Keyifli bir yolculuk -ki toplam da 26 saat oluyor:))- 4 gol , 3 puan , kavurma , adana , bolca baklava, yeterince kadayıftan sonra sabah sabah mesaimizin başındayız. Herkese hayırlı haftalar dilerim.
Efendilikte sınır tanımayan bir şöför Ramazan abi ve yüzsüzlükte sınır tanımayan ikinci kaptan Mustafa -namı diğer cübüşcan- ile birlikte 14 kişilik birekiple düştük yollara. Sevdamızı bu sezonun en uzak deplasmanlarından birinde de yalnız bırakmamak gerekir dedik. Bizim gibi düşünen tam 140 kişi ile birlikte Gaziantep Kamil Ocak'ta armamızın yanında yer aldık. 90 dakika coştuk. Koptuk. Üstüste gelen gollerle çılgına döndük.
Ailecek deplasman yapanlara şahit olduk. İzmir dahil toplu araç ile hiç bir yerden organizasyon olamayan bu deplasmanda , hareket eden tek aracın ANTALYA'dan olması bence gülümseten bir ayrıntı idi. İZMİR + ANTALYA = GÖZTEPE olarak malum özdeyişimizi değiştiriyoruz:))
Seviyorum seniiii naraları ile cumartesi akşamı saat 19.25 te yollara düştük. Deplasman uzak, yolculuk masraflı olunca , hafta içi tayfanın mail grubunda yaptığımız nevale hazırlama çağrısına tayfanın yengelerinden inanılmaz bir destek vardı. 6 çeşit açma, börek , sigara böreği, kek vs. yi görünce ben dedim bunu dönene kadar bitiremeyiz. Yanılmışım. Meğer bizim tayfa adeta pirana gibiymiş. Bunu özellikle dönüş yolunda 4 dakika 37 saniye içerisinde 50 kadar sigara böreği, 1 kg baklava , Yahya komutanımın hediyesi 1 kg kadayıf ve 16 bardak çayı bitirdiğinde anladım:)) Sahalarda ender rastlanan bir performans hani. Ayrıca tayfanın her mola verişte , çikolata , cevizli sucuk gibi mamüllere saldırması da beni korkutmadı değil. Diğer yandan ikinci kaptanımızın "Yav cipis mipis yok mu" deyip bize sarması da . Özellikle Kürşat kardeşimizin elinden Konya da zorla aldığımız cevizli sucuk hasretinin dönüşte Pozantı'daki tesislerde bizlerden habersiz giderilmesini görmek beni ürküttü. Ama kazasız belasız döndük :))) Ya da ben hala öyle biliyorum :)))
Yolda giderken saat 01.00 sıraları Konya ve civarında FM 87.5 frekansından yayın yapan bir ilginç radyo kanalına rastladık. Gecenin o vakti zaten kıvamında olan keyifler zirve yaptı. Vallahi radyonun yerel şivesini ve nelerden bahsettiğini burada anlatamayacağım. Ama bir gece vakti oralara yolunuz düşerse bi deneyin bakalım. Yerel yayın yapan bu kanalı ve pazarlamaya çalıştığı ürünü yakalarsınız belki :)))
Pazar sabahı 08.30 da Gaziantep tabelası önünde resmimizi çektirip şehre giriş yaptık. Yavuz Göktürk kardeşimizi uykusundan uyandırıp buluşma noktasını belirledikten sonra stada yakın bir kahvede yine oyun ve yerel halkla muhabbet dolu anlar başladı. Gerek kahvedeki ahali, gerekse Antep içerisinde dolaşırken rastladığımız insanların tamamına yakınının bizim galip gelmemiz konusundaki iyi dilekleri , hatta samimi dilekleri açıkçası beni şaşırttı. İlginç. Kanımca Gaziantep B.B. şehirde sevilmiyor. Normal şartlarda 100-200 kişiye oynayan B.B. sanırım rakip GÖZTEPE olduğu için 1.000 kadar seyirci toplamıştı. Ancak , bizimle birlikte aynı tribüne girmek isteyen Gaziantep'li gençler, gördükleri her yerde atkı değişimi yapmak isteyen insanlar, attığımız gollerde bizleri alkışlayan B.B. kapalı tribün ahalisi ve isyan marşı söylerken maraton tribünde atkılarını açıp sallanan seyirci profili bizim pek alışkın olmadığımız bir durum. Ancak dün absürd komedinin tavan yaptığı bir an yaşandı ki bunu yazmadan geçemem. Gittiğimiz yerlerde bizi bir Bizans takımına benzeten , Malatya'mı , Kayseri'mi diyenleri gördük . Lakin Nizipspor'mu diyeni hiç görmemiştik O da oldu. Hayırlısı olsun:)) Bu arada sadece mail ortamında görüştüğümüz ve daha önce bir araya hiç gelemediğimiz Volkan Gürsoy kardeşim gibi dostlarla da görüşme imkanımız oldu. Çok güzel anlardı. Aradığımız ve bize yakışan da zaten GÖZTEPE sevdası etrafında kenetlenmiş dostlar ve büyümüş dostluklar değil mi?
Gaziantep kalesini , Bakırcılar çarşını ve şehrin merkezini 2 saatlik yaya bir gezi ile hızlıca dolaştıktan sonra stad karşısındaki Ciğerci Mustafa ' da İzmir'den gelen Behçet kardeşim ve arkadaşları , İstanbul'dan İlker Bora kardeşim, Gürkan kardeşim ve arkadaşları , Konya'dan bir grup kardeşimiz, Şirinyer'den Aydın abi , Diyarbakır'dan Yahya abi ve diğer kardeşlerimiz ile buluştuk kucaklaştık. Behçet kardeşim ve Yalı Derneği tüm imkansızlıklara rağmen deplasmanlarda , şehir dışı tayfalarını iyi örgütlüyorlar. Sağolsunlar.
Nefis bir ziyafet , oracıkta yapılıveren ve öğrenci kardeşlerimizin ellerini cebine atmasını engelleyen bir koalisyondan , mutlu birkaç kare resimden sonra stada geçtik.
Tribünü 2. golden sonra tek tek saydım. Orada bulunanlarda buna şahittir. :)) Emniyet kuvvetleri hariç 140 kişiydik. Tribünümüz yine güzel yine tek vücut olmuştu. Sen ben şu bu demeden tribünlerimizin tüm renkleri ahenkli bir bütünlük içerisinde takımımıza gereken desteği fazlası ile verdiler. Hem kendileri coştular hemde takımı coşturdular hem de yine gittiğimiz her yerde olduğu gibi tribünlerdeki ev sahibi seyircileri ve bu kez ilginçtir emniyet güçlerini dahi kendilerine hayran bıraktılar. Tabi maç sonu bir emniyet mensubunun :"Bu kadar yol gelip böyle hakkaten muhteşemm bir tribün yapmanız çok güzel. Hele ki İSYANKAR MARŞINIZI :)) çok beğendik. Bi daha söylesenize." demesi bizlerin yorgunluktan öldüğü, terden sırılsıklam olduğu anlarda epey bir gülümsetti.
100 bin tane kanala sahip olup ta şu maçı veremeyen TRT nin yokluğunu aratmayan Aydın abi ve DUMAN aşiretine de özel bir paragraf açmak ve haklarını vermek lazım. Sağolun var olun. Sizin gibi güzel insanların bu tribünlerde her zaman çok özel yerleri var.
4 gol , 3 puan herşey iyi güzel de 5.dakikada 10 kişi kalan şu vasat takım karşısında da 2 gol yemesek iyi olacaktı sanki. Her neyse. O da bu güzelliklerin nazar boncuğu olsun.
Daha önceki dönemlerde yazılarımda ve forum muhabbetlerinde , Aydın Karabulut için , takımdaki ayağına yakışan topçu, takımı atağa kaldırabilecek tek futbolcu olmazs a olmaz, top ayağına yakışıyor. Elbette pas ta verecektir, golde atacaktır diyerek hep savundum. Yanılmışım. Özür dilerim.Aydın yokken takım gümbür gümbür atağa kalktı , gol de attı . El freni bırakılmış araba gibi. Teşekkürler Cihat Hocam. Neşter isabetli olmuş.
Topçular gollerden sonra özellikle ve bilerek kaptanımızın yönlendirmesi ile Cihat Hocamızın etrafında kenetlendiler. Bu şu demek : "Biz Cihat Hocayı seviyoruz. Onun yapmak istediklerine futbolcu olarak inanıyoruz. Gösterdiği hedefler ve oynatmak istediği futbol gerçekçi. Bizim aklımıza yatıyor ve bunu gerçekleştirmek için çabalıyoruz. " Bu çok güzel bir durum. Hele ki bunun kaptan İlhan'ın önderliğinde gerçekleşmesi daha bir güzel. Demek ki armamız akıllı ve güzel insanlar tarafından temsil ediliyor. Gurur duydum.
Maç sırasında ve İsyan Marşında açılan , "HER GENCİN HARCI DEĞİL BU YOLLAR" pankartı için emeği geçen tüm kardeşlerimize de teşekkürler ederiz. Olması gereken yerde olması gereken bir mesajdı. Hazır yeri gelmişken sözün burasında birkaç çuvaldızı kendimize batıralım. Dün tribünlerin tüm renkleri oradaydı. Hiç kimse kasmadan ve kasılmadan birbirine eşlik etti. Gurur yapmadı. Sen nereye bakıyorsun demedi. Herkes herkesle omuz omuza oldu. Sonuç : Tadından yenmeyen bir tribün. Bu günlerde yine sanal ortamda birbirlerine sallayan insanları görüyor duyuyor ve üzülüyoruz. Tribüncülük sürekli birilerine sataşmak , hep ben büyüğüm, ben güçlüyüm , benim grubum derneğim en delikanlı ispatı yarışına girmek midir ? Yoksa bir dilim ekmeği, cebindeki 3 lira 25 kuruşunu kardeşinle paylaşıp aslanlar gibi sevdanın GİTTİĞİ HER YERE GİTMEK VE KARŞILIKSIZ BEKLENTİSİZ SEVMEK MİDİR ? 13+1 kişilik araçla 20 kişi ile Antep'ten Adana'ya gelmek midir ? Binlerce kez milyonlarca kez düşünülmesi ve tartışılması gereken bir olgu.
İnşaallah puan ve sıralama olarak ta bir an önce rahatlayıp , Halil kardeşimiz başta olmak üzere altyapıdan gelecek gençlerimize tecrübe kazanacakları ve baskı hissetmeyecekleri maçlarda ısrar etmek bu sezonun futbol anlamında tek ve en büyük kazancı olacaktır. Dün Halil oyuna girdikten sonra çok güzel işler yaptı. Daha da güzel olacak.
Bu arada kafama takılan başka bir nokta : Bizim takım deplasman seyircisi ile daha mı iyi bütünleşiyor ? Düşünmek lazım. Henüz kesin değil sanırım ama Adana maçı pazar günü ve saat 16 da ALSANCAK STADI'nda oynanacakmış. Eğer olursa mükemmel olur. Bu takım , iç saha seyircisi ile de mükemmel bir uyum sağlar ve ligde artık düşme gibi bir derdimizin olmadığını cümle aleme duyururuz.
Acizane fikrim odur ki , bu hafta boyunca Antep maçının kritiğini filan yapmayalım hiç. Sadece keyfini sürelim. Zevkini çıkaralım. Adana maçında ne yapabiliriz , o stadı nasıl doldurabiliriz bunun hesabını yapalım. Pazar günü de o stadı doldurup eskiden olduğu gibi muhteşem bir tribün yapalım.
Söylenecek , anlatılacak , paylaşılacak o kadar çok şey var ki. Bolu maçındaki az katılımdan sonra Gaziantep'e bir volt yaparak , tribünde 90 dakika susmadan hem eğlenen hem eğlendiren , hem coşan hem coşturan ANTALYA TAYFA'daki kardeşlerime de özel bir paragraf açayım da onların da hakkını yemeyelim. Efendice gidip efendice döndünüz. Aranızdaki muhabbete , kardeşliğe, paylaşıma imrenmemek mümkün değil. Hele ki onca yola ve yorguluğa rağmen pazar gecesi saat 03.00 ta aracın içerisinde tavan yapan o muhabbetiniz yıllar geçse de unutulmayacak.Teşekkürler çocuklar. İyi ki varsınız...
NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE'MİZE BİRŞEY OLMASIN...
SAYGILARIMLA...MUSTAFA DALYANOĞLU...