15 Mayıs 1981 tarihinde Atatürk stadyumunda oynanan ve seksen bin kişinin izlediği karşılaşmayı izleyen şanslı kişilerden birisiyim. Göztepe ile Karşıyaka kulüpleri arasında yaşanan ve şiddet boyutunun her geçen yıl arttığı rekabeti yıllar içerisinde yakından takip edebilme fırsatını buldum. 2004 yılında iki takım arasında yaşanan olaylar sonrasında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünde yer alan iki arkadaşımla birlikte bu kulüpler üzerine hazırladığımız bir araştırma projesinde yer aldım. Cumartesi günü bu kez Egeli Sabah okurları için haftada bir gün bu sayfada yazacak, spor sosyolojisi alanında uzmanlaşan bir akademisyen olarak maçı izlemeye gittim.
Göztepe ve Karşıyaka kulüpleri arasındaki rekabetin yıllar sonra yeniden oynanacak olan karşılaşma ile kamuoyunun gündemini meşgul etmesi bile İzmir futbolu açısından olduğu kadar Türk futbolu açısından da üzerinde durulması gereken bir gerçekliktir. Bu iki takım arasında oynanacak olan karşılaşmayı izlemek üzere yurt dışından gelen gazetecilerin varlığı ile medyanın karşılaşmaya yönelik yoğun ilgisinin hiç de boş olmadığı maçı izlemeye gelen taraftar sayısınca doğrulandı. Süper ligde dahi yakalanamayan bir seyirci oranı ile oynanan karşılaşma İzmir kentinin bünyesinde nasıl bir potansiyeli barındırdığını bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.
Karşılaşma süresince sahada oynanan oyun kadar tribünlerde yaşanan karşılıklı atışmalarda görülmeye değerdi. Ancak bu iki ekip arasında son yedi yıldır doğrudan yaşanmayan rekabete tanıklık etmemiş olan yirmi yaşının altındaki taraftar kitlesinin tribünlerde giderek daha fazla yer almaya başlamaları üzerinde dikkatle durulması gereken bir duruma işaret etmektedir. Çünkü rekabetin sahalarda ya da salonlarda olmadığı buna karşın kentin muhtelif bölgelerinde birbirlerinin renklerini taşıyan semboller üzerinden gerçekleştiği bir ortamda büyüyen nefretin, düşmanlıkla buluşması ve hafızalara kazınması çok daha büyük tehlikeleri bünyesinde barındıracaktır. Bu iki ekip arasındaki rekabetin yeniden normalleştirilmesi için başta kulüp yönetimleri olmak üzere, futbolla ilgili tüm aktörlerin üzerlerine düşeni yerine getirmeleri gerekmektedir.
Ahmet Talimciler-Sabah