Özkan Cengiz – Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Dün akşamüzeri yürüyüşe çıktım öyle turluyorum sitenin etrafında, evin girişinde asılı Göztepe’mizin bayrağı olanca gücüyle dalgalanıyor. Gözlerimin bayrakta olduğu gören, taraftarlığı tv karşısında forma giymek zanneden bir arkadaş bence de abi artık indir istersen dedi. Dönüp yüzüne bile bakmadan devam ettim. Mesajı fazlasıyla aldığından "ya abi kusura bakma bazen kendi taraftarlığımız ile seninkini karıştırıyoruz" diye gönül almaya çalışsa da tepkisiz şekilde yürümeye devam ettim. Oysa ki maç bittiğinde Duru’ya yazlıktaki büyük bayrağı getirelim, arka tarafa asalım demiştim. Ne kadar doğru karar olduğunu bir kez daha teyit etmiş oldum.
Böyle günlerde eş dost arkadaş hep aynı tepkiyi verir, bu kadar emek veriyorsunuz, bu kadar koşuyorsunuz Yazık Size. Bu sözler normalde söylenende bir kırıklık, bir pişmanlık yaratır. Bize ne yapıyor derseniz, hiçbir şey. Her takımın taraftarında klasik tribüncü geyiğidir. Biz var ya en kötü günde şöyle yaptık böyle yaptık. Birçokları için geyik olan bu söylem bizler için hayatın ta kendisidir. İşte o ballandıra ballandıra anlatılan birçoğu için hayal olan her şeyi fazlası ile yaşamışlar olarak üzülsek te çok etkilemez bizi bu olan biten çünkü biliriz ki bizim hikayemiz anlara ait değil yaşama dairdir.
Ne olursa olsun ortalama otuz yıldır olduğu gibi o tribünün köşesinde ayakta durmaya, maç ertesi boğaz ağrısından konuşamamaya, her gün yüzlerce mesaj okumaya yazmaya, her konunun, her işin, her seyahatin, kısaca her şeyin sonunu Göztepe’mize bağlamaya devam edeceğiz. O yüzden bize yazık olması teknik olarak mümkün değil. Biz buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz. Her hafta sonu o sahaya bir takım çıkacak, yenecek yenilecek ama Göztepe mücadelemiz sonsuza kadar devam edecek.
Bizim için durum buysa; bu sürecin kaybedenleri kim, tabir yerindeyse kime yazık…
Gerçekten yazık, Türkiye’deki her futbolcunun ajandasında olan transferi yapmış ama oradan kiralanmış, bu kiralanmayı fırsata dönüştürme şansı varken, beş metre yanına pas atamayan veya atmayan, alt yapısından çıktığı takıma veya sözleşmesi olan takıma şirinlik yapacak diye alıver veriver yapan, oyuna ikinci yarı alan ve kendi yerine koymayan hocaya trip atacak diye, takımdaki eskilere mesaj verecek diye kendi kariyerini bitiren Aytaç’a yazık.
Gerçekten yazık, sınırlı yetenekleri, sınırlı kapasiteleri, istikrarsız oyun yapılarına karşın, bütün kan kaybına rağmen Avrupa’nın önde gelen liglerinden biri olan, Türkiye’nin en üst düzey liginde Göztepe’miz ile oynama şansı bulan burada yapacakları basit bir seri ile elde edecekleri kariyer basamakları ile tüm futbol kariyerlerini yeniden yaratmak şansı varken, bu şansı olabilecek en kötü şekilde kullanıp bir türlü istikrar sağlayamayan kadromuzdaki tüm hedefsiz futbolcularımıza yazık.
Gerçekten yazık, bu takımın tarihine şimdiden yazılmış, en küçüğünden en büyüğüne tüm camianın saf sevgisine sahip olmuş, Başkan, Yönetici, Hoca, Yabancı Oyuncu, Yerli oyuncu hepsinin onla ilgili söze başlarken ihtiyatlı konuşmasına sebep olacak kadar belirgin bir güce sahipken bu gücünü ahbap çavuş ilişkisi ile oluşturduğu kitlesini korumaya kullanan, bu performansla oynamayı hak etmiyorum diyecek kadar delikanlı olmasına rağmen inatla sahada kalarak takımın sadece sahada değil saha dışındaki dengesini de bozan Halil’e yazık.
Gerçekten yazık, dört hafta önce bütün kanallarda güzellemesi yapılan, Türkiye ligi sonunda hoca gördü denilen, belki de uzun yıllar Türkiye’de çalışmanın ve oradan da Avrupa’ya geçiş yapmanın hesaplarını yapan, belki de günahını almayayım Göztepe ile tarih yazmanın hesaplarını yapan ama yaptıkları ve yapmadıkları, bir b planı oluşturamadığından, kendi tabiri ile nokta transferlere rağmen hala sezonun ilk yarısındaki takımı değiştirememesi ile bugün belki de Türkiye macerasının sonuna hızla ilerleyen El Maestro ya yazık.
Gerçekten yazık, Göztepe gibi bir camianın içinde büyümüş, yıllarını futbolun içinde geçirmiş, ama bu camianın gücü ve etkisi ile Türk Teknik direktör titrini kazanan Tamer Tunalar, Bayram Bektaşlar, İlhan Palutlar bu camiadan aldıkları güç ve etki ile takımdan takıma gezerken, sorumluluk almadan, ön plana çıkmadan, tarihin tozlu sayfalarında yok olup gidecek, Mustafa Fedai’ye, İlhan Şahin’e yazık.
Gerçekten yazık, Yüz yıllık bir Kulübün, tarihi başarılarla dolu, yetersiz kaynakları, yetersiz şehri, yetersiz desteklerine rağmen duruşu ile, günlük sportif başarı ile değil, istikrarlı mücadelesi ile saygı duyulan bir Kulübün, doğru tavır, doğru söylem ile ligden düşmenin bile bir başarı hikayesi olması muhtemel bir ortamda bu Kulübün yöneticisi olan, bu herkesin hayalini süsleyen kutsal koltukları, idarecilikle, günü geçirmekle, geçiştirip yok olup gidecek yöneticilere yazık.
Gerçekten yazık, Kattığı varlıklarla, oynattığı liglerle, Göztepe tarihinin en başarılı Başkanı unvanını fazlası ile hak eden, Kulüpler Birliği, İhale Kurulu gibi Türk futbolunun en kritik organizasyonlarında liderlik etmesi herkesçe doğal karşılanacak kadar kabul edilmiş, Göztepe hatta Türk Futbolu bir yere gelecekse belki de bunu yapması en muhtemel lider olan Mehmet Sepil’in belki de en kolay yapacağı şey olan sportif istikrarı bir türlü sağlayamaması, her alandaki yönetici kadrosunu idarecilikten öteye geçirememesi, günün sonunda yalnızlaşması, yalnızlaştıkça aynı kısır döngü içine hapsolması bu büyük hikayenin hiç istenmeyen bir sonla bitmesi ile Mehmet Sepil’e yazık.
Gerçekten yazık, hayatlarındaki taraftarlık döneminde yıllarca üst üste süper ligde yer almış, Türkiye’nin en güzel stadyumunda yerini almış, her sene 3-4 kez Bizans deplasmanı yapan, storelardan aldığı ürünlerle kreasyon yapan ama sportif başarıya endeksli sosyal medya yöneticiliği, tribün grubu liderliği yaptığından, , değerlerine yaptığı saygısızlığı, isyankarlık zannettiğinden, dört maç kazanınca kendini dev aynasında gördüğünden dört maç kaybedince kulübünü yerden yer vurmayı hak saydığından, genç taraftarlarımıza yazık.
Gerçekten yazık, Süper lige çıkınca Göztepeli olduğunu hatırlayan ve/veya geçmişte yaşanan kötü günlerde bulunmanın kendisine her hakkı verdiğini zanneden, Göztepeli’lik hikayesinde ki tek gerçeği “ben demiştim” e dönüşen, artık yaşımız kaç oldu, kaç senelik tribüncüyüzün arkasına sığınıp her istediğini söylemeyi hak gören, verdiği mücadeleden yorulduğunu itiraf etmekten kaçınıp ihaleyi kendinden başka herkese çıkaran, Başkana egolu diye kızan ama en az Başkan kadar egosu olan, yöneticiye idareci diye kızan ama iş başa düşünce idare etmeyi hak gören, sorumluluk almayanları eleştiren ama kendine sorumluluk gelince suçu başkasına atıp sıyrılmayı marifet gören herkesten daha çok herkesten daha fazla Göztepeli olan büyük Göztepelilere yazık.
Uzun lafın kısası, kısa lafın uzunu, Göztepe’miz her hafta sonu çim sahaya çıkmaya devam edecek, belki süper ligde belki 1. ligde belki 2. ligde belki 3. ligde, Göztepe’miz her hafta çim sahaya çıkmaya devam edecek belki yıldız topçularla, belki gelecek vadeden topçularla, belki süper lig eskileri ile, belki işini bitirmiş emeklilik yaşayan topçularla, Göztepe’miz her hafta çim sahaya çıkmaya devam edecek, belki uluslararası yatırımcıların temsilcileri yöneticilerle, belki bahis mafyası yöneticileri ile, belki siyaseti kafalamaya uğraşan sezonluk işadamı yöneticileri ile, belki camiadan don kişotlarla, mesele bu yazının her paragrafında yazdığım kişiler sizler bizler nerede olacağız. Göztepe’miz yüz yıldır olduğu gibi yoluna kararlılıkla devam edecek, varsa otobandan, yoksa asfalt yoldan, yoksa toprak yoldan, yoksa patikadan, yoksa kendi yolunu kendi açarak, ama sizlerin yolu nereden geçecek, nereye gidecek, aslında günün sonunda kime yazık olacak.
Kendi adıma buradan tek bir söz verebilirim, ömrüm yettiğince tribündeki o koltukta oturmaya, sesim yettiğince sahaya bağırmaya, aklım yettiğince yazmaya söylemeye, Göztepe’miz bir şey istediğinde sorgulamadan hesaplamadan koşmaya ve bütün bunları gururla yapmaya devam edeceğim. Ve bu nedenle bana ve benim gibilere hiçbir zaman yazık olmayacak. Çünkü Göztepe’mi yaşamaya sonsuza kadar devam edeceğiz.
Size de yazık olmamasını istiyorsanız, hesapsız kitapsız tüm şeffaflığıyla Göztepe’yi yaşamaya bakın, en güzel olanı bu.
Cruyff'un futbola dair sözünü Göztepe'mize uyarlarsak
"Göztepe'yi yaşamak çok basit birşeydir, zor olan onu basite indirgemektir."
Alayına İsyan İnadına Göztepe
Özkan Cengiz – Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.