Sinan Genç
Ben mesleğe 1983 yılında Milliyet Gazetesi'nde başladım. Bana verdikleri ilk kulüp Altınordu'ydu. Çok güzel günler yaşadım.
Bir dönem Bucaspor muhabirliği yaptım. Bucaspor'un şampiyon olup 2.Lig'e çıktığında Bucaspor muhabiriydim. İzmirspor'da da yıllarca görev yaptım. Ardından Karşıyaka ve Altay muhabirlikleri yaptım. Hatta Karşıyaka'nın basketbolda lig şampiyonluğu ile Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kazandığı dönemde Karşıyaka muhabiriydim. Karşıyaka şampiyon olduğunda sevinmedim mi, sevindim. En az onlar kadar. Bucaspor, İzmirspor'da ne kadar sevindiysem o şampiyonluğa da o kadar sevindim. Dedim ya. Benim baktığım bir kulüptü. Ama ben Göztepeliydim.
Ortaokul yıllarında başlayan bir sevdaydı benim için Göztepe. Göztepe'de yaklaşık 18 yıl muhabirlik yaptım. Bu benim için çok ama çok güzel ve özel bir duyguydu. Çok zor günlere şahit oldum. Güzel günler de yaşadım. Binlerce insanla tanıştım. Göztepe ile öylesine özdeştim ki Göztepe benim bir yaşam felsefem oldu. Öylesine bir yaşam biçimi ki anlatamam. Eşim de koyu bir Göztepelidir. Göztepe'nin hemen hemen İzmir'deki her maçına gelir. Hatta, bazı deplasmanlara da benden izinsiz gelip sürprizler yaptığı da görülmüştür (!). Takımdaki futbolcuların tamamını bilir. Oturduğu tribünde maçı izleyen ama Göztepe'li futbolcuların adını bilmeyen kişilere de yardımcı (!) olur. Göztepe sevgim sadece eşimle orantılı değildir. 13 yaşında bir kızım var. Fatih Koleji'nde okuyor. Çocuğun evdeki eşyaları genelde hep sarı-kırmızıdır. O sarı-kırmızı ile büyümüştür. Futbolu fazla sevmiyor. Küfür nedeniyle maça gelmiyor. Ama Göztepe'yi doğal olarak çok ama çok seviyor. Bazen Göztepe'yi konuşurken bir hikaye dinlermiş gibi bizi dinliyor. Olaylara 13 yaşında olmasına rağmen vakıf... Bazen kendisiyle Göztepe muhabbetleri yaparız. Bir keresinde bana "Baba neden insanlar Göztepe'yi tutmuyor? Hepimiz İzmir'de yaşıyoruz ama arkadaşlarımın hepsi Fenerli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı?" demişti. Ben de ona "Kızım, onların suçu değil. Bu hepimizin suçu" demiştim. Dilim döndüğünce anlatmıştım. Bir kaç gün sonra yine yanıma geldi. Göztepe'nin 18 yıl aradan sonra şampiyon olduğu dönemde. "Baba, (Eylül ile Sinem'i de Göztepe'li yaptım. Mertol da babası ile artık Göztepe maçlarına gidiyormuş"... Düşünsenize, Göztepe işte bu kadar benim ve ailemin içinde...
Meslek yaşantım döneminde hiç bir zaman mesleğime ihanet etmedim. Gün geldi en ağır eleştirileri ben yaptım. Gün geldi tehditler aldım. Yanlışlarım da oldu, doğrularım da... Ama yanlışları da doğru olduğunu sandığım için yaptım. Dürüst olmaya dikkat ettim. Dostlukları, arkadaşlıkları seviyesinde tutarak ve menfaat beklemeden, objektif bir gözle dürüstçe, erkekçe yaptım. Ama inanın Göztepe'ye ve muhabirliğe doyamadım. Sıradan bir takımın muhabiri olmakla, şampiyonluğa oynayan, büyük başarılara imza atan bir takımın muhabiri olmak arasındaki fark neyse, benim de anlatmak istediğim işte o... Ben zaman zaman hep aynı şeyden isyan ederim Göztepe'de... Efsane takımın muhabirliğini yapan Tunç Saruhanlı'yı da hep anarım. İşin Türkçesi onu çok kıskanırım. Düşünsenize, Tunç Saruhan'ın muhabiri olduğu dönemdeki Göztepe'yi... Göztepe İspanya'ya, İngiltere'ye, İtalya'ya, Fransa'ya kısacası dünyanın dört bir yanına gidiyor. Destanlar yazıyor. O koca kaptan Gürsel Aksel, o Ali Artuner, Nevzat Güzelırmak, Adnan Süvari, Halil Kiraz'lı kadro... Onlarla ağlayıp onlarla gülüyor. Onların tarihi başarılarını yazıyor. Cumhurbaşkanlığı kupası, Türkiye kupaları ve ligdeki büyük zaferler... Hepsi onun imzasıyla, onun gözüyle gazete sütunlarını süslüyor... Oysa ben... Ben Göztepe ile hala Küçükköy, Çorlu, Yıldırım Bosna, Nazilli maçlarına gidiyorum. Anlatmak istediğim bu işin manevi tarafı... Ulusal gazetelerde imzanız çıkmıyor. Haberiniz girsede iki sütuna, üç sütuna giriyor. Kısacası siz 2.Lig B grubu muhabirisiniz. Gel de hazmet, yut... Oysa bilmezlerki o Göztepe milyonlarca taraftarı olan, geçmişinde büyük destanların yaşandığı bir kulüp. Biliyor musunuz ben Avrupa kupalarına Denizlispor ile gittim. İzmirli ve Göztepeli bir spor yazarı olarak Göztepe ile veya bir İzmir kulübüyle bunu yaşayamadım. Peki suçlu ben, biz veya onlar mı? Değil... Hepimiz suçluyuz. Daha yazacak çok şey var ama bırak dağınık kalsın...
Sonuç olarak; Göztepe sen ömre bedelsin...
Kaynak: http://www.xn--gztepe-wxa.com/modules.php?name=News&file=article&sid=3077