Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

Göztepeliler için uzun ve büyük oranda mutsuzluk, üzüntü, kahır ve psikolojik işkence dolu geçen bir sezonun ardından Göztepe ile ilgili tüm paydaşlar futbolcular, teknik adam, yönetim ve taraftar olarak alt kümeye düştük. Bununla birlikte Başkan, nasıl şampiyon olduğumuzda, yaptıklarıyla en büyük pay sahibiydiyse, bu sene de yaptıkları, yapmadıkları ve yapamadıklarıyla hem Göztepemizi, hem kendini, hem de soyadını küme düşürdü.

Futbolda başarı için iyi bir takım kurmak kadar o iyi oyuncuları zamanında biraraya getirerek oynatabilmek de önemli. Bunu yapamadığınızda ortaya çıkan zaman, para, emek ve duygu kaybı oluyor. Bu sene bu gerçeği ne yazık ki acı şekilde yaşantıladık. Bu yazıda kadroyu, yönetimin hatalarını, taraftarı ve yanlışlıkları olabildiğince çok yönlü şekilde tartışmaya çalıştım. Ve bana göre yapılması gerekenleri özetledim.

Göztepe'nin kadrosu düşecek kadar kötü müydü?

Kendi adıma kadronun bir iki mevki dışında kötü olduğunu düşünmüyorum. Rakamlar da öyle diyor. transfermarkt verilerine göre tüm takımlar arasında yedinci sıradayız (Tablo 1). Daha iyi bir kalecimiz olsaydı ligde kalma olasılığımız çok daha fazla olurdu. Kadro değerine göre en değerli altı kadrodan dördü ilk altıya girdi. Kadro değerine göre en başarısız sonuç net şekilde Göztepe'de (sebeplerini aşağıda tartışacağız.)... En başarılı sonuç ise yine net şekilde Kayseri Erciyesspor ve Trabzon 1461'de gözüküyor.

Tablo 1: İlk sütun kadrodaki oyuncu sayısı, ikinci sütun ortalama yaş, üçüncü sütun toplam kadro değeri, dördüncü sürtun ortalama oyuncu değeri. ( transfermarkt sitesinden alıntı.)

 

Yaşananları analiz ettiğimizde Göztepe'nin bu kadro ile küme düşme başarısını (!)  gösterebilmesinin en büyük sebebi, kadronun kamp/lig başladıktan sonra biraraya getirilmesi gözükmektedir.

Göztepe gibi o ya da bu sebepten sürekli kadro yenileyen takımlarda özellikle ligin ilk altı haftası uyum açısından çok önemli. Bu seneki gibi kadrodaki en önemli oyuncuların (oyun kurucu, forvet gibi) kamp bittikten sonra geldiği durumlarda yazının ilerleyen kısımlarında net bir şekilde göstereceğim gibi bu süre 8 hatta ilk devre olduğu gibi 10 haftayı bulabiliyor gözüküyor.  Başarılı bir altı-sekiz hafta için ya kötü bir takım olsanız da kazanmanıza neden olabiecek golcü oyuncular (Gekas gibi), ya başlarda kolay fikstür ya da ciddi futbol şansı gerekiyor. Yoksa bu seneki gibi ilk sekiz haftanız zehir ve büyük oranda kayıp oluyor. Ardından da gerekli puanları toplayamayınca cumburlop düşüyorsunuz.

Geç biraraya gelen takımlarda ara kamplar bu eksikliği giderebiliyor ama bizim gibi tesis eksikliği nedeniyle (en basit halı sahada bile maç sonrası duş alınabiliyorken) ne İnciralı'nda, ne de Atatürk Stadı'nda idman yaptığı yerde duş alamayıp, 15-45 dk sonra suya kavuşabilen takımlarda, -idman yapacak yeri olan kamp yeri bulunamaması nedeni ile- bu da bir opsiyon olamıyor hatta olamadı. Bütün bunların üzerine sık hazırlık maçı oynama opsiyonumuzu da kullanmadık.

Kamp yapmak ne fark ettiriyor? Oyuncuların birbirine alışmasını, aynı masaya oturmalarını, birbirlerini tanıma ve öğrenme süreçlerini ve  form tutma süreçlerini etkliyor.

Yukarıda da belirttiğim gibi, Göztepe'nin küme düşmesinin en önemli sebebi kadronun maliyeti düşürmek (?) ya da başka amaçla kamp görmemiş oyuncularla takviye edilmesi gözüküyor. Bu cümlenin doğruluğunu test etmek için ligin her iki devresinin ilk altışar sekizer haftasının sonuçlarını ve geri kalan haftaları analiz ettim.

Göztepemiz bu sezon her iki devrenin başında oynadığı ilk altışar maçta yani toplam 12 maçta 8 puan alıp 28 puan kaybetmiş ve kazanılan ortalama puan 0.66 olmuş. Kalan maçlara baktığımda 22 maçta, 29 puan toplayan takım maç başına 1.31 puan almış. (Aslında bu analizi ilk yaptığımda Antep maçının sonrasıydı ve o sırada maç başı ortalama 1.41 idi.).

Kamp görmemiş topçuların adaptasyonu uzuyor mu diye yedi ve sekizinci haftalara da baktığımda, Göztepemizin, bu sezon her iki devrenin başında oynadığı ilk yedişer maçta (Toplam 14 maçta) 9 puan alıp 33 puan kaybetttiğini ve kazanılan ortalama puanın 0.64 olduğunu saptadım. Kalan maçlara baktığımda 20 maçta 28 puan toplayan takımın maç başına 1.4 puan topladığını gördüm (Ki bu analizi ilk yaptığımda yani son Antep maçı sonrasında ortalama 1.55 idi). İlk sekizer maça baktığımda ise, her iki devrenin başında sekizerden toplam 16 maçta 10 puan alıp 38 puan kaybettiğimizi ve kazandığımız ortalama puanın 0.625 olduğunu gördüm. Kalan maçlara baktığımda ise 18 maçta 27 puan toplayan takımın maç başına 1.5 puan aldığını saptadım (Maç başına 1.5 puan play-off demek oluyor). Ki bu analizi de Antep maçı sonrasında yaptığımda ortalama puan 1.68 idi.

Bunun üzerinde durmamın sebebi de aslında Tavşanlı ile normal şartlarda 10 maç oynasak en az 6-7'sini kazanacağımızı düşünmem. Hatta son maçı da kazanmamız gereken bir noktada olsaydık kuvvetle muhtemelen kazanırdık. Kemal Hoca anlamaya hala muvaffak olamadığım şekilde, 60 dkya kadar maçı rölantide tutup, 60 ile 80 arasında sanki kazanması gereken bizmişiz gibi oyuncu değişiklikleri yaptı. Yaparken de pres yapabilen, rakip defansın ileri çıkmasını engelleyen oyuncuları çıkardı (Tum ve Halil). Kazanan da biz değil rakip oldu.

Konuya dönelim her iki devre oynanan ilk sekizer haftaları birlikte değerlendirdiğimde puan durumunda görüldüğü gibi bu periyotta lig sonuncusu olup, Ankaragücü'nün bile altındayız (Tablo 2).

Tablo 2: Ligin her iki devresinin ilk sekizer haftasının (1-8 ve 18-25. haftalar) puan durumu

1)Erciyes 35

2)Rize 32

3)Trabzon 30

4)Ksk 26

5)Manisa 26

6)Konya 24

7)Buca 23

8)Bolu 23

9)Denizli 22

10)Urfa 21

11)Adana 20

12)Samsun 20

13)Ads 19

14)Antep 17

15)Tavşanlı 14

16)Kartal 13

17)Ankaragücü 13

18)Göztepe 10

Aradaki farkı görmek için her iki devrenin kalan dokuzardan 18 haftasının puan tablosunu oluşturduğumda gördüm ki averajı gözardı ettiğimde Rize ve Manisa ile altıncı sıradayız (Tablo 3) ki son Tavşanlı maçını kazanmak mümkün olsaydı ilk ikide olmuş olacaktık:

Tablo 3: Ligin her iki devresinin son dokuzar haftasının (9-17 ve 26-34. haftalar) puan durumu

1)Ads 32

2)Buca 29

3)Adana 29

4)Erciyes 28

5)Torku 28

6)Rize 27

7)Manisa 27

8)Göztepe 27

9)Antep 24

10)Kartal 24

11)Tavşanlı 24

12)Bolu 23

13)Trabzon 23

14)Urfa 22

15)Ksk 21

16)Denizli 21

17)Samsun 19

18)Ankaragücü 16

Aslında fikstüre baktığımızda ikinci devre takım dokuzuncu haftada puan almaya başlarken, ilk devre bu 11. haftayı bulmuştu. Bu arada oynanan takımların sıralamadaki yeri açısından değerlendirdiğimde ilk sekiz haftada, lig sonundaki ilk yediden üç takımla, geri kalan haftalarda da dört takımla oynamışız. Yani sekizinci haftanın ardında daha kolay bir fikstür yok. Futbolcuların ruhunu konuşacak olursak da, bu 8. haftaya kadar da, 8. haftadan sonra da büyük oranda aynı topçularla ve onların mevcut ruhlarıyla oynadı takım.

Göztepe'nin ilk yediyle oynadığı maçlar

Eldeki kadronun ligde başarılı olmuş takımlarla rekabeti nasıl olmuş sorusuna yanıt vermek için play-off için adı geçen yedi takım ve Göztepe'nin kendi arasındaki maçlara baktım. Sonuç şöyle oldu:

Tablo 4: Ligin ilk yedi takımı ve Göztepe'nin birbiriyle yaptığı maçların puan durumu.

Erciyes 28

Buca 23

Rize 19

Ads 18

Manisa 17

Trabzon 17

Göztepe 13

Görüldüğü gibi Göztepe'mizin Buca'ya atamadığı penaltı ve deplasmanda Trabzon'dan yediği Kazım golü olmasa bile yine de pek başarılı değil. Burada Buca'nın fantastik başarısı da dikkat çekici ve play-off açısından şanslarını artırıyor gözüküyor.

Göztepe'nin son altıyla oynadığı maçlar

Göztepemizin kendisi dışındaki sıralamadaki son 5 takım ile olan maçlarına baktığmda sıralamada Tavşanlı lider, Kartal en sondayken Antep, Ankaragücü ve Göztepe'nin 13 puan aldığı görülüyor.

Tablo 5: Ligin ilk son altı takımının birbiriyle yaptığı maçların puan durumu.

Tavşanlı 17

Samsun 16

Antep 13

Göztepe 13

Ankaragücü 13

Kartal 11

 

 

 


Şampiyonluğa oynamak ya da oynamamak

Başkan İmam Altınbaş'a karşılaşıp da fırsat bulduğumuz anlarda belirttiğimiz gibi düşmeyi başardığımız Ptt 1. lig'de ya şampiyonluğa, ya da düşmemeye oynuyorsunuz. Göztepe her iki sezonda da aslında kalburüstü bir kadroyla sakatlıklar ve transferin geç yapılması nedeniyle küme düşmemeye oynadı. İlkinde zar zor yırttıysa da, bu sene zoru başararak küme düştü, kadrolar bunu hak edecek kadar kötü olmasa da... Bu vesileyle son üç sezonu boşuna geçirmis gibi olduk ki üç sezon önceki noktaya geri geldik. Bu arada giden emek ve paralar da cabası.


Şu kadro ile ligde kalamamamız büyük bir başarısızlık. Yukarıda da açıkça görüldüğü gibi bu küme düşme başarısını (!) göstermemizin en büyük sebebi kadronun lig başladıktan sonra biraraya getirilmesi ve gerekli kaynaşmanın geç sağlanabilmesi. Bu gecikmenin sebebi kimse hep beraber düştüğümüz bu traji-komik ötesi durumun en büyük suçlusunun onun olduğumu düşünüyorum... Hocalarsa hocalar, Başkan Altınbaş ise o, İsmail Hakki Gül ise kendisi...Bu gecikmeden elde edilen karın gelecek sene alt ligde oynamakla kaybedilen para ile karşılaştırmayı da müsebbiplerine bırakıyorum. 

Yalnızca 1 puan daha olsaydı...

Aslına bakarsanız Göztepe olarak sezon boyunca bir puan daha toplayabilseydik ligden düşmüyorduk. Bu bir puanı alabilmemizi sağlayabilecek önemli bir değişken Alsancak Stadı olurdu. Son maçı aynı seyirci sayısıyla Alsancak'da oynasak kaybetmemiz çok daha zor olurdu. Ama kaybetseydik aynı olaylarla birileri yaralanabilirdi de... Lakin her halükarda, sezon boyunca orada oynasaydık en azından ekstra bir puanımız olurdu.

Bu 1 puanlık değişken yönetimin ya da Başkan'ın bir ya da daha fazla maça daha önem vermesi, İzmir'e daha sık gelmesi ile de çözülebilirdi. Taraftarın Ksk ve Tavşanlı maçındaki motivasyonu diğer maçlarda göstermesi de sağlayabilirdi. Kazım ve Ferhat'ın kişisel hatalarıyla yedikleri gollerden birini yememesi ya da Ergin Keleş'in Buca'ya penaltıyı atabilmesiyle ya da Furkan ya da Hakan Ateş'in sakatlanmaması ile de olabilirdi. Lakin tarihte herşey başka türlü gerçekleşmesi mümkün olamadığı için o şekilde gerçekleştiği için, o kritik puanı alamadık ve düştük.


Geleceğe yönelik öneriler

Bu ilk düşüşümüz değil, ama Altınbaş grubuyla ilk düşüşümüz. Umarım son olur. Bununla birlikte geleceğe yönelik önerilerim şu şekilde. 


1)Bu sezon hatta mümkünse sezon başlamadan tesis işinin halledilmesi. Altyapının üstyapıdan daha başarılı olmasının en önemli sebeplerinden biri suni çim de olsa idman yapabildikleri ardından duş alabildikleri bir sahada çalışmaları. İdmandan yarım saat-bir saat sonra duş alınabilen ve futbolcuların istese de ek calışma yapamadığı bir imkansızlık ortamından tez zamanda kurtulmalıyız. Bu durum her sene bir iki büyük (Futbolcuya sezon kapattırıcı), pekçok orta şiddette (2-6 hafta süreli) sakatlık vermemize neden oluyor. Geçen sene Yasin sakatlanmasa belki de ilk 6 hafta ve sonrasında o kadar puan kaybetmeyip şampiyon olacaktık (İkinci hafta Ksk'ye İlhan'ın attığı golün ortasını o yapmıştı ve o hafta sakatlandı.). Bu sene de Furkan ya da Hakan Ateş olsa, son maçta Şamil'e kalmazdı sağbek ve Tavşanlı'dan o saçma golü yemezdi takım. Belki son maç Şaban oynayabilirdi... Daha da uzatılabilir...

Seferihisar'daki araziyi kullanmama inadı olmasaydı bile yönetimin, bu sene ligde kalma olasılığımız, kalmama olasılığımızdan fazla olabilirdi. Bu konudaki anlamsız inadı, beceri eksikliğini ve ileri görüşsüzlüğü hala anlayabilmiş değilim. İki sezonda sakatlıklar nedeniyle kasadan çıkan para ile Seferihisar'da ya da başka yerde çok rahat bir tesis kurulabilirdi. Bu sakatlıkların ekonomik analizini yapabilecek kişilerin Altınbaş holdingde bulunabileceğini sanıyorum. Yoksa istediğimiz veriler verilirse biz de yapabiliriz.

2)Stad işinin peşi bırakılmamalı. Stad Göztepe'nin geleceğinin kurtulmasına neden olabilir. Gürsel Aksel Stadı'nda yapılacak bir stad ile bu seneki ayarda bir kadro ile hangi ligde olursa olsun çok rahat 2-2.5 puan maç başı ortalama tuttutulur. Bu arada altyapının da alternatif benzer ve uygun bir mekana kavuşturulması şartıyla tabii. 

3)Normal şartlarda sözleşmesi devam eden kadro korunup, dört beş Ptt 1. lig'de de oynayabilecek kalitede takviye ile şampiyon olunmalı (mevcut kadro transfermarkt verilerine göre bu sene altligde şampiyon olan kadrolardan üç-altı kat daha değerli) ardından da daha fazla zaman kaybedilmeden Süperlig'e çıkılmalı. Bu ligde nasıl şampiyon olunduğunu biliyoruz. İç sahada yüksek galibiyet yüzdesi, dış sahadan da puan ya da puanlar... Bunun için teknik direktör seçimi kim olmalı futbolun içinden gelen birilerine danışılmalı.  Bu kişi mevcut kadroyu
(kadronun korunduğunu varsayarak) disipline edebilme özelliğinde olmalı.

Olumlu bir bakış açısı olarak, Göztepe'nin mevcut yapılanmasının bu sene oynayacağımız lige fazla geldiğini belirtebilirim.

Bu arada görevimiz gereği tekrar hatırlatalım. Unutulmamalı ki kötü kadro ve iç sahada nağlubiyetler kısa orta vadede teknik direktör değişikliği ve istikrar kaybı oluyor. Bu açıdan tarih bir kere daha tekerrür etsin dememesini diliyorum yönetimin.

4) Yeni stad yapılıncaya kadar (ya da yapılırsa mı desek?) ne olursa olsun Alsancak Stadı'nda oynanmalıdır. Alsancak Stadı'nın zemini elden geçirilmelidir.

5) Göztepe Başkanı başkanlığın hakkını vermelidir. Emek olmadan yemek olmuyor. Yılda en azından 10-15 milyon TL dönüyor gözüken sistemi 550 km öteden yonetmenin mümkün olmadığı bu kadro ile yaşanan -küme düşme başarısı- ile ortaya çıkmış ya da kavranabilmiş olmalı. Mevcut yonetim biçimi bu kadrolarla ancak küme düşmeye oynamamıza yetiyor.  O zaman Göztepe için emek verecek Ali Gültiken ya da Barış Güçlü kıvamında en az bir, tercihen birden fazla kişi bulunması gerekiyor gözüküyor. Bu kişi camia içinden biri de olabilir. Bir de onları denetleyecek en az bir kişi. Bu kişi de camia içinden olabilir. Camiadan en az bir kişi oyunculara yakınlaşabilen pozisyonlarda olmalıdır.

6)Bu sene Başkan İmam Altınbaş'ın yapmaya çalışıp da, ancak küme düşmeye oynamamıza sebep olabilen tarzda başkanlık ancak "altı okka" tabir edilen bir teknik adamla (Mustafa Denizli vs) yani burada hem genel kaptanlık/sportif menajerlik, hem de başkanlık ve denetleme görevini görecek bir teknik adamla olabilir. Başkan 550 km öteden iş görmeye çalışmaya devam etmek istiyorsa, aynı zamanda sportif başarıyı getirecek tek model bu olabilir.

7)Tribünlerdeki sorunlar tüm ülkenin sorunu. Bir milyondan fazla oy kullanılan Turkcell anketi (Tablo 6) gösterdi ki Türkiye'nin en kalabalık 5-6 taraftar kitlesinden biri Göztepe tribünü...Buralardaki sorunlar ancak kanunların uygulanması ile çözümlenebilir. Aslinda son maça kadar taraftar gecen senelere gore iyi sinav verdi ki yalnızca iki maç kapatma cezası alındı o da klasik Ksk maçları. Son maçsa stadyumda olanlar için kanaatim, insanlar elem ve kederlerini dışarı akıtarak cinnet geçirdi. Başkan sürekli Real Madrid'i yenmek, Avrupa kupası almakdan bahsederken, o kadar seyircinin önünde Tavşanlı'ya yenilip alt kümeye düşmeyi başarınca insanların travmaya uğramış hissetmelerini, hatta cinnetvari tepkiler vermelerini bir yere kadar normal karşılamak gerek. Kimsenin böyle bir durumda taraftarın teşekkür etmesini beklememesi gerekiyordu. Bununla birlikte maç öncesi taraftarlarca alınan ve yazılı olarak duyurulan "ne olursa olsun son dakikaya kadar destek" kararının uygulanamaması da çok üzücüydü. Şahsi kanaatimce son düdüğe kadar destek verilmeli, maç dönmezse tepkiler son düdüğün ardından verilmeliydi. Mç sonrası Güzelyalı'da kulüp binasına yaşananları ise tasvip etmem mümkün değil.

Tablo 6: 20 Mayıs 2013'de biten ve 1.000.000'dan fazla telefondan oy kullanılan taraftar anketinin sonucunda ilk on takım (21 Mayıs 2013 saat 16:00)

1     Galatasaray     %43.7
2     Fenerbahçe     %34.7
3     Beşiktaş     %16.5
4     Trabzonspor     %2.9
5     Bursaspor     %1.1
6     Göztepe     %0.208
7     Eskişehirspor     %0.148
8     Karşıyaka     %0.077
9     Adana Demirspor     %0.067
10     Sivasspor     %0.063

8) Göztepe Başkanı İzmir'de olmalı. Ya da İzmir'e çok çok çok daha sık gelmeli. Basın ile iyi günde de, kötü günde de iletişimde bulunmalı. Eleştirilmekten korkmamalı. Zor günde camiaya seslenmeli. İyi günde de demeç vermeli. Göztepe başkanı Goztepelilerle de, basin ile de düzenli bir araya gelmeli. Eleştirilerden olumlu olanları algılayabilerek, kendini (hatalarını anlayıp tekrarlamayarak) olumlu yönde değiştirebilmeli ve geliştirebilmeli. Daha iyi başkanlık için kendini geliştirmeli.

9)Göztepe yerel bir gazeteyi ve tv kanalını satın almalı. Bu uzun vadede çok işe yarayacaktır. Görüldü ki Tavşanlı maçı öncesinde olumlu yayın yapmaktan (istisnalar üstüne alınmasın) imtina eden basın, Tavşanlı maçı içi ve sonrasındaki herşeyiş tüm ayrıntılarıyla sayfalarca yayınladı.

10) Sistem içinde başarısızlık üzerine başarısızlık gösteren parçaların (ki başta bu transferlerin gecikmesinin müsebbibi kimse) sistemdeki fonksiyonundan geri çekilmesi ya da feragat etmesi ya da bu hatayı asla ama asla tekrarlamamayı öğrenmesi.

11)Diğer takımları kalecilerin ve oyuncuların özellikleri açısından (Mesela kaleci penaltıda nereye atar? Oyuncu penaltıyı nereye atar? Rakip en çok nasıl çalım yer? gibi sorular) iyi bir izleme ve istatistik ekibi kurulması. Böyle bir ekip olsaydı belki de Ergin keleş o penaltıyı gol yapabilirdi.

12) Göztepe Spor Kulübü'ne üyelik aidatları ödenebilir hale getirilmeli. Bu keyfi engellemeye son verilmeli. Olumlu ve olumsuz yönleriyle Göztepe camiası yok sayılmamalı.

13)Aslında futbolda yönetim ve taraftar ne kadar iyi olursa olsun topu futbolcular oynuyor ya da oynamıyor. Aslında yönetim ve taraftarın yaptığı ve yapamadığı herşey de oyuncular için. Oyuncuların özel hayatına dikkat etmesi, sporcu gibi yaşaması izin günleri dışında sporculuğun dışına çıkmaması, izin günlerinde yaptığı şeylere ve twitter ve facebook gibi mecralardaki görüntülerine, ettiği cümlelere dikkat etmesi gerekiyor. Futbolcu grubunun durumunun öneminin farkına varıp, kendine düşen her maç en iyi/daha iyi  performansı gösterme görevini gösterebilir kişilerden oluşması, değilse de (ki bu sene çoğunlukla değildi) bunun için de yönetim ya da dışarıdan kişilerin motivasyon sürecine destek olmaları gerekiyor.

14) Göztepe'deki mevcut yönetsel sistemin, Göztepe'de başarılı olamayıp da, gittiği yerde başarılı olan oyuncularda yapılan hataları irdeleyip, tekrarlamamayı başarabilmesi gerekiyor. Göztepe'de eksik olan neydi de tek gol atamayan Yasin -ki Göztepe'ye gol kralı olarak gelmişti- Buca'da harikalar yarattı? Bu listeye bazı kişiler İbrahim Şahin ve Aydın Karabulut'u da ekleyebilir. Arkadaşlık, tesis, yönetim, teknik kadro???

15)Göztepe son iki haftada bir puan alabilseydi düşmeyecekti ya... Göztepe'nin temsilcisi orada Tff genel sekreteriyken, Ads maçında verilen hakemin Kuddusi Müftüoğlu olması ya da olabilmesi Göztepe'nin Türkiye Futbol Federasyonu'nda ne kadar zayıf temsil edildiğinin göstergesi ve tam anlamıyla rezalet bir durum, Kuddusi Müftüoğlu o maçtaki kritik (Tarafsız kişilerin de verse, verilirdi dediği) iki penaltı pozisyonundan birini verseydi belki de bunların bir kısmını konuşmuyor olacaktık.  Tff'de Göztepe sayesinde yer bulanların Göztepe için taraflı hakem bulmasını istememekle birlikte, Göztepe'yi öldürücü hakemlerin atanmamasını sağlamalarını beklemek abesle iştigal olmamalı.


Sonuç

Futbol hayat gibi. Nasıl hayatta yalnız para ile mutluluk her zaman gelmeyebiliyorsa, futbolda da gelmeyebiliyor. Futbol da, hayat gibi iniş ve çıkışlarla dolu. Hayatta başarılı olmak için ya hayatın sahibinin, ya da onun çalıştırdıklarının başarılı olması, doğruları yapması, yapamıyorsa birilerinin onun için yapması ya da süreç içinde doğruları öğrenip uygulayabilir hale gelmesi gerek miyor mu? Hayatta da, futbolda da sürekli yukarı giden bir çizgi yok. Eleştiri sosyal hayatın bir parçası. Başarıda da, başarısızlıkta da... Bu kadro ile bile başarısızlığı başarabilen bir sistemin eleştirilmesi de gayet doğal. Hasbelkader şampiyon olunsa da, eleştirilecek noktalar büyük oranda (Alıcı gözle baktığımda yukarıda yazdıklarımın %90'ı benzerlik gösterecekti.) aynı olacaktı. Lakin, aynı hataları yaparak, farklı sonuçlara varılamıyor. Dileğim iş hayatında pekçok doğruyu biraraya getirebilen İmam Altınbaş ve yönetiminin Göztepemizi ve kendilerini zor durumda bırakmakdan ve Göztepe'yi, taraftarı ve yönetenleri traji-komik duruma düşürmekden vazgeçmeleri, yaptıkları hataları fark edip, değiştirip, sorunları hızlıca düzeltmeleri, bu vesile ile önce kendilerini, ardından da kulübü ve camiayı ayağa kaldırmaları, hepimizin ortak ülküsü (bizim de ölmeden görmeyi ümit ettiğimiz) Avrupa'da kupa kaldırabileceğimiz günlere yürüyüşe (Son bir anekdot Real Madrid'i eleyen Borussia Dortmund'un kadro değeri 254.7 milyon euro bizimki ise bu sezon sonu için 7.5 milyon euro) geri dönmelerini diliyorum.

Herşey sadece Göztepemiz için...

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter