Kupa töreni medyatize edilebilecek bir olaydı. Yeni Göztepeliler yaratabilmek için önemli bir fırsattı. Üzüntü verici bir şekilde sönük ve alışılmadık bir şekilde kutlandı ve benim şahsi fikrim çok da hoş olmadı. Ben şu ana kadar böyle bir uygulama görmedim. Futbolcular neler düşünmüştür bilemiyorum. Bütünlük mesajı verilebilecek bir olay bence çok şanssız bir şekilde yaşandı.
Bu arada F. maçındaki hasılat paylaşımı da beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattı. Sezon sonunda verilen söylemlerle de ne yazık ki çelişti. İzmir'de kral Göztepe'yse böyle olmamalıydı.
İzmir gibi bir şehirde Alsancak Stadında gece maçı oynayamamak tam ülkemize has bir çelişki olsa gerek. Maç 2 saat sonra oynansaydı en az 2000 biletli seyirci daha gelirdi buradan da en az 5.000.000.000 TL daha kazanılırdı. Bu arada hem Altay, hem de İzmirspor maçlarını orada oynayacak. Tüm İzmir kulüpleri birleşse oraya rahat rahat bir jeneratör alınır. Hatta Göztepe tek başına bile alabilir. Fiyatını bilmiyorum ama bence fiyat etkin (cost-effective) olur.
Söz seyirciye gelince tüm Türkiye'de maça giden insan sayısında bir azalma var. Buna biz de dahiliz. İki sene önceki ilk maçımızda 15.000'in üzerinde biletli seyirci vardı. Bu sene 6.000. Maç gece olsaydı, o seneki gibi olur muydu bilmiyorum ama 15.000 olmayacağı açık. Bu arada stadda 6.000'den fazla insan olduğu kesin. Polis geçen seneki Diyarbakır-İstanbul BŞB maçlarındaki kontrolün onda birini bile yapmadı. Stada doğru yürürken pek çok kişi biletsiz o tarafa rahatça geçebildi. Herkesin üç kuruşa beş takla attığı ortamda kendi hakkımızı korumak konusunda yönetimin acil önlemler alması gerektiğini düşünüyorum. Bu takımın maçına para vererek girmeyi kimsenin çok görmemesi lazım.
Bu arada seyirci açısından okul bilet kampanyalarına devam edilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim. 100 tane öğrenci açık kombine yıl boyunca İzmir'in çeşitli ilçelerindeki liselerinde, fakültelerinde ya da Manisa'da, Aydın'da, Denizli'de dağıtılabilir. Her hafta başka bir okula gidilirse suiistimale uğramaz ve amacına ulaşabilir.
Küfür en azından bu maçta oldukça azdı. Anayasanın da tribünde oldukça ilgi gördüğünü gördüm. Toplumun her kademesinde A'dan Z'ye tüm sınıflarında, devlet yönetimi dahil küfür adeta bir yaşam biçimindeyken, tribüne gelen insanların bu yaşam biçiminden bir anda uzaklaşmasını beklemek hayal olabilir. Ama şu da unutulmamalıdır ki küfürsüzlük de bir yaşam biçimidir ve hayattaki pek çok yaşam biçimi gibi öğrenilebilir. Anayasa da taraftarımız için bir taslak olması açısından çok önemli bir yenilik. Sayın Birol Özsandık'a, basımında emeği geçen ETC Travel'a ve Tolga Gencer'e, oylayan herkese ve sıcağın altında dağıtımını üstlenen Mustafa Dizdar, Oktunç Güloğlu, Baki Karakoç ve Süleyman Yengil'e teşekkürlerimi bir kere daha sunuyorum. Bu arada liste kurulduğundan beri buradaki fikirlerin yayılmasında yardımcı olan Sayın Osman Gençer ve Çağatay Çağlar'a da sonsuz teşekkür ederim. Yine Bizanslıları çıldırtmamıza vesile olan Sevgili Alpay Ozalan'a da çok teşekkür ediyorum. Kalbimiz onunla.
Yine önemli bir gelişme de taraftarımızın bu maçta esrarlı tezahürata çok az yönelmesiydi. F. maçına bölümümden F. takımını tutan bir kaç arkadaş gitmiş. Arkadaşlar meraktan benim anlata anlata bitiremediğim tribünümüze gitmişler. Gayet memnun olmuşlar ama esrarlı tezahürata bir türlü akıllarını erdirememişler.
Taraftarımız şunu unutmamalı ki Türkiye'de hiç te azımsanamayacak miktarda başarı ile yön değiştiren taraftar kitlesi var. Biz başarılı olduğumuz sürece bize yönelecek bir kitle de mevcudiyetini koruyor. Bunları cezbedecek şey de başarı ve kulübün çoğu kişilere ya da görüşlere göre vitrini olan tribünler.
Hem F., hem de Altay maçları esnasında özel işlerim nedeniyle şehir dışındaydım. Ne yazık ki maçlar hakkında gazetelerden pek bir şey öğrenemedim. F. maçının ertesi günü Adana'daki gazetelerin hiçbirinde maç yorumu ya da sonucu hakkında veri yoktu. Ulusal medya kuruluşları "ulusal" kelimesinin tanımını bir sorsalar, kendi kendilerine. Biz heryerimizi yırtsak ulusal olamayacak mıyız? Soruyu bir de şöyle soralım F. Göztepe ile berabere kalınca ulusallığını kaybediyor mu? Sizin medya anlayışınıza da, ulusallığınıza da ben ne diyeyim ki? Bu arada bir gün Fotomaç'ın sayfalarından birinde Trabzonspor-Göztepe sayfası yazıyordu ama Göztepe hakkında heber yoktu. Neden sayfanın üstüne öyle yazdınız, hadi yazdınız neden ufak ta olsa bir haber yok? "Ne biçim gazete yapıyorsunuz? Böyle dandiklik olur mu?" soruları gün boyu kafamı tırmaladı. Fenerbahçe maçının iki gün sonrasındaysa adamların neden berabere kaldıkları hakkında yorumlar Göztepe nasıl oynadı kimsenin bilmesine gerek yok, anlamı yok, o yüzden yazmamıza gerek yok. Bu arada bu konuda Sabah'ında farklı olmadığını itiraf etmeliyim. Globalleşme süreci içinde toplumlar marka yaratıp, bu markayla dışarıda bir talep oluşturup, sonra da bu talebi doyurmaktadırlar. Sabah ise Göztepe markasını kullanma yönünde çok başarısız politikalar uyguluyor bence.
İş bu kayırıcılığa gelmişken. Medya ve medya kuruluşlarını aşın, devletin spor bakanlığının sitesi http://www.sporum.gov.tr adresine girdiniz mi? Bir girin bakın. Bakın anasayfasına. Kulüplerden haberler diye bir köşe var sağ sütunda. Bannerına bakın. K. Bizans takımlarının tribünlerinden görüntüler var. Yalnızca onlardan üç görüntü. Biri yanıp, biri sönüyor ve ardından kulüplerden haberler. Devletimizin Spor Bakanlığından resmi devlet yaklaşımı. Yüce Devletimizin spor bakanlığı gov uzantılı spor sitesinden diyor ki "Ey diğer takım taraftarları siz yoksunuz ki...Siz yoksunuz ki, sizi oraya resimleyeyim, bunuca resmi olarak açıklıyorum, bu da böyle biline" Tüm taraftarımızı ve diğer takımların taraftarlarını bunu kınamaya davet ediyorum.
Digitürk'ün dekoder yapmak için yaptığı reklamı gördünüz mü? 3. yıldızı kim alacak K. Bizansın Mecidiyeköylüsü mü, Kalkedonlusu mu? Ey diğer takımlar, İnönü Stadı'nın ikametgahçıları, Göztepeliler, Antepliler, Trabzonlular diğerleri zaten siz hiç şansınız yok, o yüzden siz yoksunuz, yine o yüzden sizin dekoder almanıza ya da size dekoder satmamıza gerek yok Başka bir Digitürk reklamındaysa K. Bizans takımları ve Trabzonspor var. Diğer 14 yok. Ey Digitürk'ün deha reklam dehaları, bu nasıl bir pazarlama stratejisidir ki 14 takımı yok sayarken, bu 14 takımın taraftarının seni var sayacağını mı sanıyorsun? Devam edin.
Narlıdere'deki tesisler için açılan kampanya çok önemli herkesin gücü yettiği kadar olaya destek olmasını diliyorum. Bu yardım kampanyası-kombine kampanyası-Gözcarddan sonra dördüncü. Görüldüğü gibi bir hareket var. Bunlardan Gözcard hem yarı profesyonel yöneticiliğe geçiş olması, hem modern pazarlama ve veri toplama yöntemlerinin kullanılması, hem de siklik sabit bir gelir yaratması açısından çok önemli bir gelişme. Tüm Göztepeliyim diyenleri Gözcard almaya davet ediyorum. Bu, bir yandan da fikirlerin gerçeğe dönüştüğünü görmek açısından da gurur verici. Bu çalışmayla oluşturulacak veri bankası gelecekte kredi kartı-dergi ki çok yakında karşınıza çıkacak, derneğin üye satışının arttırılması açısından büyük faydalar sağlayacaktır. Ayrıca geçen üç sene zarfında yapılmayan pek çok iş için bir başlangıçtır ki belki de (bildiğim kadarıyla) sırf, (yönetimdeki hiç kimsenin esas işinin Göztepe olmadığı varsayılırsa) iki tane tam profesyonel yöneticiyle neler yapılabilir sorusunu zihinlere sordurabilmesi bile büyük bir gelişmedir. Daha önce de belirttiğim gibi ortada mal satabilecek bir pazar var. Var ama malı satması gerekenler hariç herkes satıyor. İzmir'de Valilik, defterdarlık ve zabıta yılın 17 günü belli bir güzergahtaki güvenliği sağlayamıyor mu? Güzelyalı'da çeşitli dükkanlarda satılan hediyelik eşyalar hakkında Defterdarlık ve zabıta neden birşeyler yapmıyor? Pazarın büyüklüğü hakkında kombine ile ilgili gelecek eleştirilereyse geçen seneki F. takımının 4000, bu seneki Antepinse 200 kombine sattığını hatırlatmak isterim. Benim tahminim bu sene bizim 2000'i geçeceğimiz şeklinde.
Tenisçilerimizin kural hatası nedeniyle elenmesi çok üzücü bir durum. Umarım yapılan itiraz kabul edilir ama hiç sanmıyorum. İki yanlış bir doğru etmeyeceğinden, artık olay seneye kaldı gibi.
Basketbol geç te olsa start aldı ve piyasanın çok kötü olması nedeniyle pek fazla bir kayıp yaşanmadı gibi. Fakat 2.000.000 bayan İzmirliye ki bunun en az 500.000'ini öğrenci olmalı, sunabildiğimiz en önemli branş olan voleybolda henüz hiç hareket yok. Ezeli rakibimizin büyük yatırımlar yaptığı bu branşta, bu sene gülen ne yazık ki onlar olacak gibi görünüyor. Geçen sene bize seneler sonra Avrupa gururu yaşatan bu branşımızda da hereket artık başlar umarım.
NTVNSNBC anketinin objektif bir anket olduğunu tahmin ediyordum. Düne kadarki kısmı öyle gözüküyordu. Dün sabah %1 olan Denizlispor akşam %10 olunca ki tahminim tüm Denizlideki bilgisayarlar bile buna zor yeter, bu işte bir bit yeniği var dedim ki varmış gerçekten. Oy kullandıktan sonra "temporary internet files" klasörünü boşaltınca ki kilit dosya ntvnsnbcnin cookiesi, istediğiniz kadar oy kullanabiliyorsunuz her defasında boşaltmak kaydıyla. Bunu yazıyorum çünkü anlamı yok. Bence hedefimiz turk.net olmalı
Bir de bir ara Sayın Gürkan Ertaç hakkında yapılan bazı eleştiriler vardı. Herkesin kendi görüşünde serbest olduğunu kabul ediyorum ama ben kendisinin kötü niyetli olacağını tahmin etmiyorum. Yine eklemeliyim ki kendisi bildiğim kadarıyla eski bir Altınordu taraftarıdır Altay ile bir ilgisi olduğunu da sanmıyorum. Takımımız tam yetkiyle Sayın Rıza Çalımbay'a verilmiştir. Kendisi iyi de başlamıştır. Bize düşen görev kendisine destek olmaktır. Elimizdeki iki yabancı iyi gözükmekte, Barcik ta olursa ortasahadaki sorun büyük oranda bitecektir. Gelecek bizimdir, eğer 47 puan daha alabilirsek Avrupa'ya bile gidebiliriz. Unutmayalım ki ilk altı Avrupa'ya gidecek, Intertotoyu da sayarsak ilk 8. Bizanslılar-Trabzon-Antep dışında bariz farklı gözüken bir takım yok. Kendi ayarımızda olan Ankaragücü-Denizli-Kocaeli-Bursa gibi rakipleri geçebilirsek neden olmasın?
Kanuni olarak Alsancak'ta oynanan maçlarda kimseye 1500'den fazla bilet vermek zorunda değiliz. Bu bağlamda balkonun tamamını vermek kimi maçlarda bize anlamlı bir maddi kayıp olacaktır. Orayı parmaklıklarla ikiye bölmek ve ağlarla kapalıyla balkonu bölmek çok güzel iki fikir, umarım değerlendirilir. Bir kale arkasına portatif kale arkası yapmak mümkün olur mu, olursa oraya seyirciler nasıl girer bilmiyorum.
Herşey yalnızca Göztepemiz için...
Oğuz Reşat Sipahi
http://www.sipahi.tk