Özkan Cengiz
Bir spor kulübünün büyüklüğü nasıl ölçülür? Üzerinde yüzlerce yazı, kitap, araştırma vb. yapılmıştır. Bu araştırmaların hepsi değerlendirildiğinde ortaya nasıl kavram çıkar veya bu kavram ne kadar doğrudur. Bilemeyiz. Ancak bizce bir takımın kendisine büyük diyebilmesi için birkaç kriteri yerine getirmesi gerekir;
1) Adil Turnuvalarda Başarı Sağlamalıdır,
2) Ulaştığı, etkilediği insan sayısı fazla olmalıdır,
3) Taraftar düzeyinde (sempatizan değil) devamlılık olmalıdır.
Bunlar dışında da kriterler sayılabilir, İşte güçlü bir yönetimi olmalıdır, iyi bir tesisi olmalıdır, kasası dolu olmalıdır, gelirleri fazla olmalıdır vs vs vs. Ancak bu üç kriterde iyi değilse diğerlerinin bir işe yaramadığı da gerçektir.
Son yirmi yılda bu testi yapmamızı sağlayan en önemli örnekler İstanbulspor, Ankaraspor’dur. Bu takımlar ciddi düzeyde finansal ve siyasi güçleri olmasına rağmen büyüklük kavramı içerisine dahil olamamıştır. Ve harcanan büyük bütçelere rağmen büyük kulüp olamamışlardır.
Bursa ve Trabzon gerek geçmişlerinde gerekte son 5 yılda önemli ivme kazanmış olmalarına rağmen isimleri büyüğe çıkmasına rağmen biraz da şehir takımı olmalarının dezavantajı ile kitlelerini hemşehrilerinin dışına çıkaramamış, büyük kulüp değil büyük şehir takımı olabilmişlerdir.
İsmi büyüğe çıkan üç İstanbul takımımız, ellerindeki her türlü güce ve haksız rekabet ile sağlanan faydaya rağmen gssporun Avrupada başarı sağladığı üç sezon dışında adil turnuvalarda başarı sağlayamamışlardır. Şampiyon olma şansları %33 olarak başladıkları adeta onlar için kurgulanmış Türkiye Süper Ligindeki başarıları dışında başarıları bulunmamaktadır.
Bugün on binlerce hatta iddialarına göre milyonlarca kitleye hitap eden bu takımlarımız en ufak bir başarısızlıkta yalnız kalmaktadır. Henüz fbsporun 7.olduğu sezonda 50-60 kişiye oynadığı istatistiği hafızalarımızda taze iken bu hafta Antalya maçında gsspor 40 gsliye oynamıştır. NTVspor spikerinin yorumuyla bu sayı Antalya’ya giden gsspor kafilesinden bile azdır.
Bütün bu örneklerin ortaya koyduğu gerçek BÜYÜKLÜK gazete manşetleri ile, semirtilmiş yazarlarla, hayal alemindeki beyanatlarla olmamaktadır. Büyüklük yavaş yavaş kazanılan ama asla günlük başarısızlıklarla, sezonluk olaylarla kaybedilmeyen bir özelliktir.
Bu kavramlarla yola çıkıp Türk futbolunu değerlendirmeye aldığımızda ülke çapında değerlendirme yaptığımızda bir çok büyük takım ile karşılaşmaktayız. Döneminin bir çok büyük takımı olmuştur. Ancak bu takımlar süreç içerisinde oluşturulan haksız rekabet ortamına dayanamamış ve tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştır.
Türkiye’de bütün bu süreçlere, haksız rekabet ortamına, baskılara ve zorlamalara rağmen her geçen gün ivme kazanarak kanının son damlası ile şiirler yazmaya başlayan tek takım bulunmaktadır. GÖZTEPE.
Gelin kriterlerimize bakalım. Göztepe’nin adil turnuvalarda hatta kendisi için adil olmayan turnuvalarda ciddi başarı sağlamıştır. Avrupa kupalarında oynadığı 4 sezonun tamamında çeyrek ve yarı finaller oynamıştır. Kendisi için adil olmayan Süper lig düzeyindeki ligde spor otoriteleri tarafından TEK BÜYÜK olarak adlandırılmıştır.
Bütün bu olaylar üzerine ülke çağında çok büyük kitlelere hitap etmiştir. Bugün anadolunun herhangi bir şehrinde Göztepe marketi ile karşılaşmanız, kapısından girdiğiniz herhangi bir dükkanda duvarda efsane takım posteri görmeniz sürpriz olmamaktadır. Göztepe ülkeye mal olmuş, İzmir takımı olmaktan çok Türkiye takımı olmuştur.Bunun yanında Türkiye liglerinde oynadığı maçlar değerlendirildiğinde son 15 yılda Göztepe her deplasmanda seyircisi ile oynamıştır. Tek bir resmi veya özel maç sayamazsınız ki Göztepe seyircisiz oynasın. Hem İzmir’den her maça taraftarı gitmiştir. Hem de ilgili şehirde Göztepe’sini bekleyen olmuştur.
Pekiyi bu büyüklük kavramı içerisinde Göztepe’yi diğerlerinden ayıran nedir. Diğerleri de başarılar sağlamıştır, diğerleri de ülke çapında sempatizan kazanmıştır. Niye onlar değil de Göztepe Büyüktür.
Göztepe’yi Göztepe yapan, Göztepe’yi Hep Tek Büyük Yapan, Göztepe’nin dönüp dönüp yeniden gelmesini sağlayan taraftarının devamlılığıdır. Daha doğru ifade taraftarının İNADIDIR.
Bugün gsporun en ufak başarısızlığında tribünler onu terk ederken , Göztepeliler cezalı olduğu amatör küme maçında stadın dışında 5.000 kişidir. Bugün Ankaraspor, oyuncuları kaçtığı için iki sezondur maça çıkamazken, Göztepe yönetimsiz 3.lig maçlarına bir hafta önce tribünde olan yaş ortalaması 16 olan çocuklarla çıkmıştır. Bugün Avrupa’da tarihi başarılarla dolu takım 1 euro’ya alıcı bulamazken, Amatör kümede tesisi, futbolcusu, binası olmayan Göztepe 5 katılımcının kafa kafaya mücadelesi ile ihale edilmiştir.
Bütün bunlar alt alta konduğunda GÖZTEPE BÜYÜKTÜR hatta TEK BÜYÜKTÜR. Ve bunu sağlayan taraftarının inadı, sevgisi ve bağlılıdır.
Gelelim sonuca bugün bu yazı nereden çıkmıştır. Üç gündür şehir dışında olmama rağmen insanlarla konuştuğumda duyduğum cümleler hep aynı olmaya başladı.
Ankara’ya gidecektim ama tribünde neler olacak belli değil,
Ankara’ya gidecektim ama polis nasıl davranacak biz ne yapacağız belli değil,
Esasında maçların seyircisiz olması iyi oldu, gol gecikince tribün baskı yapabilirdi,
Takımı karşılamaya gidecektim ama,
Antremana gidecektim ama, ama ama ama,
Göztepe’yi Göztepe yapan, Göztepe’yi büyük yapan, en kötü yönetimlerle, en kötü statlarda kavga dövüş mücadele eden, Göztepe’sinin değerini ve başarısını her şeyin önüne koyan gerçek Göztepelilere bu yakışmıyor.
Tribünde sorun varmı? Var, Bu sorunu kim çözecek biz çözeceğiz, ikibin kişi olarak çözemiyorsak beşbin kişi olarak çözeceğiz, beşbin kişi olarak çözemiyorsak, onbinkişi olarak çözeceğiz, onbinkişi olarak çözemiyorsak yirmibinkişi olarak çözeceğiz. Ama diyerek değil esas şimdi diyerek çözeceğiz.
Göztepenin her zamankinden çok sizlere bizlere ihtiyacı var. Göztepemize ve onun lokomotifi tribünlerimize sahip çıkacağız. Elimizden geldiğince deplasmanda, her ne koşulda olursa olsun kendi sahamızda tribündeki yerimizi alacağız. Biz buradayız burası bizim. Burada olmaması gereken ben değilim diyeceğiz.
Öyleyse Alayına İsyan İnadına Göztepe
Her şey Tek Büyük Göztepe İçin
Özkan Cengiz