TURGAY NOYAN Hatalar Zinciri "Tecrübe, yenilen kazıkların toplamıdır" derler. Tecrübe kazanmak, iyi bir şey de insan, tecrübe kazanacağım derken, kendi kendine de kazık atmaz ki... Dört dakikada Galatasaray'dan yenilen iki golde de Göztepelilerin öyle büyük hataları var ki, buna ancak kendi kendine kazık atmak denir. Özellikle de ilk golde... Vedat topu almış, kaptırmış gidiyor, ne zaman biri önünü kesecek diye merakla bakıyorum. Adam gidiyor babam, gidiyor. Presi bir kenara bırakın, önüne çıkmaya akıl eden bile yok. Neredeyse rahat vursun diye önünü açıyorlar. Kaleciye güven iyi bir şey, ama rakip, böylesine de boş bırakılmaz ki... Bunun üstüne bir de ikinci gol gelince, Göztepelilerin doğal olarak elleri ayakları birbirine dolaştı. Çabuk toparlandılar Galatasaray seyircisi dört dakikada gelen iki golden sonra takımlarının farka gideceğini düşünüyordu. Ama Göztepeli futbolcular şok gollerin şaşkınlığını kısa zamanda üzerlerinden attılar. Penaltı golü de bunu perçinledi. İlk yarının bundan sonraki bütün bölümü, denge içinde hatta Göztepe'nin üstünlüğüyle geçti. Lucescu, rakibinin bu baskısına ikinci yarının 5. dakikasına kadar göz yumdu. Ondan sonra da "İşler tehlikeye girmeden gerekeni yapalım" diye peşpeşe oyuncu değişikliklerini sıralayıverdi. Önce pek gününde olmayan Ümit Karan'ın yerine Sergen'i, sonra da Suat'ın yerine Hasan Şaş'ı oyuna soktu. Şimdi şöyle bir elimizi vicdanımıza koyalım; Galatasaray'da giren değil çıkan oyuncuları bir sıraya koysan oyunun gidişi değişir. Böyle bir kadroya sahip Galatasaray karşısında Göztepe ne yapsın? Oyunu çirkinleştirmeden, başabaşa mücadele adeceksin, icabında yenilsen de kimsenin fazla söyleyecek bir sözü olmaz. LEVENT TÜZEMEN Ayağaınıza Sağlık Lige verilen uzun ara Göztepe'nin hocası Rıza Çalımbay'a göre avantajdı. Bana göre Galatasaray için de handikaptı. Çünkü Galatasaray, üç günde bir maç oynama alışkanlığı olan bir takım. Kafamda, "Futbolsuz günler G.Saray'ın sık maç yapma felsefesine ve alışkanlığına indirilen hançer olabilir miydi ?" şeklinde bir soru vardı. Ligde büyük bir çıkış yapan Göztepe yeni ve genç kadrosuna rağmen, koşan, mücadele eden, savaşan oyunculardan kuruluydu. Elindeki zengin kadroyu adalet teknesinde iyi yoğuran ve lig ve Avrupa kulvarısnda başarıyla kullanan Lucescu, Nantes maçını da düşünerek Hasan Şaş ve Sergen silahlarını önce sahaya sürmedi. Kaleyi Kerem'e emanet etti. Gol yollarında Serkan-Ümit Karan ikilisini birlikte oynattı. Göztepe'nin kağıt üzerindeki hedefi, savunma ve orta alanı kalabalık tutup, kontrataklarda Ersen Martin-Kabat ikilisiyle G.Saray'ı avlamaktı. Plan tutmadı Rıza hocanın planları ilk 4 dakikada yenen iki şok golle bozuldu. Erken goller G.Saray'da rehavet yarattı, Göztepenin mücadeleci gücü ortaya çıktı. Ancak oyunu yönlendirecek lider oyuncusu olmayan Göztepe, gol yollarında organize olamadı. G.Saray'ın golcüsü Ümit Karan'da belirgin bir düşüş var. Ikili mücadelelerde yıkılıyor, hava toplarını alamyıor. Lucescu Karanı çıkartıp yerine Sergen'i alınca orta alana hareket geldi, Sergen kendini buldu. Suatın yerine giren Hasan Şaş, da Göztepe'yi bitirdi. Sahanın yıldızı Arif'ti. Mükemmel bir gol atarken, diğer gollerin de pasını verdi. İSMET TONGO Güzel Sonuç Güzel Maç Nantes maçı öncesinde sonuç güzel, oyun güzel ama başlama vuruşu ile Vedat’ın neredeyse 40 metreden attığı “Hagivari” gol inanın bana hepsinden güzeldi. Büyük maçlar öncesinde Galatasaray genelde hep kötüdür. Biz de yazarız; dikkat et hocam diye. Ama bu defa öyle olmadı. Galatasaray iyi takım olan, ama nedense futbolu tekmeyle öldürmeye çalışan Göztepe karşısında özellikle 60. dakikadan sonra alkışlanan futbolu ile ortaya çıktı. Galatasaray’da Lucescu da bazı değişiklikler yapmıştı. Geride Capone libero oynuyor, genelde görünüş ise 3-5-2’yi çiziyordu. Galatasaray’ın alışılagelmiş oyununu bu defa Lucescu değiştirmişti. Göztepe’nin hücuma dönük açık futbolunda bu oyun tuttu. Galatasaraylılar, özellikle 2. yarıda Göztepe kalesinden hiç ayrılmadılar. Kaçan gollerden bir-ikisi ağlara takılsa, fark daha büyük olurdu. Capone haftalardır sürdürdüğü başarılı oyuna dün gece de devam etti. Tek başına birçok rakip hücumda topu kesmeyi başardı. Uzun süredir forma giymeyen Ayhan’ın sahaya çıkması onun açısından olumlu. İnanıyorum ki, bu yetenek daha çabuk toparlanır. Ancak kendisinden gol beklediğimiz Ümit, saçlarını falan boyatacağına bence kendine çeki düzen vermeli. Oyundan çıkartıldı diye de kızgınlığını yedek kulübesinde o hareketlerle göstermemeli. Göztepe kötü takım değil. İyi organize oluyor, topu iyi kullanıyorlar. Toplu çıkışları her rakip için ciddi tehlike. Ancak tekmeyle, faulle futbol oynanmayacağını bilmeleri lazım. Evet Galatasaray zorlu Göztepe maçını 4-1 ile geçti ve Nantes maçı öncesi gerçekten moral buldu. TEMEL ÖZALAK Hakeme Rağmen Dün, Galatarasay’la Göztepe arasında Ali Sami Yen Stadı’nda futbol oynanmasına hakem Sabit Hacıömeroğlu müsade etmedi. Göztepe’nin yaptığı aşırı sertliklere sadece faul çaldı, caydırıcı olan kartlarını kullanmadı. Sarı kartını kullanmaya başladığı anda da ikinci yarının ortalarına gelinmişti ki, Göztepe hakemin sayesinde futbolu öldürmeyi başarmıştı. Ama Galatasaray oyuna neredeyse 2-0 galip başladı. Daha maçın başında Vedat’ın 40 metreden vurduğu şut doksana takıldı. Sonra da Arif’in Serkan’a al da at dediği pasla oyun hemen 2-0 oldu. Mazallah bu dakikalarda bu goller olmasaydı, Göztepe’nin aşırı sertliğine göz yuman hakemle bu maç belki de bitmezdi. Galatasaray’da savunmada Vedat ile Emre çok iyiydiler. Capone da çok iyi gününde olunca Galatasaray savunması gedik vermedi. Orta alanda Suat oyundan çıktığı dakikaya kadar görevini yaptı. Sağ kanatta Perez canla başla mücadele etti. Hakan Ünsal ile oyunda kaldığı dakikaya kadar Ergün de takımın iyilerindendi. Forvette Serkan Galatarasay’a geldiğinden bu yana en iyi maçlarından birini oynadı. İki gol attı, attığı bir gol de sayılmadı. Aslında Galatasaray için maçın dönüm noktası Sergen’in oyuna girmesiydi. Bu futbolcu girdikten sonra Galatasaray hem daha iyi pas yaptı hem de oyunu Göztepe sahasına yığdı. Tabi bir de Hasan Şaş. O da oyuna sonradan girdi ve Sergen’le birlikte farkı getiren adam oldu. Dünkü Galatasaray’da Ümit Karan’ın dışında kötü oynayan yoktu. Kaleci Kerem de yerinde kurtarışlarıyla görevini yaptı. Sonuçta Galatasaray hakeme rağmen maçı hakederek aldı. OÐUZ DİZER Zordu Kolay Oldu Göztepe zor takım. Felsefesini kabul ettirme fırsatı bulursa ne oynar, ne de oynatır. Bir de bakarsınız puanları kapmış gitmiş. Rıza Çalımbay, takımını iyi tanıdığı gibi hadlerini de öğretmiş. Tamamı çıkış arayışındaki futbolcularıyla yaldızsız, yıldızsız, gösterişsiz, önemli icraatların peşinde değil, içinde artık Atom Karınca. Henüz ilk dakikadaki şahane Vedat golü, Göztepe’nin oyun planını alt üst etti. Hücumda daha yoğun olmak isteyen İzmirliler, Arif’in asisti, Serkan’ın akıllı vuruşuyla ikinci golü de yedi. Vedat golü adam gibi attı, ama penaltı öyle olmadı. İkilem içinde kaldık doğru karar mıydı diye. Hakemin adı Sabit de MHK’de fikri sabit! Bu arkadaş daha beş yıl önce ikinci ligde arıza yapmamış mıydı? Hakem sanki molla köyü camii imamı gibi huşu içinde cemaate arkasını döndü ve daldı gitti. İbadete aykırı işleri göremeyen imamdan farksızdı Sabit hakem. Ne faulleri sezebildi, ne de kartlarını kullanmayı becerdi. Mesela teamüden cinayete yeltenen, Perez’i neredeyse katleden Servet cezadan kaçmak için bir de Taksim İlkyardım Hastanesi’ne gidip gelecekti utanmasa. Ama dedim ya, hakem cemaate arkasını dönmüş, ne futbolu bozanla, ne de rakibi sakatlayanla alakası yok. Galatasary 2-1’den sonra topa, Göztepeliler ise pozisyonlara hakimdi. Orta alan egemenliği İzmirliler’e geçince Lucescu doğru değişiklikler yaptı ve oyunu yine eline aldı. Skoru da bu değişikliklerle farka bağladı. Zor maç Vedat’ın marifeti, Lucescu’nun da maharetiyle kolay geçildi. ALTAN TANRIKULU Çalışan Kazanır Sezon başından beri Lucescu'yu taktir ettik. Romen teknik direktörün takımı nasıl yoktan var ettiğini, herkesin umudunu kesip parasını kurtarmaya çalıştığı bir dönemde Galatasaray'ı nasıl ayağa kaldırdığını anlattık. Bugünkü tablo tamamen Lucescu'nun eseridir. Çalışan ama çok çalışan mutlaka kazanır. Lucescu,futbolla yatıp, futbolla kalkıyor, favorilerle ilgilenmiyor, işini yapıyor, sonunda doğruyu buluyor. Bilmem sizde fark ettiniz mi? Galatasaray her maça ayrı bir 11'le çıkıyor. Yaklaşık 20 futbolcu sırayla forma giydi. Kalecisinden santrforuna kadar herkes zamanı gelince oynayacağını düşünüyor ve küsmüyor. Dünkü maçın yedeklerine bir bakın. Mondragon, Sergen, Hasan Şaş, Berkant, Fleurquin. Bu oyuncuların hepsi daha önceki maçlarda sahadaydı. Formsuz da değiller. Ama Salı gecesi oynanacak Nantes maçı için Lucescu böyle bir 11'le Göztepe karşısına çıktı. Henüz 17. saniyede müthiş bir golle maça başlayan G.Saray, rakibinin tecrübesizliğinden yararlanarak ikinci poziyonda ikinci golü buldu. Artık geriye iki ihtimal kalıyor . Ya dağılan rakibi karşısında farka gidecek, ya da Nantes maçını düşünüp oyunu rolantiye alacak. Sarı-Kırmızılı takım ikincisini tercih ediyor. Göztepe'nin golü oyunun uzun süre heyecanlı geçmesine neden oldu. İkinci yarının ilk 15 dakikası biterken, Mustafa Özkan'ın ortasını boş kale yerine auta gönderen Kabat, bir anlamda maçın da kaderini belirledi. Aslında Galatasaray o golü yese bile maçı döndürecek tempoda futbol oynuyor. Özellikle Arif boş alan bulduğu zaman ne kadar etkili olduğunu gösterdi. Ve tabii ki Serkan. Genç futbolcu müthiş bir takipçi. Attığı golllerin yanı sıra kılpayı düştüğü iki ofsayt pozisyonu var. İki de kaçırdığı net gol. Bütün bunlar Serkan'ın ceza alanı içinde vazgeçilmez bir isim olduğunun kanıtı. Sezon başında attığı gollerle gündeme gelen Ümit Karan ortada yok. Saçlarını boyatarak imajını değiştirmiş. Ama kafa yapısını değiştirmesi şart. Futbol takım oyunudur. Sadece paslaşmak değil, birşeyleri paylaşmaktır. Ümit'in arkadaşlarına da, rakibe de, hakeme de biraz daha saygılı davranması gerekir. Son söz Göztepe'ye. Bu yenilgiyi kaflarına takmasınlar. Üç dakikada iki gol yiyen her takım bu sonuçla karşılaşır. Doğru yoldalar. Hiçbirşeyi aldırmadan çok çalışmaya devam etsinler . Çünkü futbolda iyi konuşan değil, iyi çalışan kazanır: Örnek G.Saray . İLKER ATEŞ Güle Oynaya Galatasaray, bu ülke futbolunun çok ötesinde oynuyor. Üstelik oynarken hem seyirci, hem de oynayan keyif alıyor. Galatasaray, dün gece puan kaybedeceğini hiç aklına getirmeden, başından sonuna kadar oyunu bütünüyle elinde tutup farklı bir galibiyete ulaştı. Hatta biraz daha şanslı olabilse, çok daha farklı bir skor doğabilirdi. Lucescu, artık ne yapacağını, kimi dinlendirip, kimi sahaya süreceğini çok iyi biliyor. İlk yarıda Suat ve Ümit Karan'dan yararlandı. Suat, dışarı alınıncaya kadar bilinen Suat gibi oynadı. Ama Ümit Karan'da bir düşüş var. Bu belki de geçirdiği sakatlıktan kaynaklanıyor. İkinci yarıda Sergen ve Hasan Şaş'ın oyuna girmesi, Galatasaray'ın hem kalitesini yükseltti , hem de temposunu... Sergen, oyunda kaldığı süre içinde yine şık hareketlere imza attı. Onun da bu skorda önemli bir rolü var. Serkan, dün gece sahanın en golcü futbolcusu olarak hocasına, "Beni unutma" mesajı verdi. Galatasaray'ın savunmasında zaman zaman falsolar yaşanmasına rağmen Capone etrafını iyi toparladı. Bu arada dün gecenin unutulmaması gereken, ağırlıklı oyuncularından birisi de kesinlikle Perez'di. Hem sağ kulvarı çok iyi kullandı, hem de adrese gönderdiği toplarla Galatasaray'ın gole yaklaşmasında etkili oldu. Havasını buldular Sonuç olarak, Galatasaray bir yıllık aradan sonra ligde havasını yeniden buldu. Güle oynaya yollarına devam ediyorlar. Maçın hakemine gelince... Sabit Hacıömeroğlu, son günlerde komik penaltı kararı veren hakemler dizisine kendisini de ekledi. Göztepe'nin kazandığı penaltının, uzaktan yakından penaltıyla ilgisi yoktu. Göztepe, şu ana kadar iyi bir çıkış yapmasına rağmen Galatasaray gibi bir rakip önünde bu yükselişini sürdüremezdi. Ellerinden geldiğince iyi mücadele ettiler. Özellikle de ilk yarıda gole yaklaştıkları pozisyonlar vardı. Ancak bu kez de karşılarında Kerem faktörünü buldular. Kerem'e de gerçekten "Bravo" demek gerekiyor. Dün gece kritik bir kaç pozisyonda kaleci olduğunu gösterdi. Yani, Mondragon'u hiç aratmadı. ERCAN GÜVEN Antrenman Gibi Daha İstiklal Marşı’nın son mısrasını bitirip, yerimize oturmuştuk ki Galatasaray 2 - 0 öndeydi Ali Sami Yen’de... İnanılmaz bir acele... Sanki bir an önce maç bitsin de, Nantes sıraya girsin. Doğrusu ilk dakikalarda Göztepe de Galatasaray’ın bu niyetine yardımcı olmadı değil. Her akın Göztepe kalesine bir fırtına gibi iniyor, topa dokunup, gole çevirmek Galatasaraylı futbolcuların insafına kalıyordu. Lucescu ilginç bir kadro çıkarmıştı maça... Sergen ve Hasan Şaş gibi kozlarını sahaya sürmemiş, hatta tecrübeli kaleci Mondragon’u bile yedek kulübesine kilitlemişti. Ama bir şey farketmedi... İki güzel golün arkasından gelen penaltı bile Galatasaray’ın hızını kesmeye yetmedi... Ve Lucescu’yu ilk kez kendine bu kadar güvenli gördü Galatasaray seyircisi. Yedek kulübesinin önünde sanki tarih tekerrür ediyor, sağa - sola jestler yapan Rumen hoca, Sarı - Kırmızılı ekibe güven aşılıyordu. İkinci yarı başladığında önce Sergen girdi, Ümit Karan’ın yerine. Sonra Hasan Şaş, Suat’ın yerini aldı. Ve böylece orta yuvarlaktaki boşluk Göztepe’nin işine yaradı. Galatasaray, bol pozisyon buluyor, ama bir o kadar da veriyordu. Sonunda tecrübe galebe çaldı. Sarı - Kırmızılı ekip, yine istediğini aldı, mükemmel futboluyla hanesine üç puanı yazdırdı. Arif ve Serkan’ın golleriyle rahatlayan Galatasaray’ın Göztepe karşısındaki mücadelesini sert bir şekilde eleştirebilmek için insanın insafıyla kanlı bıçaklı olması lazım... Salı günü büyük bir maç; ve takım sahaya çıkıyor, takır takır oynuyor... Gece Galatasaray’ındı. Hem şık gollerle galibiyete ulaştı, hem de Şampiyonlar Ligi’ndeki zorlu maçı için ciddi ve son bir antrenman yaptı. Göztepe’ye gelince... Konuk takım, aynı hocası Rıza gibi sert bir futbol sergiledi. Oynamaktan çok oynatmamaya formatlanmışlardı sanki. Ve maçın berbat hakeminin diyetini, bitiş düdüğüyle birlikte birbirlerine giren Göztepe ve Galatasaraylı futbolcular ödedi. Hakem sinirleri o kadar germişti ki, son düdükteki kıvılcımlanan kavga neyseki çabuk önlendi. HALİL ÖZER Koşarsan Kazanırsın Galatasaray, göze hoş gelen, kendisine yakışan, insanı maça geldiğini sevindiren futboluyla Göztepe’yi makus talihi ile İzmir’e geri gönderdi. Bu futboluyla Sarı - Kırmızılılar’ın karşısında dün zaten hangi rakip olursa olsun, sahadan sağ çıkma şansı yoktu. Skora bakıp, sakın aldanmayın. Göztepe harbiden "kaya" gibi bir takım. Rıza’nın benimsediği İngiliz futbolundan güzel örnekleriyle Galatasaray’ı ancak bu kadar zorlayabildi. Galatasaray dışında karşısında hangi takım olursa olsun, Göztepe dün puan ya da puanları hanesine yazdırırdı. Ama Cim - Bom’un, maça galip başlaması da, bu güzel futbolu getirmedi değil. Daha 20. saniyede Vedat herkesi şaşırttı. Çünkü hayatında ilk kez böyle bir gol attı. Belki de bu şekilde atacağı son gol olacak. Öyle garip vurdu ki topa, daha ısınma turları yapan Majdan çaresizlik içinde kaldı. Göztepe ne olduğunu anlayamadan ikinci golü yediğinde, daha sahada birçok oyuncunun ayağına top bile değmemişti. Galatasaray gerçekten çok koşan bir takım. Öyle koşuyorlar ki, rakibin dili iki karış dışarı çıkıyor. Adamlar nefes alamıyorlar. Maç sonunda oksijen çadırına giriyorlar. Bu kadar çok koşan takım, bu emeği harcıyorsa, hakkı da üç puandır. Son derece ciddi oynadılar. Rakibin direncinin farkına vardılar. İşi bir an olsun bırakmadılar. Top ayaklarındayken, sahadaki 11 kişinin blok halinde sanki uzaktan kumanda gibi hareket etmeleri ve herkesin ne yapacağını çok iyi bilmesi, Avrupa’da bile birçok takımın harcı değil. Sanki basketboldaki gibi kenarlardan taktik numarası veriyorlar. Ona göre de oynuyorlar. Sezon başından bu yana Arif’e söylenmedik laf bırakmadı beyler. Hakarete gelen eleştiriler aldı, ama onun Arif olduğunu unuttular. Arif’in Osmanlı tokadı, yüzlerde izini bıraktı. Ama önemli olan o şamarı yiyenlerin farkına varması. Galatasaray hem futboluyla, hem golleriyle Nantes maçı öncesi moralini depoladı. Nantes karşısında da böyle oynayacakları bir gerçek. Zaten belli ki, hepsi bu işi sonuna kadar götürecek. BÜLEN TULUN Ümit Verici Salı günkü hayati Nantes maçını riske etmiyerek tedbirli bir onbirle maça başladı Galatasaray. Sürpriz bir 22 saniye golü var ki anlmatmakla bitirilemez. Vedat'ın 70 metre sürdükten sonra nefis bir vuruşla örümcek aldığı golden evvel Serkan'ın adamını taç çizgisine götürerek Vedat'a açtığı koridor müthiş bir zeka ve takım oyunu ürünüydü. Ardından 3 dakika sonra gelen ikinci Galatasaray golü tam tersine G.Saray'ın motivasyonunu tamamen bozdu. Top kayıpları başladı. Oyun düzeni tamamen bozuldu. Göztepe'nin agresif oyununa komik hakem de göz yumunca ortaya bir kördöğüşü çıktı. Hakem demişken hemen değinelim; Adeta Karadeniz fıkralarındaki "Temel" tiplemesine örnek bir fiziği var. Maç boyunca Perez'in sahada dayak yemesine ses çıkaramadı. Her kararından sonra vurulan topları sükünetle karşıladı. İlk 45 dakikada unuttuğunu sandığımız kartlarını herhalde devre arası gözlemcisinden fırça yemiş olmalı ki ikinci yarı cömertçe kullandı. Göztepe takımı herhalde Rıza'nın sıkı disiplini, çalışkanlığı ve büyük çabalarıyla bulunduğu yerde. Savunması bir felaket . Hele Servet diye bir adamları var ki evlere şenlik. Adam tam bir balta. Allah Rıza'ya kolaylık versin. Özellikle ağresif top oynamakla, tekme atıp, terbiyesizlik yapmayı karıştıran Göztepeli oyuncuları Rıza'nın ciddi bir şekilde eğitmesi lazım. Yoğun maç trafiğini dikkate alarak elindeki kadroyu son derece ekonomik kullanan Lucescu yine bütün taşlarını doğru oynadı. Galatasaray takımında Perez sahanın en iyisi olarak temayüz ederken Capone, Vedat, Arif ve Serkan görevlerini layikiyle yaptılar. Özellikle Vedat Allah vergisi yeteneğini ve airobik kapasitesini aklıyla birleştirdiği zaman yanlız Türkiye'nin değil dünyanın sayılı savunma adamlarından biri olabilir. Hasan ve Sergen oyuna girdikten sonra iki takım arasındaki kalite farkı bütün netliğiyle ortaya çıktı. Attığı kadar gol kaçıran Galatasaray bence "Galatasaray zor gol pozisyonuna giriyor" diyenlere de iyi bir cevap vermiş oldu. Salı akşamı bir galibiyet Galatasaray'ın bu gruptaki hesabını kesecektir. DENİZ GÖKÇE Lucescu Kazandı Galatasaray ile Göztepe arasındaki karşılaşma bu yılın en ilginç maçlarından biriydi. Göztepe, ligde 3. durumda olan ama tuhaf özellikler sergileyen bir takımdı. Göztepe'nin yıldızı yoktu. Göztepe, çok koşan bir takımdı ancak yaptıkları adam adama savunma büyük bir dezavantaj oluyordu. Üstelik namağlup unvanını bıraktıkları Kocaeli maçında sergiledikleri gibi savunmada inanılmaz bireysel hatalar yapıyorlardı. Galatasaray ise maça ilginç bir tertiple başlamıştı. Milli maçtan dönen Mondragon'un yerine kaleyi Kerem koruyordu. Galatasaray 3-4-3 dizilişiyle ilk defa Arif, Serkan ve Ümit'ten oluşan bir forvetle oynuyordu ve Hasan Şaş ile Bülent Akın ve Sergen kenarda oturuyordu. Maçın ilk beş dakikasında inanılmaz bireysel hatalar yapan Göztepe, 2-0 mağlup duruma düştü. Başlama vuruşundan sonra 30 metre dripling yapılmasına izin verilen Vedat, 25 metreden daha birinci dakikada golü buluyordu. 4. dakikada Göztepe duran toptan gol kovalarken savunmada iki Galatasaraylı'ya karşı tek savunmacıyla yakalandı ve Serkan skoru 2-0 yaptı. Göztepe kayboldu Kolay 2-0 Galatasaray'ı frenlerken, Göztepe temposunu değiştirmeden koşmaya devam ediyordu. 20. dakikada Vedat'ın Peter'i düşürmesiyle oluşan penaltı, skoru 2-1 yapsa da, Galatasaray'ın 6 pozisyonuna karşı Göztepe'nin ilk devrede sadece gol olan penaltı pozisyonu vardı. Maçın 2. devresinde ilk 15 dakikada normal olarak Galatasaray'ın gol bulması beklenirdi. Ancak ilginç şeyler oluyordu. Göztepe peş peşe pozisyonlar bulurken, genç kaleci Kerem golü önleyen kişi olarak dikkati çekiyordu. Hele 64. dakikada Peter'in bir kafa vuruşu var ki; eğer kaleyi tutsaydı skoru 2-2 yapacaktı. Ancak işlerin kötü gittiğini gören Lucescu oyuna müdahale etti. Ümit'in yerine Sergen'i, Suat'ın yerine Hasan Şaş'ı alarak maçı çeviren kişi oldu. Bu değişikliklerden sonra Galatasaray'ın yağmur gibi gelen golleri ve pozisyonları vardı. TURGAY RENKLİKURT Futbolun Harlemi İkili mücadeleye, prese, tatlı-sert rakibe girişe 'evet'.. Ama bu görüntü altında rakibin meslek hayatını bitirebilecek ince kıyım kasti faullere ve bu faulleri görmezlikten gelen bir hakem yönetimine 'Hayır' diyoruz. Dünkü maçın hakemi Sabit Hacıömer- oğlu, Göztepe'nin kıvamı hayli biberli ikili mücadele tarzına göz yumunca, Galatasaraylı oyuncular da 'Kısasa kısas' diyerek oyun tarzlarını fazla acılı yaptılar. Sonuçta, 'Kavgada yumruk sayılmaz' anlayışına uygun olarak sahadaki herkes rakibinin ayağını eline vermek için elinden geleni ardına koymadı. Göztepe takımı, koşan, tempoyu yüksek tutan, pres yapan, kademeye girip rakibini dozajı hayli yüksek sert girişlerle oyundan düşürüp yıldıran bir oyun tarzına sahip. Bu tarzıyla da ligin tepesine yerleşti. Ancak dün oyunun başlamasıyla beraber arka arkaya yediği iki golün şaşkınlığıyla çözülünce rakibini bezdirip yıldıran oyun tarzını ortaya koyamadı. Bundan faydalanan Galatasaray rahat top gezdirmeye başladı. Aynı rahatlıkla Galatasaray geri dörtlüsü top gezdirmeye teşebbüs edince ve buna biraz laubalilik biraz da ferdi hata eklenince Göztepe hem penaltı golü buldu, hem de kendine geldi. Ancak aksayan Suat, Hakan Ünsal ve Ergün'lü orta sahasına rağmen Galatasaray bir bütün olarak gerçekten kolektif futbolun bütün güzelliklerini ve varyasyonlarını sergileyen taraf oldu. Futbol fenomeni Sergen Galatasaray'da dün mükemmel oyununa rağmen aksayan ve göze batan taraflar var. Bunların başında da orta alanda ortaya çıkan pres zaafiyeti. Orta alanda görev yapan oyuncular eğer gününde değilse Galatasaray bir anda yıldızlar topluluğu takım olmaktan çıkıp vasat bir takım haline bürünüyor ve kalesinde inanılmaz gol tehlikeleri yaşıyor.. Tıpkı dünkü maçta olduğu gibi. Ancak orta saha pres unsurunu devreye soktuğu an Galatasaray aniden bir başka takım hüviyetine bürünüyor ve kolektif futbolun inanılmaz güzelliklerini sergilemeye başlıyor. Hele Sergen denen futbol fenomeni 'yetersiz fiziğine rağmen' sahaya girince Galatasaray takımı bir anlamda futbolun Harlem'i gibi oluyor. Tabii takımın Harlem'leşmesinde gölgesine bile çalım atan Hasan Şaş'ın payını da unutmamak lazım. Farklı kaybetmesine rağmen Göztepe ligdeki tüm takımların canını yakacak özellikte bir ekip. Ancak gelin görün ki, dün rakibi Galatasaray'dı.

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter