nasıl mı ? Buyurun...
Bu hikayede kendini süt ya da ayran sanan tereyağı benim. Yani bu yazıyı sadece kendime yazıyorum. Yazıyorum ki kişisel hatalarımı giderebilirsem koskoca bir GÖZTEPE tribününü de zehirlemekten vaz geçebilirim. Kendim öncelikle adam olabilirsem “adam olmak adına” birşeyler söyleyebilirim belki.
Ben hep kendimi çok üstün gördüm. Diğer takımları tutanlardan , üzerinde diğer takım formalarını taşıyanlardan hep nefret ettim. Onların sanki takım tutmaya , tezahürat yapmaya hakları yokmuş gibi. Onların da övünecek bir tarihlerinin olması çok büyük bir insanlık suçuymuş gibi. Bu nedenle de artık bir süre sonra şuna inanmaya başlamıştım : GÖZTEPE forması dışında formaları taşıyanlar , başka takımlara gönül veren tribüncüler , 7 gün 24 saat ana avrat küfredilmesi gereken , gördükleri yerde taşlarla , sopalarla , döner bıçakları ile hatta ve hatta ağaçlı yolda yürürken pompalı tüfekle öldürülmesi gereken dünya dışı varlıklardır. Onların anneleri babaları , eşleri , çocukları yoktur. Onlar ağaç kovuğundan çıkmışlardır çünkü. Zira hepsinin annesi kötü yollardadır. Gerçi içlerinde akrabalarımız da olabilir ama sorun değil. Birlikte öğle namazı kılıp camiden çıktıktan sonra maça gidince biraz önce birlikte bir iki saf önde ya da arkada aynı iradeye boyun eğen insan , ya da bir iki akşam önce mahalledeki aynı meyhanede güzel bir muhabbet eşliğinde birlikte demlendiğimiz bir dost , biraz sonra farklı renklerle karşı tribünde yer alınca aniden kötü kadın çocuğu olmuştur. Ve bizim kötü kadınlara saygımız olsa da çocuklarına yaşam hakkı tanıma gibi bir lüksümüz yoktur. Neden ? Çünkü biz delikanlı tribüncülerizdir. Bizim küfretmek , dövmek , yeri gelince öldürmek , bırakın diğer takım stadlarını kendi öz be öz stadlarımızın bile tuvaletlerini tahrip edip koltuklarını kırmak ve hatta ateşe vermek, böylece canımızdan çok sevdiğimizi iddaa ettiğimiz , uğruna ölümlere gittiğimizi salya sümük haykırdığımız HERŞEYİMİZ GÖZTEPE'mizin para cezasına çarptırılmasına , sahasının kapanmasına sebep olmak gibi kutsal ve yüce bir misyonumuz var. Bundan nasıl vaz geçebiliriz ki ? Zira bizler tribün aleminin seçilmişleriyiz. Zira biz mevzuda çok sağlamız. Mevzuda sağlam olmak misyonu ilahi bir kudret , asla aşılamaz bir kudret tarafından bizlere özellikle bahşedilmiş bir misyondur , görevdir. Asla tartışılamaz.
Ol sebeptendir ki, GÖZTEPE'li olmayan herkesin ama herkesin , malı , canı , ırzı , şeref ve haysiyeti bizlere helaldir. Gerisi yalan...Bizden olmayan herkesi dövebilir , herkese hakaret edebilir, herkesin malını yağmalayabilir ve daha da ileri gidip insanların hayatına da son verebiliriz. Sorarlarsa da cevaptan bol ne var? GÖZTEPE bu hemşerim herşeyi yaşayacaksın, ya da kafam iyiydi hatırlamıyorum, ya da bu işin raconu bu bilader burası tribün ana okulu değil, yada yada yada ... İnsanlık nereye kadar sükut edebilirse oraya kadar yolumuz var bizim. Çünkü alçalmanın sınırı yok. Düşüş ışık hızı ile. Zira bizim hayatlarımız GÖZTEPE'ye adanmış hayatlardır. Bizim hayatlarımız bolca alkolün yanına çakılacak iki tane roj ya da iki cigaralıktan sonrasını hatırlayamamaktır. Artık insani değerlerin o dakikadan sonra hiçbir önemi yoktur.
Bu kendini beğenmişlikte o kadar ileri gittim ki , bir süre sonra üzerinde GÖZTEPE forması taşıyan insanları da beğenmemeye başladım. GÖZTEPE sevdasını benim gibi yorumlamayanların da artık iki seçimlik hakkı vardı: Ya benim gibi davranacaklar, benim gibi tezahürat yapacaklar, benim polarımdan, atkımdan takacaklar, benim gibi duracaklar ya da dayağı yiyip oturacaklar. Örneğin SARIIIII diye bağırıp benden karşılık bekleyenler benim grubumdan değillerse onlar asla benden ve arkadaşlarımdan KIRMIZIIII cevabını duyamayacaklar. Ve daha nice aslan gibi delikanlı gibi raconlar var hayatımızda. Biz tribüncüyüz kardeşim. Böyledir bizim sevdamız. Hem GÖZ GÖZ STORE da ne ki? Gereksiz ve bana faydası olmayan bir kuruluş. Bana yar olmayan kilisenin papazı .......ne işe yarar değil mi ?
Ben yerine biz olmanın tadını filan anlatmayın kardeşim bize. Biz böyle mutluyuz. Bizim tek vücut GÖZTEPE tribünü olmak gibi bir derdimiz yok ki. Biz zaten tek vücut olmaktan şunu anlıyoruz. HERKES BENİM GRUBUMDAN OLSUN. Ne o öyle sen şuralısın ben buralıyım ve sair. Herkes benim oralı olsun. Gerisini tanımam.
Peki bize bunları kimler öğretti? Ya da biz bunları kimlere özenerek yaptık ki ? TÜRK töresinde bunlar mı yazıyordu? Kur'an'da, İncil'de, Tevrat'ta bunlar mı yazıyordu? Haksızlığa karşı başkaldırıp halklarının daha iyi bir hayat sürmeleri için yaşamlarını mücadeleye adayan insanlar örneğin Che, bıraktığı öğretilerde bunları mı istedi bizlerden? Herşeyi bir kenara bırakalım. Canımızdan çok sevdiğimizi haykırıp durduğumuz , uğruna canlar verbileceğimize yeminler ettiğimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK bana emanet ettiği ülkede “esrarı da çekeriz , şarabı da içeriz, ulen ....keseke vs vs vs” yapın gençler mi demiş ? Demiş de bizim mi haberimiz yok ? Biz kimlere özenmişiz Allah aşkına? Kimleri örnek almışız? TÜRK milleti zekidir , TÜRK milleti çalışkandır. Keşke bende biraz utanma duygusu olsaydı. Şanlıurfa'da İstiklal Marşımızdan sonra yürekten bağırdığımıza inandığım MUSTAFA KEMAL'in askerleriyiz tezahüratından sonra başımı ellerimin arasına alıp utancımdan hüngür hüngür ağlayabilseydim.
Ah ATA'm ah! Ben senin ismini taşıyan stadın duvarlarına iğrenç kahkahalar ile işeyen birisi olarak senin nasıl askerin olabilirim ki? Ben hiçbir insani değer taşımıyorum ki? Benim işim tribüncülük. Yakarım , yıkarım , küfrederim. Benim işim bu. Şeklim bu. 17-18 yaşındaki çoluk çocuğa 100 kişi çullanırım döverim pataklarım sonra da bunu internette gerine gerine anlatırım. Sen ki İZMİR e girişte yere serilen Yunan bayrağını kaldırtırsın. Ancak ben yaş ortalaması 18 bile olmayacak Ankaragücü takımının topçularına ana avrat din iman küfretmek için kendimi bilerim. Hem de aynı yollardan .bir zamanlar ben de geçtiğim halde. Gerine gerine ekranın karşısında hiç utanmadan “DÜŞENE BİR TEKME DE SEN VUR GÖZTEPE'M“ diye yazabilirim. Sen YUNAN bayrağını yerden kaldırarak ne kadar büyük bir hata etmişsin be ATA'm ? Şimdi sen kalkıp gelsen bana ne yaparsın? Düşünmek bile istemem. Kusura bakma da ben senin hayallerindeki genç değilim sanırım.
Sen yaratılışımdaki tek ve yegane olağanüstülük TÜRK olmamdır demiştin ya. Bizleri medeni dünyanın zirvesine taşımaya yemin etmiş ve bizlere de böyle bir hedef koymuştun ya..Ahh ahh. Biz o hedefi yanlış anlamışız. Şimdilerde kafaları çekip çekip , ortalıkta bir şeyler yapmaya çalışanlara kalayı basıp duruyoruz. Biz artık sana değil , şiddet , küfür , yağma ve sair olumsuzlukların tamamını bünyelerinde barındıran diğer dünya tribünlerine özeniyoruz. Onlar süt gibi yoğurt gibi. Bozulsalar da bir şekilde işe yarıyorlar. Ama biz öyle değiliz be ATA'm. Biz iyice acılaştık artık. Hiçbir şey bize engel olamıyor. Biz kural filan tanımıyoruz. Sen TÜRK milleti çalışkandır diyorsun ama biz çalışmıyoruz ki. Birileri bizi beleşten deplasmana götürsün diye bekliyoruz. Yapmamız gereken iyi kötü çalışıp ortaya bir şeyler koymak ve hep birlikte gitmekken bunu yapmıyoruz. Biz çok acılaştık son zamanlarda. Biz artık medeni dünyanın zirvesine çıkmak için gereken şeyleri değil , safahet ve ahlaksızlıkta kim sınır tanımayacak onun peşindeyiz. Kim daha iyi dövüşür , kim daha iyi hep bir ağızdan küfreder , kim daha iyi içer , kim daha iyi ortalığı karıştırır . Sen de içiyordun ama sen içince beyninden koca bir milleti top yekün ayağa kaldıran fikirler çıkıyordu. Biz içince bizden sadece küfür ve şiddet çıkıyor.
Sanırım biz çok acılaştık son zamanlarda...
SAYGILARIMLA....
TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE VE GÖZTEPE'MİZE SADAKATİMİZ ŞEREFİMİZDİR....
MUSTAFA DALYANOĞLU...
- Ayrıntılar
Saatler 30 Ekim 2012 gecesi 04.04 ü gösterirken Denizli-Antalya arasındaki Çavdır tabelasını yeni geçiyordu araç. Aracın içerisinde 3 kişi. İkisi sabahın köründe evlerinden çıkıp sevdalarının peşinden giden , kızgınlık , yorgunluk , hayal kırıklığı , nankörlük , hatta belki biraz ihanet , küfür , kıyamet karışımı yorgunluğun ve hatta bitkinliğin verdiği bir halde koltuklara yığılmış uyuyorlar. Direksiyondaki ise , istemsiz olarak akan gözyaşlarına engel olamıyor. Kulaklıkta yankılanan ezgi o saatte hala , kah üzüntüden kah sinirden uyuyamamış belki de binlerce arma sevdalısının haline tercüman oluyor :
Sormayın neden bu durgunluğum
Görmeden kuytu yaralarımı
Hamurunda isyan olunca herşeye ve herkese sarası geliyor insanın. Kime neyi nasıl anlatacağını , kimi neye ikna edeceğini bilemeden...Umarsızca...Küfretmenin , saldırmanın hiçbirşeye çare olamayacağını bile bile...Bir huysuzluktur sarıyor herkesi.Kimisi dışa vuruyor kimisi içine atıyor. Ama yeri geliyor , “günaydın” kelimesi bile hınzır bir ima gibi algılanıyor. Bakışları şu nağmelerin maddeleşmiş şekli gibidir :
Sormayın neden bu huysuzlugum
Bilmeden saklı duygularımı
Susuyorsak armaya saygımızdandır diyorduk. Aslında çok fazla şey söylüyoruz tribünlerde de hiçbirini umursamıyoruz. Sadece söylemiş olmak için söylüyoruz. Ama hiçbirini uygulamıyoruz gerçek hayatta. Sadece konuşuyoruz işte. Yeri gelince hep bir ağızdan küfrediyoruz. Yerli yersiz bir sürü delikanlılık edebiyatı yapan marşlar söylüyoruz. Söylüyoruz da hep orada kalıyor. Göztepe'liyim deyip üzerinde ne bir arma , ne bir forma ne bir atkı olmayan serseriler güruhu içimizde dolaşıyor ellerinde döner bıçakları ve şişlerle. Sadece bakıyoruz. Ne yapabiliriz ki ? Hepimizin ailesi umutları var. Herşeyden öte GÖZTEPE'si var. Nasıl vazgeçelim ki ? Biz de öyle mi olalım ? Çok mu kalender sandınız dert anlatmayınca ? GÖZTEPE li GÖZTEPE liye küfrediyor , saldırıyor diyorsunuz demi. Yok öyle değil. Beşiktaş'lıdır o dedi bir arkadaşım. Gözlerim faltaşı gibi açıldı. İnanamadım. Evet öyledir dedi. Ben bugüne kadar elimden geldiğimce tribünlerimizdeki tüm kardeşlerime sahip çıkmaya çalıştım. Çünkü herkes GÖZTEPE li idi. Ancak bu son olay beni pis bozdu. Bambaşka bir takıma gönül vermiş ama gelip GÖZTEPE tribünlerinde anarşi çıkarıyor. Bekleyelim ve görelim.
Çokmu dertsiz duruyorum uzaktan bakınca
Çokmu kalender sandınız dert anlatmayınca
Gamsız hayat,herkese başka sunar garip oyunlarını
Gamsız hayat,herkese başka kurar kahpe tuzaklarını
Gamsız hayat,herkese başka sorar geçmiş hesaplarını
Gamsız hayat,herkesi başka yorar görmez gözünün yaşını
Şarkı devam ediyor. Maçla ilgili resimler geçmiyor şöförün kafasından. Zaten ne geçecek ki ? Hiçin resmi olur mu ? Hep tribündeki kardeşleri geliyor gözlerinin önüne. Onlara inadına zarar vermeye çalışanlar geliyor. Nasıl bir tribünüz biz diyor ? GÖZTEPE 'lilik ile zerre kadar ilgisi alakası olmayan insanlar bir tarafta kardeşlerimize dernek ve grup ayırımı gözetmeksizin zarar vermeye çalışırlarken , bir tarafta kardeşleri için hiçbir şey yapamayan reisler. Ve tribünlerimizin sessiz kalabalıkları...Nereye kadar peki ? Kendi renkdaşına , tribününe küfreden insanlara ne kadar ve neden tahammül edeceğiz ?
Sanmayın biter bu durgunlugum
Sarmadan kuytu yaralarımı
Sanmayın biter bu huysuzlugum
Açmadan saklı duygularımı
Çok mu güçsüz duruyorum derdimi paylaşınca
Çok mu çaresiz dersiniz dertten ağlayınca....
Maça ve futbolculara dair diyeceğim çok fazla bir şey yok. Ben gurbetteyim. Futbolculara dair tribünde karar verecek tek bir adam olmadığı için 1000 tane grup 1000 tane karar verip 1000 tane uygulama yapacaklar. Ama ben Şanlıurfa'da , Gaziantep'te ve güzel yurdumun her tarafında karşılarına çıkacağım. Her maç öncesi gözlerinin içine bakacağım. Kaldıkları otelden çıkarken orada olacağım. Maç bittiğinde de staddan çıkarken. Samsun ve Rize maçlarındaki futbolu oynayana kadar. Maç bittiğinde başı gözü yaralı bereli terden sırılsıklam görene kadar. En az benim kadar yorulmuş ve benim kadar terlemiş , sesi soluğu gitmiş görene kadar. Olmazsa ne mi yapacağım ?
Ey topçular ? Herhangi bir maçtan sonra gözlerimden tek bir damlanın yere düşmesine izin vermeyin. Sakın yapmayın bunu. Gönlümün en derininden kopup gelecek tek bir ALLAH BELANIZI VERSİN cümlesi sizin için herşeyi bitirir. Neden mi ? Çünkü GÖZTEPE nin gerçek sahibi benim. Benim gibi sevdalılar. Onun için gittiğiniz her yere gideceğiz. Bizi her yerde takım otobüsüne binerken göreceksiniz. Her gün daha çok sevecek her gün daha çok tutku ile bağlanacağız. Armaya ihanet etmeyecek ve de ETTİRMEYECEĞİZ. Başarı taraftarı değiliz. Olmadık olmayacağız da. Ama siz BAŞARILI OLMAK ZORUNDASINIZ.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE VE GÖZTEPE'MİZE SADAKATİMİZ ŞEREFİMİZDİR....
MUSTAFA DALYANOĞLU...
- Ayrıntılar
Çok karanlık günlerdi. Hiç kimse aydınlığı , kurtuluşu , kurtuluşa giden yolları göremiyordu. Kurtuluşu başlatabilmek ve başarabilmek için akıldan , güçten çok fazla şeylere ihtiyaç vardı. Ama ne ? Herkez birilerine kızıyor , herkes birilerini suçluyor , hain ilan ediyor , küfrediyordu. Ancak çok az bir grup insan sadece damarlarındaki asil kana güveniyor , muhtaç oldukları kudretin sandıklarından çok daha yakında olduğunu biliyor ve kendilerine şah damarlarından çok daha yakın sonsuz bir kudretin yardımı ile bunun üstesinden kalkacaklarına inanıyorlardı.
Mustafa Kemal tarafından yaveri Cevat Abbas Bey'e 21-22 Haziran 1919 gecesi Amasya'da yazdırılan Amasya Genelgesinin 3.maddesi şu şekildedir :
Milletin bağımsızlığını , yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Herşeyin başlangıcı böyle oldu . Mustafa Kemal'in askerleri kurtuluş için reçeteyi millete sundular ve millet bunu onlara inanarak , baştacı ederek başardı. Mustafa Kemal ve askerlerinin ruhu şad olsun...
Ölümünün üzerinden tam 74 yıl geçmişti. 10 Kasım 2012 cumartesi günü GAP ARENA Stadında (O'nun kurduğu TÜRKiye Cumhuriyeti'nde ingilizce isimli bir yapıda) İstiklal Marşımızı takiben hep bir ağızdan haykırıyorlardı : “Mustafa Kemal'in askerleriyiz...” Tribünlerde TÜRK bayrağı ve Atatürk posterleri açarak hem bu anlamlı günü anmışlar hem de armayı sırtında taşıyan ayaktopu depicilerine de bir mesaj vermişlerdi : “Asker olun.” Azimli olun , kararlı olun. Şu işe bakın ki teknik direktörümüzün de ismi MUSTAFA KEMAL KILIÇ.
Tribündeki askerler , yine yağmur çamur demeden , başta 1244 km uzaktaki İzmir'den bir otobüs olmak üzere , Antalya , Adana , Gaziantep , Silopi , Diyarbakır , Malatya , Ankara , İstanbul ve sair illerimizden gelmiş , hatta Türkiye Cumhuriyeti'nin dışından Yunanistan'dan İstanköy'den gelmiş aslanlar gibi pankart ve bayrakları ile yerini almış , herşeye rağmen tüm güçleri ile gırtlakları patlarcasına sevdalarını haykırıyorlardı. İstanköy'den bu maça sayın eşi hanımefendi ve İzmir'den MUSTAFA EGEL abim ile birlikte gelen Sayın AHMET VOLAKA ve sayın eşini selamlıyorum. Sevda mesafe tanımaz. Doğrudur...
Gelelim sahadaki hürgenerallere. Samsun maçında güzel oynadınız şanssız bir golle kaybettiniz. Rize maçında harika oynadınız ve hak ettiğiniz golü son dakikada da olsa bularak 3 puanı aldınız. Şanlıurfa'da güzel oynadınız ve hak ettiğimiz 3 puanı 2 golle aldınız. Şimdi soruyorum : Neden bunları bugüne kadar doğru dürüst yapmadınız ? Şanlıurfa'da tekmeyle kafa uzatan topçular vardı. Yardımlaşıyorlardı. Doğru düzgün orta yapıyor ve ortaya kafa vurabiliyorlardı. Suç sadece Buval'demiydi yani ? Sizlere olan kızgınlığım çok büyük efendiler. Öyle şeyler yaşattınız ki bizlere biz bunları hiç hak etmedik. Samsun , Rize ve Şanlıurfa maçlarında oynadığınız oyunları diğer maçlarda da oynamış olsaydınız şimdi puan tablosunun en zirvesinde çok rahat olacaktık. Ama yapmadınız. Bu nedenle sizleri affedemiyorum. Maç bitiminde de ben kesinlikle bu takımın tribünlere çağrılmasını istemedim. Gerçi çağrıldığında da sevgi sözcükleri söylenmedi zaten kendilerine. Gereken mesajları almışlardır umarım.
Peki Şaban efendi sen kimin askerisin ? Topa girmezsin. Şut atmazsın. Pas yapmazsın. 4-5 kafa topu aldın o kadar. Kabul ediyorum başta 63 numara olmak üzere Şanlıurfa defansı adeta dövüştü sizinle. Hele ki 63 numara ve ara ara İzzet Halil'e öyle girdiler ki aklımız yerinden oynadı. İyi ki Halil e bir şey olmadı. Zira orada bulunan GÖZTEPE'lileri böyle bir durumda o tribünde tutabilmemiz imkansız olurdu. Resmen kasıtlı olarak sakatlamaya oynadılar. Bunları kabul ediyorum. Ama 5.dakikada yılıp taki çıkarılana kadar saklanmak ne demek ? Çıt kırıldım oynamak ne demek ? Belli ki sen bu armanın adamı değilsin . Ankaragücü maçında gol atarsan kazara o armayı öpme abicim. Ağız yolu ile tutulacak kuş bulursan da tutma olur mu ? Bende kıymeti harbiyen yok senin . Allah işini gücünü rast getirsin. Başka formalar altında dilerim çok başarılı olur dilerim çok paralar kazanırsın. Ama bir an önce bizim takımdan gidersin umarım.
Ali Kuçik kardeşim ! Bu tribünler senden çok büyük işler bekliyor. Ya sen kendi potansiyelinin farkında değilsin ya da başka sıkıntıların var. Sen bu forma altında Halil ile birlikte çok rahat efsane olabilecek bir kapasiteye sahipsin. Kafandan İstanbul'u sil artık. Sen bizim oyuncumuzsun. Senden ricam artık oyunculuktan öte , kardeşimiz ol , evladımız ol. Bizimle birlikte yüksel. Bunu yapabilirsin Ali. Seni beğenmeyip oraya buraya gönderenlere inat , “Alayına isyan inadına Göztepe” de Ali. Bak bu taraftar o zaman seni nereye taşıyor görürsün.
Halil kardeşim! Yediğin içtin helal olsun. Yediğin tekmelerden , burnunu kıran dirseklerden bizlerin de canı yandı. Çok geçmiş olsun kardeşim. 9 kasım doğum günündü . Doğum günün kutlu olsun kardeşim. Kendine iyi bak ve sakın şöhretin seni kandırmasına izin verme. Sen çok uzun yıllar bu formayı taşıyıp alttan gelen kardeşlerin ile birlikte nice başarılara imza atacaksın. Sen ikinci efsane kadronun kaptanı olacaksın Halil. Çizgini bozmadan ve şımarmadan devam kardeşim.
Kaptan İlhan'ı da biraz rahat bırakın artık. Takımda ikilik çıkarıyor , grupçuluğa neden oluyor söylentilerini de bir kenara bırakın. Yok böyle bir şey. Siz kaptanımıza saygı duymaz ve ağıza alınmayacak küfürler ederseniz takım hiç saygı duymaz. Bırakın İlhan hakkı ile kaptanlığını yapsın ve bu takımı iyi yerlere taşısın .
Takım olarak sizleri affetmemiz için seri galibiyetler alın. Yaşattığınız acıları unutturmak istiyorsanız devre arasında Antalya'ya ilk altı içinde gelin. Puan işinden anlamam ben. Şu puan bu puan bilmem. Zaten aritmetiğim kötüdür. İlk 6 içinde gelin ki devre arası Antalya'da sizlere nasıl kral muamelesi yapılıyor görün. İlhan ve Şamil hatırlar zaten geçen yıllardan. Anlatsınlar sizlere. Onlarca takım sessiz sedasız çalışma yaparken sıradan bir hazırlık maçına onca araçla , meşaleler ile kornalar eşliğinde giden , diğer takım otobüslerinin aracı kenara çekip resimlediği takım GÖZTEPE'dir. Antalya böyle bir yerdir. Bekleriz :))
Gelelim tribünlere. Ortalık biraz durulduğu için geçmiş haftalara dair eleştirilerimi rahatça yazayım . Takım maç kaybedince neden küfrediyorsunuz ? Ne hakla küfrediyorsunuz ? Hiç kimse ama hiç kimse hakareti hak etmez. Küfrederken önce kendine bir bakacaksın işin neresinde duruyorum diye ? 10 numara tek parça bir tribün olursun , eskiden olduğu gibi avuta giden topu gol yazdırırsın , rakip takım hocasını şizofrene çevirir , rakip takımın kaptanını 5.dakikada kırmızı kartla oyundan attırır , hakemin çıkış tünelinde önce kafasını göstermek sonra da bildiği tüm duaları okuyarak sahaya çıkmasını sağlarsın ondan sonra ağzına geleni edep sınırları içerisinde söylersin ? ARMAYI GÖĞSÜNDE TAŞIYANLARA KÜFRETMENİN MAZERETİ YOK BEYLER... Hele ki ismini Mustafa Kemal Atatürk'ten almış bir stadın duvarlarına 10 metre ileride tuvalet varken işeyecek kadar bilinçsizleşmiş insanların küfür etmeye hiç hakları yok. 1 TL tuvalet parası vermeyeceksin , lisanslı ürün almayacaksın , 50 tane bira içip maça gelecek ama maça bedava girmenin yollarını arayacaksın , girince de topçulara küfredeceksin. Hele ki tesis basıp adam dövmeye kalkacaksın ? Ne hakla ? Adam gibi işini yapmayıp parasını aldığından şikayetçi olacaksın ama kendin Hiçbir şekilde para kazanmadan alnının teri ile para kazanan adamlara deplasman aracına yardım etmedi diye ana avrat küfredeceksin ? Neden ? Birde buradan bir soru sormak istiyorum ? Keseke maçından önce , tribün faaliyetleri için , pankartlar için , görsel eylemler için para istemeye gidilenlerin arasında arkasından ana avrat küfrettiğiniz , yeri geldiğinde ve ismi geçtiğinde herkesle beraber koro halinde hakaretler ettiğiniz , geçmiş dönemde başkanlık yapmış bir kişinin yanına gittiniz ve para aldınız mı ? Hiç kimseyi gereksiz olarak zan altında bırakmamak için isim vermiyorum . Yaptıysanız size diyecek artık hiçbir sözüm yok.
Güzel bir atasözümüz vardır : Bir çiçekle bahar olmaz. Bir galibiyet aldınız diye her şey güllük gülistanlık olmuş değil efendiler. Ama şunu da biliyoruz ki bir çiçekle başlar bahar. Puan tablosuna her gün bakın. Hala sondan ikinci sıradayız ve sonuncu ile oynayacaksınız. Baharları getirin bu tribünlere.
Bu hafta misafir edeceğimiz takım ankaragücü. Bir zamanlar bizim yaşadıklarımızı yaşıyorlar. Zor zamanlar. Daha da beter olsunlar. Zira onlar kan döktüler İzmir'de. Sonsuza kadar benim tarafımdan lanetlendiler. Tribüncülük ile katillik aynı şey değildir . Ancak sapla samanı ayırmak lazım. Şu an ankaragücü forması giyen gençlere de saygı duymak ve küfretmemek lazım diye düşünüyorum. Eğer gelirlerse rakip seyircilerin tahriklerine kapılıp 3-4 maç ceza almayı sağlayacak şeyler yapmayın diyecem ama kime diyeyim ? Kim bunu sağlayıp sözünü dinletecekte ....
Son olarak , Egemen Şenyurt kardeşim ile birlikte bizi Adana'dan alıp deplasmana gidiş dönüş süresince ağırlayan Murat Başkan ve Yavuz Göktürk kardeşlerime , Adana'dan Ercan ve Tuğrul , Gaziantep'ten Kenan kardeşime çok teşekkürler ediyorum. (Kenan özbeöz Gaziantep'lidir. İzmir'i görmemiştir ama hepimiz kadar Göztepe'lidir. Bazıları gibi gönüllerinde başka takımlara dair muhabbetler beslemez. Sadece GÖZTEPE'lidir.)
90 dakika boyunca küfretmeden takımını büyük bir coşku ile destekleyen , hele ki Şanlıurfa nın baskı kurmaya çalıştığı dakikalarda son bir gayretle kendini yırtarcasına takımını destekleyen 50-60 kişilik ARMA SEVDALILARI KOROSUNA sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Aranızda olmaktan onur duyuyorum.
SAYGILARIMLA...NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE'MİZE BİR ŞEY OLMASIN...
MUSTAFA DALYANOĞLU...
- Ayrıntılar
Neye talip olduğunuzu önce kendiniz bilmezseniz hiç kimseye derdinizi anlatamazsınız. Derdinizi net cümleler ile açık açık anlatamazsanız – ya da anlatmazsanız – hiç kimse sizi anlamak için çaba göstermez. Yapmak istediklerinizi , istediğiniz kadar şatafatlı cümlelerle anlatın , istediğiniz kadar yol bu yöntem bu racon bu deyin herkes sizin geçmişte yaptıklarınıza bakar. Haklı olarak bakarlar. Zira ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Sözü kıvırmaya , eğirmeye , bükmeye gerek yok. Söylenmesi gerekenleri söyleyelim. Düşünülmesi gerekenleri hep birlikte düşünelim. Doğrudan söylemek lazım : GÖZTEPE TRİBÜNLERİ NEYİ HAK EDİYOR ?
-.Yıllardır , hangi semt , hangi dernek ya da gruptan olursa olsun , armasını Türkiye'nin dört bir yanında karşılıksız desteklemiş , bu sevda uğruna her yere gitmiş , dostla kucaklaşmış , art niyetlilerle yaka paça olmuş , yeri gelmiş biber gazını tanımış , yeri gelmiş polis copunu yemiş kardeşlerimiz, bu saaten sonra artık çok daha mükemmel deplasman organizasyonlarını hak ediyorlar. Bu gün normal şartlarda 1.000 kişi gideceğimiz Kayseri deplasmanına 170 kişi gidiyorsak bunun ayıbı kime yazar ? Dernek yöneticisi olacağım , başkan olacağım diyen arkadaşlar herşeyden önce , tribün emekçilerinin , yıllarını bu armaya vermiş kardeşlerimin bundan sonra deplasmana nasıl gidebileceklerini açıklamak zorundadırlar. Konak Belediyesi'nin arada bir vereceği 2-3 otobüsten alınacak paraların beklentisi ile bunu sağlayamazsınız. Yollarda ikide bir bozulan otobüslerin içine 70 kişiyi tıkarak bunu başaramazsınız. Kimileri der ki bu işin raconu budur böyle gidilir. Hayır efendim öyle gidilmez. Deplasmana en klas arabalar ile insan gibi , gerektiğinde çoluğunla çocuğunla , kız arkadaşınla , eşinle dostunla gidilir gelinir . Efendi gibi. Türk töresinin misafirlik adabı ile ilgili koyduğu kurallara uyarak. Hiçbir racon benim GÖZTEPE'li kardeşlerimi yollarda bir dilim ekmeğe , bir tas çorbaya , üç kuruşluk maç biletine mahkum edemez. Sosyal dayanışma yapılacaksa şeffaf bir şekilde yılda 2-3 kez yapılacak etkinlikler ile tüm tribünlerin katılımı ile yapılır. Koalisyonları artık deplasman tribünlerinde yapma devri bitmiştir. Deplasmana araç kaldıracak olan REİSLER araca binecek kardeşlerinin her ihtiyacını karşılayabilmelidirler. SEVMEK YALNIZ CEFA ÇEKMEK Mİ ? Hayır. Yüz bin kere hayır.
Dernekler nasıl yönetilir ? Bunu bilmek için allame olmaya gerek yok. Dernekler Kanunu ve ilgili yönetmeliği açıp okursanız sizlere bir derneği nasıl yönetebileceğinizi açık açık gösteriyor. Hatta yol yordam da öğretiyor. Dernek başkanı iseniz KAR AMACI GÜTMEKSİZİN aynı ideal etrafında bir araya gelmiş insanların yönetimini üzerinize almışsınız demektir. Eğer siz ve yönetim kurulundaki insanların maddi gücü varsa bu idealin gerçekleşmesini kendi imkanlarınız ile sağlarsınız. Ticaret yapıyorsanız kazancınızdan , memur iseniz , işçi iseniz alın terinizle kazandığınız maaşınızdan bir miktarını karşılık beklemeden başkanı veya yöneticisi olduğunuz derneğe bağışlarsınız. Böylece amaçlarınızı gerçekleştirebilirsiniz. Diğer yandan derneğinize üye olan insanlar , her ay sizlere olan güvenleri ve ideallerinize olan bağlılıkları gereğince belli bir miktar AİDAT yatırırlar. Derneklerin tıkır tıkır işleyen banka hesapları olur. Bu durumda : Bir derneğin en büyük bağışçıları başkan ve yönetim kurulu üyeleridir.
Başkan ve yönetim kurulu üyelerinin ceplerinden dernek kasasına para koyamadıkları , üyelerinin yönetimlerine inanıp güvenip aidat ödemedikleri bir dernek olabilir mi ?
Dernek yönetirken hedeflerinizi , hedeflerinizi nasıl gerçekleştireceğinizi açıtça ortaya koyar ve üyelerinizden destek istersiniz. Hele ki bu GÖZTEPE tribünleri gibi asla tek tip bir kaba kılıfa sokamayacağınız tribünlerde ise kendinizi çok açık ve çok net olarak anlatmak zorundasınız. Aksi takdirde , tribünlerdeki çatışmaların , sorunların ve engellenemez erimenin baş sorumlusu olur , kişisel menfaatler ve egolar ile koskoca bir tribünün vebalini almış olursunuz. Göstereceğiniz dirayet , çalışkanlık , fedakarlık ve işbitiricilik ile bütün tribünleri yönetiminiz etrafında birleştirebilirsiniz.
GÖZTEPE tribünlerinin sete çıkacak adama , kahraman bir lidere , hükmetme yeteneği olan bir despota ihtiyacı yok. GÖZTEPE tribünlerinin içeride dışarıda insan gibi maç izlemesini sağlayabilecek dirayetli , güçlü , çalışkan , fedakar ve işbitirici bir ekibe ihtiyacı var. Bu ekip te hazır ve bekliyor. Yolu açacak ve işbirliği yapacak mısınız ? Yoksa sözünüzü geçirebildiğiniz insanları kişisel ve yüzeysel değerlendirmeler ile yanınızda tutarak dahadamı radikalleştireceksiniz ? Karar sizin. Beklemedeyiz.
NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE'MİZE BİR ŞEY OLMASIN...SAYGILARIMLA...
MUSTAFA DALYANOĞLU
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund... -
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var... -
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,... -
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...