Önce Bodrum maçına değinelim. Alanya ve Antalya maçlarını kazanmış olsak çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik. Kazanabilirdik te. Olmadı. Canımız sağ olsun.
Stoilov hocamız, fiziksel olarak yeterli, disiplinli ve ne yaptığını, gole nasıl gitmesi gerektiğini, nasıl savunma yapmasını bilen bir takım oluşturdu. Çok çalışınca ve oyunun gidişine göre B planın da olunca başarı geliyor. Her geçen hafta üzerine koyarak gideceğimizden eminiz. Çünkü hocaya güvenimiz tamdır.
Teknik ve taktik inceleme yapıp haddimi aşmayacağım. Burada konu ile ilgili sadece, BARIŞ ERTİN kardeşimin bir yorumunu paylaşmak isterim: ‘Öyle bir takım kurmuş ki Stoilov gol yemesin diye resmen, ortada Denis ve Isaac, onu geçersen bölüm sonu canavarı Heliton karşına çıkıyor.’
% 70 hissedar SR! Getirin ONUACHU’yu bu takıma. Sonra seyredin iş nerelere gidiyor.
Takım olmak deyince herkesin aklına genellikle, disiplinli bir hoca, birbirlerini seven ve saygı duyan ‘kolej takımı’, ne yaptığını bilen ve yönetimde başarılı yöneticiler gelir. Doğrudur. İyi bir takım olmak için daha fazla şeyin yanında bunlar da gereklidir. Ancak GÖZTEPE’miz özelinde en büyük etken ve dünyanın diğer takımlarında OLAMAYAN bir özellik daha vardır : GÖZTEPE TRİBÜNLERİ GENETİĞİ…Konuyu kısaca açalım. Bizim zaten yıllardır bilip yaşadığımız ancak başkalarının karşıdan bakarken, NORMAL DEĞİL BUNLAR demelerini sağlayan sosyolojik bir gerçeği burada bir kez daha gözler önüne serelim.
Yıllar önce amatör kümeye düştüğümüzde ilk maçımız seyircisizdi ve Buca’da oynanacaktı. Bizler o maça takımı, konvoyla götürdük. Stadın duvarlarının üzeri, civar evlerin balkonları salkım saçak GÖZTEPE’li dolmuştu. Bunun adı TUTKU ve ASLA VAZGEÇMEMEKTİ.
Bu anlık bir gösteri, gösteriş ya da refleks değil tribün genetiği idi. Yıllar sonra yine seyircisiz bir maçtı Bodrum maçı. Günler öncesinden hazırlıklar başladı. Tribün sanki seyirciliymiş gibi hazırlandı. Pankartlar asıldı. Ses düzenekleri kuruldu. Meşaleler alındı. Takım stada müthiş bir coşku ile giriş yaptı. Böyle bir coşkuyu daha önce görmeyen oyuncuların yüzündeki GIPTA İFADESİ herşeyi anlatıyordu. Hani diyoruz ya kendimiz için : SENİN SESİN YENİLGİ TANIMAZ..Aynı şeyi oyuncular artık yüreklerinde şöyle hissediyorlar : SENİN TUTKUN SENİN GURURUN SENİN BAĞLILIĞIN YENİLGİ TANIMAZ. Sen skorborddan bağımsız, hiç görülmemiş bir sosyolojik olaysın. İYİ Kİ GÖZTEPE’de oynayan topçularız…
BU PSİKOLOJİDEKİ bir maçın kolay kolay maç kaybetmesi, umursamaz olması mümkün mü ?
İşte bu tribün genetiğidir ki, tarihe altın harflerle yazılan 2 EYLÜL İSYAN YÜRÜYÜŞÜNÜ yaptırmıştır. Bu tarihle birlikte en dipten Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna varacak tarihi yürüyüş başlamıştır. Çünkü, biz biliriz ki, ZAFER, ZAFER BENİMDİR DİYEBİLENLERİNDİR…Biz de hep öyle dedik.. TERKEDENLER …OLSUN… dedik ve hala buradayız.. Olmaya da devam edeceğiz.
Takım her hafta üzerine koyarken tribün de çatıyı deyim yerindeyse arş-ı alaya çıkaracaktır. Bundan hiç şüphem yok. İçinden geldik. BİLİYORUZ…
İNANIYORUZ…
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ne ve GÖZTEPE’mize SADAKATİMİZ ŞEREFİMİZDİR…
Av.MUSTAFA DALYANOĞLU