Türkiye’nin temel sorunları son 40 senede pek de değişmiş değil. Açık ya da gizli işsizlik, aleni ya da örtülü bitmeyen senfoni ekonomik krizler, devalüasyonlar, ölçmek istemeyen kurumlar yok dese de enflasyon, gelir ve yatırım dağılımındaki eşitsizlik, devlette bağımsız karar alabilen kurum olmaması,  her şeyi satalım bilinci, iç güvenliğin bir türlü sağlanamamış olması, eğitimin düzey ve kalite olarak düşük olması, araştırma geliştirmeye yeterince önem verilememesi, tüm bunlardan kaynaklanan ulusal bir algılama bozukluğu ve uluslar arası rekabette geride kalma, iktidar sahiplerinin ve onları seçenlerin içgörü eksikliği ve son dönemde meclisteki tüm partileri bir araya getiren iki olayın şike ve halka %3-5 zammı uygun görürken, kendilerine %100 zammı uygun görmelerinden de anlaşıldığı üzere,  büyük oranda ben merkezcil olmaları…

Göztepe de 40-50 senedir önde gelen problemlerini çözme açısından devletten daha hızlı olamadı ne yazık ki... Tesisleşememe ve kendine ait bir stadyumu olmama sorunu, maddi bağımsızlığın oluşturulamaması… Büyük oranda bunlara bağlı olarak borçlanma ya da kişilere bağlılık… Başta kişilere bağlı olmaktan dolayı bağımsız karar alma mekanizmalarının iyi işlememesi, kurumsallaşamama kurumu olma, bu sebepten, kollektif bilinç yerine bireysel şekilde, şeffaflıktan ve hesap verebilirlikten uzak yönetilme…

Bu dönemde taraftar kurumu neler yaptı? En azından kulübe üye olunabilen dönemde kulübüne üye olmaya, internet üzerinde ya da değil -dernek ya da taraftar platformları- şeklinde ya da üniversiteler düzeyinde örgütlenmeye çalıştı. Ortak akıl yaratmayı ve uygulamayı denedi. Kritik anlarda kritik eylemler yaptı. İzleyici değil, oyuncu olmayı en azından oyuna etkide bulunmaya çaba gösterdi.. Sorunlara çözüm getirmeye çalıştı.  Kollektif bilinç ve karar alma mekanizmaları oluşturarak, kulübe tarihinin ilk tapulu taşınmazını kazandırdı.

Son 40-45 senede lokomotif futbol takımı bireylere bağlı olmaktan ve TMSF’nin karar alamama mekanizmalarından dolayı indi, çıktı, indi, çıktı. On yıllar içinde Göztepe’yi Göztepe yapan özelliklerini, uluslar arası ve ulusal alanda oyunun önde gelen takımlarıyla rekabet edebilirliğini yitirdi. Yerel takımlarla rekabet gücünü de kaybettikten sonra amatöre kadar düştü. Madrit’i de gördü, Gaybiefendispor’u da…

Bu yarım asıra yakın sürede oluşan başarılarla oluşan taraftar kitlesinin meydana getirdiği kollektif güç, ihalenin oluşmasını ve ihaleye başkalarının da talip olmasını sağlarken, kendisinin ihaleyi alamamasına ve Altınbaş döneminin başlangıç düdüğüne neden oldu.

Altınbaş döneminde dört sezonun ikisinde sportif başarı sağlandı. Başkan Altınbaş’a müteşekkiriz ki aynı dört senede takım amatörden 2. lig A kategorisine geldi. Lakin, bireysel bilinç, kolektif bilince galip gelmeye devam etti. Bu yüzden amatörden çıkılamazken, 2. lig b kategorisinde bir yıl kaybedildi… Hatta bu sene de mucizelere bırakıldı. Spor okulları ve logolu ürünler konusunda genellikle akılcı işler yapıldı ve çok olumlu gelişmeler oldu. İnternet mağazacılığı da çok iyi bir gelişmeydi.… Para kazanmaya yönelik bu olumlu işlerin dışında değerli bir gelişme varsa on yıllar sonra bir sezonun başlanan teknik direktör ile bitirilebilmesiydi.

Göztepe tarihi boyunca da, Altınbaş döneminde de ancak iyi kadrolarla şampiyon olabilmiş bir takımken, bu gerçek göz ardı edilmeye çalışıldıkça, özellikle tüm büyük kulüplerin istikrarındaki en iri tehlike olan iç saha başarısızlıkları başta olmak üzere sportif başarısızlıklar devam etti. Ne yazık ki tarihten ders alamama yüzünden teknik direktör istikrarında da ikinci sezonu göremedik.

Kulüp ve dolayısıyla kollektif yapı işlevsizleştirildi. Neden olduğunu kimsenin anlayamadığı sebeplerden dolayı kulübümüze aidatımızı hala ödeyemiyoruz. Kulübe taraftarın aldığı arsa tesis olarak değerlendirilmezken, o arsayı değerlendirmek amacıyla sunulan alternatif fikirlere de yanıt verilmedi. Onun yerine belediyelere gitmek daha akılcı bulundu, bir türlü kavrayamasam da bulunmaya devam ediliyor. 1500 günde yapılan tek tesis hamlesi İzmirspor tesislerine yapılan ironik yatırımdı. O yatırım sayesinde futbolcularımız idmanlarını orada alıp, otobüse binip, duşlarını Gürsel Aksel Stadı’nda almaya devam edebiliyorlar neyse ki… İzmirspor’un sahası da bakıma alındığındaysa, o saha-bu saha gezmeye devam edip, sakatlıklar senfonisi besteleniyor.

1500 günü deviren Altınbaş döneminde hiçbir ek amatör branş açılmazken, Göztepe amatöre düşerken bile varolan voleybol takımı şampiyon olmasına rağmen ligden çekildi. Dileriz taraftarın yönettiği hentbole de aynı kader yaşatılmaz. İlkelerde hesap verebilirlik varsa da sportif yapı ve derneğin borcu, gelir-gider yapısı hakkında hiçbir resmi açıklama yapılmadı.

Altınbaş döneminde de taraftar ve yönetim biz haline gelmedi ya da getirilmedi. Her iki taraf da birbirine çoğunlukla gazeteler ya da bilgisayar monitörleri üzerinden seslendi. Medya ile iletişim de hep yetersiz oldu. Bu sene başlayan diyalog toplantıları iyi bir başlangıç olsa da süreğen sportif başarısızlıklarla birlikte unutuldu gitti.


Tekrar dönelim bu sezona… Geçen sene şampiyon olan takım birkaç Süperlig oyuncusu ile takviye edileceğine ne yazık ki yine bozuldu. Yerlerine ise üst lig yerine, bu ligin ya da alt ligin oyuncuları alındı. Tekrar tekrar vurgulamak gerekirse, bozulan kadro nedeniyle ardı ardına gelen iç saha mağlubiyetleri ile teknik direktör istikrarı yine yeni yeniden kaybedildi. Özcan Kızıltan gittikten sonra Ali Gültiken, Göztepe ile olan geçmişi çok da iç açıcı olmayan Cihat Arslan’ı getirdi ama hala olan, bitenden ders alamayıp, yapamadığı transferler ile gelen iç saha mağlubiyetinden sonra o da gitti arkasında Cihat Arslan’ı yadigar bırakarak… Dileğim Cihat Arslan’ın başarılı olmasıdır.

Burada şu sorular sorulabilir... Bu takım hala bu ligden çıkabilir mi? Evetse hangi transferlerle? Yapılan yeni transferler eldeki teknik direktör ve oyuncu yapısı göz önüne alındığında yeterli mi? Çıkamazsa düşme olasılığı var mı? Beş-altı maçlık olumlu veya olumsuz seriyle ikisi de bence hala mümkün; diyelim ki zor gerçekleşti ve çıktık… Bu oyunculardan kaçı Süperlig’de de devam eder? Çıkmasa da, düşmese de… Gelecek sene kaçı, bu ligde -hedefe oynayacak değil, geçen seneki gibi hedefi alacak- bir kadroda yer bulabilir? Cihat Arslan devam etsin diyorsak ve istikrar içerde kazanmaktan geçiyorsa; bu kadro ya da transferler buna yeter mi?

Gelelim Ksk maçına… Ksk maçında ilk hedef Göztepe’nin tarihsel ve evrensel hedefi olan kazanmak ve ardından bu ligden hızlıca çıkarak esas rakipleri olan üçlü oligarşi ile rekabet edebilmek olmalıdır. İkincisi ise ceza almamak… Ceza almamak içinse Göztepe kaybetmemelidir. Göztepe kazanırsa oluşturacağı enerji ve birliktelikle ilerleyen haftalara daha ümitle bakabilir. Daha önce de belirttiğim gibi olası bir beş-altı maçlık seride takım yukarıya yaklaşabilir ve bu sene çıkabilir seviyelere gelebilir.

Sonuç… Türkiye, o-bu-şu-onlar-bunlar-şunlara ait ayrımlaşma nedeniyle kolektif iş yapamama ve problem çözememe özelliğinden feragat edemediğinden, genç ve dinamik kocaman nüfusuna rağmen büyük enerjisini patinaj yapmaya, kronik dertlerini çözümlemek yerine korumak için harcamaya devam ediyor. 87 sene ya da 1500 günden fazla sürede çözülemeyen Göztepe sorunları da hayat enerjilerimizi patinaj yerine çözüm için kullanırsak çok kolayca dert olmaktan çıkarılabilir. Tesis yapılmak istenirse yapılır. Arsalar değerlendirilmek istenirse değerlendirilebilir, yenileri alınabilir... Stadyum bile istenirse kolektif şekilde yapılabilir. Ali Gültiken’in gelmesine neden olan nedenlerde bir değişiklik olmadığından, ne olursa olsun tercihen diyalogu sağlam benzer bir kişi benzer göreve alınmalıdır. Aksi, başarısızlıklarda sıkıntılı durumlara neden olacaktır. Göztepe yönetim ve taraftar arası etkileşimler açılmalı “Biz” haline gelinmeye çalışılmalıdır.  Birbirini yok sayma öfke yarattığından bence şiddetle uzak durulmalı, herkes birbirine sevgi-saygı duymalıdır. Medya ile iletişim düzeltilebilir. Başkanımız İmam Altınbaş tarafından dernek aktive edilerek, hem, şirket hem de dernek olmanın bugüne kadar kullanılmayan avantajları yaşanabilir. Amatör branşlar eleştiri kaynağı olmaktan övgü kaynağı olmaya çevrilmesi çok kolay olduğundan bu yol tercih edilebilir. İstenirse hala bu ligden çıkılabilir… Bunun için başta Ksk maçı olmak üzere gerekli maçlar kazanılmalıdır. İç saha başarısı korunarak teknik direktör istikrarı devam ettirilmeli en kısa zamanda ulusal ve uluslar arası alanda oyunun önde gelen takımlarıyla rekabete dönülmelidir.

 

Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter