Anadolu’da idare kandili diye bir tabir vardır.
Bir çeşit gaz lambasıdır.
Etrafa ışık yaymaz, sadece kendi çevresini, gözün görebileceği ölçüde aydınlatır.
Sönüktür,göz kamaştırmaz,dikkat çekmez…
Herkesin işini görecek kadardır, vaziyeti idare eder yani.
Biz maalesef bu ligin idare kandiliyiz.
O hale getirildik.
Sadece günü kurtarma çabası içindekiler bu hale getirdi bizi.
Göz kamaştırmıyoruz, dikkat çekmiyoruz, favori olarak gösterilmiyoruz.
Haftayı idare ediyoruz o kadar.
Bazılarının sadece aman bu haftayı da kurtarayım, bu ay ki taksitimi de alayım şeklinde idare ettiği gibi…
Bu zihniyetle ilk yarının neredeyse sonuna kadar geldik.
***
Bu takımın A planı Süper Lige çıkmak, B Planı ise en kısa sürede çıkmak deniliyordu sene başında.
Geçiniz.
Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz demişler.
Bugün Türkiye’nin 81 ilini gezin, insanlara sorun Göztepe adını.
İki şey söylerler size; birincisi muhteşem mazisi, diğeri de dillere destan taraftarı.
Sezon başında maçları oynayacağı stadyumu Atatürk olarak belirlediğiniz dakika en büyük avantajımızı bize kaybettirdiniz zaten.
Herhalde İstanbul Olimpiyat Stadyumu ile birlikte Türkiye’nin seyirci baskısından en uzak, ambiyansı sıfır olan ve rakip takımların baskı görmeden (daha doğrusu duymadan) maç tamamladığı iki stadyumundan biridir.
Acaba hiç düşündünüz mü; Dün izlediğiniz o dandik Bucaspor takımı kendi sahasında neden başarılı sonuçlar alıyor, kolay kolay yenilmiyor?
Sebebi maçlarını kendi stadyumunda oynaması olabilir mi?
Haydi diyelim böyle bir karar aldınız, amacınızın taraftarı stadyuma çekmek olması gerekmiyor mu?
Hafta başından beri gerek resmi siteye gerekse de sosyal paylaşım sitelerinde size bilet fiyatları konusunda yüzlerce mail atıldı, hepsinden haberiniz var ama gene kulağınızın üstüne yattınız.
Ne diyelim, iyi uykular!
Ama unutmayın, bu inat ve tepkisizlik size çok müşteri(!) kaybettiriyor ve kaybettirecek de…
***
Peki, bizde kabahat yok mu?
Elbette ki var.
Hatta kabahatin en büyüğü; taraftar olarak bizde.
Çünkü her hafta aynı yalanlarla, aynı masallarla uyutuluyoruz.
Eldeki kadronun kısıtlı olmasından dolayı…
Sakat oyuncularımızın çokluğundan dolayı…
İleri uçtaki eksiklikten dolayı…
Allah aşkına bırakın artık şu masalları.
Bülent’le Evren iyileşti işte, hani neredeler?
Ramazan’ın ensesinde sıra numarası arar oldum artık, bu adam takımda demirbaş olarak mı kayıtlı?
Ömer Ateş neden alındı?
Aydın Karabulut’un arkasında duranlar, transfer edildiğinde ortalığı yıkanlar şimdi nerede?
Daha önemlisi Aydın nerelerde?
Bucaspor kadro sıkıntısı yaşadığı için devre arası gideceğim diyen Abdülkadir ve kadro dışı kalan Civar’ı affederek dün attıkları iki golle maç kazanırken bizim kadro dışılar Korhan ve Gürhan nerede?
Kusura bakmayın ama Göztepe’yi ‘Ali ‘ babanın çiftliğine çevirdiniz.
Aydın-Korhan-Gürhan-Bülent-Evren-Ömer Ateş-Samet’i sayarsanız yedi oyuncu yapar.
Tam tamına 7 transfer ve bu oyunculara harcanan paralar…
Ben, başkan olsam hepsinin hesabını tek tek sorarım.
Benim harcadığım paralar nerelerde diye.
O kadar maaş verdiğim futbol direktörü kadroya giremeyen bu oyuncularımı transfer ettirdi?
Haftalarca katlandığım ve arkasında durduğum teknik direktörüm değiştirebilecek sadece bir oyuncu mu bulabiliyor?
Sezon başına UEFA tarafından transfer yasağı getirilen Konyaspor, hala hakkında çeşitli soruşturmalar devam eden ve oyuncu alamayan Giresunspor, maddi imkansızlıklardan dolayı geçen seneki kadrosuyla mücadele eden Sakaryaspor, olağanüstü kongre kararı alan Denizlispor, oyuncularının bir kısmı kaçan ve bir kısmı da devre arasında kaçacak olan Bucaspor bile maçın gidişine göre 3 oyuncusunu birden değiştirebilirken biz bu kadar mı aciz durumdayız?
Kimsenin üç kuruş daha fazla kazanacağım diye bu kadar insana o stadyumda çile çektirmeye, bir yerlere gelmek için başka İzmir'li takımların ardına sığınan takımın taraftarlarına bizi rezil etmeye hakkı yok.
***
Şimdi Amerikan filmlerindeki bir replikle sesleniyorum size başkanım;
Hani kötü muameleye maruz kalan Amerikan vatandaşı der ya; ‘Ben bu ülke için vergi ödüyorum, sen benim ödediğim vergilerle çalışıyorsun,benim vatandaşlık haklarım var’ diye.
Biz bu takım için para harcıyoruz.
Bilet alıyoruz, maça geliyoruz, storelardan alış veriş yapıyoruz.
Müşteri(!) olarak bizlerin de hakları var.
Bizlerin harcamış olduğu paralarla maaş alan insanlar görevini iyi yapmıyorsa, hesabını sorun ve gereğini yapın başkanım.
Ben tribünde bu kadar cefa çekerken, bazı insanların sefasını sürmesini maaşlarını günü gününe almasını istemiyorum.
Madem futbolcular bedelini bir şekilde ödüyor, sorumlu olan herkes ödesin!
Bu zihniyet, bizi idare kandiline çevirdiyse, siz de idare olarak spotlarınızı üzerlerine çevirin.
Belki ortalık aydınlanır da, tünelin ucunu görebiliriz…
Süleyman YENGİL