Bu soruya sadece Göztepeliler cevap vermesin. Aynı zamanda Karşıyakalılar, Altaylılar, Bucalılar, İzmirsporlular, Altınordulular da yanıtlasın. Ama gerçeği itiraf etsinler.
Bütün fanatik duyguları bir kenara bırakarak, renk aşkını filan geçerek, soğukkanlı cevaplar versinler kendilerine…
Nasıl Altay ikinci lige düştüğünde koca bir kent küme düştüyse, Göztepe’nin de düşüşü aynıdır. Hatta daha beteridir. Türk futbol tarihinin iki çınarı, iki önemli kulübü artık ikinci ligde bile değildir.
Hiç şüpheniz olmasın; bu Göztepe’nin değil, bütün İzmir’in yerlerde sürünmesidir.
Ey Karşıyakalı kardeşim...
Sakın içten içe sevinme, Göztepe’siz bir lig, bir mücadele her zaman eksiktir. Unutma ki iki kulübün iyi olması aynı zamanda itici bir güçtür, bir motivasyon kaynağıdır, ayrı bir heyecandır.
Şimdi Karşıyakalılar da, bütün İzmir’de bu eşsiz derbi heyecanından yoksun kalacaklar.
Ey Göztepeli kardeşim...
Sezon boyunca bazı eleştirilerde bulundum, ama daha fazla destek veren yazılar yazdım. İstedim ki; Göztepe’nin büyük bir camia olduğunu ve şanlı geçmişi olduğunu hatırlatayım. Ve sıkıntılı günlerde motive edeyim. Ama gelen tehlikeye de dikkat çekmek istedim. Sezon ortasında alınabilecek önlemler vardı çünkü, takımı kurtaracak çok alternative vardı çünkü, böylesine bir sonu görmeden yapılabilecekler vardı çünkü...
Olmadı; ne benim, ne de birçok meslektaşımın yazdığı yazılar dikkate alınmadı, önlemler alınmadı, kötü sona “dur” denemedi.
Göz göre göre Göztepe küme düşürüldü.
“Düşürüldü” diyorum; çünkü Göztepe kötü yönetildi.
***
Futbol futbol olmaktan çıkmışsa
Yazdıklarımı sadece bir futbol yorumu olarak okumayın; çünkü değil... Artık sporun itici gücünü kabul etmeyen yok, artık sporun kentlerin ekonomisinde, tanıtımında çok önemli bir unsur olduğunu görmeyen yok... Ve ne yazık ki; Türkiye’nin en önemli kentlerinden biri İzmir’de bunu fark eden, fark edip de elini taşın altına sokan kimse yok. Futbol sadece futbol olmaktan çoktan çıktı. Bugün Barselona’ya, Madrid’e, Münih’e, Avrupa’nın farklı merkezlerine insanlar futbol maçlarını bahane ederek seyahatlerini ayarlıyorlar, yıllık programlarını yapıyorlarsa, maç günleri hayat buna göre dizayn ediliyorsa... Futbol futbol olmaktan çoktan çıkmıştır. Ve düşünün ki... Altay ikinci ligde, Göztepe ikinci ligde, Karşıyaka bütün talihsizliklere rağmen başarıyla götürdüğü mücadelede bir puan daha fazla alsa Play – Off’ta olacaktı, şimdi bu yarışta da olmayacak. Bir tek Bucaspor için bir umudumuz var. Hepsi bu kadar... Bu İzmir için yeterli mi?
Beyler, bayanlar, düşen koskoca İzmir’dir.
***
Uyarmış ve şöyle demiştim
27 ve 28 Şubat’ta arka arkaya iki yazı yazmıştım.
“...
Altınbaş Grubu; iyi niyetle takımın yükünü üstlendi, kulüp için kendilerine göre en iyisini yapmaya çalıştılar. İmam Altınbaş’ın girdiği her alanda ve sektörde başarılı olduğunu da biliyorum. Ancak kulüp yönetimiyle camia arasında bir boşluk olduğunu görüyor ve hissediyorum. Kalan haftalarda ilk yapılması gereken bu; camiayı kenetlemek...
...
Şunu biliyorum; Göztepe, Karşıyaka gibi artık asırlık çınarları yönetmek kolay değil. Daha doğrusu; bir şirket yönetmekten çok daha farklı... Çünkü arkalarında büyük camialar var, gelenekleri var, yaşanmışlıkları var. Bu büyük mazi, bu geniş hafıza bazen çok kritik bir süreçte çok faydalı oluyor, bazen de işleri çok ağırlaştırıyor.
Faydalı olması için bu köklü kurumların DNA’larını bilen insanlarla çalışmak gerekiyor.
Kulüp başkanlarının da, idari kadroların da bu renklere gönül verenlerden kopuk olmaması birinci şart...
Yani para aktarmak, kaynak yaratmak, altyapılar oluşturmak, iyi oyuncuları getirmek, iyi teknik direktörlerle çalışmak iyi ve olması gereken de; dediğim gibi bazen de yetmiyor.
Dışarıdan bakıldığında her şeyin tam olduğunu görüyorsunuz; başarının gelmemesi için neden bulamıyorsunuz, ama olmuyor işte...
O büyü farklı bir şey, o aidiyet, o birliktelik, o güçbirliği, o gönül birliği anlatılamaz, ancak yaşanır dedirtecek şekilde...
Göztepe’de yaşanan da; Karşıyaka’da yaşanan da tam budur.
Büyük camialarla bütünleşme olmamıştır.
Sorun buradadır...
Eğer başarı isteniyorsa; eğer mevcut fotoğrafı değiştirmek isteniyorsa, eğer geleceğe dönük yeni planlar yapılmak isteniyorsa…
O zaman yeni bir bakış açısına, yeni bir strateji planına, yeni bir yol haritasına ihtiyaç var.
Olmazsa...
Yapacak bir şey yok.
Nasıl bu camialar anılar biriktirdiyse, güçlü hafızalar oluşturduysa; zayıflayan bedenler tıpkı Alzheimer hastalığı gibi yaşananları silecektir.
Derim ki...
Geçmişin başarılarının arkasına sığınmak yerine biraz da geleceğe bakalım.
Yoksa durum hiç de iyi değil...”
***
“Dediğim çıktı” demek en sevmediğim laf...
Ama dediğim çıktı...
Altınbaş Grubu müthiş bir kaynak ayırdı, ikinci yarıda aslında şampiyon olacak bir takım kurdu.
Neden olmadığını merak ediyorsa...
Lütfen; 27 ve 28 Şubat’ta yazdığım, bugün de tekrarladığım yazılarımı bir kez daha okusunlar.
Büyük kulüpler, büyük camialar A.Ş’lerle de yönetilebilir.
Ama çok önemli bir ayrıntıyı unutmamak şartıyla…
O da camiayla iyi bir diyalog kurarak ve bütünleşerek...
Eksik olan budur.
Yapılması gereken de...
Yapılırsa; Göztepe de, Karşıyaka da şampiyon olur.
Bunun sanıldığından daha kolay olduğunu bu yıl PTT 1. Lig’de herkes gördü.
Bir tek İzmir’in takımları göremedi.
İşte asıl ben buna üzülüyorum.