Ünlü Alman besteci George Frideric Handel'in, George II için yazdığı dört taç giyme marşının en ünlüsü en çok bilinenidir ZADOK THE PRIEST. Hendel, bir derebeyi tarafından keşfedildikten sonra, krallara ve asilzadelere yaptığı çalışmalar ile epey bir para kazanmış iyice dünyalık yapmış bir abimiz.
Bu marşı bestelerken kafasında, gerçekten kral 2.Georg’a sadakat mi vardı yoksa gelmesi muhtemel kese kese altınlar mı bilemiyoruz. Ancak, asırlar sonra, çok acı çekmiş çile çekmiş bir neslin, gece yastığa kafasını koyduğunda beyninin içerisinde bu marşın çınlayacağını sanırım bilemezdi.
BEN DÜŞÜNDÜĞÜM ŞEYİ GERÇEK KILARIM olumlaması çok kullanılan kalıplardandır. Komutan Stoılov, bunu bizim tribünlere sindire sindire öğretti. Bir yandan çok çalışır ve çalıştırırken takımı adım adım mükemmele taşıdı. Diğer yandan bizim gibi 50 yaş ve üzeri GÖZTEPE sevdalılarının hayallerini bu güne değin hiç olmadığı kadar yükseklere çekti. Şimdilerde bizim nesil kendi arasında şöyle konuşuyor:
‘Yıllarca GÖZTEPE’mizin hangi ligde kiminle oynadığına bakmadan köy,kasaba,ilçe,şehir gezdik ve tribünde sevdamızı haykırdık. Ne çileler çekildi bu uğurda. Ne hayatlar yitip gitti. Şimdi birkaç tane de Avrupa şehrinin tribünlerinde sevdamızı haykırsak, omuz omuza yapsak, İSYAN MARŞI’nı halen bilmeyen diğer milletlere de öğretsek fena mı olur ?’
Sanırım bunu istemeyi en fazla hak edenler de bu insanlardır. Hamaset dolu cümlelere hiç gerek yok. Büyüğünden küçüğüne, kadınından erkeğine GÖZTEPE’sinin her hal ve koşulda yanında durup hakkını savunan bu nesil eh biraz da keyif yapmayı hak ediyor. Tam da bu noktada Komutan STOILOV’a yürek dolusu teşekkür ediyoruz.
Futbol bilgisi kıt olan birisi olarak, elbette teknik taktik konularda üfürmeyeceğim. Ancak hepimiz, oynanan oyundan ve atılan gollerden çok büyük keyif aldık. Bir sonraki maçı da iple çekmeye başladık. Bu noktada tribündeki kardeşlerimizden bir ricam olacak: İçeride ya da dışarıda, maç bitiminde kazandığımız zaman, .yduk mu ile biten tezahüratı yapmayalım. Bizler gerek geçmişi, gerek şu anda ki yapılanması ve hedefleri ile göz önünde olan ve gıpta ile bakılan bir tribünüz. İstanbul’un üç büyütülmüşleri dışında kimse ile bir hesabımız olmamalı. Geçmiş geçmişte kalmalı ve artık önümüze bakmalıyız.
Işıltılı bir dünyadayız. Keyifliyiz. Ancak geçmişte yaşadıklarımızdan alacağımız derslerde var elbette. Bunun da uzun uzun felsefesini yapacak değilim. Tek söyleyeceğim şudur: Amatör şubelerimiz, futbolun ışığında görünmez olmasın. O şubelerimizin maçında da tribünleri tıklım tıklım dolduralım. Asla unutmayalım ki, AMATÖR ŞUBELER GÖZTEPE’mizin geleceğidir. Hani diyoruz ya İZMİR BİZİZ. Hah tam olarak bunu amatör şubelerimize vereceğimiz maddi manevi destekler sağlar.
Eskiden şampiyonluk yakın meşaleleri yakın derdik. Buna PASAPORTLARI ALIN cümlesini de eklemek istiyoruz…
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ne ve GÖZTEPE’mize SADAKATİMİZ ŞEREFİMİZDİR..
Av.MUSTAFA DALYANOĞLU