Sonbaharın en güzel günlerini yaşattığı Antalya’dan 8 arkadaş yola çıktık. Herkesin yüreğinde sevdası ile buluşacak olmanın verdiği heyecan ve coşku ile Çarşamba sabahı saat 08.10 da “vira bismillah” dedik. Coşku had safhada. Zira galibiyet serisinin devam edeceğine dair en küçük bir kuşku yok. Bunun gerçekleşmesi için 90 dakika boyunca ne yapılması gerektiği konusunda son taktikler konuşuluyor. Ses telleri temizleniyor. Güç depolanıyor. Daha güçlü daha arzulu daha istekli nasıl destekleriz ve kazanılacak üç puana nasıl etki ederizin son hesapları yapılıyor.
Keçiborlu’dan 4 kardeşimizi daha arabamıza dahil edip yolumuza devam ediyoruz. Her deplasman olduğu gibi yine İzmir’den kalkan otobüsle , arkadaşlarımızla ve diğer illerle irtibat halindeyiz. Kütahya’ya yaklaşırken Kütahya’da okuyan Gökhan kardeşimiz ve arkadaşlarından bir rica geliyor. “Şehir içine girseniz de meşhur çinili vazonun yanında ortalığı bir inletsek abi. Ne dersiniz ? “ Kütahya’ya giriyoruz. Yaklaşık 20-25 kişi üzerimizde atkılar , formalar. Kütahya’yı GÖZ-GÖZ çekerek sarsıyor ve yolumuza devam ediyoruz. Bu coşku bu zevk anlatılmaz. Yakın deplasmanlara gitmeyen kardeşlerimiz çok şey kaybediyorlar.
Sonrasında Bozüyük’e 30 km kala göl kenarında YALI otobüsüne yetişip konvoy yapıyoruz. Sayın Rıdvan Tekin önderliğindeki diğer kardeşlerimizin gece 3 ten yola çıkıp çoktan stada ulaştıkları haberini alıyoruz. Şehre girişte , stad yakınlarında ve statta hiçbir zorluk ile karşılaşmıyoruz.
Tam anlamı ile insan evladı diyerek tanımlayacağımız Bozüyük insanı , emniyeti ve Bozüyükspor yönetimi bizleri şanlı GÖZTEPE’ye yakışır karşılayıp bu şekilde ağırlıyorlar. Kendilerine çok çok teşekkür ediyoruz. Bizler de bizlere dostça davranan her il, ilçe, köy ve kasaba takımı taraftarlarına olduğu gibi insanca karşılık verip sağlam dostluklar kuruyoruz. Bu noktada , Bozüyük emniyetine iki kez teşekkür etmek isterim. Birincisi aşırı alkolden maça girmelerine izin vermedikleri Keçiborlu’da okuyan iki kardeşimizi maç bitiminde tek bir ricamız ile hiçbir zorluk çıkarmadan ve vakit kaybettirmeden bizlere teslim etmelerinden. İkincisi Bursa’dan gelen Uğur Er kardeşimizi bizzat ekip otosu ile bizzat emniyet amirinin Bursa arabasına götürüp bindirmesinden dolayı. Çok teşekkürler. Bir teşekkür de pankartların asılması sırasında emniyet amirleri ile görüşen federasyon temsilcisi Zafer Ağabeye. Sağolsun.
Dün amiyane tabirle 10 numara bir tribün vardı. Keşke 90 dakika boyunca birileri tribünleri hiç kesintisiz kayıt altına alsaydı. İnanılmaz bir yürek , inanılmaz bir ciğer , inanılmaz bir tutku , inanılmaz bir dayanıklılık ve inanılmaz kopuşlar. Son yıllardaki en mükemmel tribünlerden birisiydi . 7 den 70 e herkesi ama herkesi kutluyorum. Aklıma geldikçe hala tüylerim diken diken oluyor. Bize ayrılan yer 176 koltuklu idi. Tribünde yer bulamayıp aşağıdan , toprak zeminden maç izleyenleri de hesap edersek 200 ün biraz üzerinde bir arma sevdalısı omuz omuza maçı izledi. Orta sahaya kadar asılan rengarenk pankartların tamamını resmi sitede görmek isterdik.
Buradan bir kez daha resmi siteye haber ve resim koyanlara seslenmek istiyorum : Dünkü tribünlerden ve pankartlardan tek bir kare yok. Biraz çekim yapıp o coşkuyu maça gelemeyen taraftarlarımıza yaşatabilseydiniz keşke. Maç haberleri çok soğuk , sıradan ve ruhsuz. Sinirlenmeden önce şunu düşünün : Dünkü tribünler nerde , resmi sitedeki haber ve resimler nerde ?
Bir küçük ayrıntı : Tribünlerdeki buzların iyiden iyiye erimeye yüz tuttuğunu , hatta erimeye başladığını gördük. Grup liderlerinin birbirlerini sıcak karşılamaları, birbirlerine karşı saygılı davranmaları, tezahüratlardaki birliktelik , pankart asmadaki yardımlaşma ve anlayış bizleri ilerisi için çokca ümitlendiren olgulardı. KISACASI ; TRİBÜNLER GÖREVİNİ BİHAKKIN VE SONUNA KADAR YERİNE GETİRDİ.
TAKIMIN DURUMU :
Tribünlerdeki ortak görüş , bu güne kadar oynan rakiplere bakıldığında, zor maçların geride kaldığı ve bundan sonra Bozüyük maçının alınması ile birlikte ilk devre sonuna kadar 1 yada 2 puan kaybı yaşanacağı şeklinde idi. Bozüyük deplasmanı zor bir deplasman değil ve Bozüyük bizim rakibimiz de değil. Bozüyükspor’un amacı lige başlarken ligde kalmaktı.. Hatta forumlarda biraz geriye gidin , düşmeye aday takımların başında bizim gözümüzde ilk sıralarda geliyordu. Buradan mutlak 3 puan alınmalıydı.. Alınan bir puan bizim için 2 kayıp puan demek. Ama Bozüyük için çok büyük kazanç. Zira maçın son 20 dakikasında adamlar defansa kapandılar. Hocalarının sürekli oyuncularına geri çekilin işareti yapmaktan eli kolu çıkacaktı. Maç bittiğinde gerek Bozüyük tribünleri gerekse takım ve hocaları çocuklar gibi sevindiler. Bozüyük bizim üst sıramızda olduğu için puan almak iyidir sözüne katılmıyorum. Dünkü maçta iki takım arasındaki kalite farkı barizdi. Eğer ki bu takım bizim rakibimizse bizim takımda ters giden çok şey var. Sahaya çıktıklarında bile iki takım arasındaki farkı görebiliyorsunuz. Dün çok rahat kazanabileceğimiz bir maçtan beraberlikle ayrıldık.
Hazırlık maçlarında çok rahat gol atan takımımız ligde PAF takımı ile misafirimiz olan Gebzespor dışında hiç kimseye 2 den fazla gol atamadı. Bu kısırlık nedeni iledir ki 1-0 öne geçtiğimiz İskenderun ve Bozüyük maçlarında çok önemli 4 puan yitirdik.
İlk devre sonuna kadar eğer takımımız GÖZTEPE gibi oynar ve de oynatılırsa maçların tamamını alabilir. Bu grupta bundan sonra rakip kim olursa olsun deplasmandan alınan 1 puan BAŞARI filan değildir.
BİR GÖZLEM : Başta kaptan Yılmaz olmak üzere , oyuncular mutsuz. Yılmaz’da inanılmaz bir isteksizlik var. Diğer oyunculara tek tek değinmek istemiyorum. Kıyasıya eleştiri için hala daha çok erken. Ama hiçbir maç oynamadan kazanılmıyor. Ne kadar kaliteli olursanız olun karşınızdaki takım sizden 3 kat fazla koşarsa puan ya da puanları alıp gidiyor. Dünkü mücadeleyi izleyen bir arkadaşımızın şu yorumu bence çok isabetlidir :
“Belki bunu tek bir kişiye bağlayamayız. O konu hakkında kesin birşey söyleyemem. Ancak takımın içinde o olması gereken sıcaklık, bağlılık, kardeşlik ruhu, daha sonra taraftarla bütünleşme isteği yeterince yok gibi.” İmzamı atıyorum…
SON OLARAK : Özcan hocam size akıl vermek asla haddimiz değildir. Lakin artık maçlara Ferhat ve Murat Berge ile başlamanın zamanı gelmedi mi ?
Şu ferrariyi artık Ferrari gibi kullanmak lazım. Aksi takdirde, kapasitesinin çok altında gidip trafiği tıkadığı için sağa çekip trafikten men edecekler.
Dost tavsiyesi.
SAYGILARIMLA…
NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE’MİZE BİR ŞEY OLMASIN…
MUSTAFA DALYANOĞLU…
