Göztepe'de oynarken Beşiktaş, Gençlerbirliği ve Gaziantepspor transfer teklifinde bulunmuş ama kulübüm yüksek bonservis bedeli istemişti. Daha sonra Ankaraspor'la anlaşmaya varıldı.
Bu noktaya gelmeme katkı yapanlardan birisi Yüksel Can'dır
Anıl Taşdemir ile Tam Saha'nın röportajı..
Anıl Taşdemir, Avrupa Şampiyonu ve dünya dördüncüsü olan U17 Takımımızın oyuncularından biri. Söke'de başladığı futbol kariyerini Göztepe'nin ardından Süper Lig takımlarından Ankaraspor'da sürdürüyor. Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısındaki performansıyla geleceğin iyi 10 numaralarından biri olmaya adaylığını koydu. Futbolla olan ilişkisini, doğduğu gün göbek bağının bir futbol sahasına gömülmesine bağlıyor. Röportaj: Mazlum UluçGeçtiğimiz sezonun ikinci yarısında Ankaraspor formasıyla çıkışa geçen bir oyuncusun, U17 Milli Takımı ile de Avrupa Şampiyonluğu ve dünya dördüncülüğü yaşadın. Seni biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?1988'de Söke'de doğdum. Ailem futbol hastasıdır. Doğduğum zaman amcam göbek bağımı alıp bir toprak sahaya gömmüş. Futbolla ilişkimi göbek bağımın sahaya gömülmesine bağlıyorum. 11 yaşımdan itibaren Sökespor'un altyapısına gittim. 4.5 yıl orada oynadım. Yıldız takımla grup maçlarına gitmiştik. Göztepe ile oynarken Yüksel Can Hocam beni görüp beğenmiş. Teklifte bulundu. Ben de severek kabul ettim, çünkü profesyonel bir takımda forma giyecektim. Önce genç takımda ve PAF'ta oynadım. Göztepe Lig B'ye düşünce takımda büyük bir sirkülasyon yaşandı. A takımın başına getirilen Yüksel Can bana çok güveniyor ve "18-19 yaşında Süper Lig'de olman lazım" diyordu. 16 yaşımda beni A takımda oynattı. Ardından Genç Milli Takım'a gittim. Evet, Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya dördüncülüğü gibi iki önemli derece kazanan takımda sen de vardın ancak ilk onbirde fazla oynayamadın sanırım.Avrupa Şampiyonası'nda ilk onbir oynuyordum. Ancak ilk maçta bir sakatlık yaşadım ve diğer maçlarda sonradan oyuna girdim. O takımdaki oyuncuların büyük bölümü Süper Lig takımlarından geliyordu, bense 3. Lig futbolcusuydum. Bunun için de Abdullah Avcı'ya çok teşekkür ediyorum. Çünkü Türkiye'de altyapılara gereken önemin verilmediği söyleniyor. Ama Abdullah Avcı beni 3. Lig'den alıp o takımda oynattı. Daha sonra Göztepe'ye döndüm ve ardından da Menajerimiz Mehmet Şen'in talebiyle geçtiğimiz sezonun başında Ankaraspor'a geldim. Ankaraspor'un dışında başka takımlardan da teklifler almış mıydın?Beşiktaş, Gençlerbirliği ve Gaziantepspor vardı ama kulübüm yüksek bonservis bedeli istemişti. Daha sonra Ankaraspor'la anlaşmaya varıldı. Buraya geldiğim için çok mutluyum, çünkü gençlere çok önem veren bir teknik direktörle çalışıyorum.Bugüne dek birçok teknik adamla çalıştın. Gelişmene en büyük katkıyı yapan hangisi? Bu noktaya gelmeme katkı yapanlardan birisi Yüksel Can, bir diğeri de Abdullah Avcı. Ama tabii ki Aykut Hoca'nın yeri bambaşka. 18 yaşında 3. Lig'den gelen bir oyuncuyu Süper Lig'de oynatmak her teknik direktörün yapabileceği bir şey değil. Üstelik bunu 3-4 maç kaybedildiğinde teknik adamın değiştirildiği bir ortamda yapıyor. Bir de sadece ben yokum; Ediz, Murat, Özer gibi birçok genç oyuncuya şans tanıyor. Onun yeri bambaşka.Eğitimini nereye kadar sürdürebildin? Futbolcu için eğitimle mesleği bir arada götürebilmek zor çünkü.Gerçekten zor. Ben İzmir 9 Eylül Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği öğrencisiyim. Ancak okula gidemediğim için kaydımı dondurdum. Kaydımı buraya aldırmaya çalışacağım ama Ankaraspor'dan ayrılırsam yine aynı problemi yaşayacağım. Futbolculuğun kolay meslek olduğu ve çok para kazanıldığı düşünülüyor ama sanıldığı gibi kolay bir meslek değil. İşte görüyorsunuz, kampta adeta askerlik gibi bir hayat yaşıyoruz. Eğitim konusunda bize biraz ayrıcalık tanınması gerekiyor.