Eskiler insan-ı kamil olmak derler. İlla ki çok derin anlamları filan vardır. Benim kıt aklımla böylesi yüksek düzey kavramlar konusunda ahkam kesmem çok anlamsız olur. Sadece yaşamım boyunca bilebildiğim ve deneyimlediğim şey şu oldu... Kişi kendindeki eksiklikleri bilip bulup kabul edip bunları düzeltmek yolunda olmalı. Yaşamının sonuna kadar devam etmeli bu. Tamam ben oldum artık dememeli. Bunu yaparken de sadece kendine bakmalı. Ama sadece kendine. “Amanın da aman bak ben ne güzel düzeltmeler yapıyorum. Kamil oğlu kamil oluyorum siz de öyle olun” dememeli. Yapmamalı ve düşünmemeli bile. Kalbinden bile geçmemeli böyle üsten bakışlı duygular.
Kişinin olduğu kadar bir çok kişiden oluşan tüzel kişiliklerin de yönetimi zordur. Mükemmele ulaşmak daha zahmetlidir. Bir çok ayrı yapıda ayrı kişilikte insanı ortak bir hedefe yönlendirip yeteneklerini üst düzeye çıkarabilmek, yerine göre ihtiyaçlarını yerine göre kaprislerini yönetmek çok zordur. Kişisel ihtiyaç ve kaprislerin genel faydaya yönlendirilmesi ise tam anlamı ile YÖNETİCİLİK adını alır.
Artık zamanımızda spor kulüplerinde oyuncular ne ahbap çavuş ilişkisi ile “ne haber kanka” muhabbeti ile yönetiliyorlar, ne caydırıcı cezalar ile ortak hedefe yönlendirilebiliyorlar, ne de hart hurt yaparak askeri disiplin altında çalıştırılarak başarı sağlanabiliyor. Belki hepsinden biraz gerekiyor. Ancak gerçek olan şu ki: TÜRK LİRASI ile trilyonlar ödediğimiz oyuncuların sahadaki ortaya koyduklarını en üst düzeyde görmek isterken, bunu sağlayabilecek yetenekte insanları görevlendirmezseniz başarı sadece üst düzey dirayetli hocalara ya da tamamen tesadüflere kalıyor.
Kulübün yönetim şemasındaki YETENEKLİ ve KONUSUNDA EĞİTİMLİ insanların elbette öz be öz GÖZTEPE’li olmasını hepimiz çok isteriz. Ancak böyle bir şansımız yok ise işini profesyonelce yapan, düzgün karakterli ve üst düzey eğitimli insanları çalıştırmamız gerekir. Konuyu açalım ve basitleştirelim:
-.Futbolcu arama bulma ve transfer etme ekibiniz, bu işin eğitimini almış, teknik ve taktik analizini çok iyi yapabilen, bilimsel verileri değerlendirip , hoca ile başbaşa vererek gerekirse tüm dünya liglerini tarayarak en uyumlu en uygun oyuncuyu alabilecek donanımda olmalı.
-.Çağımızda, “kılım döndü , yünüm döndü, yan yattı çamura battı” deyip oynamak istemeyecek kadar şımarık olabilen oyuncu kitlelerini yönetebilmek, ne çok şımartmak ne de küstürmemek için insan ilişkilerinin eğitimini almış ama çok ta katı kurallara bağlı kalmayan, eskiden GENEL KAPTAN dediğimiz ve SİNAN OKTAY gibi YAHYA ÇALDIRAN gibi abilerimizin severek ve canı gönülden, ceplerinden paralar koyarak koşturdukları işi , eğitimini almış profesyoneller ile yapabilmeliyiz.
Konuları çeşitlendirip çoğaltabiliriz. Ancak sahadaki başarının sadece maçtan önce tahtaya taktiği dizilimi yazıp hadi koçum alın bu maçı bağırış çağırışı ile olmadığı artık kesin ve bilimsel. Zaten bağırış çağırış lazımsa, gaz vermek gerekse biz onu hakkıyla yaparız. Kimse o konuda elimize su dökemez ve 5 kuruşta karşılık beklemeyiz. Lütfen gerisini de siz çözün…
NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE’mize BİRŞEY OLMASIN…
MUSTAFA DALYANOĞLU