Listenin kurulmasının birinci yılını hoş bir organizasyonla kutladık. Bu organizasyonun düzenlenmesinde büyük katkıları olan Menderes Aktullu, Çağatay Çağlar ve Alp Üçok'a teşekkürlerimi sunuyorum. Her ne kadar takımın katılamaması bizi üzmüş olsa da, gelecekteki organizasyonlar için iyi bir başlangıç olduğunu ve misafirlerimizle olumlu bir elektriklenme yaşadığımızı düşünüyorum. Sayın Çağatay Çağlar'a bugünkü haberi için yine teşekkür ediyorum. Toplantı sırasında tanışma merasimi esnasında bana başkan olarak hitap ettiler fakat ben orada da söylediğim gibi başkan kelimesinden pek hoşlanmam. GöztepeLIST bir forum olarak kuruldu ardından ilk ve esas amacı forumu tanıtmak olan web sitesi kuruldu. İlla da bir şey denilmesi gerekirse GöztepeLIST kurucusu ya da diğer arkadaşlarımla beraber "site yöneticisi" olabiliriz ama 800 kişinin üyesi olduğu bir listenin ki bu listeye en üst düzey kulüp yöneticilerimizden, milletvekillerine, yerel ve ulusal gazetecilere kadar pek çok kişi var, bu bağlamda başkanlık kelimesi pek yerinde olmaz kanaatindeyim. Ayrıca şu anda geldiğimiz nokta bir kişiye değil, pek çok kişiden oluşan bir ekip çalışmasının ürünü.
Geçtiğimiz hafta iki önemli konuyu fazlasıyla tartıştık. Bunlardan biri 100.000 TLlik bilet meselesi diğeri de Fenerium meselesiydi.
İlki yani 100.000 TL'lik bilet, sebep ve sonuç ne olursa olsun, bizler açısından kabul etmesi güç, üzücü ve küçük düşürücüydü. Böyle bir karara verilmesine sebep olarak ta Siirt maçının gösterilmesi bence bir talihsizlikti. Bizim maçımız ile o maç arasında 3 saat fark vardı ve geçen sene seri mağlubiyetler rekoru kırmış takımın aynı Bizans takımıyla olan maçına 10.000.000 TL'lik bilet parası vererek 30.000 Göztepeli gitmişti. maç 100.000 TL olmasaydı, belki gerçekten 1000 kişi daha az gelirdi ama bunun sebebi Bizanslı takım değil maçın yayın saati olurdu. 3000 kişi gibi bir topluluğun ki bazı takımların maçlarına giden topluluğun 40-50 katıdır, maça girememesi gibi bir durum yaşanmaz kombine bilet sahiplerine bu haksızlık yapılmış olmaz, yönetimimiz de sözünü yerine getirmemiş duruma düşmezdi. Bu takım şu an için en büyük Süper Lig adayıysa, 4-5 ay sonra tekrar kombine bilet satışı olacak demektir. Burada ilk adaylarsa bu sene alanlar olacaktır. Bu kişilerin bunları tekrar alması için de yapılması gereken uygulama bu olmasa gerektir. Unutulmamalıdır ki bu takım şu haliyle asla 100.000 TL'lik bir takım değildir. Balkon meselesi ile ilgili olarak ta Sayın Maro Pazartesi "İlk Vuruş" programında Göztepe taraftarlarının balkona alınmasını Emniyet'in istemediğini belirtti. Kimin nereye alınacağına Emniyet mi, yönetim mi karar veriyor? Balkon bölünseydi, ne ilk, ne de son olacaktı. Geçen sene orada oynadığımız maçların çoğunda balkon bölündü, pek bir şey de olmadı. Bölünmediği Erzurum maçında olanlarsa hatırımızda. Sonuç olarak umarım balkonun tamamının rakibe verilmesinden en kısa sürede vazgeçilir ve gelecek seneki kombine satışı açısından bilet fiyatları gelecek maçlar için kombineye az da olsa avantaj sağlayacak şekilde dengelenir.
Fenerium meselesine gelince. Birkaç gerçekle başlayalım. 1)Oraya parası verilerek yapılmış olan reklamı söktürmek ya da sökmek imkansıza yakın birşeydir ayrıca bence etik olmaz. 2)İzmirspor'un üç Bizans takımından Kadıköylü olana ilhak olma teklifine bakışı bence rasyoneldir. Sayın Dönmez'in de bu kriz ortamından nasibini aldığına eminim ayrıca başkanlığa daha kaç sene dayanabilir kimse bilemez. Bu açıdan kulübün geleceğini garantiye alma isteğini normal karşılamak gerekir. Fakat buna İzmirspor seyircisi ne der kimse bilemez. 3)Üç Bizans takımından Kadıköylü olan son 3-4 senedir şampiyon olamasa da gerek tesisleşme, gerek stadlaşma, gerekse vizyon açısından (kredi kartı, kendi hediyelik eşyalarını kendisi satma, şirketleşme) ezeli rakiplerini yakalama yolunda büyük adımlar atmıştır hatta bazı alanlarda geçmiştir de. 4)O reklamları Ali Sami Yen Stadı'na ya da Avni Eker'e assalardı ne olurdu ya da asabilirler miydi ya da Kadıköydeki stada atıyorum Mecidiyeköy'de stadı olan Bizans takımının resmi hediyelik eşya satış sitesinin reklamı yapılabilir mi, yapılsa ne olur merak ediyorum. Bu durumu kabul ederken sayın yöneticilerimiz de bunu düşündü mü?
Gerçek şu ki bu olay hepimizin kalbini kırmıştır.
Bütün bunları söylerken.Bizans'ın Anadolu yakasındaki takımın bizim bu forumda bir senedir tartışmakta olduğumuz konuları teker teker yaşama geçirdiğini gözardı etmemeliyiz. Kredi kartlarını oluşturdular ve gayet güzel bir şekilde pazarlıyorlar, kendi statları gayet güzel oldu, kendi hediyelik eşyalarını hem webden, hem de ulusal bir ağ yoluyla satmaya başlıyorlar. Kısaca küreselleşen dünyaya uyum sağlayarak, gelecek yıllardaki olası hakimiyetlerini garanti altına almaya çalışıyorlar. Bütün bunları yapamayan kulüpler birkaç sene içinde tarihe karışacaklar, önce yapanlarsa büyük bir avantaj sağlayacak. Bütün bunlar üzücü olsa da yapmamız gereken kıskançlık krizi geçirmek değil, nasıl daha iyisini en kısa sürede nasıl yapabiliriz olmalıdır ki benim inancım camiamız bunların daha iyisini yapabilecek üç camiadan biridir. İzmir yaptığı körfezin temizlenmesi, yeşil kuşak, sanayileşme hareketiyle gelecekte sanayi şehri olma özelliğini arttırırken ek olarak turizm şehri olma özelliğini de kazanırsa, bu şehrin en güçlü, en başarılı ve en popüler takımı olan Göztepemizin de hak ettiği yeri almaması için neden yoktur.
Birkaç hafta önce Fransız futboluyla ilgili yazdığımız yazılardan sonra PSG açında olanlar benim için sürpriz oldu. Benim şahsi görüşüm bu olayda her ülkede az çok görülen devlet yönetimi-spor ilişkisinin etkisi büyüktü. Fakat bence esas tartışmamız gereken konu medyanın oradaki olaylara bu kadar önem verirken, ülkemizde yaşanan benzeri olaylara at gözlüğü ile bakmasıdır. Fransa'daki olaylar ulusal gazete ve televizyonlarda bolca yer alırken, daha birkaç hafta önce Siirt ve Diyarbakır'da yaşanan olaylar sümen altı edilmiş, ülkemin takım yazarı olmayıp spor yazarı (!!!) olan güzide kalemleri orada olanları kahramanlık destanları yazarak betimlerken, ülkemizin dört bir yanındaki rezaletler pas geçilmiştir. Bu, anlı şanlı kalemlerin objektiflikleri hakkındaki soru işaretleri doğrulamakla kalmayıp, bu ülkede neden yalnızca 4.500.000-5.000.000 gazete satılıyor sorusuna (anlayana) önemli bir yanıt olmuştur.
Artık Alsancak'taki stadın adı yalnızca Alsancak Stadı, bu bağlamda yönetimimizden ricamız kısa sürede GSİM binasının üstündeki "Altay Alsancak Stadı" ibaresinin kaldırılması ve Açık tribün tarafındaki Altay yazılı siyah-beyaz koltukların sökülmesi için gerekli girişimlere başlamalarıdır. Altaylıların buna tepki vereceklerine eminim ama tepki yersizdir çünkü artık stat onlara ait değildir ayrıca o stad Göztepe'mize ait olsaydı ve biz bırakmış olsaydık diğer takımlar çoktan gerekeni yaparlardı.
Bundan otuz sene önce onlara üç büyük, bize tek büyük denirmiş. Bizim kalbimizde Göztepe'miz her zaman tek büyüktür. O günlere, hatta daha iyilerine neden dönülmesin ki?
Herşey Göztepe'miz için.
Oğuz Reşat Sipahi
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.