Oğuz Reşat Sipahi
Göztepemiz için 2003 sonrası dönemde önemli bir gündü… Hava ve kara yoluyla çıkartma yapan pekçok Göztepeli gibi ben de 1461 Trabzon ve Antalya yaptıysa, Göztepemiz de yapabilir düşüncesiyle gittim Kadıköy’e…
Şehrin orta yerindeki stadyumu görünce, Gürsel Aksel arazisine bu tip bir stad yapma fikri, daha mantıklı gelmeye başladı… Lakin az kalsın, biletle bile giremiyorduk stada... Deplasman taraftarına yaptıkları kümes bölgesine giriş iki aşamalı işkenceden ibaretti. “İzmir-İzmirli olarak çok mu iyiyiz, yoksa kısasa kısas yapmayarak salakça mı davranıyoruz?” sorusunun yanıtını bilemedim. Gerçek şu ki daha girişte psikolojik çökertme yaşadı herkes.
Atatürk Stadı’na bir ses sistemi kurmak bu kadar mı zor diye bir kez daha sordum kendi kendime stada girince... Kuramıyorsanız, isteyin taraftardan onlar kursun…
lk onbirden Ferhat ve forvet kesmesini anlayamadım teknik ekibin... Böyle bir maçta forvetsiz oynamayı da ironik ve teslimiyetçi buluyorum. “Oldukları maçları da biliyoruz” diyeceksiniz ama hiçbirşey olmasa o kadar kolay gelemez, baskıyı artıramazlardı ilk onbeş dk...
Maçtan önce kişisel olarak biçtiğim en kötü senaryo oldu. Hakem hatası+erken gol. “Tff kupada bari biri kalsın diye mi o ilk gole düdük çalınmadı?” sorusunun yanıtını da bilemedim… Ardından ikinci devrenin başında Kazım’ın bu seviyedeki bir kaleciye yakışmayan ironik hatası ile gelen ikinci gol. Sonra oyuncular kendilerine geldiğinde üç olmuştu zaten.
Son olarak iç sahada kazanmalarına rağmen tribüne çağrılınca gelmeyen topçularımızın dört gol yedikten sonra kendi kendilerine gelmelerini de anlayamadım kişisel olarak... Devamını bekliyoruz...
Sonuç üzüntü ve muz kabuğu olsa da… En son iç saha maçındaki kadar insan olması son derece ilginçti. İçerisi Alsancak Stadı gibiydi. Pankartları-bayrakları içeri alınmayan (!) Göztepe taraftarı elinden geleni hatta fazlasını yaptı. Emeği geçenlere teşekkürler…