“İnsanlara nasıl muamele ederseniz öyle karşılık görürsünüz. Şayet Siz hayvan muamelesi yapıp onları kafese tıkarsanız hayvanca karşılık görürsünüz. Siz uygarca davranırsanız, uygarca karşılık görürsünüz.”
Bu görüş, TFF’nin hazırladığı “Sporda şiddet ve düzensizlik” adlı rapordan. Onlar da İngiltere’de Lord Justige Taylor’un düzenlediği rapordan almış. Yani tercümesini şöyle yapabiliriz. İnsanlara tavuk muamelesi yaparsan yumurtası kafana yersin. Eşek muamelesi yaparsan, teperse kötü olur. Beygir muamelesinde de , “Yavaş atın tekmesi sert olur” özdeyişi gündeme gelir ki o da dört beş yılda bir genel seçimlerde görülür. Sandıkta, yer ile yeksan olursun. Hani anlayana.
Şimdi düşünün…Atarük stadına maça gidiyorsunuz. O koskoca olimpiyat tesisi alanına arabanızla gidemezsiniz. Çünkü sokmazlar. Basını bile bin bir güçlük ve tartışmayla sokuyorlar. Ülkenin her tarafından gösterdiğinizde, “buyurun” denilen basın plakası bu kentte geçmez. Biz her maçta TSYD olarak hangi gazetecinin hangi plakalı araçla gideceğini bildiririz. Bir akreditasyon edebiyatıdır gidiyor.
Ama vatandaş aracını metrelerce ötede otopark mafyasına teslim eder. Önceden aldığı bileti varsa gösterir girer. Yoksa yandı. Atatürk stadının girişinde iki kapı vardır. Ama biri açıktır ve araçlarla insanlar birbirlerini eze, büze o kapıdan geçmek zorundadır.
Yani diyeceğim o ki; toplumun tamamında ve her alanında sürekli tırmanan şiddet engellenemiyorsa, o paranoyadan nasibini almış insanları, futbolda yasayla, masayla engellemenin mümkünü yoktur.
SORU: Süryani bir genç kızla yaşamını birleştirdiği için kayınbiraderi tarafından eşiyle birlikte kurşunlanarak öldürülen genç adamın dramını biliyorsunuz. Peki bu tür cinayetler engellenmeden, futbolda şiddet biter mi?
Not: Taraftar Eksperi dostum, Prof. Seyhan Hasırcı’dan yanıt bekliyorum.
Süleyman Alasya
Yenigün