Lider Oyuncu
Özkan Cengiz - Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Yaklaşık 20 yıldır Göztepe ile ilgili görüşlerimi, eleştirilerimi, tespitlerimi, paylaşıyorum. Yanlış hatırlamıyorsam dört yüze yakın yazım var. Altında imzam olmayan haber, bildiri, basın açıklaması vb lerle herhalde bu yirmi yılda bine yakın Göztepe ile ilgili metin yazmışımdır.
Her yazdığıma çeşitli kaynaklardan onlarca cevap, övgü, eleştiri, destek, kızgınlık gelir. Mahkemeye verildiğim de oldu, tehdit edildiğim de oldu. Yazılar sonucu adetimdir geri dönüşlerin hepsini değerlendirir kendimce analiz yaparım.
En son yazdığım “Yönetici” başlıklı yazıma da benzer şekilde onlarca geri dönüş oldu. Her zamanki gibi her telden her düşünceden vardı. Bugün bu onlarca geri dönüşten bir kaçı ile ilgili bir şeyler karalamak istiyorum.
Üzerine konuşmak istediğim geri dönüşler özetle şu şekilde; "Eleştirilerine katılıyoruz, ancak eleştirdiğin adamlar kulübe bu sezon gelmedi veya eleştirdiğin yönetim sistemi bu sene uygulamaya alınmadı. Neredeyse çoğu Sepille beraber geldi. Sistemde üç aşağı beş yukarı neredeyse hep aynıydı. Ve Süper lige çıkış sezonunda ve geçen sene de yani iki rüya sezon da da herşey aynıydı. Bu sene mi bu sistem çöktü ?"
Bu soruya vereceğim cevap biraz acımasız da olsa esasında çok net hayır bu sezon çökmedi hep aynıydı. Zaten benzer eleştirileri daha önce de birkaç kez yazdım. Yazılarımı takip edenler veya bir vesileyle sohbet ettiklerim bu konudaki görüşlerimi üç aşağı beş yukarı bilirler.
Göztepe’deki etkisiz yönetici profili veya yönetici kadrolarını etkisizleştiren yönetim yapısı bu seneye özgü bir durum değil, hep vardı. Yönetici kadrolarının idareci kimliği ile çalışmaları yani daha net ifade ile yönetmeyip, idare etmeleri bugünün değil, dünün ve önceki günün de konusu.
Bugün bu eleştirilerimi daha da derinleştirip üstüne konuşmak istemiyorum. Bugün konuşmak istediğim konu 3 sezondur tavan yapan zafiyet niye bugün artık zarar veren noktaya geldi.
Bunu anlamak için bizim neslin gördüğü en iyi sezon sıralamalarında en başta olan son iki sezona göz atmak gerekir. Süper lige çıkış sezonuna bakar isek, esasında o sezonun da dalgalı bir sezon olduğu çokta stabil olmadığını bir noktadan sonra kırılma yaşayarak başarıya doğru yürüdüğünü tespit edebiliriz. Geçen sezona baktığımızda da hiç kriz yaşamadan kendimizi korunaklı bölgeye çekip stabil bir sezon geçirdiğimizi söyleyebiliriz.
Bu iki sezonunda sportif açıdan bir çok değerlendirilmesi yapılabiliriz. Geçen sene girdiğimiz kısıtlı pozisyonları inanılmaz bir yüzdeyle gole çevirdiğimiz, bu sene girdiğimiz onlarca pozisyondan gol üretemediğimiz başta olmak üzere bir çok iç kaynaklı, geçen sene çoğu takımın bizi önemsemeden karşımıza çıkıp şaşkınlıkla puan kaptırdığı bu sene her rakibimizin bize özel hazırlandığı başta olmak üzere bir çok dış kaynaklı sebep yazabiliriz. Ama bugün yapmak istediğimiz analiz sportif değil.
Ben oyuncu yönetimi, takım yönetimi, takım uyumu, takım birlikteliği, başa gelen olumlu veya olumsuz olaylardaki takım reaksiyonlarını, takım ile başkan, takım ile yönetim, takım ile taraftar arasındaki ilişkileri analiz ettiğimde önceki iki sezon arasındaki en bariz farkı “Lider Oyuncu” eksikliği olarak görüyorum.
Bu sezon, şampiyonluk sezonunda özellikle kriz haftalarından sonra takıma ağırlığı koyan Emre Aygün, Murat Akın, Günay Güvenç gibi, süper lig sezonunda yılların tecrübesi ile saha içinde ve saha dışında kaptanlık ne demek dersi veren Sabri ve Selçuk gibi oyuncuları takıma monte edemedik.
Takım içerisinde yer alan lider oyuncular ve bu oyuncuların birbiri ile uyumu kulübümüzün yönetimsel anlamdaki eksiklerinin kapanmasında bugüne kadar önemli rol oynuyordu. Bu sene ne yazık ki böyle bir oyuncu aramızdan çıkaramayışımız çok küçük yaraların kangrene dönüşmesine ve vücudun tümüne zarar vermesine neden oldu. Bir dönem özellikle devre arası beyanatları ile Yasin konusunda ümitlendik ama gerisini getiremedi.
Beto, kuşkusuz çok önemli bir oyuncu, sportif anlamda başardıklarını başaran bırakın Göztepe’yi, Türkiye liglerinde bir ikinci oyuncu yok. Karakter iş ahlakı konusunda bence eşine çok az rastlanır bir iş disiplini ve kulüp bağlılığı söz konusu. Ancak gene naçizane kişisel görüşüm Kaptanlık olmadı. Önceki yıl kaptanlarının eksikliğini doldurmadı. Takımını tek bir hedefe yöneltemedi. Kriz anlarında öne çıkıp sorumluluk alamadı. Veya aldığı sorumlulukları yerine getirip takımın tek bir vücut gibi hareket etmesini sağlayamadı.
Başa dönersek yöneticilerimiz veya yönetim sistemimiz hep aynıydı. Ama takım kurgusundaki lider oyuncu, özellikle de yerli lider oyuncu kadrosunun başarısı yöneticilerimizin veya yönetim yapımızın oluşturduğu boşluğu dolduruyor. Ve bu boşluğun kulübümüze zarar vermesini engelliyordu.
Öyle veya böyle haftayı 17. tamamladık. Hala önümüzde beş maç var hala düşme potası ile aramızda bir galibiyetten az, yani 2 puan var. Hala rakiplerimiz birbiri ile oynayacak ve hala üç koltuğa altı aday var. Hala bir şeyler yapmayı becerebilsek, başaracağımız bir şeyler var.
Gelecek sezon birinci ligde, ligin bitimine 5 hafta kala şampiyonluğun 2 puan gerisinde olduğumuzda şampiyonluğa nasıl tırnaklarımızı geçireceksek bu sezon ligde kalmaya da aynı şekilde tırnaklarımızı geçirmek zorundayız.
Gelecek sezonki şampiyonlukla bu sene ligde kalmanın ödülü aynı, bunun farkında olarak Bir kez daha yürekten ve hep birlikte Alayına İsyan İnadına Göztepe.
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.