O.Reşat Sipahi
- Ayrıntılar
Oğuz Reşat Sipahi
Evrendeki herşey değişim içinde...Bu değişime ayak uydurabilenler yaşamlarına devam ediyorlar, ayak uyduramayanlar ortamdan kayboluyorlar. Evrim süreci canlıların
varlıklarını sürdürmesinde olumlu katkıda bulunan özelliklerin doğal seleksiyon sürecinde kalıtım yoluyla bir sonraki nesile geçişinde artış, olumsuz katkıda bulunan özelliklerin
ise kalıtımsal geçişinde azalma ile karakterize.
***
Canlıların meydana getirdiği oluşumlar olmasından dolayı olmalı, kulüpler de canlıların özelliklerini gösteriyorlar. Değişime ayak uydurarak var olmaya, nesilden nesile
varlıklarını devam ettirmek istiyorlar. Kulüplerin evrim sürecinde olumlu katkıda bulunan temel birkaç değişken var...En önemlisi para...Para ise büyük oranda zengin bir
geçmiş/müze, takımına bağlı geniş bir taraftar kitlesi, sağlam bir kurumsal ve donanımsal yapı ile ilgili...
***
Parayı bunların birleşimi ile kendi kaynaklarıyla bulanların yanında, borç ile, camia büyüklerinin, belediyelerin, yeşil-siyah ya da diğer renkte sermayelerin katkılarıyla
bulan kulüpler varlıklarını devam ettirmede başarılı oluyorlar...Diğerleriyse kaderin çarklarına teslim oluyorlar...
***
İzmir'in gelmiş geçmiş en başarılı futbol kulübü Göztepe, 85 yıllık tarihi sürecinde iki dönem çok zor duruma düştü...Camia büyüklerinin katkılarının takımı 2. ligde tutmaya
yetmediği 1997-98 sezonu ve Dinç Bilgin'in trilyonlarca borç ile takımı bırakmasından sonraki amatöre düşme ile sonuçlanan üç-dört senelik süreç...Orada da camianın mevcut
maddi yapılanması kulübü olduğu konumlarda yaşatmaya yetmedi.
***
Bu kötü dönemlerden biri Dinç Bilgin döneminin, diğeri de Altınbaş döneminin başlangıcına vesile oldu. Bu yazıda iki dönem arasındaki farkları irdelemeye çalışacağım.
***
Dinç Bilgin dönemi 2.lig yani şu anki Bankasya Ligi'nde küme düşmek üzere olan bir Göztepe ile başladı...Altınbaş dönemi ise amatöre düşmüş bir Göztepe ile başladı...
***
Dinç Bilgin Göztepe ile direkt olarak hiç ilgilenmedi...Baştan onursal başkan olarak sistemi tam yetkili başkanlara emanet etti. Altı sezonda bir ya da iki maçına gitti.
İmam Altınbaş da onursal başkan pozisyonunda başladı...Ne kadar "tam yetkili" tartışılır ama "bir kısım" yetkili bir başkan atadı...Ama bu duruma kısa sürede son verdi...Kendisi
başkan oldu...Sonra uçan kuştan haberi olacak şekilde devam etti. Göztepe'nin pekçok maçına gitti. Direkt olarak takımla ilgilendi. İlgilenemediği dönem için yerine birini geç
görevlendirdiği için geçen sezon yükselme grubunda başarısız olundu.
***
Bilgin kendi atadığı yöneticileri neredeyse hiç denetlemedi. Onun döneminde hepsinin birer birer gazete sahibi olmuş olmasının da katkısı var mı bilinmez ama tüm Göztepe AŞ
başkanları hakkında mali kaçak dedikoduları oldu. İmam Altınbaş ise kendisine sorulmadan kuş uçurtmadığı için ve İzmir'deki denetleme işini de asker kökenli Serdar Samur'a
bıraktığı için bu tip dedikodular olmadı.
***
Bilgin döneminde sportif başarı hedeflendiğinde başarı elde edildi. İlk sene kümede kalındı ki o da başarıydı. Ardından 18 sene sonra Süperlig'e çıkıldı. Ertesi sene düşüldü.
Sonra tekrar Süperlig'e çıkıldı. Süperlig'de yedinci olundu ki önceki 30 senenin en başarılı sonucuydu. Sonraki sezonda düşülerek kulüp borcuyla ortada bırakıldı. Altı
sezonun dördünde sportif başarı vardı. Altınbaş döneminde de sportif başarı hedeflendi. Üstüne Bilgin dönemindeki Avrupa Kupalarına katılma hedefinin üstüne iki kupa alma eklendi. Lakin üç sezonun birinde başarı elde edilebildi. İki sezon başarısızlık ve hayal kırıklığıyla sonuçlandı.
***
Bilgin döneminde "İyi futbol, iyi futbolcu ile oynanır." cümlesine genellikle uyuluyordu. Altınbaş dönemindeki genel izlenim çoğunlukla ucuza kaçıldığıydı. Takım uygun transferlerin Başkan tarafından zamanında yapılmaması nedeniyle iki sezon kaybetti.
***
Bilgin döneminde hep sağlam teknik direktörlerle çalışıldı. Altınbaş dönemi ise çoğunlukla "?" olarak nitelendirilebilecek isimlerle...Her iki dönemde de son 20 senedir
olduğu gibi takım sezonu başladığı teknik direktörlerle bitiremedi.
***
Eski başkanlardan Aydın Bilgin'in Göztepelist'e vermiş olduğu röportajda dabelirtildiği gibi Göztepe'nin o dönemde kurumsallaşma gibi bir hedefi hiç olmadı. Başkan Altınbaş ise
ilk günden beri kurumsallaşma kelimesini ağızlardan düşürmüyor.
***
Bilgin döneminde logolu mallar ile ucundan köşesinden yarım yamalak ilgilenildi. Dönem dönem yarı profesyonel olarak özelleştirldi. Lakin hiç tam randıman alınamadı. Altınbaş
grubunun mağazacılık kökenli olmasından dolayı olmalı, en iyi becerdikleri şey logolu ürünler oldu. Toplam ciroda Türkiye dördüncüsü olundu.
***
Bilgin döneminde Göztepe tam olarak holding takımı gibi değildi. Dernek de vardı. Dernek temsilcileri kararlardaki etkileri kısıtlı olsa da şirket yönetim kurulundaydı. bUna
karşılık Göztepe şirket olmasına rağmen dernek olma nimetlerinden de sonuna kadar yararlandı. Altınbaş döneminde tersi gerçekleşti. Dernek etkisizhale getirildi. Camiadan
neredeyse kimse ile kooperasyon kurulmadı. Kurulanlar da sivrildiğinde ekarte edildi. Sonuçta tersini yani dernek olma nimetlerinden yararlanamamayı sonuna kadar yaşadı
yaşamaya devam ediyor.
***
Bilgin dönemi gazeteci kökenli olması nedeniyle halkla ilişkilerde oldukça başarılıydı. Bir yaptıklarını bir hatta çoğu zaman beş gösterme işinde iyiydiler. Zaten tartışmasız
yerel medya lideriydiler. Bu gücü Göztepe için sonuna kadar kulandılar. Göztepe için yaptıkları en hayırlı iş buydu. Altınbaş dönemini bir halkla ilişkiler başarısızlık süreci
olarak nitelendirebiliriz. Muhtemelen Başkan çoğunlukla burada olmadığı için; yerine başkası ilişki kurmasını da istemediği için başarısızlık süreğen oldu. Halen neredeyse tüm
yerel medya iletişimsizlikten şikayetçi. Sonuçta Altınbaş dönemi beş yaptığını bir göstermede bile başarısız oldu.
***
Bilgin döneminde derneğin hatta bizim de katkılarımızla Göztepe kredi kartı ve basılı dergi çıkarılmıştı. ALtınbaş döneminde henüz yok...
***
Bilgin döneminin vergi borçları sayesinde halen gazetelerde ilk sıralardayız. Altınbaş döneminde ise vergi ödeme konusunda dakik ve gündeliğiz.
***
Bilgin dönemi Göztepe'nin amatör branşlarda çoştuğu dönemdi. Voleybolda İzmir'de ilk kez Avrupa Kupalarına gidildi. Basketbolda birinci lige çıkıldı. Hiçbir branş kapatılmadı.
Altınbaş döneminde yola çıkarken Göztepeli diyebileceğimiz ender kişiliklerden Alphan Manas voleybol takımını ikinci lige çıkardı. Voleybol takımı Altınbaş döneminin hafızalara kazınan kara bir lekesi olarak ligden çekildi. Hentbol takımı cefakeş Göztepe taraftarının katkılarıyla yaşamaya devam ediyor. Sutopunda da takım Dr. Ali Rıza Altay'ın
kulüpten uzaklaştırılmasından sonra geçen sezon maçlara katılacak organizasyonu gösteremedi.
***
Bilgin döneminde Göztepe'nin tesis sorunu için kalıcı hiçbir çözüm getirilmedi. Hamdi Türkmen döneminin sonunda Urla'da kiralanan arazi kullanılamadı. Altınbaş döneminde de henüz tık yok. Umarım yanılırım ama hem dernek, hem de Bilgin grubu medyasının sonuna kadar kullanılması ile uzun süreliğine kiralanabilen arazi benzeri bir araziyi
alabilmeleri çok zor. Satın almaya da nedense yanaşmıyorlar. Göztepe'ye Hizmet Derneği'nin hediyesini kullanıp kullanmayacağını ise zaman gösterecek.
***
Bilgin döneminde Göztepe pekçok yönden İzmir'in en ön plandaki temsilcisiydii. Altınbaş dönemindeyse Göztepe üvey evlat görünümünden kurtulamadı.
***
Bilgin dönemi profesyonel taraftarlık müessesesinin tavan yaptığı bir dönemdi. Altınbaş dönemi o açıdan daha olumluydu. Lakin bu sezon ne olacak göreceğiz. Umarım sezon kimse birbirini öldürmeden tamamlanır. Bilgin dönemi Göztepe'nin ana taraftar kitlesinin yani maddi açıdan orta-aşağı sınıfa ait grubun takım açısından çok organize olamadığı-yeni yeni organize omaya başladığı bir dönemdi. Orta-üst sınıfsa nispeten örgütlüydü. Zaman içinde Göztepelist, Yalı, 1925 TD, Göztepe'ye Hizmet Derneği, facebook, Uniforce gibi sosyal ortamların katkılarıyla Göztepeliler bugün için dağınık ama güçlü bir sese sahipler.
***
Görüldüğü gibi her iki dönemin de kendisine göre artıları var. Akılcı olan Altınbaş döneminin mevcut hatalarına son vererek daha kuvvetli, güzel ve başarılı günler çin
yapması gereken yapısal değişimleri gösterebilmesi. Dilerim o günleri de görürüz.
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
-
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
-
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
-
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...