Emir GÜNEY Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Futbol maçlarında belki de bizi en çok heyecanlandıran kararlardan biridir hakemin verdiği penaltı kararı.

Futbol maçlarında belki de bizi en çok heyecanlandıran kararlardan biridir hakemin verdiği penaltı kararı. Dinamik oyun yapısında penaltı vuruşu kadar gole yaklaşıldığının hissedilmesi, başka durumlarda çok az görülür. Örneğin ceza yayından verilen bir serbest vuruş kararı da bizleri çok heyecanlandırır ama vuruşu yapacak olan ‘serbest vuruş ustası’nın önüne ızbandut gibi adamlar dizilir ve topun kaleye girmesi iyice zorlaşır. Veya hızla kontra atağa çıkılan ve üçe bir yakalanan bir pozisyonda, top ayağında olan oyuncu saniyenin yarısı kadar geç pas atsa, pozisyon ofsayt olur ve hevesimiz kursağımızda kalır. Penaltı böyle değildir; hakem düdüğü ağzına götürüp eliyle penaltı noktasını işaret ettiğinde her şey biter, top beyaz noktaya konur ve artık her şey topun başındaki oyuncu ile 7.32’lik kalede duran kaleci arasındadır.

Penaltı kararının ardından lehine penaltı verilen takım gol atmış gibi sevinirken, karar aleyhinde olan takım ise bir yandan isyan halindedir, bir yandan da sıkıntı. Hâlbuki hakem sadece kuralları uygulamış ve bir ‘direkt serbest vuruş’ kararı vermiştir, sadece ceza alanı içinden kullanılması şartıyla. Penaltı vuruşu yapılır, çoğu zaman top ağlara gider, istatistik olur; kimi zaman ise kaleci veya futbol tanrıları işin içine girer ve gol kaçar. Bu sefer de penaltıyı kullanan takım adeta kalesinde gol görmüş gibi üzülür. Biz futbol taraftarları ve spor adamları için penaltı en üst seviye heyecanın ifadesidir, peki ya topun başındaki ve kale çizgisindeki iki futbolcu için penaltı ne ifade eder? Simon Kuper ve Stefan Szymanski son yayınladıkları kitaplarında (Soccernomics: Why England Loses, Why Germany and Brazil Win, and Why The US, Japan, Australia, Turkey –And Even Iraq- Are Destined to Become The Kings, 2009) bu konuya bambaşka bir açıdan bakıyorlar.

Bir spor ekonomisti olan Szymanski ve spor yazarı olan Simon Kuper penaltı atışlarını ‘Oyun Teorisi’ (Game Theory) üzerinden incelemişler ve penaltıyı kullanan futbolcunun ve penaltıyı kurtarmaya çalışan kalecinin aslında oyun teorisindeki gibi olasılıkları ve sonuçlarını tahmin ederek görevlerini yapmaya çalıştıklarını anlatıyorlar. Moskova’da oynanan ve penaltı atışlarına giden 2008 UEFA Şampiyonlar Ligi finali de bu analizlerinde örnek olarak kullanılmış. Hatırlayacağınız gibi Manchester United ve Chelsea takımları arasında kıyasıya geçen bir mücadelenin ardından maç penaltılara kalmış, Chelsea’de topun başına şampiyonluk vuruşu için kaptan John Terry geçmişti. Terry tam topa vururken ayağı hafifçe kayınca top direğe çarparak dışarı çıkmış ve kaderi bu noktada dönen Manchester ekibi kupaya uzanmıştı. Peki, Chelsea’nin kullandığı penaltılarda sadece Terry ve Anelka’nın golü atamaması bir tesadüf müydü?

Kitapta birçok detaya giriliyor ancak ben burada en önemlisine değineceğim. Eğer bu dramatik finali sonlandıran penaltı atışlarını izleyecek olursak, Chelsea takımının yaptığı vuruşların bir plan dâhilinde olduğu, Manchester United’in oyuncularının ise kendilerine güvenerek sadece gol atmaya çalıştıklarını görüyoruz. Eğer Terry’nin ayağı kayıp penaltıyı kaçırmasa, Chelsea’nin penaltı planı onları büyük bir başarıya götürecekti. Chelsea’nin penaltı planı ise aslında İspanya’ya dayanıyordu:

2003 yılında Basklı bir ekonomist olan Ignacio Palacios-Huerta sekiz yıllık bir çalışmanın ardından bir araştırma raporu yayınlar. Bu raporun konusu 1995-2000 yılları arasında başta İspanya, İtalya ve İngiltere olmak üzere birçok ülkede en üst seviye lig maçlarındaki penaltı atışlarının nasıl kullanıldığıydı. Yani Huerta beş sezonda izlediği 1417 penaltının hangi köşeye atıldığını ve kalecinin de hangi köşeleri tercih ettiğini inceledi ve bunu Oyun Teorisi’ne bağladı. Araştırmaya göre sağ ayaklı futbolcular daha çok kendilerine göre sola (kalecinin sağına) vuruyorlardı ve bu onların ‘doğal taraf’ıydı. Tabi bunu bilen kaleciler de sağ ayaklı oyunculara karşı daha çok kendi sağ taraflarına hamle yapıyorlardı.

Burada Uzun uzun detaylara girmeye gerek yok ancak kısaca özetlersek, Huerta yaptığı araştırmanın ardından Van Der Sar’ın sağ ayaklı oyuncuların kullandığı penaltı atışlarında genelde kendi sağına (penaltıyı kullanana göre sola) hareketlendiğini fark etti. Huerta’nın bu araştırmasından haberdar olan bir arkadaşı da tesadüfen İsrail’de bir üniversitede ekonomi profesörüydü. Bu profesörün final maçında Chelsea’nin başındaki Avram Grant’in de arkadaşı olması halkayı tamamladı ve Grant bu araştırmayı ciddiye alarak maç penaltılara kaldığı takdirde kullanamaya karar verdi. Bu noktada birçok insanın fark edemediği plan yürürlüğe kondu. Eğer penaltı vuruşlarını tekrar izlersek Chelsea’nin ilk altı vuruşunun da Van Der Sar’ın sol tarafına atıldığını görebiliriz. Buradaki iki istisna ise solak Ashley Cole’un da kalecinin soluna vurması ve Terry’nin de kalecinin soluna vurmasına rağmen golü atamaması oldu.

Terry’nin kaçırmasının ardından penaltılar tekrar dengeye geldi ve tam bu sırada Manchester United’i şampiyon yapacak fark ortaya çıktı: Edwin Van Der Sar. Van Der Sar Chelseali oyuncuların hep aynı tarafa attıklarını anladı ve Anelka topun başına geçtiğinde sol eliyle kendisinin sol tarafını göstermeye başladı. Yani Hollandalı oyuncu Anelka’ya onun nereye atacağını bildiğini ve o tarafa atarsa topu kurtaracağını söylüyordu. Zaten kaçırırsa Manchester ekibinin şampiyon olacağı bir penaltıyı kullanan Fransız yıldız, iyice stres altına girdi ve planın dışına çıktı. İşte burada oyun teorisindeki gibi olasılıkları ve sonuçlarını düşünen Van Der Sar, Anelka’nın bu baskıya dayanamayıp sol tarafa (Van Der Sar’ın sağına), yani Huerta’nın dediği gibi ‘doğal taraf’ına vuracağını anladı ve aynı tarafa uçarak vuruşu kurtardı. Böylece Anelka’nın planın dışına çıkması Chelsea’ye Şampiyonlar Ligi kupasına mal olmuş oldu.

Sonuç olarak biz ekran başında veya stadyumda penaltı atışlarını heyecanla izlerken, sahadaki futbolcular birçok olasılık arasından doğru olan kararı verip kalecileri alt etmeye çalışıyorlar. Çoğu zaman planlı ve çalışmaya dayalı olan bu penaltı vuruşları aslında uzun uğraşların ardından gol olabiliyor. Bundan sonra izlediğiniz maçlarda penaltı kararı verildiğinde eminim sizin de aklınız epey bir karışacaktır.

Daha detaylı bilgi için;

Stefan Szymanski ve Simon Kuper’in Soccernomics (2009) kitabını okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca Ignacio Palacios-Huerta’nın “Proffessionals Play Minimax”  (2003) adlı araştırması ve penaltılar ve oyun teorisi üzerine daha da fazla detay için Levitt, Chiappori ve Groseclose’nin “Testing Mixed-Strategy Equilibria When Players Are Heterogenous: The Case of Penalty Kicks in Soccer” (2002) adlı araştırmalarını da incelemenizi tavsiye ederim.

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter