YAZIK O GÖZYAŞLARINA…
Her ne kadar yaşımız kemale ersede söz konusu futbol ve taraftar olduğunda gözyaşlarının neden aktığını anlamakta zorlanıyoruz…
Şampiyon olursunuz, küme düşersiniz, bir hareketinizle sezonun kaderini müspet yahut menfi tayin edersiniz, en büyük hayalinizi gerçekleştirir yahut o şansı ebediyyen yitirirsiniz; tamam, itirazımız yok; orada duygu sağanağı yaşayabilir, aşırı reaksiyon verebilirsiniz…
Ancak dikkat edin andığımız şartlarda özne sizsiniz ve ortaya çıkan sonuca dolaylı değil doğrudan katkınız var; dahası gelecekte dahi etkilerini hissetme ihtimaliniz hayli kuvvetli…
Elbette saha dışında da “Çok sevilen birini yitirmek, hayallerdeki kız-erkek tarafından reddedilmek (yahut kabul edilmek), maazallah kaza geçirip bazı uzuvları kaybetmek, en fazla çalışma arzusu duyulan iş yerinden kabul almak” tarzı ekstra hadiselerle karşılaşıldığında sevinç ya da üzüntü yaşları dökmek normal karşılanacaktır…
Güzel gözlerine hüzün çökmüş yavrumuz muhtemelen İzmir’den kalkıp Bodrum’a maçı seyretmek için gitmiş olmalı (yaklaşık 250 km mesafe) yani o üzerine düşeni fazlasıyla yapmış! İlla birileri ağlamalıysa 14 maçlık müthiş seriye rağmen son dönemeçte arabayı devirenler ağlamalı!!
Ligin son maçında kalecileri üzerine gelen son derece zayıf vuruşu bacak arasından kaçırmasa saha avantajı gönül verdiği Göztepe’nin olacak, işin boyutu baştan sona değişecekti! Kaldı ki aynı Arda play out mücadelesinde çıkmaması gereken pozisyonda kalesini boşaltmasa (ikinci golde adım halinde yakalandı; hem kararı yanlıştı hem zamanlaması) İsmail Köybaşını’nın geri pasını rahatlıkla alacak ve takımının geri dönme şansı artacaktı…
Tabii bunları kimseyi üzmek, rencide etmek için dile getirmiyoruz. Futbol hatalar oyunu ve onu cazibe merkezi yapan en önemli husus da sürprizlere açıklığı. 162 senedir şöhretli eldivenler şanlarına yakışmayan ipe sapa gelmez nice hatalar yaptı, yapıyor, yapacak da; bundan kaçış yok! Yeter ki aynı hatalar tekrar edilmesin…
Velhasılı yavrum takımını ne kadar sevsende unutma bu bir oyun, ölüm kalım meselesi değil. Ne galibiyetleri ne mağlubiyetleri abartmanın gereği yok. Sen anın keyfini çıkarmaya bak ve okuluna, hayallerine odaklan. Örneğin kalecilikle ilgili hayallerin varsa yıllar önce ahirete intikal etmesine karşın hâlâ anılardan silinmeyen Ali Artuner, futbolculukla ilgili beklentilerin varsa Nevzat Güzelırmak-Gürsel Aksel gibi sıra dışı olmaya çabala…