Oğuz reşat Sipahi
İzmir’in “Süper” denen ligdeki tek temsilcisi Göztepe, haftayı siyasi kararlar ile ligden düşürülmeyen Yeni Malatyaspor ile deplasmanda oynadığı maçtan bir puan ile döndü. Üç puan da alabilirdi eli boş da geri gelebilirdi. Bu yazdıklarımın televizyondan izlenen bir maçın yorumu olduğunu özellikle vurgulayarak-İlhan Palut Hoca beklendiği üzere sahaya bir önceki haftanın onbiri ile çıktı. Geçen sezondan beri izlenimimiz şu ki doğal olarak kazanan kadroyu bozmak istemiyor… Yeni Malatyaspor Denizlispor’dan daha iyi olduğu için mi yoksa deplasman olmasından mı ya da başka sebeplerden mi bu sefer oyunun tempo seviyesi daha düşüktü... Takım hemen her zaman olduğu gibi maça daha önde ve ileride basarak başladı. Yine hemen her zaman olduğu gibi öne geçti ve ardından çoğu zaman olduğu gibi oyunu kendi sahasında kabul etmeye başladı. Beraberlik golü sonrasında ise oyun iki takım adına da gol olacak kadar tempo kazanamadı. Göztepeli oyuncuların maç sonrası ortak şikayeti zeminin kötü olmasından dolayı pas oyunu yapamamaktı. İlk altı hafta hatta olası transferlerin Ekim başına kadar sarkabilme olasılığından dolayı Kasım ortasına kadar oturmuş bir kadro ve oyun sistemi görmemiz olası değil. Kanımca ciddi eleştiri için beklemek gerekiyor o zamana kadar. Bana ve pek çok Göztepeliye göre her zamanki gibi ilk hedef düşmemek ya da 44-45 puan ise, kaldı 40-41 puan. Beinsports’un değerini düşüre düşüre süper sıfatını yerlerde süründürdüğü ligimizde son 20 sezondur düşme puanı maç başına 1.1 puanın üstüne çıkmamış. Bu bağlamda 45 puanın üzerindeki her puan sıralamada daha üst sıralar anlamına gelecek.
Artıları vurgulayacak olursak yine ileride presle pek çok top kazanıldı. Bu toplardan birinde Soner Aydoğdu’nun Ege Üniversitesi Hastanesi’nde yatmaya devam eden ve tüm Göztepelilerin manevi desteğine ihtiyaç duyan yaşayan Efsane Nevzat Güzelırmak’ın deyimiyle “fevkalade” asisti ile, Göztepe’nin çocuğu Halil Akbunar takımı öne geçirdi. Ardından Malatya topa daha çok hakim oldu ve bir penaltı ile beraberliği buldu. Sonrasında iki takım da net pozisyon bulmakta zorladı. Yaklaşık 2.5-3 senedir Adis Jahovic ile karşılaştırılan tüm forvetler gibi, yeni gelecek kaleciler de Beto Pimparel ile karşılaştırılacak. Her zaman söylediğim gibi hayatta kontrol grubu yok. Futbol ise oldukça devingen bir süreç. Kaleciler için en kritik kararlardan biri belki de en önemlisi kaleden çıkıp çıkmayacağı kararı. Kendine güveni hiç de fena gözükmeyen İrfan Can maç boyunca belki de en kritik hatasını penaltı ile ödedi. İdeye’yi yorumlamak gerekirse... İki maçta takıma uyumu ve takım oyununa katkısı gayet iyi izlenimi verdi. Becerisini yorumlayamıyorum çünkü iki maçta bir pozisyona sokabildi takım onu. İlk iki maç kendi kendine pozisyon yaratır izlenimi vermedi. Bunu rakip stoperlere ve zaaflarına daha çok çalışarak çözebilir. Bunun bir alternatifi de takımın oyun planını ona göre bir miktar değiştirmesi olabilir.
Göztepe iki maç 4 puan ile maç başı ortalama 2 puanda. Bu seviyede kalırsa zaten Avrupa Kupalarına gidilir. 1.2-1.25’in üzerinde olduğu sürece kritik problem yaşanma olasılığı yok. Diliyorum ki İlhan Palut Hoca elindeki kadro ve gelecekler ile performanslarını artırmaya devam ederler.
Bu içerik Dokuz Eylül Gazetesi'nden alıntılanmıştır. https://www.dokuzeylul.com/ilk-hedefe-kaldi-41-puan-makale,148911.html?fbclid=IwAR3tTBkbvze-rtZsL6rCJ-jhvNiApPJSzNrsnZZW6o_-OTRhULVwkoWn3a8
9 Eylül Gazetesi