Bülent Buda
Milliyet-15 Aralık 2009
Bir zamanlar saygın konuklara kentlerin simgesel olarak anahtarları verilirdi. Şimdilerde İzmir’den istenen o. Ancak, simgesel değil, harbiden yani ver-kurtul!
Ver ki; Süper Lig’de bir değil, birkaç takımın olsun. Statların yenilensin. Metro raylı sistem geç, basit iş onlar. Üçkuyular’dan Bostanlı’ya tüp geçit bile yaparız.
Alsancak, liman, salhane, Bayraklı kuleden geçilmez. İnciraltı ise beş dakikada Beşiktaş.
Damlacık’ta doğdum, Atakent’te oturuyorum. 68’e az kaldı. Bu ülkenin gitmediğim kenti kalmadı. Binlerce insan tanıdım. Her renkten her dinden her etnik kökenden...
Karataş Ortaokulu’nda Yahudi arkadaşlarım Eli Bencuya, İzak Atas, Aron Taronto ile can ciğer kuzu sarmasıydık. Ticaret lisesinde Jack Ürek canımdan öteydi, dosttu, kardeşti, adamdı.
Malkara’da 15. Topçu Taburu’nda teğmen arkadaşım, Mevlana Kapılı Andre Ketoğlu omuzundaki yıldızı onurla taşıyan bir İstanbul çocuğuydu. Daha kimler yok ki... Laz Ahmet, Kürt Mehmet, Arnavut Ömer, Çerkez Yaşar...
Biat et, mutlu ol...
İstanbul’da Karavan Pavyonu’nda Sivaslı garsonların korumasındaydım. Samsun’da, Adana’da, Antep’te, Ankara’da, Antalya’da, Diyarbakır’da, Van’da, Urfa’da, Mersin’de... Bütün meyhanelere girdim, rakı içtim. Sarhoş oldum, kafayı buldum, tek kötü söz, tek fiske ilişmedi üzerime.
Günlerdir içim acıyarak okuyorum, dinliyorum. Ne olmadığını anlatmaya çabalıyor İzmirli. Girmeyeyim şu topa diyorum, dayanamıyorum. Faşist-Maşist, hepsi bahane. Giriş taksimi... Gaza getiriyorlar, kaşıyorlar. Dillerinin altındaki baklayı çıkaramıyorlar. Teslim ol, koşulsuz. Sen de saflara katıl. Biat et, mutlu ol.
Budur...
Yoksa Safiye Ayla’dan ezgilere devam. Çile bülbülüm çile...
Sizce bu yazı spor sayfasına uydu mu?